M. Fatih Çıtlak • Derdi Olan Adam

Hilye, lügatte süs, ziynet, yüz ve rûh güzelliği demektir. Istılahta ise, Hazret-i Peygamber Efendimiz'in ص, beşer kelâmının imkânları nisbetinde kelimelerle çizilmiş resmidir.
Nahîfî şöyle der:
“Muhakkak ki bir kimse, hilye-i şerîfe yazsa ve ona çok nazar eylese, Allâh Teâlâ ج o kimseyi hastalık ve sıkıntılardan ve ânî ölümden hıfzeyler. Şâyet bir yere sefer ettiğinde berâberinde götürürse, o seferinde dâimâ Hak ج’nun muhâfazasında olur.”
Birçok İslâm müellifi, hilye-i şerîfenin sayısız fazîletleri hakkında düşüncelerini ortaya koymuşlardır. Hattâ Hazret-i Peygamber’i ص rüyâda görmek için de hilye-i şerîfeyi teberrüken ezberleme an’anesi, birçok İslâm ülkesinde hâlâ mevcuttur.
Bununla berâber düşünmek lâzımdır ki, Habîb-i Ekrem Efendimiz’in ص “nûrun alâ nûr”, yâni nûr üstüne nûr diye tavsîf edilen mübârek sîmâsını sözle tasvîr ederken kelimelerin kifâyetsizliği kadar, beşerin O’nun hakîkatini müşâhede ve idrâkteki mutlak aczi de hesâba katılmalıdır. Zîrâ Cenâb-ı Hakk’ın insanoğluna lutfettiği bütün güzellikleri şahsında toplayan o eşsiz varlığı, kâmil mânâda târif edebilmek mümkün değildir. Nitekim Hâkânî’nin dediği gibi:
Gelmemiştir bilir eşyâ ânı,
Yaradılmışta O’nun akrânı…
“Bütün varlıklar O’nun hak peygamber olduğunu bilir. Çünkü yaratılmışlar arasında O’nun benzeri hiçbir zaman vücûda gelmemiştir.”
Güzeller Güzeli Efendimiz'in ص kelimelerle resmini çizmeye çalışan bu tasvirler, saâdet devrine eremeyen ve hasretle yanan gönülleri bir nebze olsun teskîn ve tesellî etmektedir. Efendimiz’i ص anlatan değerli rivâyetleri nakleden kimseler, bize âdeta deryâdan bir katre sunmaktadırlar. Bu katredeki ummânı görmeye çalışan mü’minler, Âlemlerin Efendisi’ne ص olan muhabbetlerini artırarak O’nun üsve-i hasenesinden istifâde etmeye, şemâil ve ahlâkı ile mütehallî olmaya gayret göstermişlerdir.
Hakîkaten insanın gönlü, fıtratı îcâbı dâimâ güzelliğe doğru meyleder, onunla berâber olmak ister. Bu câzibe sebebiyle zihni dâimâ onunla meşgul olur. Gönlünde rûh ve ahlâk bakımından mahbûbuna benzeme arzusu doğar. Netîcede sevdiği şahsı örnek alarak onun hâliyle hâllenmeye başlar. Bu fıtrî temâyül sebebiyle şemâil-i şerîfin, Peygamber Efendimize ص olan iştiyak, muhabbet ve ittibâyı artırmaya vesîle olacağı muhakkaktır.
Nitekim Hazret-i Hasan ر, üvey dayısı Hind bin Ebî Hâle’ye Rasûlullâh ص’in hilyesini sorarken, içinde bulunduğu hâlet-i rûhiyeyi şu sözleriyle dile getirmiştir:
“Dayım Hind bin Ebî Hâle, Allâh Rasûlü’nün ص hilyesini çok güzel anlatırdı. Kalbimin O’na bağlı kalması ve O’nun izinden gidebilmem için, dayımın Allâh Rasûlü’nden ص bir şeyler anlatması benim çok hoşuma giderdi.” (Tirmizî, Şemâil, s. 10)
Kaynak ve Devamı İçin: www.osmannuritopbas.com/hilye...

Пікірлер