Rüya Tabirleri • Tasavvuf Neyi Amaçlar • M. Fatih Çıtlak

#fatihçıtlak #rüya #rüyatabirleri
İlk zâhid ve sûfîlerden itibaren rüya tasavvufun önemli bir konusu ve bilgi kaynağı olmuştur. Peygamberlerin gördüğü rüyalar vahiy, takvâ sahibi müminlerle velîlerin gördüğü rüyalar ilham mahiyetindedir. Gazzâlî, Resûl-i Ekrem’den sonra vahiy gelmeyeceğinden gayb âlemiyle ilişkinin rüya ile kurulduğunu belirtir (İḥyâʾ, IV, 488; el-Münḳıẕ, s. 44). İlk sûfî müelliflerden Muhammed b. İbrâhim el-Kelâbâzî et-Taʿarruf’ta, Kuşeyrî er-Risâle’de rüya konusuna müstakil bir yer ayırmıştır. Kuşeyrî’ye göre rüya bir nevi keramettir; mahiyet olarak kalple ilintilidir, kalbe gelen hâtır (mânevî hitap) ve muhayyile ile tasavvur edilen bir haldir; uykuda bütün his ve şuur hallerinin tamamen yok olmadığı bir sırada görülür. Rüya, insanların kalplerinde yaratılan ve karar kılan şeyin tahayyül ve tasavvur yoluyla idrak edilmesidir. İnsan uyuduğu zaman beş duyu organı ile maddî âleme ait şeyleri his ve idrak etme kabiliyeti kendisinden gider; duyulur ve zorunlu bilgilerle meşgul olan muhayyile ve tasavvur melekesi kendisini bu gibi şeylerden sıyırır. Uyandığı zaman rüyada gördüğü hallerin uyanık iken müşahede ile hissettiği duyulur ve zorunlu bilgilere nazaran zayıf olduğunu görür. Bir şeyi uyanık iken görmekle rüyada görmek arasındaki fark gün ışığında görmekle lamba ışığında görmek arasındaki farka benzer (Kuşeyrî, s. 715).
Tasavvuf kaynaklarına göre Hak’tan ve rüya meleğinden kaynaklanan rüyalara sâdık rüya, nefisten ve şeytandan kaynaklananlara kâzib rüya denir. Sâlih müminlerin gördüğü rüyalar genellikle müjdeleyici nitelikte olduğundan bunlara büşrâ veya mübeşşire adı verilir (a.g.e., s. 714). Uyarı niteliğinde olan rüyalar da vardır. Bu tür rüyalara tahrîr (bilgilendirme) rüyaları denilir. İbadet ve taatten uzaklaşan kula bu türden rüyalar gösterilerek tövbeye ve kulluğa yönlendirilir. Sâdık rüyaların üçüncü kısmı ilham rüyalarıdır. Kişi bu tür rüyalarda kendini din ve hayır hizmetlerinde bulunurken görür. İlham rüyalarının gösterilmesindeki amaç kulluğun daha da arttırılmasıdır. Şeytandan veya nefisten kaynaklanan ve adgāsü ahlâm ya da kâbus adı verilen kâzib rüyalar karışık, anlamsız ve genellikle hüzün vericidir (İbnü’l-Arabî, el-Fütûḥâtü’l-Mekkiyye, II, 495).
Tasavvufta rüya sadece uykuya has değildir. Sûfîlere göre âlem bir hayal, rüya da hayal olan âlemin müşahedesidir. Bir hadiste, “İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar” buyurulmuştur (Aclûnî, II, 313). İnsan âhirette dünya hayatının bir rüya ve hayalden ibaret olduğunu anlayacaktır (Mevlânâ, III, 141; IV, 291). Rüya uykuda, uyanıkken ve uyku ile uyanıklık arasında görülebilir. Sûfîler bu anlamda rüyaları vâkıat, hayâlât, havâtır, idrâkât, letâif gibi yakın anlamlı kelimelerle ifade etmişler, uyku için de mâna kelimesini kullanmışlar, tasavvufî âdâba riayet ederek sâdık rüyalara nâil olmak için uyuyan kimseye “Hakk’ın vahdet ve mâna âlemine misafir olan kimse” anlamında mihman demişlerdir.
Kaynak ve devamı için: islamansiklopedisi.org.tr/ruy...

Пікірлер