M. Fatih Çıtlak • Tasavvuf Ne Alatır?

Tasavvuf; “îmân”ı “ihsan” gibi muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. “Cibril Hadîsi”nin muhtevâsında yaşamaktır. Bu hadiste Hazret-i Cibrîl ع, Rasûlullah Efendimiz’e ص sualler sorar. Üçüncü sualde;
“‒İhsan nedir?” der.
Efendimiz ص de:
“‒İhsân, Allâh’ı ج sanki gözlerinle görüyormuşsun gibi O’na ibadet etmendir. Sen O’nu göremesen de O seni görüyor.” buyurur. (Bkz. Müslim, Îman, 1)
Yani tasavvuf, dâimâ ilâhî kameraların gözetimi altında bulunduğumuzun farkında olarak yaşamaktır. Kalbin bu şuur ve idrâk hâline gelebilmesidir. Tabi bu, kitap okumakla, zihnî bir mesâî ile olmaz. Bu, kalbî mesâînin getireceği bir neticedir.
Tasavvuf; bir arınma/temizlenme disiplinidir. Allah’tan ج uzaklaştıran her şeyden sakınarak “takvâ”ya erebilme yoludur. Nefsânî ihtirasları dizginleyip rûhânî istîdatları inkişâf ettiren bir mânevî terbiyedir.
Tasavvuf; Peygamber Efendimiz’e ص vâris olmuş gerçek mürebbîlerin elinde; nefsin tezkiye, kalbin tasfiye edildiği mânevî bir mekteptir.
Tasavvuf; kötü huyları terk etmek ve güzel ahlâkı benimsemektir.
Tasavvuf; nefse karşı sulhü olmayan, son nefese kadar devam edecek bir cenktir.
Tasavvuf; ilâhî takdîre her hâlükârda rızâ göstererek Allah ج ile dâimâ dost kalabilme mârifetidir. Hayatın med-cezirleri ve acı-tatlı sürprizleri karşısında, gönül dengesini korumaktır. Varlıkta şımarmayıp yoklukta daralmamaktır. Başa gelen cefâları ilâhî bir imtihan bilip, bunları kendisine bir tezkiye (mânevî arınma) vesîlesi kılabilme olgunluğudur. Şikâyet ve sızlanmayı unutarak dâimâ hamd ile şükreden “güzel bir kul” olabilme mahâretidir.
Tasavvuf; maddî-mânevî bakımdan kendini ikmâl etmiş mü’­minlerin, diğergâm bir gönülle mahlûkâta yönelerek, onların mahrû­miyet ve ihtiyaçlarını telâfî mes’ûliyetidir. Yaratan’dan ötürü yaratılanlara şefkat, merhamet, muhabbet ve hizmetin, tabiat-i asliye hâline gelmesidir.
Tasavvuf; Kitap ve Sünnet’le hemhâl olabilmek, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip hayatın her safhasında yaşamaya çalışmaktır.
Hâsılı tasavvuf; Allah Rasûlüʼnü ص aşk ile yakından tanıyabilme, O’na yakınlaşabilme, Oʼnun yüce karakter, şahsiyet ve ahlâkından nasîb alarak, dîni, özüne ve rûhuna uygun bir tarzda, vecd içinde yaşayabilme gayretidir.
Bu nevî düsturlarla tezat teşkil eden ve ölçüsünü Kur’ân ve Sünnet’­ten almayan ne varsa her ne kadar tasavvufa izâfe edilirse edilsin bâtıldır.
Bazı kimselerin; “Kalbin temiz olsun da, amelin az olsa da olur(!)” şeklinde, nefsânî tâvizlere kapı açan anlayışıyla, şerîatin hâdimi olan gerçek tasavvufun uzaktan yakından bir alâkası yoktur.
Meselâ günümüzde, Mesnevî-i Şerîfʼin rûhundan uzak bazı kimseler tarafından, Mevlevîliğin vecd ve takvâ tarafı ihmâl edilerek, aslı zikir olan semâ, âdeta şov maksatlı bir folklor gösterisi ve orkestra eşliğinde icrâ edilen bir mûsikî meclisi hâline getirilmektedir.
Kaynak ve Devamı İçin: www.osmannuritopbas.com/tasav...

Пікірлер: 4

  • @cybertouch923
    @cybertouch923 Жыл бұрын

    Devamı varsa link alabilir miyiz lütfen? Teşekkürler.

  • Жыл бұрын

    kzread.info/dash/bejne/aIeKlrGvl63SaLw.html

  • @emrahergun9626
    @emrahergun9626 Жыл бұрын

    Sana ulaşamıyoruz mustafa hocam nerelerdesiniz ?

  • Жыл бұрын

    Evdeyiz, soranlara selam olsun.