#117

Bu bölümde öncelikle biraz bu kanalda neyi neden yaptığımdan bahsettim. Bu kez doğrudan bölüme girmek yerine ilk önce sana seslendim ve kendimle ilgili bazı bilgiler verdim. Bu kanal vasıtasıyla seninle kurduğum iletişimin özellikleri üzerinde durdum. Ve birkaç kelam daha ettim. Akabinde Dr. Bruce Perry ile Oprah Winfrey’in birlikte kaleme aldıkları “What Happened to You” isimli kitabın 126-141ncu sayfalarına atıfla “Noktaları Birleştirmek” isimli bölüme geçtim. Bu bölümün başında Oprah Winfrey, Bruce Perry’e “Şiddeti yüksek bir korku mümkün müdür?” diye soruyor. Bruce Perry de buna evet mümkündür ve bunun en önemli nedeni nesilden nesile aktarılan transjenerasyonel travmadır diye yanıt veriyor. Buradan itibaren Bruce Perry nesilden nesile aktarımın farklı yolları olduğundan bahsederek, bu yolları kitapta yer alan ve bölümde paylaştığım şekil üzerinden açıklıyor. Bunların ilki DNA yoluyla aktarımdır. İkincisi epigenetik nedenlerle aktarımdır. Üçüncüsü gebeliğe bağlı stres, çevresel koşullar ve gebelikte kullanılan keyif verici maddeler yoluyla aktarımdır. Dördüncüsü, doğumdan sonraki belli bir dönemde bebek ile bakım veren figürü arasında kurulan bağlanma ilişkisi yoluyla aktarımdır. Beşincisi ise doğumdan sonra aile ve toplum tarafından aşılanan kültürel değerler, okul ortamında aktarılanlar ve inanç kalıpları yoluyla aktarımdır. Bu noktada, transjenerasyonel travma ile bağlantılı olarak kitaptaki anlaşılır bir neden olmamasına karşın oluşabilen köpek korkusu ile ilgili olarak bilgi verdim. Dil öğrenmenin kalıtımsal olmadığı ile ilgili de enteresan bir bilgi paylaştım. Yorumlarını bekliyorum. Lütfen abone olmayı unutma ve kendine çok iyi bak😊

Пікірлер: 8

  • @fadimecoskun9083
    @fadimecoskun9083Ай бұрын

    Sizin kanalınızı bilincimi genişletmek için izliyorum. Benim amacım bu. Lütfen devam edin. Genişlemiş zihninizden faydalanıyor ve ayna nöronları çalıştırıyorum.👍👏

  • @kendinias8533

    @kendinias8533

    Ай бұрын

    Fadime merhaba. Uzun bir süre bu kanalda olmaya devam edeceğim. İlgin için teşekkür ederim. Sevgiyle.

  • @MuratKizgir
    @MuratKizgirАй бұрын

    Çok psikiyatrist dinledim soru sordum sizin gibi sorunları en temelden yani kişinin varoluşunda ele alan çok nadir uzmana denk geldim. Bilgilendirdiğiniz kaynaklar ve sunumunuz gayet başarılı teşekkürler.

  • @kendinias8533

    @kendinias8533

    Ай бұрын

    Sevgili Murat merhaba. Çok teşekkürler nazik yorumun için. Bu arada ben hukukçuyum. Dolayısıyla, üzerinde ahkam kestiğim konuların bir uzmanı olmaktan çok bu konulari uzun yıllardan beri ilgiyle okuyan, üzerinde derinlemesine dusunen ve analitik/duygusal cozumlemeler yapan meraklı bir öğrencisiyim. Hal boyle iken, kendimi konunun uzmanı olarak değerlendirmem hiç doğru olmaz. Yine de beni bu şekilde tanımlamış olman yaptığım işin hakkını verebildiğimi gösteriyor. Bu da benim açımdan oldukca gurur verici ve sevindirici. Umarım zamanla daha fazla insana ulaşabilir ve bilinç evrimine katkı sağlayabilirim. Lütfen kıymetli düşüncelerini benimle paylaşmaktan çekinme. Sevgiyle.

  • @RamazanBaglan-cc8ov
    @RamazanBaglan-cc8ovАй бұрын

    Hocam söylediğiniz herşeyi dinliyor ve kavrayabiliyorum fakat neticede siz şuan her an iyi hissediyor musunuz bir davranış sözlerden daha öğreticitidir kendi özel hayatınızda günün hiçbir saatlerinde anksiyetik veya depresif hissetmiyorum diyebilir misiniz

  • @kendinias8533

    @kendinias8533

    Ай бұрын

    Ramazan merhaba. Yorumun için teşekkürler. Sana ilk firsatta hakkıyla bir yanit verecegim. Sorundaki muradı çok iyi anlıyorum. Sevgiyle.

  • @kendinias8533

    @kendinias8533

    Ай бұрын

    Sevgili @RamazanBaglan-cc8ov tekrar merhaba. Şu anda, yani 48 yaşımda daha iyi hissetmeye başladığımı söyleyebilirim. Ancak eskiden hiç de iyi hissetmiyordum. Bir sürü ilişki ve iletişim kazası yaşadım, geleceğimden kaygılandığım zamanlar oldu. Çok bel bağladığım bir ilişkide hissettiğim çaresizlik ve yetersizlik duyguları ile benliğimi kaybetmekten korkup depresyona girdiğim bir dönem dahi oldu. Sonra başka bir ilişki sayesinde bu depresyondan çıktım ve bu ilişki de dahil olmak üzere yaşadığımız tüm duyguların ve ruh hallerinin geçici olduğunu anladım. Ama Allahtan kendimi 25 yaşımdan beri sürekli okuyarak, kendimi ve yaşamı gözlemleyerek, sorgulamaya ve etrafımda olup biten şeyler ile neyi neden yaptığımı anlamaya çalıştığım için bir süre sonra kendimle daha güçlü bağlar kurmaya başladım. Bu sayede depresyona neden girdiğimi keşfettiğim gibi çocukluğumda hayatta kalmak için sahiplendiğim işlevsiz ve yararsız kök inançlarımı ve bana zarar veren duygu-düşünce ve davranış örüntülerimi de gün ışığına çıkarmaya başladım. Bu süreçte hayatımın sorumluluğunu alarak kendimi ve yaşadıklarımı daha holistik ve örüntüsel bir düzlemden analiz etmeye ve daha çok kendi içime dönmeye ağırlık verdim. Dışsallaştırdığım hiçbir şeyin günün sonunda bana iyi gelmediğini ve geliştirmediğini öğrendim. Hissettiğim acının, korkunun ve yetersizlik gibi (aslında çok da işlevsel olabilen) duyguların kökenini çocukluk travmalarımda buldum. Bunları kendi kendime çözümledim dersem yalan olur. Yaş alırken deneyimlediğim yakın ilişkilerim, dostluklarım, dostlarım ve yakın çevremdeki diğer insanlarla yaptığım sohbetler, onlara ve en çok da kendime karşı bencilce sergilediğim toksik davranışlar, bir türlü farkına varamadığım haz odaklarımın bana yaşattığı mükerrer acılar ve kayıplar, aynı zamanda iş ortağım olan kadim dostum ve kardeşim Fatih Güçlü ile olan yaşam dansımız vd. her şey bana kendimi, geçmişimi, iyi ve kötü yanlarımı daha sağlıklı ve doğru bir şekilde sorgulamama ve işlememe ön ayak oldular. Tüm bunlar olurken edindiğim bilgi ve tecrübeleri aslında kendime saklamak istemediğimin farkında vardım ve önce ortağım Fatih Güçlü ile Mitote isimli bir podcast çektim, sonra da bu kanalı açtım. Çok acemice ve cahil cesareti ile. Oysa daha evvel KZread'da bir kanal açabileceğimi hiç düşünmez ve belki de bunun altında kalkabileceğime inanmazdım. Hayat sanırım beni bu istikamete doğru itekledi ve ben de zamanla o yöne doğru ilerlemekte bir beis görmedim. Güvenli alanımdan çıkarak korkularımla yüzleşmeye, daha çok öğrenmeye ve gelişmeye hazır olduğumu düşündüm belki de. Bu safhada toksik utanç ve suçluluk duygularımla da yüzleştim ve onları nötralize etmeye başladım. Bu sayede, hata yapmak için kendime izin verdim. Yeterince iyi olacak şekilde izlemekte olduğun videoları çekmeye ve yayınlamaya başladım. Ve gördüm ki yaşama tutunmana yardımcı olan bir "varoluş gayen" olduğunda bunu vakti geldiğinde hayata geçirmek daha kolay oluyor. İşte şu anda videolarımı izlerken gördüğün Önder bu merhalelerden geçerek bugünkü haline geldi. Emin ol, o hala çokça hata yapıyor, bazen iyiyken bazen de kötü olabiliyor. Kanlı canlı bir insan gibi yaşamaya devam ediyor. Bazen canı acıyor, korkuyor, kaygılanıyor ve hatta bazen hayatının kontrolü elinde değilmiş gibi hissettiği bile oluyor. İşte tam da bu noktada sorduğun soru daha da fazla anlam kazanıyor. Ekrana çıkan insanları kendi özgüvensizliklerimiz ve düşük öz saygımız nedeniyle gözümüzde haddinden fazla büyütmeye ve sonra da linç etmeye meyilli bir toplumda büyüdük. Gözümüzde büyüttüğümüz insanlarla ilgili olarak kurduğumuz fantaziler öncelikle biyokimyasal olarak bedenimize iyi geldiği için (bunun farkında değiliz çoğunlukla) onları en azından belli bir süre tahtlarından indirmekten imtina ediyoruz. Oysa, bu insanlar da bolca hatalar yapıyorlar, yalanlar söylüyorlar ve acı çekiyorlar. Hatta bazıları kendilerini olduklarından farklı göstermeye çalışsalar da bilen bir göz onlardaki duygu durumu bozukluklarını görebiliyor. Dolayısıyla, ben de tüm bunlardan azade değilim. Belki de tek farkım kendimi olduğumdan farklı biri gibi göstermeye çalışmamamdır. Öte yandan, bugün içten içe kızdığım birçok insana benzeyen çok özelliğim olduğunun da farkındayım. Ancak kızıma da itiraf ettiğim gibi ben, yaptığım ve farkına vardığım hatalardan ders alarak her geçen gün daha iyi ve doğru bir insan olmaya çalışıyor ve bunun için bir şeyler yapıyorum. Buna mukabil, bazı insanlara karşı kendimi hala uzak hissediyor ve onların yanında geriliyor ve mutsuz oluyorum. Aslında böyle hissetmemde en büyük payın yine kendim ve henüz üzerinde tam olarak çalışmadığım gölge yanlarım olduğunu da biliyorum. Yine biliyorum ki en azından bugün itibariyle daha iyisini yapamıyorum. Bunu kabul ediyorum. Eskiden söylediğim yalanların ve sergilediğim ikiyüzlü davranışların da bugünkü beni oluşturduğunu biliyorum. Bu farkındalıkla daha otantik/sahici ve samimi biri olmak için kendimi daha çok sevmeme neden olacak seçimler yapıyor ve kararlar veriyorum. Bu bağlamda, eskiden güçlü bir değerler setimin olmadığını ve bu yüzden, rüzgarda savrulduğumu fark ettiğimde yaptığım ilk iş merhum Doğan Cüceloğlu'nun da kitaplarının yardımıyla kendimi daha değerli hissedeceğim bir değerler seti oluşturmak oldu. Sonrasında bu değerlere aykırı davranışlar sergilemekten ya da sözler sarf etmekten kaçınmaya özen gösterdim. Yine de bazen tökezlediğim anlar oldu. Ancak her halde yürümeye devam ettim. Kendi kendime endişeli bir şekilde onu ya da bunu yapabilir miyim/başarabilir miyim diye sorarken de sadece yapmak ve olmak ile meşgul olmaya devam ettim. Korksam da, kaygılansam da yapmam gerekenleri yaptım. Bugün hayatım çok daha mı iyi, tartışılır. Peki böyle olması gerekli mi, o da tartışılır. Esas mesele, bana kalırsa, dingin ve huzurlu bir yaşam sürmek. Bunun için de elindekilerin değerini bilmek ve herkesten/her şeyden önce kendine sahip çıkmak en önemli hasletlerden biri olmalı. Bu gibi hasletlerin peşindeyim şu sıralar. Konuşmaktan çok davranmak, senin de isabetli bir şekilde belirtmiş olduğun gibi, çok ama çok daha değerli. Sözün özü, ekranda gördüğün ben de senin gibiyim. İnsanım ve ruhen /psikolojik olarak zorlandığım çok zaman oluyor ve bir şekilde yürümeye devam ediyorum. Kendimi daha çok sevip değer verdikçe daha çabuk ayağa kalkıyor ve yaşam amacım doğrultusunda yürümeye devam ediyorum. Bu da beni daha iyi hissettiriyor. Bunun dışında hiç kimseyi gözümüzde büyütmememiz gerektiğini de düşünüyorum. Ne de olsa kimse düşündüğümüz kadar iyi ya da kötü değil. Bu nedenle, eğer her gün gelişmek ve daha iyi bir insan olmak için yaşamda öğrenci kalmaya ve paylaşmaya gönül vermiş olan insanlar arasında isek bu yaşadığımız ve yaşayacağımız her iyi ve kötü günde var olabilmemiz için yeterli olacaktır. Bu vesileyle, bana böylesine anlamlı, gerçekçi ve kendimi sorgulamama neden olan bir soru sorduğun için çok teşekkür ederim. Kendine iyi bak lütfen. Sevgiyle.

  • @AhmetYaman03336
    @AhmetYaman03336Ай бұрын

    Nasılsın hocam ,kebeb yedin mi hi hi 😊

Келесі