Kendini Aş

Kendini Aş

İnsanın ancak kendini bilmesi ve otansitesine sahip çıkması ile mümkün olabilecek dönüşüm yolculuğunda sana eşlik etmeyi ve bilinç evrimine katkı sağlamayı hedefliyorum.

Пікірлер

  • @Asilay00
    @Asilay008 сағат бұрын

    Hocam merhaba, ben ailesine aşırı bağlı ve hep sevgi almak için kendinden sürekli feda eden biriydim. Ufacık bir tebessüm görmek için annemin gözünün içine bakan ama bazen o istediğim sevgiyi şefkati alamayınca kendi kabuğuma çekilip kendimden nefret etme yolunda ilerleyen biriydim. Hayatıma aldığım romantik ilişkilerimde de, aynısını yapmış olduğumu farkettim ve her seferinde aşırı vericilikten karşımdaki insana beni sevmeye fırsat vermediğimi gördüm ve defalarca aldatıldım. Şimdiler de biriyle tanıştım ve iliskiye başladık ama karşımda ki insan benim geçmiş korkularımı gün yüzüne çıkarıp eski ilişkilerimde ki karanlık günlerime geri gitmeme sebep oldu. Bende aniden o kişiyle bağlantımı tamamen kopardım. Şuan çok üzülüyorum 32 yaşında bir kadınım ve hiç sevildiğimi hissetmiyorum ikna olmuyorum ve kimseye güvenemiyorum. Durumumun bu kadar ciddi olması beni korkutuyor çünkü hayatıma arkadaş olarak bile yeni birini dahil edemiyorum. Videolarınızı izlemeye devam edeceğim, teşekkür ederim emekleriniz için 🌸🤍

  • @dobermandrake2420
    @dobermandrake242015 сағат бұрын

    "İkiyüzlülük" üstünde de durmak isterim. Burada "kutuplar"ın ne olduğunu anlamak gerekiyor. Sorun kutbun bir ucunda takılı kalmak ya bir uçtan diğer uca hızla savrulmak. Olması gereken "bin bir yüzlü" olmak, bin bir yüzü de birlikte olduğu gibi kabul etmek ve onaylamak. Yine burada "kabul etmenin" ilk anladığımız anlamda olmadığını, akışa, sürekli değişmeye açılmak olduğunu vurgulamak isterim. Kabul etmek, ona olumlu bularak katılmak değil. Kabul etmek, içinde bulunduğumuz konuma tarafsız olmak (creative indifference) ve tarafsızlıkla sürekli değişmeye açık olmak. Yani kabul etmenin içinde olumlamak değil, tarafsız kalarak onaylamak var. Sürekli değişmek tutarsızlık, kararsızlık demek değil. Tam tersine değişmemek, tutarsızlık. Başka bir anlatımla tutarlılık, sürekli değişim yönünde tutarlı olmak demek. En küçük yapı taşları atomaltı parçacıklar da sürekli yenilendiğine göre, biz de sürekli yenilenmeye eğilimliyiz. Videonun bende uyandırdığı fikirler bu yönde. Çok karmaşık, çelişkili görünen olguların öyle olmadığını göstermeye çalıştım. Bilmem oldu mu?

  • @dobermandrake2420
    @dobermandrake242016 сағат бұрын

    Sevgili Önder, yine ilgiyle izledim. Çok içtensin. İçtenliğini beğeniyorum; ben de öyle olmaya çalışıyorum. "Kabul etmek" üstünde biraz durmak gerekiyor çünkü kabul etmenin ne olduğu ya yanlış anlaşılıyor ya da anlaşılmıyor bence. Önce özfarkındalık eşliğinde "farkındalık" geliyor. Sonra "kendini ve başkalarını olduğu gibi görüp kabul etme, onaylama". Bunlar birer aşama, bunları diğer aşamalar izliyor. Kabul etmek, paradoksal görünebilir ancak, değişmemek, aynı kalmak demek değil. "Kendini kabul etmeyi ve onaylamayı" çoğunlukla "değişme" izliyor. Değişme, önceki halimize eleştirel olmak değil. Önceki halimizi olduğu gibi kabul etsek de, başka seçeneklerin de olduğunu görmek ve onlara yönelmek demek. Çünkü sorunumuz değişmek değil, değişmemek, aynı kalmak... Kendimizi olduğu gibi kabul ettiğimiz halde neden "değişmeyi" seçiyoruz denebilir. Değişmemiz gerekiyor çünkü biz, ülküsel düzlemde anbean değişen akışkan varlıklarız.

  • @tubakurhan3606
    @tubakurhan3606Күн бұрын

    Bir kac zamandir baglanma teorileri uzerine bilgi ediniyorum, kanaliniz ve tek tek mesajlara verdiğiniz ozenli cevaplar bir harika! Tesekkurler 🌸

  • @kendinias8533
    @kendinias8533Күн бұрын

    Değerli vaktinizi ayırıp bölümleri izlediğiniz için ben de size teşekkür ederim. Sevgiyle.

  • @anilatik3567
    @anilatik3567Күн бұрын

    Ilgiyle takip ediyorum .. Tesekkurler.

  • @muslumsenbahce9546
    @muslumsenbahce95462 күн бұрын

    Merhaba, eğitiminiz ve uzmanlığınız hakkında bilgi verebilir misiniz? Teşekkür ederim

  • @kendinias8533
    @kendinias8533Күн бұрын

    Sevgili @muslumsenbahce9546 merhaba. Beni keşfetmiş olmana sevindim:) Yaşam öyküm kamu tarafından erişilebilir hiçbir yerde yok. Buna gerek de duymadım sanırım. Buna mukabil videolarımda önemli gördüğüm kimi yaşam deneyimlerimden bahsediyorum. Bu doğrultuda, videolarımdan benimle ilgili bazı bilgiler edinmen mümkün. Yine de özellikle sorduğun için kendimle ilgili temel bazı bilgileri burada seninle paylaşmakta bir beis görmüyorum. Ben kültürlü ve eğitimli bir aileye doğdum. Anne ve babamdan sevgi, ilgi ve şefkat gördüm. Ağabeyim ile çekiştik, kavga ettik ama hiçbir zaman birbirimize küsmedik ve dışlamadık. Annemle, babamla ve ağabeyim ile zorlandığım zamanlar da oldu. Hassas ve duyarlı bir çocuktum. Gözlemlemeyi ve kendimle olmayı severdim. Ancak yalnız kalmaktan haz almazdım. Hala da öyleyim. Çok güzel bir mahallede büyüdüm. Sokak çocuğu idim. Mutlu bir çocukluk geçirdim, ancak ilkokulda öğretmenimden çok dayak yedim ve ailem maalesef bunu fark edemedi. Ve ben de ispiyonlamak kötü olduğu için öğretmeni 5 yıl boyunca aileme şikayet etmedim. O dönemin bugünümde hala kötü anıları vardır. Ancak ayni anıların bugünkü ben olmamda büyük katkıları var, en azından önce insanı ve toplumu, sonra da kendimi sorgulamamda. Nitekim, bu yönde 20'li yaşlarımın başından itibaren kendimi geliştirmeye adadım. Oysa öncesinde ders kitaplarım dışında pek bir kitap okumaz,, araştırmaz ve kendimi geliştirmekle ilgilenmezdim. Salt var olmaya çalışırdım sanırım. Hep sokaktaydım. Oyun oynardım belki de bu sayede ilkokul travmalarımla başa çıkabildim. Terapiye de gitmediğim için başka türlüsü eminim çok zor olurdu. Ortaokul ve lisede çalışkan bir öğrenci oldum. Bu sayede hukuk fakültesini kazandım. Başarı ile bitirdim ve hala avukatlık yapıyorum. Bir dönem üniversitelerde yarı zamanlı öğretim üyeliği de yaptım. 3 kere evlendim. İlk ikisinde umduğum gibi olmadı ancak şimdi gerçekten mutluyum. Yakın ilişkilerimde videolarımda anlattığım toksik deneyimleri yaşadım ve yaşattım. O günlerde daha iyisini bilmiyordum ve fakat her nedense olduğumdan daha iyi bir insan olduğumu sanıyordum. Öğrenmek için hevesliydim ve okuyordum ancak yıllar geçmeden okuduklarımı tam anlamıyla içselleştiremediğim için kendimi tökezlerken buldum. Eyleme geçiremediğim farkındalıklarımın gerçekten işe yaramadığını bu sayede öğrendim ve ilişki hatalarım ile yaşamımdaki yanlış seçimlerin daha fazla ayırdına vardım. Böylelikle, hayatımın sorumluluğunu almayı da öğrendim. Bu beni gerçekten özgürleşmeye sevk etti. İlk evliliğimden bir kızım oldu, şimdi 16 yaşında. Onun varlığı bana ışık oldu ve daha iyi bir insan ve anne-babamdan daha iyi bir ebeveyn olabileceğimi fark etmemi sağladı. Bu yüzden daha da çok okumaya ve hayatımdan olup biteni çözümlemeye başladım. 16 yıl önce aynı zamanda kardeşim kadar yakın olan ortağım ile bir araya geldim. Daha öncesinde tanışıyorduk ancak birlikte çalışmaya başlayınca çok daha güçlü bir bağ kurduk. Benzer zevklerimiz var. Okumalarımız aynı istikamette. Felsefe yapmayı, insanı, yaşamı ve kendimizi sorgulamayı çok seviyoruz. O aynı zamanda koçluk da yapıyor. Onun sayesinde de bugün daha iyi bir insanım. Şu anda birlikte olduğum sevgili eşim de beni çok geliştirdi ve geliştirmeye devam ediyor, bu nedenle, ona da çok şey borçluyum. Çok kıymetli, güzel ve birlikteliğinden çok keyif aldığım bir insan. Öte yandan, insanları seviyorum en çok. Sonra hayvanları ve doğayı. Buna rağmen bugüne kadar çok yalan söyledim. Çok utandım, utandırıldım ve en kötüsü de kendime olan sevgisizliğim ve saygısızlığım dolayısıyla kendimi utandırdım. Kendimi çok kez suçladım ve aşağıladım. Artık bunları çok daha az yapıyorum. Büyüyorum sanırım. Olgunlaşıyorum. Bitmeyecek bir süreç bu elbette. Hala içimdeki çocuk çok canlı ve hasarlı, bunu da biliyor ve hissediyorum. Ama artık ona daha çok sahip çıkıyorum. Onu daha çok seviyor ve sayıyorum. Özellikle ona daha çok şefkat gösteriyorum. Hatta bu bağlamda bebeklik ve erken çocukluk dönemimin iki resmi masamda duruyor ve bazen o günkü Önder'ler ile konuşuyorum:) Ne de olsa ruhsal aygıtımızın tedavisi bizim elimizde. Biz hayatımızda olup bitenlerin ve neyi neden yaptığımızın ne kadar farkına varır ve daha iyiye doğru gelişir-değişir-dönüşür isek o kadar fazla iyileşebiliriz. Her gün bu yaklaşım ile tercihlerimi yapıyorum. "Az, çoktur" diye inanıyorum. Samimi ve kendim gibi olmaya çalışıyorum. İlerleyen haftalarda "bazen çok ikiyüzlü olabiliyorum" başlıklı bir video yayınlayacağım. Böyle bir video çekmeye ihtiyacım vardı galiba ve çektim. Diğer bir yandan da artık yaptıklarımın hesabını bir tek kendime verdiğimi gözlemliyorum ve bu çok hoşuma gidiyor. Sınırlarım daha güçlü. Daha az korkuyor ve kaygılanıyorum. Ve yine de biliyorum ki hayatımda her şey bir anda alt üst olabilir, o yüzden ölüm bilinci ile yaşamaya bakıyorum, gelecek kaygısı vs ile kendilik algımı bulandırmıyorum. Kafamı açmaya öncelik veriyorum. Hata yapmaktan korkmuyor ve kimsenin beni beğenmesini beklemiyorum. Buna karşılık beni beğenenlere şükretmeyi de ihmal etmiyorum. Muradım daha iyi bir insan olmak, yaşamak ve insanoğlunun bilinç evrimine katkı sağlamak. Bu doğrultuda, içimden gelmediği zamanlarda bile video çekiyor ve sonra iyi ki diyerek kendimle gurur duyuyorum:) Şaka gibi ama sanırım eskisinden daha fazla akışa girebiliyorum. Şimdilik bu kadar bilgi vermiş olayım. Umarım verdiğim bilgiler bir nebze olsun soruna cevap olmuştur. Kanalıma iyi ki geldin, umarım bir hukukçu ve sıradan bir vatandaş olarak bu kanalda anlattıklarım sana iyi gelir ve daha fazla içine dönmene ve de en önemlisi iyileşmene olanak sağlar. Kendine iyi bak ve sevgiyle kal.

  • @gulnurerbas
    @gulnurerbas2 күн бұрын

    İkiyüzlülük sandığımız şeyin aslında tam da olmamız gereken nokta olduğunu, sadece zıtlıkları ne şekilde barındırıp nasıl kullanacağımızın etki ve sonuçları itibariyle önem arz ettiği kanaatindeyim. Belli seviyelerde katı bir ahlak anlayışıyla olumsuz kefeye koyabileceğimiz, bizde olmasını kabullenemeyeceğimiz tüm duygu ve düşüncelerin hepsine sahip olduğumuzu ama bunlarla barışık olmadığımız için iki yüzlü hissediyor olma ihtimalimiz özetle. Benzer şekilde imposter sendromunu gayet tabii yaşayabileceğimiz gibi içeriğindeki sahtekarlık hislerinin dışsallaştırdığımız olumsuz nesne ilişkilerinden de kaynaklanabiliyor olabilir. Sizin daha önceki videolarınızdan birinde bahsettiğiniz gibi “onda var bende yok” kabulümüzle aynı anda barındırdığımız farkındalığın çatışması ve gelen suçluluk duygusu. Bilemiyorum, her birimizin kendi yolu ve en iyi kendimizin ayırt edebileceği detaylar, insanın kendini deşmesi bolca kafa karışıklığı getiriyor ve kendinden aşırı emin olma hali bu yolda pek işe yarar bir gösterge değil sanki.

  • @gulnurerbas
    @gulnurerbas2 күн бұрын

    Kendimden bir örnek vermek istiyorum; yaşamış olduğum bir süreç nedeniyle manipülasyon becerimi çocukluğun getirileriyle dışsallaştırdığımı, ne kadar kötü insanlar var diye diye aslında o çukura düşmek için de dört gözle bekliyormuş gibi davrandığımı fark ettim. Anlamam gereken aslında benim de manipüle etme kapasitemin ne kadar büyük olduğuymuş. Bununla barıştığımdan beri ailem dahil etrafımdaki hiçbir karakterin beni bu topa çekmesine katiyen izin vermiyorum çünkü kabul kolaylıkla tanımayı da getiriyor. Keza aynı şekilde benim hangi tavrımın karşımdakini manipüle edeceğinin de bilinciyle sınırlarımı koruduğum gibi sınırlara da saygı duyuyor ve bu kişilik özelliğim nedeniyle suçluluk duyacak bir etken de bırakmıyorum. Günün sonunda huzurum benimle birlikte kalıyor 😊

  • @nagihaen
    @nagihaen8 күн бұрын

    Aile hepimizin hatta ailelerimizin de ortak sıkıntısı, her sorunun başı resmen. Keyifle izledim ağzınıza sağlık. Umarım hepimiz kendimizi keşfedebiliriz.

  • @kendinias8533
    @kendinias85338 күн бұрын

    Merhaba Nagihan. Tüm kalbimle dileğine katılıyorum. Bizler var oldukça bu mümkün. Sevgiyle.

  • @dobermandrake2420
    @dobermandrake24208 күн бұрын

    Sevgili Önder, Videonu zevkle, ilgiyle izledim. Bende yol açtığı etki şunları yazmama yol açtı: Danışan kendini düzenleyemeyen kişidir. Geştalt Terapide buna “dis-ease” (Türkçe karşılığıyla “uyum içinde olamama”) deniyor. Dolayısıyla danışan, uyum içinde olamayan kişidir, diyebiliriz. Uyum içinde olamayış, başkalarına, dahası kendine tepkili (öfkeli) olma, öfkeli olmaktan dolayı kimseyle (danışmanla, dünyayla) bağ, temas kuramama ya da yeterince, etkili kuramama demektir. Bu durumda danışman kendine ilkin şunları sormalıdır. 1. Danışan neden buraya geldi? 2. Uyum içinde olamadığı konular ne? 3. Uyum içinde olamadığı konuları saptadım. Şimdi onunla nasıl temasa girebilirim, bağ kurabilirim, güvenini, sevgisini kazanabilirim? 4. Temas tüm yönleriyle, bedensel, sözel vb. temastır. Ancak, en çok, danışanla diyalog çerçevesinde (sözel) temas kurmaktır. 5. Danışman, danışanın uyum içinde olamadığını, bağ ve temas kuramadığını bilmelidir. Danışan danışmana da, doğaldır ki, tepkilidir; onunla bağ ve temas kuramıyordur. (“O neden başkalarından farklı olsun ki?”), 6. Danışman, bütün bu engellere karşın, danışanla bağ, temas, diyalog kurmayı becerebilmelidir. Bunu ilk olarak yapacak olan kişi, danışmandır. (Danışmanlık bu demek. Danışan bunu yapabilecek olsaydı zaten oraya gelmezdi.) 7. Danışmanın danışanla bağ, temas, diyalog kurması; öncelikle kendiyle bağ, temas içinde olmasını gerektirir. 8. Danışan öfkelidir, incinmiştir, yaralanmıştır. Danışmana da öfkelidir, onu incitebilir. Bu, doğaldır. Ancak, danışmanın danışana öfke duyması, onu incitmesi -o da bir insan olsa da- doğal değildir. Danışman öfke duymama, incinmeme, incitmeme yönünde eğitilmiş kişidir. 9. Bu da danışmanın danışanı “olduğu gibi kabul edip onaylaması” ile olanaklıdır. Bu onayı alan danışan da, zamanla kendini “olduğu gibi kabul edip onaylamaya” yönelecektir. 10. Kendini “olduğu gibi kabul edip onaylayan” kişi bu süreçte şu evrelerden geçer (bak. John Harris, Gestalt: an Idiosyncratic Introduction) . * Ben, böyleyim. + Ben, böyle olmayı seçtiğim için böyleyim. & Ben, farklı olmayı seçersem elbette farklı olabilirim. 11. Demem o ki kendini “olduğu gibi kabul edip onaylama” aynı kalma, değişmeme demek değildir. Kendini “olduğu gibi kabul edip onaylayan kişi” çoğunlukla bir değişim sürecine girmektedir.. Ama bu kez kendiyle çatışmadan, güle oynaya kendini düzenleme, kendiyle uyumlanma becerisiyle birlikte değişme sürecine yönelecektir.

  • @kendinias8533
    @kendinias85338 күн бұрын

    Sevgili Erhan. Anlatmak istediğim hususa farklı bir perspektif kattığın için teşekkür ederim. Ben dis-ease kavramına "huzursuz/rahatsız olma" demeyi tercih ederim ancak paylaşmış olduğun bağlamda uyumlu olamama karşılığı meseleyi bir fiziksel rahatsızlık olmaktan öteye taşıyarak holistik (zihin-beden birliğini içeren) bir düzlemde daha kucaklayıcı ve yaşayan kişi açısından daha katlanabilir bir görünüme kavuşturuyor. Böylelikle, kendisiyle uyumlu hale gelen ve bu sayede devinim halinde değişebilen, kendini düzenleyebilen insanın rahata (ease) kavuşabileceğini de kendi içinde vaat etmiş oluyor. Sevgiyle.

  • @dobermandrake2420
    @dobermandrake24208 күн бұрын

    Dis-ease sözcüğünü, Türkiye'deki Geştalt Terapinin en önemli ve ilk eğitimcisi Ceylan Daş "uyum içinde olamayış" olarak çeviriyor. Ben oradan aldım.

  • @dobermandrake2420
    @dobermandrake24208 күн бұрын

    Sevgili Önder, bir ekleme: Evet, sözcüğün rahatsızlık anlamı var. Ancak, Geştaltçılar, danışanı yargılamamaya, patolojiyi imleyen tanılamalar yapmamaya çok özen gösteriyorlar. Geştalt terapinin özü fenomenolojik yaklaşım; danışanı tanılarla sabitlememeye çalışıyorlar. Bu bakımdan "rahatsızlık" bir tür yargılama olabilir.

  • @kendinias8533
    @kendinias85339 күн бұрын

    @dobermandrake2420 Sevgili Erhan merhaba. 9 Haziran'da bu bölümün altına koymuş olduğun ve fakat daha sonra silmiş olduğunu gördüğüm yorumun çok kıymetli ve ufuk açıcı olduğu için burada paylaşmak istiyorum. Başkalarına da faydası olsun. "Sevgili Önder! Yeni videonu sabırsızlıkla, merakla bekliyorum. Ötekini, onun bir davranışı, düşüncesi, sözü dolayısıyla yargılarız; oysa yargıladığımız şey tam da bizde olan ancak yadsıdığımız bir parçamızdır. Yargılama; kişinin kendini anlamaması, kendi parçasını yadsıyıp onu başkasına yamaması (yansıtması) sonucu oluşuyor. Yargıladığımızda yargılanırız. Böylece sonsuz “yargılama - yargılanma” döngüsü kurulur. Bu döngü aynı zamanda “kendini anlamama - başkasını anlamama - başkasınca anlaşılmama”, daha önemlisi “sevmeme - sevilmeme” döngüsünü de ivmelendirir. Başkasını anlamamız, kendi değer yargılarımızı olabildiğince askıya almamız (epoche), onu olduğu gibi görüp onaylamamızla olanaklıdır. Bunu başardığımızda olumsuz “yargılama - yargılanma” ve “kendini anlamama - başkasını anlamama - başkasınca anlaşılmama”, “sevmeme - sevilmeme” döngülerini kırmış; bu döngüleri olumlu “olduğu gibi kabul etme ve onaylama - olduğu gibi kabul görülme ve onaylanma”; “anlama - anlaşılma”, “sevme - sevilme” döngülerine çevirmiş oluruz. Burada vurgulanması gereken konu şu: Karşımızdaki kişiyi “olduğu gibi görüp onaylama” onun görüşlerine, davranışlarına tümüyle katılmak demek değildir; yalnızca yansız (tarafsız) olmaktır. TA eğitiminde bolca yazı yazdım. Biri bu konu üstünde, daha uzunca durduğum bir yazı. Okumak istersen yazılarımı e-mail adresine yollayacağım." Bu açıklamanı mutlaka bir bölümde ele alacağım. Beni çok etkiledi. Çok sarih ve anlaşılır bir dil ile anlatmışsın. Teşekkür ederim. Paylaşmış olduğun bu değerli açıklamada bence en önemli kısım "....yargıladığımız şey tam da bizde olan ancak yadsıdığımız bir parçamızdır...." Sana kesinlikle katılıyorum. Çok yakın zaman öncesinde ben de 40'lı yaşlarımda olmama rağmen beni rahatsız eden insanları (yakın çevremde olsalar dahi) ya içten içe ya da eşime duyurarak yargılıyordum. Sonra eşimin de uyarısı ile bu bölümü çektim ve bu konuda kendimi daha ciddi ve yoğun bir biçimde gözlemeye başladım. Zamanla azaldı yargılayıcı yaklaşımlarım. Bu noktada yukarıda belirtmiş olduğun gibi kendimi daha iyi anladıkça, yargıladığım dolayısıyla tam olarak anlayamadığım ve aslında bende de olan görece olumsuz kişilik özelliklerinin dışa vurumuna karşı kendimi koruduğumu fark ettikçe daha önce yargıladığım insanları yargılamaya ihtiyaç duymamaya başladım. Bu şekilde kendimi artık başkalarına karşı korumaya ihtiyacım olmadığını da anladım. Dolayısıyla, zamanımı ve enerjimi/odağımı beni güçlendiren ilişkilere harcarken karşımdaki kişiyi olduğu gibi görmenin büyük bir güç olduğunun da farkında vardım. Böylelikle sınırlarımın güçlendiğine şahit oldum ve davranışlarından rahatsız olduğum insanları oldukları gibi kabul etmeye ve onları anlamaya çalışırken kendime dönerek gerçekten ihtiyacım olan ve birlikte gelişebildiğim kişilere daha fazla zaman ayırmaya başladım. Son söz: TA ile ilgili yazılarını merakla bekliyorum. Lütfen gmail hesabımdan benimle paylaşıver. Sevgiyle.

  • @dobermandrake2420
    @dobermandrake24209 күн бұрын

    Sevgili Önder, uzun bir mesajla sayfanı işgal ettiğimi düşünerek mesajı silmiştim. Senin mesajı geri getirmiş olman beni onurlandırdı. Bir yandan da senin bana verdiğin değer ile kendi özdeğer algım arasındaki karşıtlıktan dolayı biraz da mahcup oldum. Sağ olasın.

  • @kendinias8533
    @kendinias85339 күн бұрын

    @@dobermandrake2420 kıymetlisin. Sayfamı işgal etmediğin gibi onu ufuk açıcı paylaşımlarınla daha anlamlı ve değerli kılıyorsun. O yüzden sana müteşekkirim. İyi ki varsın:) Sevgiyle.

  • @dobermandrake2420
    @dobermandrake24209 күн бұрын

    "Steiner'ın Warm Fuzzy Tale'i senin bu olumlu olumlu yaklaşımı anlatıyor. Olumlu olumlu yaklaşım, zincirleme reaksiyonları doğuruyor. Zincirleme reaksiyonun başlatıcısı sensin. Bundan böyle, yorumlarımda daha rahat olacağım; videolarına yorumlarımla hep birlikte bütünleşerek büyüme ardında olacağım. Birbirimize katacağımız çok şey olacak; bundan eminim. 🙂

  • @solaroneproject
    @solaroneproject12 күн бұрын

    The Gabor Mate influence, good job !

  • @kendinias8533
    @kendinias853312 күн бұрын

    Doğru tespit. Definitely Dr. Mate influenced. Dr. Mate benim için her şeyden önce ufuk açıcı bir düşünce adamı ve aydın. Gerçekçi ve sorunun kaynağına inme cesareti gösteren bir gelişimci. Sevgiyle.

  • @sumay-wq6pp
    @sumay-wq6pp13 күн бұрын

    Kanalınız şahane yeni keşfettim,instagram adresiniz var mı acaba

  • @nurfettah19
    @nurfettah1914 күн бұрын

    Abi Allah ilmini arttırsın Benden sana sevgi frekansı yolluyorum iyi insan ❤❤❤

  • @kendinias8533
    @kendinias853314 күн бұрын

    Çok teşekkürler. Bilmukabele:)

  • @nurfettah19
    @nurfettah1916 күн бұрын

    Abi çok entelektüelsin sesin de çok karizma❤❤❤

  • @kendinias8533
    @kendinias853315 күн бұрын

    Çok naziksin. Teşekkürler:)

  • @nurfettah19
    @nurfettah1916 күн бұрын

    Sağol kardeşim ❤❤❤

  • @dinf591
    @dinf59117 күн бұрын

    abi inglizlerden daha ingliz gorunuyorsun hayirli isler

  • @kendinias8533
    @kendinias853315 күн бұрын

    Teşekkürler:)

  • @AsyaAliyeva-ji1sm
    @AsyaAliyeva-ji1sm18 күн бұрын

    Merhaba, Çok güzel anlatmışsınız teşekkürler. Ben de kaygılı kacınganım. Bunu iki yıl önce farkettim. Düzeltmeye çalışıyorum bazen kendimi kontrol etmeye çalışıyorum ama bir süre sonra tükenmişlik geliyor ve yine eskiye dönüyorum. Pek bir ilerleme kayedemiyorum. Durum beni çok rahatsız ediyor. Kurduğum ilişkilerde de bir süre ilerletiyorum ama sonra bana ağır geliyor. Karşılaştığım ilk sorunla ilişkiyi bitirmeye çalışıyorum. Asla sevildigime inanmıyorum. Hep içimde bir şüphe var ve terkedilecegimi düşünüyorum. O yüzden terkeden ben olmak istiyorum. Hiç olmadık sebeplerle ilişkilerimi bitiriyorum. Arkadaşlarıma karşı da böyleyim. Nasıl düzeltebilirim bilmiyorum

  • @kendinias8533
    @kendinias853315 күн бұрын

    Asya merhaba. Mesajın için teşekkür ederim. Lütfen "Bağlanma Stili" başlıklı Oynatma Listesindeki tüm bölümleri izleyiver. Orada bağlanma stilini nasıl değiştirebileceğin ile ilgili bilgiler de var. Ayrıca bugüne kadar en çok izlenen bağlanma (özellikle kaçıngan, kaygılı ve kaygılı-kaçıngan) videolarının altında paylaşılmış olan yorumlara verdiğim yanıtları okuyabilirsin. Bu yanıtlar oldukça detaylı olup, aklına takılan hususlar konusunda bilgilendirici, tatmin edici ve açıklayıcı olabilir. Yalnız şunu söyleyebilirim: Değişmek için gerçekten değişmeyi istemelisin. Bunun için de kendine daha çok sevgi, saygı ve şefkat göstermelisin. Geçmişine dönüp annenle olan ilişkini gözden geçirmeli ve neden kaçıngan bağlandığını o günün şartlarını bilerek anlamaya çalışmalısın. Daha sonra kendini ve bebekliğindeki bakım ve çevresel koşulları bildikçe kendine daha iyi davranmayı ve insanlara güvenmeyi tercih edebilirsin. Unutma bağlanma stili bebekken şekillenir ve o günlerde bebeğin hayatta kalmasını sağlar, bu nedenle işlevsel ve yararlı bir savunma mekanizmasını da içinde barındırır. Ancak bebek büyüyüp yaş aldıkça ve olgunlaştıkça bu savunma mekanizmalarına aslında ihtiyacı kalmaz. Buna karşın insanın bebekliğinde bilinçdışına yerleşmiş duygu-düşünce ve davranış kalıpları bu farkın ayırdına varmasına müsaade etmez. Bu noktada da o insana aradaki farkı görmesi ve buna göre yaşamda kalmanın ötesine geçerek kendi hayatında etkiye tepki vermekten çok "etki yaratmaya" başlaması için büyük rol düşer. Bunu başarmak için de sabır gerekir. Zamanla ve ısrarla süreç tersine çevrilebilir. Bu videoları izlediğin ve kendini anlamaya çalıştığın için eminim sen de zamanla ve ısrarla bağlanma stilini değiştirebilirsin. Sevgiyle.

  • @ahmetsengul2313
    @ahmetsengul231318 күн бұрын

    Hocam bir sorum var ,ilişkiler bir insanın psikolojik ,çıkmaz yada bozukluklarını onarırmı, iyi günler, iyi bayramlar ,kurban bayramınız mübarek olsun .

  • @kendinias8533
    @kendinias85339 күн бұрын

    Ahmet merhaba. Bayram tebriğin için teşekkürler. Senin de geçmiş bayramın kutlu olsun. İnsan tam manasıyla bir öteki ile ilişki içine girdiğinde kendisini tanıyabilir, anlayabilir ve öğrenebilir. Dolayısıyla, iyi ya da kötü ilişki diye bir ayrıma gitmeksizin tüm ilişkilerin öğretici ve geliştirici olduğunu kabul etmek daha doğru ve akıllıca olur. Durum böyle olunca da soruna yanıtım ister istemez evet olacaktır. Yalnız bu yanıt kişinin bir öteki ile olan ilişkisinde kendisini mutlak olarak onarması anlamına gelmeyebilir ya da sonucunu doğurmayabilir. Bu bakımdan insanın ilişkisi içerisinde ne kadar gelişeceği, değişeceği ve hatta dönüşeceği o insanın kendisine kalmıştır. Bu nedenle, bazılarımız ilişkilerinden ders alarak gelişir ve daha iyi-sağlıklı ilişkilere yelken açabilirken bazılarımız da bu ilişkilerden ders alarak büyüyemediği için benzer ilişkileri yaşama zorlantısı içine düşerek hayatını daha çekilmez bir hale getirebilir. Sevgiyle.

  • @zehra5977
    @zehra597721 күн бұрын

    Meraba onceden yazmistim sinav ogrencisiyim demistim sinav bittikten sonra bastan sona izlicem demistim videolari sinav bitti basliyorum butun videolari dinlemeye umarim kendimle barışabilirim

  • @kendinias8533
    @kendinias853315 күн бұрын

    Merhaba. Eminim başaracaksın. Kendine karşı anlayışlı ve müşfik ol lütfen. Bir de sabırlı ol:) Zamanla ve ısrarla kendini, aileni, yakın çevreni ve hayatı anlamaya çalıştıkça, okudukça, düşünüp farklı yaşam alternatifleri tasarladıkça başarmaman için hiçbir neden yok. Artık yol'a çıktın, bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olamaz, merak etme:) Sevgiyle. Yorumlarını bekliyor olacağım:)

  • @user-kb4rg9me3j
    @user-kb4rg9me3j22 күн бұрын

    Bu dil icermeci degil

  • @longyearsbehind
    @longyearsbehind22 күн бұрын

    Bora Gencer sandım 😂

  • @Sirius-Voyager
    @Sirius-Voyager27 күн бұрын

    Çok iyi anlattınız.Teşekkür ederim.🙏

  • @kendinias8533
    @kendinias853327 күн бұрын

    Ben de dinleme nezaketi gösterdiğin için teşekkür ederim. Sevgiyle.

  • @fulya_fulya
    @fulya_fulya27 күн бұрын

    Önder bey, bu videonuzu oynatma listeleri arşivindeki Beyin, Stres ve Travma listesindeki sıralamasına eklemek gözünüzden kaçmış.

  • @kendinias8533
    @kendinias853327 күн бұрын

    Tamamdır. Kaydettim. Kaybetmemiş olduğum serinin diğer videolarıni da kaydettim. Uyarın için sağol.

  • @dobermandrake2420
    @dobermandrake242029 күн бұрын

    Kendine çevirilmiş üzüntü gözlerimizin ya da burnumuzun akmasına yol açan soğuk algınlığı gibi rahatsızlıklar aracılığıyla kendini gösterebilir; kendine çevirilmiş öfke ülser gibi daha asitli rahatsızlıklarla çıkış bulabilir; kendine çevirilmiş korku beden ısısının yükselmesiyle kendini gösterebilir... (Geştalt Danışmanlığı kitabından alıntı. Senin söylediklerinde uyuştuğu için buraya alıntıladım.)

  • @kendinias8533
    @kendinias853328 күн бұрын

    Erhan merhaba. Yapmış olduğun bu paylaşım ve yine daha önce söz etmiş olduğun içe yöneltilmiş öfkenin tezahurlerinden biri olan huzursuz bacak sendromunu tanımlamak için kullandığın "kendini teklemek" tabiri üzerinde düşünmeye başladım. Oldukça ilgi çekici olan bu yaklaşımların yansımalarını kendi hayatımda da bu baglamda bulguluyor olmak beni etkiliyor. Bu yüzden sana ayrıca teşekkür ederim. Sevgiyle.

  • @dobermandrake2420
    @dobermandrake242028 күн бұрын

    Merhaba Önder, seninle kurduğum bu etkileşim beni çok heyecanlandırıyor. Bir taşınma arefesindeyim. İki üç ay kadar sonra işlerim azalınca videolarına daha çok yoğunlaşabileceğim. "Huzursuz bacak sendromu" tanımını kullananlar, bidiğim kadarıyla olguyu; nedeni, kaynağı belirlenemeyen bacak hareketleri olarak niteliyor. Dolayısıyla o tanımla araştırma yaparsan, fazla bilgi, verim alamayabilirsin. "Kendini tekmeleme" altında daha çok sonuç çıkabilir. Sevgiler...

  • @kendinias8533
    @kendinias853325 күн бұрын

    @@dobermandrake2420 anlaştık, teşekkürler uyarın için, dikkate alacağım ve kendini tekmeleme olarak araştırma yapacağım. Sevgiyle.

  • @dobermandrake2420
    @dobermandrake242025 күн бұрын

    Sevgili Önder, öneriydi, sağ ol.

  • @strongerfeels
    @strongerfeels29 күн бұрын

    Ben de biriyle bir süredir görüşüyorum fakat bu kişide gördüğüm olumsuz özelliklerden dolayı ayrılmak istiyorum. Bunlar bana karşı değil bana çok iyi şefkatli anlayışlı düşünceli davranıyor, sevgisini belli ediyor. Fakat ben bazı olumsuz özelliklerinden dolayı onu sevemediğimi hissediyorum ancak ilişkiden de kopamıyorum. Olumlu yönlerine odaklanmak istiyorum ancak başaramıyorum. Kaçıngan bağlanmış olabileceğimi düşündüm çünkü bu yakınlaşmama isteği ilerde ayrılırım düşüncesiyle oluyor. Ancak bu sevemediğim için mi yoksa kaçıngan bağlandığım için mi bilmiyorum. Biraz mükemmeliyetçi biriyim, narsistik özellikler de taşıdığımı düşünüyorum. Bunlarla mücadele ediyoruma ama dengesizliklerim yüzünden bir yandan da bu kişi benden giderse diye korkuyorum. Çok garip bir ruh hali içerisindeyim :(

  • @kendinias8533
    @kendinias853328 күн бұрын

    Kendine içkin yapmış olduğun tanıklık ve değerlendirmeleri çok kıymetli buluyorum. Bu konularda hızlı teshislere varmak çok doğru ve sağlıklı olmasa da kacingan bağlanmış olman mümkün. Ancak bu dünyanın sonu değil zira diğer videolarimda anlattığım gibi bağlanma stilini değiştirmen mümkün. Önce kendine ve hayata, sonra da insanlara güvenmeye baslayabilirsen yaşadığın yakın ilişkilerin de çehre değiştirdiğini göreceksin. Bunun için dikkatini yogunlastirdigin olaylar ve insanlara dikkat et lütfen. Bu olaylar ve insanlar benliğinde bastırmış olduğun ya da baskilanmis olan yanlarını temsil ediyor olabilirler. Benliğini bu bağlamda ele alabilir ve özellikle baglanma stilleri ile ilgili videolarimin yanisira aileden ayrışma ile ilgili videolarımı izleyebilirsen kendini çok farklı bir perspektiften değerlendirmen mümkün olabilir. Son olarak lütfen unutma: bebekliğimizde annemizin bizimle kurmuş olduğu ilişki çerçevesinde gelişen kaygili veya kacingan bağlanma stillerimiz o yaşlarda bir bakıma hayatta kalmamizi sağlamıştı. Ancak şimdi büyüdük ve kosullarimiz öyle ya da böyle değişti. Dolayısıyla kendimize, hayatımıza, sergiledigimiz davranislara ve aldığımız kararlara daha fazla sahip çıkma ve bunları değiştirme imkanına kavuştuk. Bebekligimizde ve çocukluğumuzda sahip olmadığımız bu imkanlar bugün duygu, düşünce ve inanç kaliplarimizi gözden geçirerek kendimize ait biricik değerler setimizi olusturmamiza ve yasamimizda daha önce olmadığı kadar etki yaratmamiza neden olabilir. Bu nedenle, şayet kendini bu kadar net bir sekilde gozlemleyebiliyorsan bağlanma stilinin yakin iliskilerde vücut bulan savunma mekanizmalarının da farkına varabilir ve gelisim odagin sayesinde zamanla bu mekanizmalara eskisi kadar ihtiyacın olmadığına karar vererek kendini özellikle yakın ilişkilerinde özgür kilabilirsin. Sözün özü karamsarlığa kapılman için hiçbir neden yok. Kendine güvenir ve müşfik olabilirsen güvenli bağlanan birine donusebilirsin. Sevgiyle.

  • @dobermandrake2420
    @dobermandrake242029 күн бұрын

    Seni geç keşfetmiş olduğum için eski videolarının çoğunu daha izlemedim. Ancak, bundan sonra videolarını en yeni olandan izlemeye, senin güncelini yakalamaya karar verdim. Eski olanlardan başlayarak izlersem güncelini hiç yakalayamayabilirim çünkü. Tıp doktorları, bildiğim kadarıyla, tıp eğitimi yanında psikiyatri / psikoloji eğitimi almıyorlar. Psikiyatristler de tıp eğitimi almıyorlar. Ortodoks tıpçılar psikolojiiye, bilim dalları arasında yer almadığı düşüncesiyle uzak duruyorlar. Alanlar arasında kopukluk var. Elbet, tıp doktoru hastadaki fiziksel olguları önceleyecektir. Ondan, aynı zamanda psikiyatrist olmasını bekleyemeyiz. Ancak, temel bir psikoloji / psikiyatri eğitimi alabilirler. Hastayla ilgilenirken, psikiyatrist ile birlikte çalışabilir; tıbbi tedavi ile terapinin hastahanede eş zamanlı yürümesini sağlayabilirler. Bence ikisi de gerekli. Psikiyatristin tıbbı dışlaması, doktorun pisikiyatristi dışlaması, günümüzde olan bu, iyi sonuçlar doğurmuyor.

  • @MuratKizgir
    @MuratKizgir29 күн бұрын

    Müthiş detaylar, mükemmel bilgiler. Teşekkürler

  • @kendinias8533
    @kendinias853328 күн бұрын

    Teşekkürler Murat.

  • @gulnurerbas
    @gulnurerbas29 күн бұрын

    Anlatılanlara uygun deneyimlerimi paylaşmak istiyorum. İş yerinde yaşamış olduğum stresle ilintili baş ağrılarım vardı. ilk zamanlar önemsemedim ama ağrıların sıklığı ve şiddeti artmaya başlamıştı hatta öyle ki son zamanlarda 3 - 4 gün kadar sürüyordu. Önce gözümün arka taraflarında başlayan gerginlik sonrasında şiddetli zonklamalara dönüyordu. İyi olarak tanımlayabileceğim bir doktora göründüm ve stres kaynaklı vasküler baş ağrısı teşhisi koyup 6 ay kullanacağım şekilde kısmen hafif sayılabilecek antidepresan reçete etti ve ilaçtan sonra başım hiç ağrımadı. Yaklaşık 2 yıl sonra terapiye başladım ve birkaç silik sepet şey dışında anı diyebileceğim neredeyse hiç bir şey sunamıyorum çünkü hafızamda yoklar. Hatırladıklarım kadarını deştiğimiz zaman seans sonunda ya da bazı rüyalarımda gördüğüm şeyleri analiz etmeye çalışırken uzun zamandır yaşamadığım baş ağrısı yine kendini göstermeye başladı. Travmanın detaylarını keşfedemesem de baş ağrım, yaşadığım ama hatırlayamadığım bu sorunlarda neye odaklanacağımı ya da ne kaynaklı olduğunu keşfetmede yol gösterici oluyor. Bu çok garip geliyor bir yandan bir yandan da yorucu nerede nasıl bitecek bilmiyorum. Fakat benzer durumda olan ya da anlamaya çalışan birileri varsa umarım sunabildiğim kadar yardımcı olur. Size de çok teşekkür ederim şimdiye kadar önerdiğiniz kitaplarla ve fikirlerinizle bu süreçte fark etmeden bana çok yardımcı oldunuz 🌸🌼

  • @dobermandrake2420
    @dobermandrake242029 күн бұрын

    İlginç bir örnek vermişsiniz. Antidepressan ağrıyı dindirmiş, ancak, travma yine orada, fırsat bulunca tetiklenmek üzere duruyor. Belki de, antidepressan baş ağrısını dindirse de, travma başka ağrılarla hortlayacak. Travmanın üstüne gitmek, ağrıyı ilk başta tetiklese de, çözüm ağrıyı tetiklemekte. Antidepressanla bastırmak uzun vadede işe yaramayacaktır. Kesin böyle olur demiyorum, ancak, bence, olasılıkla böyle olacaktır.

  • @gulnurerbas
    @gulnurerbas28 күн бұрын

    @@dobermandrake2420 evet haklısınız, zaten bu deşmeler sonucu oluşan ağrı genellikle bir kaç saat ya da gün sonunda uyuyana kadar sürüyor. Eskisi kadar ne uzun ne de şiddetli. Bu şekilde boşaltıyor olabilirim ama emin değilim. Hatta bir rüyamı çalışırken beklenmedik şekilde daha önce olduğum kist ameliyatımın olduğu bölge de benzer şekilde zonklayarak ağrımaya başladı ilk ve tekti fakat hiç böyle bir ağrı yaşamadım daha önce muhtemelen benzer durumlar fakat emin olması çok zor.

  • @kendinias8533
    @kendinias853328 күн бұрын

    Sevgili Gülnur kendinle gurur duymalısın. Ben duyuyorum. Çok cesursun. Ağrılarımızin çoğu çocukluğumuzda bastırılmış ve dolayısıyla ice yoneltilmis sağlıklı öfkemizden ve yok saydigimiz diger duygularimizdan kaynaklanıyor. Bu duygularla hemhal oldukça ve onlara sahip çıktıkça iyilesecegiz. Bu arada ben senin yasaminda sadece aracıyım, sense donusturucusu. Bu nedenle, gelismek, degismek ve donusmek icin verdiğin mücadelenin baş kahramanı da sensin. Bir daha başın ağrıdığında kendine lütfen bunu hatırlat. Ve duygularına bugun oldugu gibi her daim sahip çık. Onlar bizim kuzey ışıklarımız:) Sevgiyle.

  • @fulya_fulya
    @fulya_fulya29 күн бұрын

    Sizi gerçek benliğimle dinlerken iç görülerimde açığa çıkan belirgin duygulardan ilki bastırılmış sessiz bir yas taşıdığım.. Hayat serüvenime devam ederken bu duyguyu görmemek adına akışta kürek çekerek savrulmaya bırakmışım kendimi. Kurban modu insanın güvenlik alanı olmamalı. Bu döngüyü kırmak için kişinin istikrarla yel değirmenlerine karşı Don Kişot olması, konfor alanından uzaklaşması gerek.

  • @kendinias8533
    @kendinias853328 күн бұрын

    Bastırmış olduğun bir yas sürecinden gectigini fark etmiş olman bu yas sürecini tamamlamanda büyük bir rol oynayacak. Bu yüzden senin adına çok mutluyum. Don Kişot olmaya gelince:) sana kesinlikle katılıyorum çünkü zannımca ben burada çektiğim her bölümde yaşamımın yel degirmenlerine karşı konfor alanimdan çıkarak kendimi ve insanları keşfediyor, öğreniyor ve risk alıyorum. Bu da beni her geçen gün kurban modumdan uzaklaştırarak yaşama coşkuyla katılmama yardımcı oluyor. Değerli öz degerlendirmen ile bana bunları dusundurdugun için teşekkür ederim. Sevgiyle.

  • @ahmetsengul2313
    @ahmetsengul231329 күн бұрын

    Hocam nasılsın iyimisin ,stres konusu önemli, yalnızlık kötü hocam,evet travmatik geçmişim var ,çok zor anlar yaşadım, uğraşıyorum

  • @kendinias8533
    @kendinias853328 күн бұрын

    Travmatik geçmişin olduğunu fark etmen ve bununla ilgili bir şeyler yapıyor olman çok değerli Ahmet. Sevgiyle.

  • @fulya_fulya
    @fulya_fulya29 күн бұрын

    Çok çarpıcı bir örnekti teşekkürler

  • @kendinias8533
    @kendinias853328 күн бұрын

    Teşekkürler Fulya. Seni yeniden burada görmek çok güzel. Sevgiyle.

  • @gamze172
    @gamze17229 күн бұрын

    Bana hep neden böyle davrandı diye? Kendime sorup duruyordum şimdi taşlar yerine oturdu. Son konuşmamızda " Ben doğru insanı sevdim ama sen yanlış insanı sevdin" demişti. Ben de ona "Biliyor musun, bana ilk defa beni sevdiğini söyledin" dedim. Birden bire derin bir sessizlik oldu. Hiç beklemediği bir cevaptı. Sesi titredi. Ağladığını belli etmemek için uzun bir süre cevap veremedi. Ben de ağladığını anlamamış gibi yaptım, onun istediği gibi. Sen kapat telefonu dedim, kapattı. Kaçıngan bağlanan insanlar ayrılık sonrasında ne yaşar, nasıl düşünür? Bunun hakkında da bilgi verebilir misiniz?

  • @songulyldz2619
    @songulyldz2619Ай бұрын

    Merhabalar, rastlantı sonucu videolarınız önüme geldi. Videolarınızda kendinizi tanıtmamışsınız. Sadece ben Önder dediğiniz bir videoya rastladım. Siz kimsiniz, adınız soyadınız ve psikoloji alanında aldığınız eğitimler nelerdir?

  • @kendinias8533
    @kendinias8533Ай бұрын

    Sevgili Songül merhaba. Beni keşfetmiş olmana sevindim:) Yaşam öyküm kamu tarafından erişilebilir hiçbir yerde yok. Buna gerek de duymadım sanırım. Buna mukabil videolarımda önemli gördüğüm kimi yaşam deneyimlerimden bahsediyorum. Bu doğrultuda, videolarımdan benimle ilgili bazı bilgiler edinmen mümkün. Yine de özellikle sorduğun için kendimle ilgili temel bazı bilgileri burada seninle paylaşmakta bir beis görmüyorum. Ben kültürlü ve eğitimli bir aileye doğdum. Anne ve babamdan sevgi, ilgi ve şefkat gördüm. Ağabeyim ile çekiştik, kavga ettik ama hiçbir zaman birbirimize küsmedik ve dışlamadık. Annemle, babamla ve ağabeyim ile zorlandığım zamanlar da oldu. Hassas ve duyarlı bir çocuktum. Gözlemlemeyi ve kendimle olmayı severdim. Ancak yalnız kalmaktan haz almazdım. Hala da öyleyim. Çok güzel bir mahallede büyüdüm. Sokak çocuğu idim. Mutlu bir çocukluk geçirdim, ancak ilkokulda öğretmenimden çok dayak yedim ve ailem maalesef bunu fark edemedi. Ve ben de ispiyonlamak kötü olduğu için öğretmeni 5 yıl boyunca aileme şikayet etmedim. O dönemin bugünümde hala kötü anıları vardır. Ancak ayni anıların bugünkü ben olmamda büyük katkıları var, en azından once insanı ve toplumu, sonra da kendimi sorgulamamda. Nitekim, bu yönde 20'li yaşlarımın başından itibaren kendimi geliştirmeye adadım. Oysa öncesinde ders kitaplarım dışında pek bir kitap okumaz,, araştırmaz ve kendimi geliştirmekle ilgilenmezdim. Salt var olmaya çalışırdım sanırım. Hep sokaktaydım. Oyun oynardım belki de bu sayede ilkokul travmalarımla başa çıkabildim. Terapiye de gitmediğim için başka türlüsü eminim çok zor olurdu. Ortaokul ve lisede çalışkan bir öğrenci oldum. Bu sayede hukuk fakültesini kazandım. Başarı ile bitirdim ve hala avukatlık yapıyorum. Bir dönem üniversitelerde yarı zamanlı öğretim üyeliği de yaptım. 3 kere evlendim. İlk ikisinde umduğum gibi olmadı ancak şimdi gerçekten mutluyum. Yakın ilişkilerimde videolarımda anlattığım toksik deneyimleri yaşadım ve yaşattım. O günlerde daha iyisini bilmiyordum ve fakat her nedense olduğumdan daha iyi bir insan olduğumu sanıyordum. Öğrenmek için hevesliydim ve okuyordum ancak yıllar geçmeden okuduklarımı tam anlamıyla içselleştiremediğim için kendimi tökezlerken buldum. Eyleme geçiremediğim farkındalıklarımın gerçekten işe yaramadığını bu sayede öğrendim ve ilişki hatalarım ile yaşamımdaki yanlış seçimlerin daha fazla ayırdına vardım. Böylelikle, hayatımın sorumluluğunu almayı da öğrendim. Bu beni gerçekten özgürleşmeye sevk etti. İlk evliliğimden bir kızım oldu, şimdi 16 yaşında. Onun varlığı bana ışık oldu ve daha iyi bir insan ve anne-babamdan daha iyi bir ebeveyn olabileceğimi fark etmemi sağladı. Bu yüzden daha da çok okumaya ve hayatımdan olup biteni çözümlemeye başladım. 16 yıl önce aynı zamanda kardeşim kadar yakın olan ortağım ile bir araya geldim. Daha öncesinde tanışıyorduk ancak birlikte çalışmaya başlayınca çok daha güçlü bir bağ kurduk. Benzer zevklerimiz var. Okumalarımız aynı istikamette. Felsefe yapmayı, insanı, yaşamı ve kendimizi sorgulamayı çok seviyoruz. O aynı zamanda koçluk da yapıyor. Onun sayesinde de bugün daha iyi bir insanım. Şu anda birlikte olduğum sevgili eşim de beni çok geliştirdi ve geliştirmeye devam ediyor, bu nedenle, ona da çok şey borçluyum. Çok kıymetli, güzel ve birlikteliğinden çok keyif aldığım bir insan. Öte yandan, insanları seviyorum en çok. Sonra hayvanları ve doğayı. Buna rağmen bugüne kadar çok yalan söyledim. Çok utandım, utandırıldım ve en kötüsü de kendime olan sevgisizliğim ve saygısızlığım dolayısıyla kendimi utandırdım. Kendimi çok kez suçladım ve aşağıladım. Artık bunları çok daha az yapıyorum. Büyüyorum sanırım. Olgunlaşıyorum. Bitmeyecek bir süreç bu elbette. Hala içimdeki çocuk çok canlı ve hasarlı, bunu da biliyor ve hissediyorum. Ama artık ona daha çok sahip çıkıyorum. Onu daha çok seviyor ve sayıyorum. Özellikle ona daha çok şefkat gösteriyorum. Hatta bu bağlamda bebeklik ve erken çocukluk dönemimin iki resmi masamda duruyor ve bazen o günkü Önder'ler ile konuşuyorum:) Ne de olsa ruhsal aygıtımızın tedavisi bizim elimizde. Biz hayatımızda olup bitenlerin ve neyi neden yaptığımızın ne kadar farkına varır ve daha iyiye doğru gelişir-değişir-dönüşür isek o kadar fazla iyileşebiliriz. Her gün bu yaklaşım ile tercihlerimi yapıyorum. "Az, çoktur" diye inanıyorum. Samimi ve kendim gibi olmaya çalışıyorum. İlerleyen haftalarda "bazen çok ikiyüzlü olabiliyorum" başlıklı bir video yayınlayacağım. Böyle bir video çekmeye ihtiyacım vardı galiba ve çektim. Diğer bir yandan da artık yaptıklarımın hesabını bir tek kendime verdiğimi gözlemliyorum ve bu çok hoşuma gidiyor. Sınırlarım daha güçlü. Daha az korkuyor ve kaygılanıyorum. Ve yine de biliyorum ki hayatımda her şey bir anda alt üst olabilir, o yüzden ölüm bilinci ile yaşamaya bakıyorum, gelecek kaygısı vs ile kendilik algımı bulandırmıyorum. Kafamı açmaya öncelik veriyorum. Hata yapmaktan korkmuyor ve kimsenin beni beğenmesini beklemiyorum. Buna karşılık beni beğenenlere şükretmeyi de ihmal etmiyorum. Muradım daha iyi bir insan olmak, yaşamak ve insanoğlunun bilinç evrimine katkı sağlamak. Bu doğrultuda, içimden gelmediği zamanlarda bile video çekiyor ve sonra iyi ki diyerek kendimle gurur duyuyorum:) Şaka gibi ama sanırım eskisinden daha fazla akışa girebiliyorum. Şimdilik bu kadar bilgi vermiş olayım. Umarım verdiğim bilgiler bir nebze olsun soruna cevap olmuştur. Kanalıma iyi ki geldin, umarım bir hukukçu ve sıradan bir vatandaş olarak bu kanalda anlattıklarım sana iyi gelir ve daha fazla içine dönmene ve de en önemlisi iyileşmene olanak sağlar. Kendine iyi bak ve sevgiyle kal.

  • @dobermandrake2420
    @dobermandrake2420Ай бұрын

    Önder Hocam ilgiyle izledim. Günlerim biraz yoğun geçiyor, dönem sonu okul işleri. Bir de internetim arızalandı. Yaptırmam bir hafta kadar sürdü. Bu arada videolarına dönemedim. Bugün ilk dönüşüm. Yine de yoğunluğum bir iki hafta kadar sürecek. Senin bütünleşerek birlikte büyüme isteğini görüyorum; bu isteğinde (arada kopukluklar olsa da) sana (er geç) eşlik edeceğim. Öfke doğal biçimyle dışarıya yöneltilen bir tepki. Bir de içe yöneltilen öfke var. En kötüsü de o sanırım. İçe yöneltilen öfke, en sık "kendini tekmeleme" (ajitatif ayak sallama davranışı) olarak görülüyor. (Doğal olarak dışa yöneltilecek öfke, dışa yöneltilmeyip kendine (içe) döndürülebilir. Dışa yönelimi bastırılabilir, ancak, dışa yöneltilemeyen, bastırılan öfke içe yönelecektir. Diğer bir anlatımla, başkasını tekmelemekten kendini alıkoyan kişi kendini (başkasına olduğundan daha acımasızca) tekmelemekten alıkoyamaz. Öfkenin içe yöneltilmiş duygusal biçimi suçluluk ve utanç duygusu sanırım. Suçluluk ve utanç duygusu, çoğunlukla ana babadan içe verileri kapsıyor. İçe çevrilmiş öfkeyi, onun bedensel ve duygusal tezahürlerini ayrı bir videoda daha ayrıntılı ele almanı öneririm. Ne dersin? Selamlar sevgiler...

  • @kendinias8533
    @kendinias8533Ай бұрын

    Merhaba Erhan. İçe çevrilmiş öfke ile ilgili bir video çekebilirim önermiş olduğun gibi. Çok teşekkürler. Ben program cizelgeme bu konuyu ekleyeceğim. Yalnız yaklaşık 30'a yakın stok bölümüm var ve bir 10 bölüm daha başka konularla ilgili çekim yapıyor olacağım. Onlardan sonra senin önerdiğin konuda bir video çekebilirim. Bu kıymetli önerin üzerinde düşünmeye başladım. Sevgiyle

  • @dobermandrake2420
    @dobermandrake2420Ай бұрын

    önder hocam, çok sevindim. Merakla bekliyorum. selam sevgi...

  • @maria22057
    @maria22057Ай бұрын

    Merhaba benim bir ilişkim var daha yeni bir ilişki ikimizin de ilk ilişkisi ve uzak mesafeye kaldi.Ben kaygılı bağlanıyorum kendisi kaçıngan bağlanmaya yatkın biri aramızdaki ilişkiyi nasıl daha iyi bir hale getirebilirim bir tavsiyeniz ya da öneriniz var mı? Teşekkürler.

  • @kendinias8533
    @kendinias8533Ай бұрын

    Merhaba @maria22057 , ergenliğimizdeki ilk yakın ilişki çok kritik bir ilişkidir. Zira, yetişkinlik dönemimizdeki yakın ilişkilerimizin temelini bu ilişki belirler. Yalnız bu ilişki de her ilişki gibi iki taraflı olmalıdır. Yani her iki taraf da ilişkinin selameti için emek vermeli ve özen göstermelidir. Bu nedenle, senin durumunda olduğu gibi sadece bir tarafın bağlanma stillerinden yola çıkarak ilişkisi için bir şeyler yapmaya çalışması ilişkiye geçici bir fayda sağlayacaktır. Dolayısıyla, esas olan, her ikinizin de mevcut durumu daha iyi bir hale getirmek için birlikte gelişmeye hevesli bir şekilde ilişkinizi bağlanma stillerinizden de hareketle sorgulamanız ve her birinizin öznel ve nesnel bir düzlemde ilişkiye katabileceklerini saptamanız olacaktır. Uzak mesafeli bir ilişkide bu ister istemez daha güç olacaktır ancak denemeye değer. Sonuçta her ilişki gibi bu ilişkide aslında sizin gelişmeniz için var ve eğer mümkünse, bu ilişkiden de gelişimsel manada maksimum faydayı elde etmek doğru olacaktır. Bu ilişkin 30 gün sürse bile bu bakış açısı geçerlidir. Öte yandan, şayet sevgilin kaçıngan ve sen kaygılı bağlanmış iseniz uzak mesafeli bir ilişkide kedi-fare kovalamacasına dönebilecek bir ilişkinin içine girmiş olmanız da kuvvetle muhtemeldir. Bunu da aklında tutarak mümkünse ilişkinin artı ve eksilerini periyodik olarak gözden geçirmende yarar var. Seni bir anda mesafeden ya da bir davranışından rahatsız olarak ghost'layabilir ya da tutarsız bir şekilde davranabilir, bunlar da seni tetikleyerek kaygılarına yenik düşmene neden olabilir. Eğer bu davranışlar baş gösterir ise sevgiline ne kadar değer veriyor olursan ol her zaman öncelikle kendine değer vermen gerektiğinden ilişkini gözden geçirmen doğru olacaktır. Senin yaşında bugün sahip olduğum bilgilere sahip ve özellikle bağlanma stilleri hakkında farkındalık sahibi olsa idim önce kendimi daha iyi anlayarak işe başlar ve karşımdaki insan ile bir ilişki yaşamadan önce onunla belli bir süre arkadaşça vakit geçirerek sana ve hayata karşı tepkilerine dikkat ederdim. Kendisini nasıl gördüğünü de anlamaya çalışırdım. Ancak bu verileri elde ettikten sonra bu ilişkide bir sonraki seviyeye atlayıp atlamayacağıma karar verirdim. Buna karşın senin durumunda bu aşamalar hızlıca atlanarak sevgili olma evresine geçilmiş. Durum böyle olunca senin bu ilişkiyi ve kendinizi gözlemlemekten başka çaren yok gibi. Yalnız lütfen bu ilişkide kurtarıcı rolüne girme. Zira, bu efor karşı tarafın aslında senden beklediği bir efor olmayacaktır. Kaygılı bağlanmış olduğun için ilişkiyi özellikle kendi açından daha belirgin bir görünüme kavuşturmaya çalışıyor olabilirsin. Bunu da sevgilin fark edecektir zira bu onu belli bir çerçevenin içine sıkıştırmaya çalışıyormuşsun gibi hissetmesine yol açabilecektir. Bundan da rahatsız olacak ve ilişkiden uzaklaşacaktır. Dolayısıyla, bırak ilişki kendi içinde gelişsin, gelişebildiği kadar, onu olduğundan daha iyi hale getirmek için karşılıklı çabanızın ürünü olmayan hiçbir katkıyı sağlamaya çalışma. İlişkinin doğal bir şekilde gelişmesine izin verebilirsen özellikle kendin için çok daha iyi bir iş yapmış olabilirsin. Sevgiyle.

  • @ahmetsengul2313
    @ahmetsengul2313Ай бұрын

    Hocam nasılsın iyisindir ,bu gün nasıl gidiyor .

  • @cesariogencollini6459
    @cesariogencollini6459Ай бұрын

    👋👋🤚🖐

  • @Cicek-jy9gu
    @Cicek-jy9guАй бұрын

    Hocam suan bir cok kisi boyle olmasa da boyle davranip issiz adam rolune giriyor. Nasil ayirt edecegiz bunu gercekten kisi kacingan mi bazilari bunu moda haline getirdi. Boule de bir gercek var

  • @kendinias8533
    @kendinias8533Ай бұрын

    Merhaba @Cicek-jy9gu , bu noktada marifet karşımızdaki insanı iyi gözlemlemekte ve bağlanma stilleri ile ilgili olarak sağlam bir bilgi birikimine sahip olmakta yatıyor. Bununla birlikte sorduğun soruya verebileceğim en direkt yanıt ıssız adamı oynayan insanları gerçekten öyle davranan insanlardan ayırt etmekle meşgul olmak yerine onlardan çok özel bir neden ya da durum olmadıkça uzak durmak olacaktır. Zira, bu kişilerin yakın bir ilişkide bağlanma ve güven sorunları olacağı açıktır. Ve eğer biz yakın ilişkide olduğumuz insanlara daha güvenli bir şekilde bağlanabildiğimizi düşünüyor isek kaçıngan/kayıtsız olduğunu ya da bu yönde rol yaptığını fark ettiğimiz birine bağlanmak için uğraşmak yerine daha güvenli olan birine tesadüf etmenin peşine düşersek kendimize çok daha büyük bir iyilik yapmış oluruz. Eğer bu kişiye söz gelimi aşık olduk ve bu yüzden de peşinden gidiyor isek de bizim güvensiz bağlanmış olmamız da kuvvetle muhtemel olduğundan (bağlanma stillerine ilişkin olarak bugün sahip olduğumuz bilgiler çerçevesinde) o insandan bir şekilde uzak durarak kendimize dönmenin bir yolunu bulmamız çok daha doğru olacaktır. Aksi halde, semeresiz bir ilişkinin pençelerinde sahip olduğumuz bilgilerden de yararlanamamış bir halde kendimizi bulmamız ve suçlamamız kaçınılmaz hale gelecektir. Sevgiyle.

  • @Cicek-jy9gu
    @Cicek-jy9guАй бұрын

    @@kendinias8533 merhaba hocam cevabınız için teşekkür ederim deneyimlemis biri olarak bu sürecin yıpratıcı olacağını öngördum ve kendimi o alandan geri çektim. Benim demek istediğim gerçekten elinde olmayan kacingan bağlanan bireylere de bu şekilde haksızlık ediliyor. Onlar gerçekten istemeden bu şekilde bağlanmış. Bazıları da bunu kullanıyor.

  • @kendinias8533
    @kendinias8533Ай бұрын

    @@Cicek-jy9gu anlıyorum ve sana hak veriyorum. Bununla birlikte, rol yapanları gerçekten öyle olanlardan ayırt etsek bile sonuçta kaçıngan bağlanmış birinin ilişki sırasında rol yapanlardan çok daha kayıtsız olma ihtimali o kişilerden (bir noktada) uzak durulması gerektiği gerçeğini ortadan kaldırmayacaktır. Bu nedenle, ben meseleye daha pragmatik yaklaşıyor ve rol yapanlar ile gerçekten öyle olanlar arasındaki ayrıma gitmektense her ikisinin de temelde güvensiz bağlanmış olduğu gerçeğini kabul ederek ona göre davranıyorum. Zira hayat kısa ve rol yapanları fark etmek bu uğurda bana daha anlamlı bir eş seçimi yapma imkanı sunmuyor. Beni sadece onların kişisel bütünlüklerinin daha zayıf olduğu sonucuna götürüyor ve fakat bu da benim yaptığım seçimin rengini değiştirmiyor. Sonuç olarak, seni anlamakla birlikte, odaklandığımız şeye dikkat etmemiz gerektiği için ben odağımı güvenli bağlanmış birisi ile birlikte olmaya ve enerjimi bu uğurda düşünüp, araştırmaya harcamayı yeğliyorum. Bu vesileyle, belki sen de bunun üzerinde düşünmek isteyebilirsin. Sevgiyle.

  • @Cicek-jy9gu
    @Cicek-jy9guАй бұрын

    @@kendinias8533 hocam çok incesiniz çok sağolun güzel öneriniz için, haklı bir nokta düşüncemin farketmeden bu odakta olduğunu şuan farkettim :) sevgiler 🌱🙏

  • @dobermandrake2420
    @dobermandrake2420Ай бұрын

    Dünyayı deneyimleyen ve ona tepki veren "kendim". Böyle olması gerektir. Değil mi ki "yaşayan benim"... Ama yo, öyle olmuyor. En yakınlarımız, ana babamız, öğretmenlerimiz, sanki benim yaşamımı kendileri yaşıyorlarmış gibi, dünyayı nasıl deneyimleyeceğime ve tepki vereceğime karar veriyorlar. Oysa yapmaları gereken tek şey, bizi deneyimleme ve tepki verme yolunda özgür bırakmak ve sonra "olduğumuz gibi onaylamak, varlığımızı onamak". Çocuk, yaşamının ilk dilimlerinde, bu sunulanları elbette olduğu gibi yutuyor (içe alıyor, içe veriyor) (introjection). İçe verilerle boğuşması çoğu zaman hiç gerçekleşmiyor, ya da gerçekleşse bile, çok savaşması, kendiyle epeyce didişmesi gerekiyor... Bu konuda farkındalık yolu açan bu videon için sağ ol, var ol Önder Hocam!

  • @kendinias8533
    @kendinias8533Ай бұрын

    Kesinlikle haklısın. Tüm söylediklerin ışığında bize düşen görev yetiştirdiğimiz ve birlikte olduğumuz insanlara (onların duyulduklarını, önemsendiklerini, sevilip sayıldıklarını) hissettirecek tutum ve davranışlar içinde olmaktır. Onların düşüncelerini özgürce ifade edebilmelerinin ve duygularını bastırmadan dışa vurabilmelerinin önünü açmak. Her zaman üçüncü bir seçenekleri olduğunu göstermek. Bana kalırsa bu hayattaki (özellikle kendimize karşı) en önemli ödevlerimizden biri kendimizi aşmak olmalı, özellikle manevi anlamda. Biz bu sayede özgürleştikçe çevremiz de özgürleşecektir. Kelebek etkisi yaratabilecek insanlar olmalıyız. Sürekli okumalı ve gelişmenin bir yolunu bulmalıyız. Küçük adımlarla ama sürdürülebilir sistemler geliştirip olumlu alışkanlıklar geliştirmeli ve çevremize örnek olmalıyız. Özellikle çocukluktan yaralı olduğumuz yanlarımız ile ilgili olarak. Bu uğurda, önce kendin sonra da öğretmenlik yaptığım insanlar için verdiğin istikameti belli ve anlamlı mücadele için ben de sana teşekkür ederim. Sen de farkındalık eşiğini her geçen gün yükselten bir insan olarak eminim başkalarına örnek oluyorsundur. Bu yüzden sağol, var ol Erhan:) Sevgiyle.

  • @dobermandrake2420
    @dobermandrake2420Ай бұрын

    Rica ederim. Sen de sağ ol. Yolu açan sensin, ben aralık kapıdan girdim yalnızca. Hoş bulduk! Sevgiler 🙂

  • @kendinias8533
    @kendinias8533Ай бұрын

    @@dobermandrake2420 çok naziksin. Teşekkürler. Sevgiyle.

  • @onurunal5267
    @onurunal5267Ай бұрын

    20:30 ve 21:05 arası söylediklerinizde o kadar haklısınız ki hocam söylediğiniz şeylerin hepsini harfi harfine yaşadım. Bunları duyup ne kadar yanlış yaptığımı görmek beni pişman suçlu ve üzgün hissettiriyor fakat bu yaşadıklarımın hepsinin bir sebebi olduğunun sayenizde farkına varıyor kendimi affediyorum ve kendimi geliştirmeye özen gösteriyorum artık.

  • @kendinias8533
    @kendinias8533Ай бұрын

    Merhaba @onurunal5267 kendini affedebilmen ve geliştirmeye özen göstermen çok değerli. İçindeki potansiyeli ortaya çıkardığın ve kullandığın anlamına geliyor bu. Hepimizde içkin olan sürekli daha iyiye doğru gelişim ve değişim odağını bu vesilelerle hatırlıyor olman da çok önemli. Pişman hissetmek normal. Bir yere kadar kendini suçlamak da. Üzgün hissettiğini ifade edebilmen de duygularınla bağ kurabildiğini gösteriyor ki bu acayip güç ve gerekli. Kendine döndüğün buradan da belli. Pişmanlıkların ve kendini suçladığın konularda daha iyisini öğrenebilmen ve kendini geliştirebilmen çok daha iyi kararlar vermene ve adımlar atmana yardımcı olacaktır. Lütfen duygularınla her geçen gün daha fazla irtibat kurmaya devam et. Kendini ve en önemlisi bedenini daha iyi anlamanın en doğrudan yolu duygularınla kurduğun iletişimin kalitesi ve etkisidir. Bu sayede kendine karşı daha fazla müşfik hale de gelebilirsin. Nitekim, kendini suçladığın konulardan affedebilmen de bu yolda ilerleme kaydettiğinin önemli bir göstergesi. Tebrik ediyorum. Lütfen aynen devam et. Sevgiyle.

  • @dobermandrake2420
    @dobermandrake2420Ай бұрын

    Önder Hocam, senii yeni keşfettim. Videoların çok ilgimi çekti. Ben TA eğitimi de alıyorum; Geştalt terapi ile ilgiliyim. Yaşam öykünü öğrenmek istedim. Ancak internette bulamadım.

  • @kendinias8533
    @kendinias8533Ай бұрын

    Sevgili @dobermandrake2420 merhaba. Beni keşfetmiş olmana sevindim:) Yaşam öyküm kamu tarafından erişilebilir hiçbir yerde yok. Buna gerek de duymadım sanırım. Buna mukabil videolarımda önemli gördüğüm kimi yaşam deneyimlerimden bahsediyorum. Bu doğrultuda, videolarımdan benimle ilgili bazı bilgiler edinmen mümkün. Yine de özellikle sorduğun için kendimle ilgili temel bazı bilgileri burada seninle paylaşmakta bir beis görmüyorum. Ben kültürlü ve eğitimli bir aileye doğdum. Anne ve babamdan sevgi, ilgi ve şefkat gördüm. Ağabeyim ile çekiştik, kavga ettik ama hiçbir zaman birbirimize küsmedik ve dışlamadık. Annemle, babamla ve ağabeyim ile zorlandığım zamanlar da oldu. Hassas ve duyarlı bir çocuktum. Gözlemlemeyi ve kendimle olmayı severdim. Ancak yalnız kalmaktan haz almazdım. Hala da öyleyim. Çok güzel bir mahallede büyüdüm. Sokak çocuğu idim. Mutlu bir çocukluk geçirdim, ancak ilkokulda öğretmenimden çok dayak yedim ve ailem maalesef bunu fark edemedi. Ve ben de ispiyonlamak kötü olduğu için öğretmeni 5 yıl boyunca aileme şikayet etmedim. O dönemin bugünümde hala kötü anıları vardır. Ancak ayni anıların bugünkü ben olmamda büyük katkıları var, en azından once insanı ve toplumu, sonra da kendimi sorgulamamda. Nitekim, bu yönde 20'li yaşlarımın başından itibaren kendimi geliştirmeye adadım. Oysa öncesinde ders kitaplarım dışında pek bir kitap okumaz,, araştırmaz ve kendimi geliştirmekle ilgilenmezdim. Salt var olmaya çalışırdım sanırım. Hep sokaktaydım. Oyun oynardım belki de bu sayede ilkokul travmalarımla başa çıkabildim. Terapiye de gitmediğim için başka türlüsü eminim çok zor olurdu. Ortaokul ve lisede çalışkan bir öğrenci oldum. Bu sayede hukuk fakültesini kazandım. Başarı ile bitirdim ve hala avukatlık yapıyorum. Bir dönem üniversitelerde yarı zamanlı öğretim üyeliği de yaptım. 3 kere evlendim. İlk ikisinde umduğum gibi olmadı ancak şimdi gerçekten mutluyum. Yakın ilişkilerimde videolarımda anlattığım toksik deneyimleri yaşadım ve yaşattım. O günlerde daha iyisini bilmiyordum ve fakat her nedense olduğumdan daha iyi bir insan olduğumu sanıyordum. Öğrenmek için hevesliydim ve okuyordum ancak yıllar geçmeden okuduklarımı tam anlamıyla içselleştiremediğim için kendimi tökezlerken buldum. Eyleme geçiremediğim farkındalıklarımın gerçekten işe yaramadığını bu sayede öğrendim ve ilişki hatalarım ile yaşamımdaki yanlış seçimlerin daha fazla ayırdına vardım. Böylelikle, hayatımın sorumluluğunu almayı da öğrendim. Bu beni gerçekten özgürleşmeye sevk etti. İlk evliliğimden bir kızım oldu, şimdi 16 yaşında. Onun varlığı bana ışık oldu ve daha iyi bir insan ve anne-babamdan daha iyi bir ebeveyn olabileceğimi fark etmemi sağladı. Bu yüzden daha da çok okumaya ve hayatımdan olup biteni çözümlemeye başladım. 16 yıl önce aynı zamanda kardeşim kadar yakın olan ortağım ile bir araya geldim. Daha öncesinde tanışıyorduk ancak birlikte çalışmaya başlayınca çok daha güçlü bir bağ kurduk. Benzer zevklerimiz var. Okumalarımız aynı istikamette. Felsefe yapmayı, insanı, yaşamı ve kendimizi sorgulamayı çok seviyoruz. O aynı zamanda koçluk da yapıyor. Onun sayesinde de bugün daha iyi bir insanım. Şu anda birlikte olduğum sevgili eşim de beni çok geliştirdi ve geliştirmeye devam ediyor, bu nedenle, ona da çok şey borçluyum. Çok kıymetli, güzel ve birlikteliğinden çok keyif aldığım bir insan. Öte yandan, insanları seviyorum en çok. Sonra hayvanları ve doğayı. Buna rağmen bugüne kadar çok yalan söyledim. Çok utandım, utandırıldım ve en kötüsü de kendime olan sevgisizliğim ve saygısızlığım dolayısıyla kendimi utandırdım. Kendimi çok kez suçladım ve aşağıladım. Artık bunları çok daha az yapıyorum. Büyüyorum sanırım. Olgunlaşıyorum. Bitmeyecek bir süreç bu elbette. Hala içimdeki çocuk çok canlı ve hasarlı, bunu da biliyor ve hissediyorum. Ama artık ona daha çok sahip çıkıyorum. Onu daha çok seviyor ve sayıyorum. Özellikle ona daha çok şefkat gösteriyorum. Hatta bu bağlamda bebeklik ve erken çocukluk dönemimin iki resmi masamda duruyor ve bazen o günkü Önder'ler ile konuşuyorum:) Ne de olsa ruhsal aygıtımızın tedavisi bizim elimizde. Biz hayatımızda olup bitenlerin ve neyi neden yaptığımızın ne kadar farkına varır ve daha iyiye doğru gelişir-değişir-dönüşür isek o kadar fazla iyileşebiliriz. Her gün bu yaklaşım ile tercihlerimi yapıyorum. "Az, çoktur" diye inanıyorum. Samimi ve kendim gibi olmaya çalışıyorum. İlerleyen haftalarda "bazen çok ikiyüzlü olabiliyorum" başlıklı bir video yayınlayacağım. Böyle bir video çekmeye ihtiyacım vardı galiba ve çektim. Diğer bir yandan da artık yaptıklarımın hesabını bir tek kendime verdiğimi gözlemliyorum ve bu çok hoşuma gidiyor. Sınırlarım daha güçlü. Daha az korkuyor ve kaygılanıyorum. Ve yine de biliyorum ki hayatımda her şey bir anda alt üst olabilir, o yüzden ölüm bilinci ile yaşamaya bakıyorum, gelecek kaygısı vs ile kendilik algımı bulandırmıyorum. Kafamı açmaya öncelik veriyorum. Hata yapmaktan korkmuyor ve kimsenin beni beğenmesini beklemiyorum. Buna karşılık beni beğenenlere şükretmeyi de ihmal etmiyorum. Muradım daha iyi bir insan olmak, yaşamak ve insanoğlunun bilinç evrimine katkı sağlamak. Bu doğrultuda, içimden gelmediği zamanlarda bile video çekiyor ve sonra iyi ki diyerek kendimle gurur duyuyorum:) Şaka gibi ama sanırım eskisinden daha fazla akışa girebiliyorum. Şimdilik bu kadar bilgi vermiş olayım. Umarım verdiğim bilgiler bir nebze olsun soruna cevap olmuştur. Kanalıma iyi ki geldin, umarım bir hukukçu ve sıradan bir vatandaş olarak bu kanalda anlattıklarım sana iyi gelir ve daha fazla içine dönmene ve de en önemlisi iyileşmene olanak sağlar. Kendine iyi bak ve sevgiyle kal.

  • @dobermandrake2420
    @dobermandrake2420Ай бұрын

    Önder Hocam, beni şaşırttın gerçekten. Sosyal medyada üye olduğum grup yöneticilerine ileti gönderiyorum, yanıt "hak getire". Sienn farklı olduğunuzu sezmiştim. Ancak böyle ayrıntılı, içten bir yanıt alacağımı ummuyordum. Sağ ol. Her gün 3-5 videonu izlemeye başladım; sürdüreceğim. TA grubundaki arkadaşlarımı da buraya yönlendirdim. Videolarının bazılarında, yaşamına ilişkin ipuçları ediniyorum zaten. Kendini geliştirme, büyüme çaban hayranlık verici. Aramızda, giderek derinleşecek bir dostluk oluşacağını şimdiden öngörebiliyorum. Benim adım Erhan Kuzhan. Öğretmenlik ve çevirmenlik yapıyorum. Fenomenoloji ve Geştalt terapi özel ilgi alanım. Yine yazışırız. Sevgiler...

  • @kendinias8533
    @kendinias8533Ай бұрын

    @@dobermandrake2420 çok memnun oldum. Gerçek ismini paylaştığın için de çok sevindim. Bu şekilde bana güven duymuş olmanı da çok önemsiyorum. Öğretmen olman da harika. Keşke senin gibi öğretmenlerin sayısı artsa. Belki de artıyordur, kim bilir, sen olduğuna göre başkaları da vardır:) Sen kendin gibiyken ben neden olmayayım. Kendimi hiçbir kanal ile kıyaslamıyorum. Kendim gibi olmaya çok önem veriyorum. Önemli olan burada takipçilerimle kurduğun güçlü ve samimi bağlar. Ne muhteşem bir şey değil mi, hiç tanımadığın insanlarla yüz yüze gelmeden böyle bir bağ kurabilmek. İnsan çok değerli bir canlı. Seninle aramızda gelişecek olan dostluğu ben de çok önemsiyorum. Beni böyle düşünerek sevindirdin. En az kadınlar kadar erkeklerin de bu kadar hassas olduklarını görmek beni çok mutlu ediyor. Bu bizim ülkece geliştiğimizi de gösteriyor. Fenemoloji ve Gestalt ile ilgili olarak okumamı önereceğin kitaplar olursa, paylaşmanı rica ederim. Senin ilgilendiğin konuları (ilgimi çektiği ölçüde) okumak benim için önemli. Bu sayede gelişmeme vesile olabilirsin. Bu kanalın en önemli amaçlarından biri de bu zaten. Birlikte gelişme kültürüne katkı sağlamak. Kolaylıklar dilerim çeviri işlerinde de. Görüşürüz. Sevgiyle kal Erhan:)

  • @kendinias8533
    @kendinias8533Ай бұрын

    Bu arada bize yanıt verme zahmetine katlanmayan ya da buna vakit bulamayan sitelerden daha iyisine layık olduğumuzu düşünüyorum. Elbette bazı sitelere/kanallara o kadar çok yorum geliyor ki hepsine durmadan yanıt vermek çok zor ve belki bir gün aynı duruma ben de düşerim ama eğer biraz kendimi biliyor isem yanıt vermek için de elimden geleni yaparım. En azından merhaba hoş geldin, değerlisin diyebilirim. Her ne olursa olsun biz gelişmeye, değişmeye ve dönüşmeye devam edeceğiz. Bize değer verenlerle birlikte çünkü biz çok değerliyiz. Bazen hala tam olarak öyle hissedemiyor olsak bile. Sevgiyle.

  • @dobermandrake2420
    @dobermandrake2420Ай бұрын

    Önder Hocam, seni keşfettiğime mutluyum. Buradan ben de sana sık sık yorumlarımla destek olmaya çalışacağım.

  • @AhmetYaman03336
    @AhmetYaman03336Ай бұрын

    Çok iyim çok iyi ,sen nasılsın, hocam bu kanalın amacı ve hedefi nedir.

  • @tugbademir5107
    @tugbademir5107Ай бұрын

    Çok sahicisiniz.Terapi eğitimlerinde hocalarımızın bahsettiği şekilde kendine cesurca ve şeffaf şekilde bakabilmiş sahici bir insan. Bunu bir klinik psikolog ve bir birey olarak söylüyorum.Videolarınızın henüz bir kısmını izledim bu özenli okumalarınızı ve bilgilerinizi cömertce paylaştığınız için ayrıca teşekkür ederim umarım layık olduğu şekilde karşılık ve samimiyet bulur.İyi çalışmalar🍀🍀🍀

  • @kendinias8533
    @kendinias8533Ай бұрын

    Tuğba merhaba. Özellikle bir klinik psikolog olarak senden bu güzel sözleri işitmek çok değerli benim için. Diğer bölümleri de vaktin oldukça izleyeceğinden kuşkum yok. Sürçülisan eylediğim yerler olabilir, şimdiden affola:) Amacım özellikle ergenlere ve gençlere ulaşmak, sonra da yetişkinlere. Şükürler olsun ki 16-24 yaş arası kitleye ulaşabiliyorum. Onlardan gelen çok güzel sorular oluyor. Elimden geldiğince yanıtlamaya gayret ediyorum. Toplum olarak özellikle insan psikolojisi ve biyolojisi hakkında bilinçlenmeye ihtiyacımız var. Pratikte kullanabileceğimiz bir alet çantasına ihtiyacımız var. Bana kalırsa öncelikle duygularımız ile yeniden iletişim kurmayı ve onlarla baş başa kalmayı öğrenmeliyiz. Kendimize dönmeli ve ruhsal aygıtımızın içsel mekanizmalarını keşfetmeliyiz. Özellikle yakın ilişkilerimize zarar veren ve bağımlılık yaratan incinmiş çocuk ve cezalandırıcı/talepkar ebeveyn ego durumlarımızın farkına varmalı ve onları iyileştirmenin yollarını bulmalıyız. Bunu yaparken de anlamlı, coşkulu ve güçlü bir kendilik hissini inşa etmeliyiz. Ana rahminden itibaren özellikle bebeklik ve erken çocukluk dönemlerimizde yaşadığımız ihmal, istismar ve kayıp deneyimlerimizin farkına vardıkça çok üzülüyorum. Bu dönemlerdeki travmalarımız, olumsuz çocukluk deneyimlerimiz ve kayıplarımız tüm hayatımızı olumsuz yönde etkiliyor ve çoğumuz bu gerçeğin ayırdında değil. Nasıl olsun ki? Denetim odaklı korku kültürünün hakim olduğu kapitalist bir toplumda insan, evde ve sınıfta sorgusuz sualsiz üretken birer işçi olmak ve tüm yaşamını dışşallaştırarak olabildiğince kendinden uzaklaşmak için eğitiliyor iken başka türlü bir gelişimden bahsetmek ne yazık ki mümkün olamıyor. Ancak ben bunun tersine çevrilebileceğine inananlardanım. Bunun için bugün olduğu gibi yarın da öğrendiklerimi paylaşmak suretiyle elimden geleni yapmaya devam edeceğim. Senin gibi bu yolculuğun içinden işin ilmini okuyarak geçen herkes gibi ben de sıradan ama meraklı/sorgulayan/öğrenen bir vatandaş olarak insanları bilinçlendirmeye ve yol göstermeye devam edeceğim. Sevgiyle.

  • @MelodikGurultu
    @MelodikGurultuАй бұрын

    kucuklukten detaylari hic hatirlamiyorum, annemi de babami da genel olarak hic hatirlamiyorum; kotu olarak degil, detaylari bu anlamda hatirlamiyorum; bir terapide cocuklugumda annemin ve babamin neyin telasi icinde olduklari, neyi onemsedikleri, neyden kaygilandiklarini anlamaya yonelik bir uygulama olmustu; gercekten bayagi bos bir ekran gibi cogu sey, hic bilmiyorum, hatirlamiyorum. hep vardilar, olumlu olarak hep yanimdaydilar, hic kotu/olumsuz bir davranis da gormedim onlardan ama bu sekilde bakinca sanki yoktular.... nedenini anlayamiyorum

  • @kendinias8533
    @kendinias8533Ай бұрын

    Sevgili @MelodikGurultu merhaba. Yorumunu paylaşmış olduğun bu bölüm de dahil olmak üzere bağlanma stilleri ile ilgili çektiğim videolarda aslında sorunun cevabını paylaştım. Küçüklüğümüzü ve ebeveynlerimiz ile olan ilişkimizi gerçekten hatırlamıyor oluşumuzun en önemli nedenlerinden biri kaçıngan bağlanma stiline sahip oluşumuzdur. Kaçıngan bağlanma stiline sahip insanlar yaşamlarının ilk yılında bakım verenlerinden duygusal, psikolojik anlamda neredeyse hiç ilgi ve alaka görmemişlerdir. Bakım veren figürleri tarafından kısıtlı ve düzensiz olarak hayatta kalmaları için zorunlu olan fiziksel gereksinimleri karşılanmıştır. Dolayısıyla, bu şekilde yalnız ve yardımsız/desteksiz büyümek zorunda kalan bebekler/çocuklar bir süre sonra kendilerini var oldukları ortamdan soyutlayarak disosiyatif ve kayıtsız bir kişilik geliştirmek zorunda kalırlar. Bu sayede hem yalnızlığın ve bakımsızlığın yarattığı güvensizlikten kaynaklı yoğun acıyı daha az duyumsarlar ve etraflarında olup bitenlerden daha az etkilenirler. Kuvvetle muhtemel sen de bebekken bu şekilde bir yaşamda kalma stratejisi geliştirmişsindir. Bu da senin aksi halde çok yoğun bir acıya maruz kalmana neden olacak olayları etkisizleştirerek bu olayların uzun dönemli belleğine kaydedilmelerinin önüne geçmiş olabilir. Ayrıca, bebekliğinde etrafında olup bitenlere kayıtsızlaştıkça, fiziksel duyu ve duyguların ile olan ilişkini kesmiş olabilirsin. Bu da ebeveynlerin ile olan ilişkilerinde hissizleşmene neden olmuş olabilir. Uzun dönemli hafızanın kurucu unsurlarından biri (yoğun) fiziksel duyu ve duygusal etkileşimler olduğundan ve kaçıngan bağlanmış bebeklerde/çocuklarda bu duyu ve duyguların sesi kısılmış olduğundan evde yaşadıklarını sonradan hatırlamaları da mümkün olamamaktadır. Bu açıklama umarım bir süreliğine de olsa işine yarar. Kendine iyi bak. Sevgiyle.

  • @MelodikGurultu
    @MelodikGurultuАй бұрын

    @@kendinias8533 teşekkürler

  • @fadimecoskun9083
    @fadimecoskun9083Ай бұрын

    Sizin kanalınızı bilincimi genişletmek için izliyorum. Benim amacım bu. Lütfen devam edin. Genişlemiş zihninizden faydalanıyor ve ayna nöronları çalıştırıyorum.👍👏

  • @kendinias8533
    @kendinias8533Ай бұрын

    Fadime merhaba. Uzun bir süre bu kanalda olmaya devam edeceğim. İlgin için teşekkür ederim. Sevgiyle.

  • @RamazanBaglan-cc8ov
    @RamazanBaglan-cc8ovАй бұрын

    Hocam söylediğiniz herşeyi dinliyor ve kavrayabiliyorum fakat neticede siz şuan her an iyi hissediyor musunuz bir davranış sözlerden daha öğreticitidir kendi özel hayatınızda günün hiçbir saatlerinde anksiyetik veya depresif hissetmiyorum diyebilir misiniz

  • @kendinias8533
    @kendinias8533Ай бұрын

    Ramazan merhaba. Yorumun için teşekkürler. Sana ilk firsatta hakkıyla bir yanit verecegim. Sorundaki muradı çok iyi anlıyorum. Sevgiyle.

  • @kendinias8533
    @kendinias8533Ай бұрын

    Sevgili @RamazanBaglan-cc8ov tekrar merhaba. Şu anda, yani 48 yaşımda daha iyi hissetmeye başladığımı söyleyebilirim. Ancak eskiden hiç de iyi hissetmiyordum. Bir sürü ilişki ve iletişim kazası yaşadım, geleceğimden kaygılandığım zamanlar oldu. Çok bel bağladığım bir ilişkide hissettiğim çaresizlik ve yetersizlik duyguları ile benliğimi kaybetmekten korkup depresyona girdiğim bir dönem dahi oldu. Sonra başka bir ilişki sayesinde bu depresyondan çıktım ve bu ilişki de dahil olmak üzere yaşadığımız tüm duyguların ve ruh hallerinin geçici olduğunu anladım. Ama Allahtan kendimi 25 yaşımdan beri sürekli okuyarak, kendimi ve yaşamı gözlemleyerek, sorgulamaya ve etrafımda olup biten şeyler ile neyi neden yaptığımı anlamaya çalıştığım için bir süre sonra kendimle daha güçlü bağlar kurmaya başladım. Bu sayede depresyona neden girdiğimi keşfettiğim gibi çocukluğumda hayatta kalmak için sahiplendiğim işlevsiz ve yararsız kök inançlarımı ve bana zarar veren duygu-düşünce ve davranış örüntülerimi de gün ışığına çıkarmaya başladım. Bu süreçte hayatımın sorumluluğunu alarak kendimi ve yaşadıklarımı daha holistik ve örüntüsel bir düzlemden analiz etmeye ve daha çok kendi içime dönmeye ağırlık verdim. Dışsallaştırdığım hiçbir şeyin günün sonunda bana iyi gelmediğini ve geliştirmediğini öğrendim. Hissettiğim acının, korkunun ve yetersizlik gibi (aslında çok da işlevsel olabilen) duyguların kökenini çocukluk travmalarımda buldum. Bunları kendi kendime çözümledim dersem yalan olur. Yaş alırken deneyimlediğim yakın ilişkilerim, dostluklarım, dostlarım ve yakın çevremdeki diğer insanlarla yaptığım sohbetler, onlara ve en çok da kendime karşı bencilce sergilediğim toksik davranışlar, bir türlü farkına varamadığım haz odaklarımın bana yaşattığı mükerrer acılar ve kayıplar, aynı zamanda iş ortağım olan kadim dostum ve kardeşim Fatih Güçlü ile olan yaşam dansımız vd. her şey bana kendimi, geçmişimi, iyi ve kötü yanlarımı daha sağlıklı ve doğru bir şekilde sorgulamama ve işlememe ön ayak oldular. Tüm bunlar olurken edindiğim bilgi ve tecrübeleri aslında kendime saklamak istemediğimin farkında vardım ve önce ortağım Fatih Güçlü ile Mitote isimli bir podcast çektim, sonra da bu kanalı açtım. Çok acemice ve cahil cesareti ile. Oysa daha evvel KZread'da bir kanal açabileceğimi hiç düşünmez ve belki de bunun altında kalkabileceğime inanmazdım. Hayat sanırım beni bu istikamete doğru itekledi ve ben de zamanla o yöne doğru ilerlemekte bir beis görmedim. Güvenli alanımdan çıkarak korkularımla yüzleşmeye, daha çok öğrenmeye ve gelişmeye hazır olduğumu düşündüm belki de. Bu safhada toksik utanç ve suçluluk duygularımla da yüzleştim ve onları nötralize etmeye başladım. Bu sayede, hata yapmak için kendime izin verdim. Yeterince iyi olacak şekilde izlemekte olduğun videoları çekmeye ve yayınlamaya başladım. Ve gördüm ki yaşama tutunmana yardımcı olan bir "varoluş gayen" olduğunda bunu vakti geldiğinde hayata geçirmek daha kolay oluyor. İşte şu anda videolarımı izlerken gördüğün Önder bu merhalelerden geçerek bugünkü haline geldi. Emin ol, o hala çokça hata yapıyor, bazen iyiyken bazen de kötü olabiliyor. Kanlı canlı bir insan gibi yaşamaya devam ediyor. Bazen canı acıyor, korkuyor, kaygılanıyor ve hatta bazen hayatının kontrolü elinde değilmiş gibi hissettiği bile oluyor. İşte tam da bu noktada sorduğun soru daha da fazla anlam kazanıyor. Ekrana çıkan insanları kendi özgüvensizliklerimiz ve düşük öz saygımız nedeniyle gözümüzde haddinden fazla büyütmeye ve sonra da linç etmeye meyilli bir toplumda büyüdük. Gözümüzde büyüttüğümüz insanlarla ilgili olarak kurduğumuz fantaziler öncelikle biyokimyasal olarak bedenimize iyi geldiği için (bunun farkında değiliz çoğunlukla) onları en azından belli bir süre tahtlarından indirmekten imtina ediyoruz. Oysa, bu insanlar da bolca hatalar yapıyorlar, yalanlar söylüyorlar ve acı çekiyorlar. Hatta bazıları kendilerini olduklarından farklı göstermeye çalışsalar da bilen bir göz onlardaki duygu durumu bozukluklarını görebiliyor. Dolayısıyla, ben de tüm bunlardan azade değilim. Belki de tek farkım kendimi olduğumdan farklı biri gibi göstermeye çalışmamamdır. Öte yandan, bugün içten içe kızdığım birçok insana benzeyen çok özelliğim olduğunun da farkındayım. Ancak kızıma da itiraf ettiğim gibi ben, yaptığım ve farkına vardığım hatalardan ders alarak her geçen gün daha iyi ve doğru bir insan olmaya çalışıyor ve bunun için bir şeyler yapıyorum. Buna mukabil, bazı insanlara karşı kendimi hala uzak hissediyor ve onların yanında geriliyor ve mutsuz oluyorum. Aslında böyle hissetmemde en büyük payın yine kendim ve henüz üzerinde tam olarak çalışmadığım gölge yanlarım olduğunu da biliyorum. Yine biliyorum ki en azından bugün itibariyle daha iyisini yapamıyorum. Bunu kabul ediyorum. Eskiden söylediğim yalanların ve sergilediğim ikiyüzlü davranışların da bugünkü beni oluşturduğunu biliyorum. Bu farkındalıkla daha otantik/sahici ve samimi biri olmak için kendimi daha çok sevmeme neden olacak seçimler yapıyor ve kararlar veriyorum. Bu bağlamda, eskiden güçlü bir değerler setimin olmadığını ve bu yüzden, rüzgarda savrulduğumu fark ettiğimde yaptığım ilk iş merhum Doğan Cüceloğlu'nun da kitaplarının yardımıyla kendimi daha değerli hissedeceğim bir değerler seti oluşturmak oldu. Sonrasında bu değerlere aykırı davranışlar sergilemekten ya da sözler sarf etmekten kaçınmaya özen gösterdim. Yine de bazen tökezlediğim anlar oldu. Ancak her halde yürümeye devam ettim. Kendi kendime endişeli bir şekilde onu ya da bunu yapabilir miyim/başarabilir miyim diye sorarken de sadece yapmak ve olmak ile meşgul olmaya devam ettim. Korksam da, kaygılansam da yapmam gerekenleri yaptım. Bugün hayatım çok daha mı iyi, tartışılır. Peki böyle olması gerekli mi, o da tartışılır. Esas mesele, bana kalırsa, dingin ve huzurlu bir yaşam sürmek. Bunun için de elindekilerin değerini bilmek ve herkesten/her şeyden önce kendine sahip çıkmak en önemli hasletlerden biri olmalı. Bu gibi hasletlerin peşindeyim şu sıralar. Konuşmaktan çok davranmak, senin de isabetli bir şekilde belirtmiş olduğun gibi, çok ama çok daha değerli. Sözün özü, ekranda gördüğün ben de senin gibiyim. İnsanım ve ruhen /psikolojik olarak zorlandığım çok zaman oluyor ve bir şekilde yürümeye devam ediyorum. Kendimi daha çok sevip değer verdikçe daha çabuk ayağa kalkıyor ve yaşam amacım doğrultusunda yürümeye devam ediyorum. Bu da beni daha iyi hissettiriyor. Bunun dışında hiç kimseyi gözümüzde büyütmememiz gerektiğini de düşünüyorum. Ne de olsa kimse düşündüğümüz kadar iyi ya da kötü değil. Bu nedenle, eğer her gün gelişmek ve daha iyi bir insan olmak için yaşamda öğrenci kalmaya ve paylaşmaya gönül vermiş olan insanlar arasında isek bu yaşadığımız ve yaşayacağımız her iyi ve kötü günde var olabilmemiz için yeterli olacaktır. Bu vesileyle, bana böylesine anlamlı, gerçekçi ve kendimi sorgulamama neden olan bir soru sorduğun için çok teşekkür ederim. Kendine iyi bak lütfen. Sevgiyle.

  • @AhmetYaman03336
    @AhmetYaman03336Ай бұрын

    Hocam aman hocam rüzgara dikkat ,malum çarpabilir kendine iyi bak ,sen bize lazımsın hocam .

  • @AhmetYaman03336
    @AhmetYaman03336Ай бұрын

    Hocam ,hocam ,hayırlı mayıslar, hava güzel hocam ,bi tek kale maç iyi gidermi hocam iyi günler, hocam mutlu son varmı, varsa hayat güzel 😂

  • @AhmetYaman03336
    @AhmetYaman03336Ай бұрын

    Babam hayırlı cumartesiler ,bu gün iş varmı, yoksa tatil mi ,hocam yıldırım çarpar koyteli içtin mi hocam .😂

  • @AhmetYaman03336
    @AhmetYaman03336Ай бұрын

    Eyvallah az olsun öz olsun değerli olsun ,öyle degilmi hocam ,iyi geceler .