#94 Kaçıngan Bağlanmış Kişinin Kendilik Hissi “Bağ-Bağlantı Kuramama” Şeklindedir

Kaçıngan/kayıtsız bağlanma stilinde anne bebeği ile uyumlanmakta ve bebeğini zihinselleştirmekte güçlük çeker. Başka bir deyişle onun nasıl hissettiğini, neye ihtiyacı olduğunu ve neler düşündüğünü tam olarak anlayamaz. Onunla eşgüdüm sağlayamaz. Bebek bu nedenle oldukça yalnız ve çaresiz hissederek büyür. Bu süreçte bebek temel gereksinimlerinin karşılanmadığının farkındadır ancak bu durumu değiştirecek bir davranışta bulunamaz ya da tepki veremez. Ancak bir zaman sonra yaşamda kalmak için işlevsel bir savunma mekanizması geliştirir. Bu savunma mekanizması, bebeğin kendi başının çaresine bakması ve kimseye güvenmemesi gerektiğini söyleyen bir içses geliştirmesine neden olur. Duyuları ve dahili duyusal sistemleri vasıtasıyla algıladığı bu güvensiz ortamın yetersizlikleri karşısında kendi kendine bakım ve destek vermesi gerektiğini anlar. Anne ise tüm bu süreçte bebeğinin hissettikleri karşısında kayıtsız davranmakta ve bebeğinin ihtiyaçlarına yönelik empati duyamamaktadır. Bu bebek biraz büyüdüğünde annesinin yokluğuna o kadar alışmıştır ki “Yabancı Durum” deneyinde annesinin odadan çıktığını fark etmez, oyun oynamayı bırakmaz ve annesi odaya döndüğünde de annesine yönelmez ve herhangi bir tepki vermez. Zira annesi tarafından ilk kez terk edilmemiş ve yalnız bırakılmamıştır, bu onun yaşamının normalidir. Aynı bebek büyüyüp ergen ve daha sonra da erişkin olduğunda yakın ilişkiler yaşamakta (annesi ile bebekliğinde yaşadığı bu bağlantısızlık hissi nedeniyle) güçlük çekecektir. Bu kişinin çocukluğuna dair otobiyografik anıları neredeyse hiç yoktur. Yetişkin bağlanma görüşmesinde çocukluğuna dair anıları sorulduğunda ebeveynlerini kendisinden beklenmeyecek ölçüde övebilirken onlarla yaşadığı somut bir anıyı hafızasında canlandıramaz. Bu durumun nedeni kendisine sorulduğunda, çocukluğunu hatırlayamadığını itiraf eder. Zira, (eğer babasından ya da aynı evde yaşadığı başka bakım figürlerinden ekstra tutarlı ilgi, sevgi ve şefkat de alamadı ise) bebekliği ve çocukluğu o kadar ilgisiz ve sevgisiz geçmiştir ki yaşadığı acıyı tolere edebilmek için bu acıyı ona yaşatan tüm anılarını bilinç dışına itmiştir. Böylelikle, dışarıdan hiç belli etmese de yaşadığı yoğun ve aralıksız stres (kaygılı bağlanmış kişideki ile aynı seviyededir) onun çocukluğuna dair otobiyografik belleğini neredeyse tümüyle silmiştir. Öte yandan, bilinç dışına ittiği bu çaresizlik duygusu, terk edilme korkusu ve bağlantısızlık hissi yaşam boyu kendisini takip edecek ve yakın ilişkilerinde soğuk, mesafeli ve tutarsız davranmasına (partnerinin duygularına ve yaşadıklarına empati duyamamasına, ilişkisinin akıbetine yönelik olarak gel-gitler yaşamasına, partnerine karşı dengesiz davranışlar sergilemesine ve sözler sarf etmesine) neden olacaktır. Tüm bu nedenlerle, kaçıngan bağlanmış bu kişinin bebeklik ve erken çocukluk deneyimleri bir cümlede özetlenecek olsa bu bölümün başlığında da belirtmiş olduğum gibi “kaçıngan bağlanmış kişinin kendilik hissi bağlantısızlıktır” şeklinde ifade edilebilecektir. Yorumlarını bekliyorum. Lütfen abone olmayı unutma ve kendine çok iyi bak😊 (Bu bölüm hazırlanırken Daniel Siegel’ın “Zihnin Gelişimi” isimli kitabının I. cildinin 200-212. sayfalarından yararlanılmıştır.)

Пікірлер: 24

  • @hilalben5202
    @hilalben52028 ай бұрын

    Merhaba! Bir de podcast gelirse, her an ruhumuza dokunabilirsiniz gibi duruyor. Kullandığınız "sen" dili çok kıymetli, çok bireysel ve özgür :) Uzun bir yüzleşme ve yas tutma sürecinden sonra, yeni denklemlerin ve dönen sorguların etkisinden (post-travma) minimum seviyede etkilenmeyi sağlayabilmek adına videolarınızı korkarak izlesem de, mis gibi kalite kokan içeriklerinizden uzak kalmayı başarabilmek çok mümkün olmuyor. Yıllar önce "Varoluşçu Psikoterapi" kitabı ile tanıştığım psikoloji bilimi, Daniel J. Siegel gibi alanında oldukça etkili çalışmalar yürüten kimselerin kitaplarıyla tanışmakla derinleşti ve özüme ait katmanları da derinleştirdi. Oldukça sevdiğim bu kitabı; yalın, samimi ve kıvrak üslubunuzla, önemli noktalara değinerek ve Cemal Hünal'ın keskin bakışlarıyla anlatmanızı keyifle bayılarak izliyorum :) Bir de, kitabın önsözünü okuyormuşçasına heyecan verici videolarınızın uzun açıklamaları için teşekkür ederim. Ne yazık ki birden fazla kişilik bozukluğuna sahip olup, olumsuz faktörlerin yer aldığı sosyal çevrede büyüyerek olgunlaşmamış ebeveynler olarak yetişen ve hayata bir insan kazandırmayı "amaçlamadan" çocuk yetiştiren ve süreci yönetemeyen ebeveynler var. Kitabı okurken, tüm bilişsel süreçlerin ve beyindeki iletişimin "Connect and redirect refrigerator sheet" kılavuzu gibi her ebeveyn modeli için aynı koşullarda şekillenmediğini düşünüyorum. Gelecekte bireyin ayrışabilmeyi başarabilmesi, çocukluktan itibaren yönetilmesi, değiştirilmesi ve geliştirilmesi gereken süreçlerin ebeveyn tarafından desteklenmesi ile mümkün olduğuna inanıyorum. Sayfanızın daha çok insana ulaşmasını diliyorum. Nevrotik toplumları iyileştirmenin yolunun; sizin gibi alandan gelmeden, daha çok bilgiye ulaşmaya ve ulaştığı bilgileri daha çok insana ulaştırmaya yürekten çalışan, kıymetli vaktini ayıran insanlardan geçtiğine inanıyorum. Estonya'dan sevgiler!

  • @kendinias8533

    @kendinias8533

    8 ай бұрын

    Sevgili Hilal merhaba. Bu nazik, samimi, içten ve özenli mesajın için çok teşekkürler. Okurken çok duygulandım. İyi ki dedim. İyi ki bu bölümleri çekiyorum, dedim kendi kendime. Takipçilerimin büyük bir çoğunluğu kendini anlamaya ve kendilik algısını geliştirmeye çalışan insanlardan müteşekkil. Çok isabetli sorular alıyorum. Beni düşünmeye sevk eden yorumları ve soruları özellikle önemsiyorum. Zira düşündükçe çözüm üretiyor, daha faydalı olabiliyor ve ben de gelişiyorum. Ülkem insanına ve geleceğe dair umudum artıyor. Motive oluyorum. Çok şanslıyım. Hiçbir çaba boşuna gitmiyor bu hayatta. Biraz sebat edene mükafat hep var, yeter ki gerçekten ne istediğimizi bilelim ve onun peşinden gidelim. Ben oldum olası insan psikolojisine meraklıydım ve şimdi bu kanal sayesinde öğrendiklerimi paylaşıyorum. Okuyor ve insan yaşamındaki sosyo-kültürel etkenlere dayalı olarak değişen birey psikodinamiklerini anlamamı sağlayan ve çok belirleyici olduğunu düşündüğüm kavram ve konularda derinleşmeye çalışıyorum. Neden böyleyim, neden böyleyiz diye sorup dururken elime geçen cevapların izinden gidiyorum ve şimdilerde neden böyle olduğumuzu daha iyi anlıyorum. Aileyi irdeledikçe, ebeveynlik üzerinde çalıştıkça, kendi geçmişimle yüzleştikçe, içinde büyüdüğüm toplumun gelenek ve göreneklerini, kolektif bilinçdışında kayıtlı değer ve inanç kalıplarını sorguladıkça neden birey olmayı başaramamış hasta yetişkin çocuklarla dolu bir ülke olduğumuzu daha iyi çözümlüyorum. Senin de belirtmiş olduğun gibi kendini bilmeyen, geçmişini hatırlamayan, olan'ı sevmeyen, kendisini sevmeyen ebeveynlerimiz oldukça mevcut düzenin değişmesi zor ama imkansız değil. Bunun için benim de ana yaşam amacımı oluşturan "bilinç evrimine" katkı sağlamamız gerekiyor. Kendi çocuklarımızdan başlayarak, her çocuğun mizacına uygun olarak biçimlendirilmiş çocuk yetiştirme kültürünün evde ve okulda yerleşik hale gelmesi için çalışmamız gerekiyor. Bu doğrultuda, ilk önce ebeveyn olmayı düşünen yetişkinlerimize sonra da ebeveyn olmuş yetişkinlerimize "bağlanmayı, uyumlanmayı, ayrışmayı, mizaç-kişilik-karakter arasındaki hayati farklılıkları, özerkliği, otantisiteyi, bağımlılığı, beyni, bedenimizdeki biyokimyasal işleyişi, ego kavramını, öz değerleri, kendilik algısını, sınırlar bilincini, varoluş kaygısını, nevroz ile psikoz arasındaki farkları, akran oryantasyonunu vb." anlatmamız şart. Bunu hep birlikte başaracağımıza inanıyorum. İstersek her şeyi başarabiliriz. Kendimize güvenmemiz, kendimize değer vermemiz ve kendimizi sevmemiz her zaman mümkün. Bunun için öğrenilmiş çaresizliklerimizin farkında varıp kendimizi düşünme ve hareket geçeme kabiliyetimizi kısıtlayan her türlü prangadan özgürleştirmeliyiz. Aramızda senin gibi aydın insanlar oldukça bunu ve daha fazlasını başarmamız içten bile değil. Tekrar ilgin, dikkatin, ayrıntılara önem veren kişiliğin ve teşvik edici güzel sözlerin için teşekkürler. Sevgiyle kal.

  • @emely2974
    @emely29748 ай бұрын

    bu konuda dinlediğim en güzel ve açıklayıcı video. teşekkürler

  • @dilekkaya9202
    @dilekkaya92028 ай бұрын

    Empati, duygu eksikliği, bunlar ilerde telafisi olan durumlar değil sanırım😢 bu durumda kaçıngan bağlananla kaygılı bağlanan çift o kadar zor ki, kaçıngan farkettiği vakit tedavisi mümkün mü, bir umut😢

  • @kendinias8533

    @kendinias8533

    8 ай бұрын

    Terapiye makul bir sure giderse güvenli baglanabilmeye başlayabilir, araştırmalar bunu söylüyor. Güvenli bağ kurduğu ilişkiler de bu bağlamda destekleyici olacaktır. Her zaman gerçekten umut eder ve eyleme geçersek iyilesebiliriz. Sevgiyle.

  • @yesilayyurekli7475
    @yesilayyurekli74758 ай бұрын

    Cok teşekkürler önder bey.

  • @leyla6977
    @leyla69776 ай бұрын

    Video için çok teşekkürler.. Eşim beni çok seviyor onun çabası sayesinde eşimle güvenli bağlandığımı düşünüyorum. Ama diğer insanlarla yakınlık kuramıyorum. Arkadaşım yok denecek kadar az, olan da benden çok beklentisi olmayanlar..bugune kadar hep kendi kendime yettiğimi düşündüm. Çoğu zaman bir dizi izlemek bir insanla muhabbet etmekten daha keyiflidir benim için. İş hayatına yoğunlaşmayı da severim. Ama aslında arkadaşım olmaması beni biraz üzüyor. Kimse beni sevmez diye düşünüyorum sanırım içten içe. Erken bebeklik yıllarımda hep bakıcıya gitmişim, annemle çok samimi değilim, annesiyle her şeyi paylaşabilenlere hep özenmişimdir çünkü benimki biraz baskıcıydı..kötü ebeveyn değil ama hatalı ebeveyn olabileceğini düşünüyorum acaba kaçıngan bağlanmış olabilir miyim kardeşlerim de hep benim mesafeli birisi oldugumu söyler..şimdi ben anne oldum ve onu aynı şekilde yetiştirmek beni ürkütüyor. 😢

  • @kendinias8533

    @kendinias8533

    6 ай бұрын

    Merhaba Leyla. Videomu izlediğin için ben de sana teşekkür ederim. Psikolog ya da psikiyatr olmadığım için insanları kaygılı ya da kaçıngan olarak etiketlemekten hoşlanmıyor ve çok da etik/doğru bulmuyorum. Bununla birlikte sorunu yanıtsız bırakmamak adına şunu söyleyebilirim: İnsanlarla yakınlık kurmakta zorluk çeken kişilerin hepsinin kaçıngan/kayıtsız bağlanma stile sahip olduklarını söylemek mümkün değil. Zira insanlarla yakınlaşmaktan kaçınan böyle insanlarda var olan sosyal izolasyon şemalarının bir nedeni de kaygılarıdır. Dolayısıyla, böyle insanların kaygılı bağlanmış olduklarını söylemek de mümkün olabilecektir. Bu nedenle, eşinle kurduğun bağı incelemek bağlanma stilini tespit etmek açısından daha yönlendirici olacaktır. O seni ne kadar çok seviyor ve bu sevgisini ne kadar güvenli bir şekilde gösteriyor olursa olsun senin eşine karşı olan tipik reaksiyonların ve davranış biçimlerin bağlanma stilin hakkında fikir edinmemizi kolaylaştıracaktır. Eşinden önce birlikte olduğun kişiler var ise onlarla olan ilişki tarzın da açıklayıcı olacaktır. Bu anlamda, bağlanma stilini anlamanda iki yakın ilişki türü önem arz etmektedir. İlki annenle olan bakım verme ilişkin ve ikincisi yakın ilişki içinde olduğun insanlarla (özellikle bir hayatı birlikte paylaştığın partnerinle) olan ilişkin. Bu ilişkilerini dikkatlice irdeler ve kanalımın "Bağlanma" isimli Oynatma Listesinde yer alan videoların hepsini izlersen bağlanma stilini daha rahat saptayabilirsin. Sevgiyle.

  • @hadiceku
    @hadiceku8 ай бұрын

    tesekkurler 😢

  • @kendinias8533

    @kendinias8533

    8 ай бұрын

    Rica ederim. Neden ağlama emojisi koydun, sorabilir miyim?

  • @hadiceku

    @hadiceku

    8 ай бұрын

    uzun suredir kacingan baglanma stilim oldugunu biliyor ancak hep annemin/ailemin bana bunu tetikleyecek sekillerde davranmadigini dusunuyordum. ve baglanma stilimin nedenini kendi kendime ariyordum. simdi bir isik yandi, yuzlesmek bazen degisik hisler uyandiriyor

  • @kendinias8533

    @kendinias8533

    8 ай бұрын

    @@hadiceku şimdi daha iyi anladım. Teşekkürler açıklama için.

  • @MelodikGurultu
    @MelodikGurultuАй бұрын

    kucuklukten detaylari hic hatirlamiyorum, annemi de babami da genel olarak hic hatirlamiyorum; kotu olarak degil, detaylari bu anlamda hatirlamiyorum; bir terapide cocuklugumda annemin ve babamin neyin telasi icinde olduklari, neyi onemsedikleri, neyden kaygilandiklarini anlamaya yonelik bir uygulama olmustu; gercekten bayagi bos bir ekran gibi cogu sey, hic bilmiyorum, hatirlamiyorum. hep vardilar, olumlu olarak hep yanimdaydilar, hic kotu/olumsuz bir davranis da gormedim onlardan ama bu sekilde bakinca sanki yoktular.... nedenini anlayamiyorum

  • @kendinias8533

    @kendinias8533

    Ай бұрын

    Sevgili @MelodikGurultu merhaba. Yorumunu paylaşmış olduğun bu bölüm de dahil olmak üzere bağlanma stilleri ile ilgili çektiğim videolarda aslında sorunun cevabını paylaştım. Küçüklüğümüzü ve ebeveynlerimiz ile olan ilişkimizi gerçekten hatırlamıyor oluşumuzun en önemli nedenlerinden biri kaçıngan bağlanma stiline sahip oluşumuzdur. Kaçıngan bağlanma stiline sahip insanlar yaşamlarının ilk yılında bakım verenlerinden duygusal, psikolojik anlamda neredeyse hiç ilgi ve alaka görmemişlerdir. Bakım veren figürleri tarafından kısıtlı ve düzensiz olarak hayatta kalmaları için zorunlu olan fiziksel gereksinimleri karşılanmıştır. Dolayısıyla, bu şekilde yalnız ve yardımsız/desteksiz büyümek zorunda kalan bebekler/çocuklar bir süre sonra kendilerini var oldukları ortamdan soyutlayarak disosiyatif ve kayıtsız bir kişilik geliştirmek zorunda kalırlar. Bu sayede hem yalnızlığın ve bakımsızlığın yarattığı güvensizlikten kaynaklı yoğun acıyı daha az duyumsarlar ve etraflarında olup bitenlerden daha az etkilenirler. Kuvvetle muhtemel sen de bebekken bu şekilde bir yaşamda kalma stratejisi geliştirmişsindir. Bu da senin aksi halde çok yoğun bir acıya maruz kalmana neden olacak olayları etkisizleştirerek bu olayların uzun dönemli belleğine kaydedilmelerinin önüne geçmiş olabilir. Ayrıca, bebekliğinde etrafında olup bitenlere kayıtsızlaştıkça, fiziksel duyu ve duyguların ile olan ilişkini kesmiş olabilirsin. Bu da ebeveynlerin ile olan ilişkilerinde hissizleşmene neden olmuş olabilir. Uzun dönemli hafızanın kurucu unsurlarından biri (yoğun) fiziksel duyu ve duygusal etkileşimler olduğundan ve kaçıngan bağlanmış bebeklerde/çocuklarda bu duyu ve duyguların sesi kısılmış olduğundan evde yaşadıklarını sonradan hatırlamaları da mümkün olamamaktadır. Bu açıklama umarım bir süreliğine de olsa işine yarar. Kendine iyi bak. Sevgiyle.

  • @MelodikGurultu

    @MelodikGurultu

    Ай бұрын

    @@kendinias8533 teşekkürler

  • @maria22057
    @maria22057Ай бұрын

    Merhaba benim bir ilişkim var daha yeni bir ilişki ikimizin de ilk ilişkisi ve uzak mesafeye kaldi.Ben kaygılı bağlanıyorum kendisi kaçıngan bağlanmaya yatkın biri aramızdaki ilişkiyi nasıl daha iyi bir hale getirebilirim bir tavsiyeniz ya da öneriniz var mı? Teşekkürler.

  • @kendinias8533

    @kendinias8533

    Ай бұрын

    Merhaba @maria22057 , ergenliğimizdeki ilk yakın ilişki çok kritik bir ilişkidir. Zira, yetişkinlik dönemimizdeki yakın ilişkilerimizin temelini bu ilişki belirler. Yalnız bu ilişki de her ilişki gibi iki taraflı olmalıdır. Yani her iki taraf da ilişkinin selameti için emek vermeli ve özen göstermelidir. Bu nedenle, senin durumunda olduğu gibi sadece bir tarafın bağlanma stillerinden yola çıkarak ilişkisi için bir şeyler yapmaya çalışması ilişkiye geçici bir fayda sağlayacaktır. Dolayısıyla, esas olan, her ikinizin de mevcut durumu daha iyi bir hale getirmek için birlikte gelişmeye hevesli bir şekilde ilişkinizi bağlanma stillerinizden de hareketle sorgulamanız ve her birinizin öznel ve nesnel bir düzlemde ilişkiye katabileceklerini saptamanız olacaktır. Uzak mesafeli bir ilişkide bu ister istemez daha güç olacaktır ancak denemeye değer. Sonuçta her ilişki gibi bu ilişkide aslında sizin gelişmeniz için var ve eğer mümkünse, bu ilişkiden de gelişimsel manada maksimum faydayı elde etmek doğru olacaktır. Bu ilişkin 30 gün sürse bile bu bakış açısı geçerlidir. Öte yandan, şayet sevgilin kaçıngan ve sen kaygılı bağlanmış iseniz uzak mesafeli bir ilişkide kedi-fare kovalamacasına dönebilecek bir ilişkinin içine girmiş olmanız da kuvvetle muhtemeldir. Bunu da aklında tutarak mümkünse ilişkinin artı ve eksilerini periyodik olarak gözden geçirmende yarar var. Seni bir anda mesafeden ya da bir davranışından rahatsız olarak ghost'layabilir ya da tutarsız bir şekilde davranabilir, bunlar da seni tetikleyerek kaygılarına yenik düşmene neden olabilir. Eğer bu davranışlar baş gösterir ise sevgiline ne kadar değer veriyor olursan ol her zaman öncelikle kendine değer vermen gerektiğinden ilişkini gözden geçirmen doğru olacaktır. Senin yaşında bugün sahip olduğum bilgilere sahip ve özellikle bağlanma stilleri hakkında farkındalık sahibi olsa idim önce kendimi daha iyi anlayarak işe başlar ve karşımdaki insan ile bir ilişki yaşamadan önce onunla belli bir süre arkadaşça vakit geçirerek sana ve hayata karşı tepkilerine dikkat ederdim. Kendisini nasıl gördüğünü de anlamaya çalışırdım. Ancak bu verileri elde ettikten sonra bu ilişkide bir sonraki seviyeye atlayıp atlamayacağıma karar verirdim. Buna karşın senin durumunda bu aşamalar hızlıca atlanarak sevgili olma evresine geçilmiş. Durum böyle olunca senin bu ilişkiyi ve kendinizi gözlemlemekten başka çaren yok gibi. Yalnız lütfen bu ilişkide kurtarıcı rolüne girme. Zira, bu efor karşı tarafın aslında senden beklediği bir efor olmayacaktır. Kaygılı bağlanmış olduğun için ilişkiyi özellikle kendi açından daha belirgin bir görünüme kavuşturmaya çalışıyor olabilirsin. Bunu da sevgilin fark edecektir zira bu onu belli bir çerçevenin içine sıkıştırmaya çalışıyormuşsun gibi hissetmesine yol açabilecektir. Bundan da rahatsız olacak ve ilişkiden uzaklaşacaktır. Dolayısıyla, bırak ilişki kendi içinde gelişsin, gelişebildiği kadar, onu olduğundan daha iyi hale getirmek için karşılıklı çabanızın ürünü olmayan hiçbir katkıyı sağlamaya çalışma. İlişkinin doğal bir şekilde gelişmesine izin verebilirsen özellikle kendin için çok daha iyi bir iş yapmış olabilirsin. Sevgiyle.

  • @hugzy9
    @hugzy95 ай бұрын

    Merhaba, podcast kanalınız var mı? Yürüyüşlerimde çok yardımcı oluyor.

  • @kendinias8533

    @kendinias8533

    5 ай бұрын

    Merhaba. Hayır Kendini Aş isimli bir podcast kanalım yok şu anda. Ancak Kendini Aş işimli KZread kanalımı açmadan önce vardı. İsmi "Mitote". Spotify ve diğer platformlardan dinleyebilirsin. Ortağım M. Fatih Güçlü ile birlikte toplam 120 küsur bölüm çektik. Uzun bölümler ancak konuların ve söylediklerimizin ilgili çekeceğine eminim. Diğer yandan (senin de benim gibi olduğunu varsayıyorum ancak yanılıyor olabilirim. Buna karşın aşağıda başka bir hususa dikkat çekmek bu varsayımda bulunmayı tercih ediyorum.) ben de uzun bir süre KZread'a abone olmayı reddettim ve bu nedenle, videoları "indirme" özelliğinden yararlanamadım. Birkaç ay önce üye olmaya karar verdim ve şimdi istediğim videoların tümünü indirip, daha sonra izleyebiliyor ve dinleyebiliyorum. Ben de senin gibi spor yaparken, araba kullanırken, yürüyüş yaparken podcast ve KZread videolarını dinlemeyi çok seviyorum. KZread'da da bir sürü çok değerli içerik var. KZread abone olmayarak eskiden onlardan mahrum bırakıyormuşum kendimi, o yüzden iyi ki abone olmuşum diyorum şimdi kendi kendime. Sen de KZread'a üye olmayı düşünebilir ve böylelikle benim bölümlerimi de yürüyüş yaparken dinleyebilirsin. Reklamlardan da kurtulmuş olursun. Eğer üye isen de az önce belirtmiş olduğum gibi yanlış varsayımda bulunmuşum demektir, o vakit lütfen KZread'un abonelerine sunduğu indirme hizmetinden yararlanıver. Bu Spotify vb için de geçerli. Son olarak bu kadar psikoloji, sosyoloji, felsefe okuyan, düşünen, yazan çizen biri olmama rağmen bazı kilitlerimi ve katı inançlarımı kırmakta çok güçlük çektiğimi itiraf etmeliyim. Zira mesele okumak kadar kendine dönüp, neden böyle davrandığına ilişkin olarak geçmişin ve kendinle ilgili "şefkatli" bir sorgulama yapmaktan geçiyor. Bunu yapabildiğim zamanlarda söz gelimi KZread'a neden abone olmamakta direndiğimi görebiliyorum. Mesele para değil. Mesele kendim ve dünya ile ilgili olarak sahip olduğum (bana öğretilmiş ve sonra da kendimi ayrıştıramadığım için tam aksine özdeşleştiğim) olumsuz önyargılarım ve kendimi elimdekinden daha iyisine layık görmemem (KZread'da yıllarca reklamların böldüğü videolar seyretmeyi kendime layık gördüm, bu yüzden sıkılıp videoları kapattığım zamanlar oldu vs zira daha iyisine layık olmadığıma inanıyor ve bu şekilde kendimi değersizleştiriyordum. Küçüklüğümde olduğu gibi. Bu doğrultuda bu inancımı teyit edecek farklı formlarda kendime yönelik olarak kendimi/gelişimimi vs sabote ettiğim türden davranışlar sergileyebiliyorum.) Dolayısıyla, hayatımızı kolaylaştıracak imkanları keşfetmeye ve bunları yaşamayı kendimize layık görmeye başlamadıkça, kendimizi çaresiz ve değersiz hissetmeye devam edeceğiz. Bazı şeylerin yaşamamızda olmamasının nedeni bizim işlevsiz ve yararsız kendilik algımız. Artık bu algıyı değiştirme zamanı geldi. İşe öncelikle kendimizi -benliğimizi (bu benlik, yanlış benliğimizdir, özümüz ile bir ilgisi yoktur.) özdeşleştirdiğimiz ve kendimi tanımladığımız bedenimizden ve de kendiliğimizlele ilgili çarpık inançlarımızdan- özgürleştirmekle başlayabiliriz. Bunu yaptıkça kendimizi degrade edecek, gelişimimize ket vuracak irili ufaklı bir sürü şey yaptığımızı görmeye başlıyoruz. Söz gelimi KZread'a abone olmayarak bu platformdan alabileceğimiz faydayı gözle görülür bir biçimde azaltıyoruz, zira abonelik ücretini ödeyerek sağlayacağımız faydayı göz ardı ederek kilitlerimizin/sağlıksız egomuzun yönettiği bilinçdışımızın bizim adımıza karar vermesine müsaade ediyoruz. Bu kadar basit bir şeyi nasıl yapabildiğimizi düşündükçe bir sürü konuda bilgilenmemizin tek başına yeterli olmadığını da görüyoruz, önemli olan kendimizi affetmek ve bilgilendiğimiz hususlarla ilgili olarak aksiyona geçmek. Sevgiyle.

  • @Cicek-jy9gu
    @Cicek-jy9guАй бұрын

    Hocam suan bir cok kisi boyle olmasa da boyle davranip issiz adam rolune giriyor. Nasil ayirt edecegiz bunu gercekten kisi kacingan mi bazilari bunu moda haline getirdi. Boule de bir gercek var

  • @kendinias8533

    @kendinias8533

    Ай бұрын

    Merhaba @Cicek-jy9gu , bu noktada marifet karşımızdaki insanı iyi gözlemlemekte ve bağlanma stilleri ile ilgili olarak sağlam bir bilgi birikimine sahip olmakta yatıyor. Bununla birlikte sorduğun soruya verebileceğim en direkt yanıt ıssız adamı oynayan insanları gerçekten öyle davranan insanlardan ayırt etmekle meşgul olmak yerine onlardan çok özel bir neden ya da durum olmadıkça uzak durmak olacaktır. Zira, bu kişilerin yakın bir ilişkide bağlanma ve güven sorunları olacağı açıktır. Ve eğer biz yakın ilişkide olduğumuz insanlara daha güvenli bir şekilde bağlanabildiğimizi düşünüyor isek kaçıngan/kayıtsız olduğunu ya da bu yönde rol yaptığını fark ettiğimiz birine bağlanmak için uğraşmak yerine daha güvenli olan birine tesadüf etmenin peşine düşersek kendimize çok daha büyük bir iyilik yapmış oluruz. Eğer bu kişiye söz gelimi aşık olduk ve bu yüzden de peşinden gidiyor isek de bizim güvensiz bağlanmış olmamız da kuvvetle muhtemel olduğundan (bağlanma stillerine ilişkin olarak bugün sahip olduğumuz bilgiler çerçevesinde) o insandan bir şekilde uzak durarak kendimize dönmenin bir yolunu bulmamız çok daha doğru olacaktır. Aksi halde, semeresiz bir ilişkinin pençelerinde sahip olduğumuz bilgilerden de yararlanamamış bir halde kendimizi bulmamız ve suçlamamız kaçınılmaz hale gelecektir. Sevgiyle.

  • @Cicek-jy9gu

    @Cicek-jy9gu

    Ай бұрын

    @@kendinias8533 merhaba hocam cevabınız için teşekkür ederim deneyimlemis biri olarak bu sürecin yıpratıcı olacağını öngördum ve kendimi o alandan geri çektim. Benim demek istediğim gerçekten elinde olmayan kacingan bağlanan bireylere de bu şekilde haksızlık ediliyor. Onlar gerçekten istemeden bu şekilde bağlanmış. Bazıları da bunu kullanıyor.

  • @kendinias8533

    @kendinias8533

    Ай бұрын

    @@Cicek-jy9gu anlıyorum ve sana hak veriyorum. Bununla birlikte, rol yapanları gerçekten öyle olanlardan ayırt etsek bile sonuçta kaçıngan bağlanmış birinin ilişki sırasında rol yapanlardan çok daha kayıtsız olma ihtimali o kişilerden (bir noktada) uzak durulması gerektiği gerçeğini ortadan kaldırmayacaktır. Bu nedenle, ben meseleye daha pragmatik yaklaşıyor ve rol yapanlar ile gerçekten öyle olanlar arasındaki ayrıma gitmektense her ikisinin de temelde güvensiz bağlanmış olduğu gerçeğini kabul ederek ona göre davranıyorum. Zira hayat kısa ve rol yapanları fark etmek bu uğurda bana daha anlamlı bir eş seçimi yapma imkanı sunmuyor. Beni sadece onların kişisel bütünlüklerinin daha zayıf olduğu sonucuna götürüyor ve fakat bu da benim yaptığım seçimin rengini değiştirmiyor. Sonuç olarak, seni anlamakla birlikte, odaklandığımız şeye dikkat etmemiz gerektiği için ben odağımı güvenli bağlanmış birisi ile birlikte olmaya ve enerjimi bu uğurda düşünüp, araştırmaya harcamayı yeğliyorum. Bu vesileyle, belki sen de bunun üzerinde düşünmek isteyebilirsin. Sevgiyle.

  • @Cicek-jy9gu

    @Cicek-jy9gu

    Ай бұрын

    @@kendinias8533 hocam çok incesiniz çok sağolun güzel öneriniz için, haklı bir nokta düşüncemin farketmeden bu odakta olduğunu şuan farkettim :) sevgiler 🌱🙏

Келесі