Пікірлер

• 
  @DogukanCelik-og6ky35 минут бұрын

  bu başka bir videonun konusu bu sözü çok seviyorum

• 
  @oktaygunes1735Сағат бұрын

  Neden neden neden neden neden boş konuşuyorsun sen varsan annen vardır sen yoksan annen de yoktur bu kadar basit

• 
  @ozgunsahinСағат бұрын

  Eğitim önündeki en büyük sorunlardan biri, bir insana aynı anda hem özgürlük bilinci kazandırıp hem yasalara itaat etmesini öğretmektir. Çünkü bu durumda özgürlükle kısıtlama aynı başlık altına girer. Belli başlı zorlamaların emredildiği bir ortamda özgürlük düşüncesi nasıl yeşerebilir? Ben'in Terörizmi - H. İbrahim Türkdoğan syf.18

• 
  @Sophiethesup12 сағат бұрын

  Cahillik mutluluktur..!

• 
  @leydileyd96192 сағат бұрын

  Bu kanala ilk abone olduğumda 100 abone bile yoktu ama kaliteli bir kanal olduğunu biliyordum 15 yaşındayım ve bir videonu sınıfta konuşma sınavında anlatım❤ başarılarının devamını dileriz ❤

• 
  @leydileyd96192 сағат бұрын

  Bu kanala ilk abone olduğumda 100 abone bile yoktu ama kaliteli bir kanal olduğunu biliyordum 15 yaşındayım ve bir videonu sınıfta konuşma sınavında anlatım başarılarının devamını dileriz

• 
  @serpill223 сағат бұрын

  aslında düşünülmesi gereken konular evet ama son zamanlarda neden odaklanamıyoruz, cahil hoca vb videolarıyla kanalın konsepti biraz kişisel gelişime kaymaya başladı gibi. felsefe tarihi serisi devam etmeyecek mi?😔 (bu arada bu tarz videolarda gayet iyi sadece konsept biraz değişti gibi)

• 
  @gamzeaydog74123 сағат бұрын

  Anlatımınız için ve hediye ingilizce dersi için çok teşekkür ederim.🎉❤😊

• 
  @ismetbaykal79023 сағат бұрын

  Bu kadın da dinden imandan uzaklaştıkça yüzünün nuru eksiliyor. Bir ara aşıktım buna ne hata yapmışım. Umarım eleştiriye açıksındır engellemezsin beni

• 
  @nevzat17174 сағат бұрын

  Agnostizim Tanrının varlığı veya yokluğu kanıtlanamaz demekmiş. Mesela Tanrı yoksa; biz niye ve nasıl varız? Kendi kendimizi var ediyorsak o zaman ölmemeyi de var edelim. Bedenimizin içindeki organları bilmiyoruz, onları görmeden tanımadan ölüyoruz. Farkına varmadan istesek de istemesek de nefes alıyoruz. Mini volt elektrikle organlarımız çalışıyor. Hiç birşeyi görmeden varız ve yaşıyoruz. Tanrıyı nasıl tanıyacağız? Evreni yaratan, içinde bizleri yaratan Tanrı evrende toz ölçüsünde bile olmayan biz insanların arkadaşı mı? Kendi hayatını yürütmekte zorlanan, virüs ve bakterilere yenilip sonunda toprak olarak savrulan insan Evreni yaratan Tanrıyı sorgulayıp, kendince akıl oyunu oynuyor, Eğer bu kadar değerli bir ozelliğimiz varsa hastalanmayalım yaşlanmayalım ölmeyelim. İstediğimiz zaman aklımızı kullanarak isteğimiz organımızın durmasını veya çalışmasını sağlayalım. Uyumayalım, dinlenmeyelim, yemeyelim, içmeyelim ama yine de yaşayalım. Kurallar belli biz belliyiz hiç birine etkimiz yok hala Tanrıyı mı sorguluyalım?

• 
  @bayramdevlet34354 сағат бұрын

  bütün/sinerji/sistem: kendini oluşturan parça/alt sistemlerin toplamından büyük ve farklı olma halidir. Diğer adıyla belirme/ortaya çıkma/sudur/tecelli/tezahür (emergence). Örn (eski adıyla ruh) ben dediğim öz farkındalık durumu hücrelerin bu şekilde biraraya gelmesi sonucu ortaya çıkan ve niceliksel olmayıp niteliksel olan aşkın bi durumdur. İşte Tanrı denilen aşkın Öz de aynen bu durum gibi birbirleriyle bağlantısal hücreler gibi sonsuz evrenlerin ortaya çıkardığı aşkın bi niteliktir. Burada şu soru önemlidir: potansiyelinde aşkınlığı ortaya çıkarabilen içkinlik, asıl tanrı sıfatına layık olan değil midir? Cevap: demir paranın iki ayrı yüzü gibi, aşkınlık ve içkinlik hep bu panenteistik özellikte sonsuzdan beri var ve varolmaya devam edecektir. Yani birbirinin nedeni değil, varlığın varolması gibi doğal özelliğidir.

• 
  @bayramdevlet34354 сағат бұрын

  (İnsan gibi) birbiriyle bağlantısal hücreleri/evrenleri bedenini/vücudunu/içkinliğini; ortaya çıkan benlik/bilinç de aşkınlığını göstermektedir. Burada insan gibi derken insanbiçimci dil kullanıldığı için yanlış benzetme diye düşünülmesin, çünkü, var olan vardan gelir yani bendeki özellikler benden değil bana böyle Dönüşenden gelir. Peki bu gerçek ışığında biz O'na kıyaslanabilecek ölçüt müyüz? Kısmen, çünkü biz O sonsuz Bütünün sınırlı bi parçasıyız/haliyiz. Kar tanesine, buza, buluta, sise, kırağıya, yağmur damlasına bakarak deniz komple böyledir denilmez ancak denizdendir ve denizindir denir. Yani sınırlı/limitli hallerimize bakarak tüm denizi tüm özellikleriyle görmeye çalışmak abestir. Ancak algılayamayacağımız gerçekleri akla yaklaştıran eksik/sınırlı birer metafor/benzetme/temsil nazarıyla bakılabilir.

• 
  @nevzat17175 сағат бұрын

  Hindistanlılar bu kadar çok felsefi anlatımla mı Hindu oldular? Kısa ve öz olarak 10 satırda hinduizm nedir, bunu anlatmak daha iyi olurdu.

• 
  @nevzat17175 сағат бұрын

  Sizi dinledim. Diğer Spinoza anlatımlarını da dinledim. Bir profesör spinoza Farabi'den bayağı etkilenmiştir dedi. Diğer anlatıcılar bu etkilenmeden bahsetmedi. Almanyaya giden Mustafa Öztürk hoca da spinozanin tanrisina inanmış. O zaman Müslüman olmaktan çıkmışsın ama Müslümanım diyorsun hoca, şaşırdım. Evren tanrının kendisi ise, biz de tanrının bir parçası olarak, yani olmak zorunda olanın bir parçası olarak bir tanrı parçasıyız. Bir nevi insan da bir tanrı sayılır. Yıllar önce o zamanlar 10 yaşlarında olan yeğenim de; "Dayı biz Allahın vücudunun bir parçası olabilir miyiz?" diye sorunca şaşırıp kalmıştım. Bu hesaptan Spinoza benim 10 yaşındaki yeğenim gibi düşünüyor. Tanrı var, yarattıklarına karışmıyor ise niye öldürüp yenilerinin olması sağlanıyor. Neden her canlı kendi soyunun üremesi için mecbur oluyor? Tanrı nedir ne değildir, nasıl olabilir gibi alt sorulara gidince en mantıklı görüş olarak mecburen tek tanrılı dinlerin Tanrı anlayışı daha mantıklı oluyor. Diğerleri fantazi görüşler olarak düşünce oyunları gibi geliyor.

• 
  @ergunadguzel7865 сағат бұрын

  Dizi üle ilgili yorumlarınız çok iyi size yorum yapabileceğiniz çok iyi bir film önermek isterim .Lars Von Trier in MANDERLAY izlemediyseniz mutlak izlemelisiniz ahlak toplum etik herşeyin iç içe çok başarılı

• 
  @bayramdevlet34356 сағат бұрын

  sırf entellektüel/beyinsel orgazm yaşamak için izliyom. yani, beni benden alırsaaan geriye ne kalııırki..

• 
  @user-tt1fh2xc4w6 сағат бұрын

  Olduk ten sonra ersey biter kendimizi kandirmayalim okadar kotu hastaliklar varki tanri bu kadar zalim olamaz oyuzden tanri evren gerisi koca masal

• 
  @vleugel-sama14139 сағат бұрын

  22 yaşında olan bir tıp öğrencisiyim, inan ki öğrendiğim bilgiler sanki silah zoruyla öğretiliyormuş gibi hissediyorum çoğu derste. Öğrendiğimiz her şeyi hocalara (o üstte olan hiyerarka) hep kuralına uygun bir şekilde anlatmalıyız şeklindeki otomot düşünceye ben de kapılıyorum ve bu geçtiğimiz 5 yıl boyunca bu eğitimin beni zekileştirdiğini değil aksine aptallaştırdığını hissediyorum. Şöyle ki kendi isteğimle konuları öğrenmeye başlayınca o zaman daha iyi ögrendiğimi hissediyorum çünkü bizim eğitimimizde o özgürleştirmenin aralığını ancak biz kendimiz yapabiliriz, maalesef çoğu hocanın o aralığı vermeye imkanı yok çünkü.

• 
  @hakancakir3859 сағат бұрын

  Teşekkürler.

• 
  @ugursoylu3110 сағат бұрын

  Varlığının en küçük kanıtı olmadığı halde milyarlarca insan tanrı diye bir şeyin var olduğuna inanıyor insanları kandırmak çok kolay

• 
  @sebnemedikli173710 сағат бұрын

  Bazen seni izlerken çok gülüyorum, ironiklikleri bıyık altıntan gülerek anlatman ister istemez güldürüyor. Emeğine sağlık.

• 
  @Emre-ff6dn11 сағат бұрын

  Ne zaman bu kanalın videolarını izlesem, cahil olduğumu ve kafamın pek almadığını anlayıp üzülüyorum..

• 
  @ozgulozdenozlem202412 сағат бұрын

  Kendi cahilliğimede üzülmeme gerek yok yani 😊

• 
  @barselbuken559012 сағат бұрын

  Sonsuz zamana sahip olsaydınız bu videoyu ya da benzeri yöntemlerle felsefe anlatmaya ya da yapaya devam ederdiniz mutlaka. Çünkü felsefenin zaman ötesi/dışı olmakla mutlaka bir ilgisi olmalı.

• 
  @jetdeadvedatmadved12 сағат бұрын

  Fars alfabesi, Farsçanın İran ve Afganistan'da kullanılan yazı sistemidir. Kökeni Arap alfabesine dayanır, bu alfabeye Arapçada bulunmayıp Farsçada bulunan ژ,چ,پ ve گ harflerinin eklenmesiyle oluşturulmuştur. Osmanlı alfabesi büyük ölçüde bu alfabeden uyarlanmıştır. diyor google amca ama sen ne saçma bir birlgi verdin! ozaman arapça modaymış! ne bu arap düşmanlığınız!

• 
  @alpertonyal164813 сағат бұрын

  Merhaba bu işlerden anlamam bu anlatımdan çıkardığım sonuç Nietzsche de insanların nasıl yaşamaları hakkında verdiği hükümleri ve gerçekleştirme mücadelesi olduğunu görüyorum bu birazda tanrıcılık oynamak gibi geliyor bana tanrının benim için Allah'ın insanlardanda istediği bu değil mi

• 
  @kemalgun396713 сағат бұрын

  Bende filezofum çok ünlü bir düşünürüm.

• 
  @kurcalamakutusu14 сағат бұрын

  ALLAH'IM😍

• 
  @oktaygunes173514 сағат бұрын

  Önce fıtrat vardı fıtrat ahlaktı ahlak bozulunca reçete olarak din gönderil di şerefsiz birinin bir çocuğa tecavüz edip onu öldürüp sonra kesip parçalayarak onu bir nehire atıp balıklara yem yapması yani işlediği suçu yok etmesi şerefsizin yanına kârmı kalsın Annesinin yıllarca akıttığı göz yaşı yokmu sayılsın o çocuğun intikamı alınmasın mı din bunun için bu yüzden var CEHENNEM adaletin tecelli ettiği yerdir olmalıdır her doğan ölür dünya'da ölecek üzerindekiler hesap verecek yaratıcı adaletsiz değildir

• 
  @godwin457514 сағат бұрын

  Cahilliğin sınırı yok , ateizm tanrıyı reddetmez ,tanrı kavramını reddeder. Bin tane yorum var hepsi ne savunduğunu bilmiyor. Video çeken de ayrı problem.

• 
  @motivasyonEx21 сағат бұрын

  Sinan abi yüzüklerin efendisi gibi😂

• 
  @leventyasan65021 сағат бұрын

  Neden? Benim varlığımın mutlaklığı(?!) Tanrının varlığı için bir gereklilik olsun ki? Tanrının bilime veya felsefeye ihtiyacı olabilir mi? Bunu 1.yüzyılda atinalı bir kuruyemişçinin biliyor olması benim bunu sorabiliyor olmama bir etki yapmaz

• 
  @veysisitilci769722 сағат бұрын

  Biri de benim.👋👋👋👋

• 
  @yusuferdogan9715Күн бұрын

  Özgürleşmeyen beyin,varolmanın sancısıyla yaşar. Özgürleşen beyin,varolmanın sancısını aşar.

• 
  @muratkose2272Күн бұрын

  Dilara seni epeydir takip ediyorum .Genel olarak videolarını da dikkatle izliyorum . Bu video bana çok da doyurucu gelmedi daha çok oyunlarla ilgili yerin tanitimi gibiydi . Bunlar benim fikirlerim tabiki belki bu konu ile ilgili ikinci bir video gelecektir bilmiyorum😅

• 
  @hakkgulec1269Күн бұрын

  Geçmişi 200 yıl öncesi Alman Eğitim Sistemi aynılaştıran yaratıcılığı yok eden istendik yapıdan öğrenci yetiştiren Eğitim 3.0 da öğretmenin öğreten olduğu yapı ve sonrası Eğitim 4.0 ile tanımlanan süreçte öğrencinin var olan potansiyellerinin gerçekleştirilmesi ve geliştirilmesi adına ona rehberlik eden öğretmenlerden bahsedebiliriz..

• 
  @blackswan2010Күн бұрын

  Riki CİVAYS diye okuman lazım çok bilmiş ablam

• 
  @onuryusubov702Күн бұрын

  İlginç🤔

• 
  @nidaplatinКүн бұрын

  neden like butonu yok?

• 
  @zaminramazanov4179Күн бұрын

  İki asr geçmiş ,onlarin nelerle urasir olduqunu hayal etdikce,simdiki insanlarin onlarin isinqinda barinmalari beni hayrete dusurur

• 
  @neutrino4853Күн бұрын

  Tanrı bir şeyi biliyorsa o şey tanrı bildiği için tanrının bildiği şekilde olmak zorundadır. Çünkü, var ise, tanrı ilk varlık olmak zorundadır çünkü tanrı sonradan var olamaz olursa tanrı olamaz. İlk ve zamanda mekanda alemlerde vs. her şeyi bilen varlıktır ve tanrı olma vasfı olduğundan, bildiği şey değişmez, güncellenmez, bilgisi olan ve olacak olaylardan bağımsızdır ve bildiği konuda yanılamaz. Yani tanrı evren var olmadan önce dünyaya göktaşı çarpacağını biliyorsa bu olay tanrı onu bildiği için olur aksi halde tanrı ilk bilen değil sonradan öğrenen olur. Tanrı evreni var etmeden önce bu evrendeki tüm başlangıcı ve sonu biliyor olmak zorundadır bilmiyor ise tanrı olmaz. Buna bizlerin yaptığı eylemler de dahil. Yani tanrı bilgisi itibariyle özgür iradeyi yok etmektedir. Buraya kadar anlattıklarım soyut kalmış olabilir. Somutlaştırmak için şöyle bir örnek vereyim. Tanrının bir kalemi kağıdı olsun ve evreni yaratmadan önce oraya "Ahmet meşrubat dolabını açtığında kola alacaktır" yazsın. (Bu kalem ve kağıt tanrının bilgisinin değişmezliğine kıyasla çok basit kalıyor ama insanların anlaması için daha kolay.) Şimdi evren yaratılmış olsun ve Ahmet dolabın önüne gelsin, tanrının yazdığına rağmen Ahmet soda alamaz. Ahmet soda alırsa tanrı yanılmış olur. Tanrının Ahmetin kola alacağını bilmesi, bu eylemin Ahmet tarafından gerçekleştirileceğinden ötürü onu bilmesi olarak açıklanamaz çünkü Ahmet daha var olmamışken tanrı onun ne yapacağını biliyordu yani öncelik Ahmet'te değil tanrıda. Eğer biri ötekinin bilgisini ve tercihini etkileyecekse, bu henüz varolmamış Ahmet değil onu var edecek olan tanrıdır. Tanrı Ahmetin kola alacağını bildiği an(ki varoluşu gereği tanrı bunu hep biliyor) Ahmet başka bir şey alamaz olur çünkü alırsa tanrı yanılmış olur yani tanrı olmaktan çıkar. Bu tartışmada bence asıl olan özgür irade ve mükemmel tanrı fikrinin birbiriyle çelişkili olmasıdır çünkü kader mükemmel tanrının bir ürünüdür. Bu ikisinden birinin varlığı diğerini yok etmek zorundadır. Yoksa çelişki oluşur. Tüm bu tartışmaların dışında pragmatik olarak düşünürsek sormamız gereken soru "şimdi hangisinden vazgeçeceğiz?" olmalıdır? Mükemmel tanrı fikrinden mi özgür irade fikrinden mi? Ben dünyevi bir insan olarak özgür irade fikrinden vazgeçmenin yaratacağı felakettense mükemmel tanrıdan vazgeçmeyi tercih ediyorum. Belki de mükemmel tanrı doğru olandır ama onu seçtiğimde bir suçu cezalandırmanın etik olmaması gibi sonuçlar çıkıyor ve bunun faydacı hiçbir tarafı yok.

• 
  @huseyinozdemir8444Күн бұрын

  Sizin gerçek hocanız sizi özgürleştirendir. Cehalet ve önyargı gerçek köleliktir. Bununla savaşan herkese selam olsun.

• 
  @felsefelzemКүн бұрын

  FEMİNİZM de , MASKÜLENİTE de TOKSİKLİĞİ DOĞURUR her iki kavramda boştur. Feminist kadın redflagtir uğraşılmaz varsa hayatınızda çıkartın boşverin

• 
  @MiyareschКүн бұрын

  pardon ama brak platonu sokratesi sen bana ne verebilirsin ona bakarim zaten bulan bulmus yazan yazmis papaganlik ezber yapmak felsefe degil.

• 
  @varolusfelsefesi8422Күн бұрын

  Tanrının kendiside doğanın kanunlarına tabiidir...

• 
  @mustafaerkara6900Күн бұрын

  Tanrı iyi mi kötü mü, var mı yok mu vs konulardan sıyrılarak kötülük ve iyilik ile ilgili birşeyler söylemek istiyorum. Öncelikle insan kaynaklı olmayan ve insana zarar veren durumlar deprem, sel gibi doğal afetlerin kötülük yada iyilik kavramları ile tanımlamak yanlış olur, bunlar evrenin plansız bir akış içerisinde kendi düzenini sağlamak üzere meydana getirdiği eylemlerdir. Bence evren bir entropi içerisinde değil bir anti entropi yolunda düzensizlikten düzene ilerlemektedir. Bu durumun insan için bir entropi olması yada insanın bu durumu sonucunu bilmeden aleyhine bir entropi olarak değerlendirmesi evrenin entropik davrandığını kanıtlamaz. Fikrimce Kaos sistemsizliği karmaşayı temsil ederken, sistemlilik ve dakiklik sükunu ve ahengi temsil etmektedir. Evrenin bilinen başlangıcı olan büyük patlama ile büyük bir kaos ve karmaşa başlamış ve bu kaos ortamı zamanla bir sükuna, sisteme, ahenkli bir düzene yada bir hiçliğe ulaştığında nihayi hedefine ulaşarak evrimini tamamlayacaktır. Yada bilimsel olarak belirtilen büyük patalama ile bir genişlemenin başladığı ve bu genişleme sonunda herşeyin tekrar patlama noktasına çekilerek sıkışmanın söz konusu olduğu söylenmektedir. Bu bahis ile büyük patlama sonrası evrenin genişlemekte olması ve bu genişleme yolunda kaosdan sükuna doğru serüveni ve genişlemenin durduğu noktada sükunu bularak dakik ve ahenkli hale gelmesi, bilinmez bir süre bu sükunet ve ahenk içerisinde devam ettikten sonra yeniden düzenden kaosa doğru yani büyük patlamanın başlangıç noktasına çekilmesi ve entropinin bu noktada devreye girmesi gerekir diye düşünüyorum. Buradan hareketle insanın iyilik kötülük kavramınında evrenin antientropi-entropi, entropi-antientropi yolunda çizdiği grafiğe paralel olarak kötülükten-iyiliğe, iyilikten-kötülüğe evrileceği sonucunu görmemizin olası olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar günümüzde insanlığın kötüye gittiği dillendirilse de bilimin, çağdaşlığın, felsefenin gerçek anlamda yükseliş gösterdiği yerlerde kötülüğün çok çok düşük seviyelerde olduğu, insanların antientropi yolunda olduğu görülmektedir. Evrenin insan bakış açısı ile iyilik kötülük durumundan insanın iyilik kötülük durumuna gelirsek; insan biyolojik bir varlıktır. Belirli kimyasalların elektrik sinyalleri ile tepkimeleri sonucu çeşitli davranış ve duygular ortaya koyar. Sanılanın aksine durumlar karşısında biyolojik bedeninin hangi kimyasalları ne şiddette elektrik sinyalleri ile işleyeceği ve sonuç olarak hangi duydu durumu ortaya koyacağı insanın özgür iradesi kapsamında değildir diye düşünüyorum. Konuya bir uzmanı kadar hakim olmamamla birlikte, yediklerimiz içtiklerimiz özgür irade olarak tanımladığımız karar vermede, duygu ve durumumuzu belirlemede çok etkilidir. Testeron açısından zengin gıdaların tüketimi insanı saldırganlaştırmakta, çevre algısını ve çevreye davranışlarını negatif yönde değiştirmektedir. Östrojen açısından zengin gıdaların tüketiminin insanın anaç duygular sergilemesine, çevreye karşı davranışlarında duyarlı, sevgiye dayalı duygularla hareket etmesini sağladığı bilinmektedir. Normal düzeydeki hormon değişiklikleri dışa vurulmayan yani başka bir insana zarar verecek düzeyde kötü davranışlar meydana getirmeyebilir. Fakat bu hormon düzeylerinin yada davranışları etkiliyen beyindeki kimyasalların ve elektrik sinyallerinin arızi olarak değişmesi, artması yada azalması durumunda insan sağlıklı düşünememekte, iyi yada kötü kavramlarını dikkate alamamakta, bir eylem ortaya koyarken sağlıklı karar verememektedir. Bir otomobilin fren hortumu patlayıp fren sıvısı eksildiğinde kaza yapması sonucu bu otomobile kötü niyetli sıfatı yerine arızalı terimini kullanırız. İnsanlarda bu şekilde biyolojik beden sisteminde kimyasal ve elektrik sinyallerinin arızası sonucu kötü davranışlar sergilerler diye düşünüyorum. Bu durumun toplum içerisinde gözle görünür hale gelmiş durumunu sergileyen insanlara halk dilinde "deli" diyip bu kişinin sonuçlarını öngöremediğini davranışlarından kendisini sorumlu tutmuyoruz ve kendisini hasta olarak tanımlıyoruz. Bu "deli" derecelendirmesini tıp kendi kriterleri içerisinde değerlendirip karar veriyor. Aynı biyolojik bedende toplum içerisinde gözle görünür olmayan fakat arızi horman, kimyasal ve elektrik sinyalleri ile davranışlar sergileyen kişileri "kötü insan" terimi ile tanımlıyoruz. Tıbbın bu konuda değerlendirme kriterleri nelerdir bilmiyorum. Fakat "Deli" ile kötü davranışlar sergiliyen yani "kötü insan" arasındaki çizginin nereye konulduğunu merak ediyorum. İnsan davranışları, duyguları beyindeki kimyasal ve elektrik sinyallerinin tepkimesi sonucu oluşuyor ise ve bir insanın kötü davranış ve duygular sergilemesine yol açan kimyasal ve elektrik sinyal tepkimeleri baskın durumda ise bu insana "kötü insan" tanımından çok "hasta" tanımının ve teşhisinin konmasının daha mantıklı olduğunu düşünüyorum. Sonuç itibari ile kötü insan yada sözde özgür iradesini kötülükten yana kullanan insandan bahsetmek hatalı bir çıkarım olur. İnsan beyinsel olarak sağlıklı bir biyolojik yapıya sahip ise kötü olması beklenemez. Otomobilin tüm fren sistemi sağlam ise frene basıldığında fren tutacaktır. Kötü insan yoktur hasta insan vardır, kötülüğü tercih eden insanlar incelendiğinde duygu durumlarını davranışlarını tetikleyen arızi kimyasal elektrik sinyallerinin tespit edileceği kanısındayım. İnsan biyolojik kimyasal elektrik sinyalleri ile dizayn edilmiş bir makinadır ve bir makinanın özgür iradesinden söz edilmesi arızi durumlarından ötürü sorumlu tutulmaması mantıksızdır. Örneğin Diyabet hastaları kandaki şeker seviyelerinin düşmesi halinde karşılaşabilecekleri olaylarda kesinlikle sağlıklı kararlarla hareket edemezler, bir tartışma halinde karşılarındaki kişiye zarar verebilirler, sürekli "delilik" halinde bulunan insanlar eylemlerinden kanuni açıdan sorumlu tutulmazken, belirli süre ile "delilik durumundaki bir insan sağlıklı ve sözde özgür iradesi ile karar vermiş gibi yargılanır ve ceza alır. İnsanın yoktan duygu durum ortaya koyması, etkenlerden uzak, zihnimizde zirvede biryerlerde bulunduğu düşünülen sözde özgür iradenin varlığı biyolojik kimyasal elektrik sinyalleri ile çalışan bir makina bedenimiz için söz konusu değildir. Kaldı ki tıp bilimi ve gelişen teknoloji bunu kanıtlar, insana dışarıdan verilen kimyasallar ile yada elektrik sinyalleri ile davranışları istenildiği gibi manuple edilebilmektedir. İstenilirse kimyasal yada elektrik sinyalleri ile yada her ikisi ile insan aşık olduğu insanı, kendi çocuğunu yada annesini düşünmeden katledebilir. Burada dışarıdan müdahalenin söz konusu olmasi sebebi ile kişi eyleminden dolayı sorumlu tutulmaz, sözde özgür iradenin yokluğu halinden bahsedilir, fakat bu durumu kendi biyolojik bedeni arızi bir şekilde kimyasal ve elektrik sinyallerinin tepkimesi sonucu ortaya koyarsa eylemlerinden sorumlu tutulur. Netice itibari ile "kötü insan" olarak tanımlanan kişilerin hasta olarak kabul edilerek tıbbi müdahale ile tedavi edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Tabiki bu durum litaretür tarafından, insanın sahip olmadığı sözde özgür iradesine müdahale olarak tanımlanacaktır. Kötü insan yoktur hasta insan vardır, iyi insan da yoktur bedeni ve beyinsel olarak sağlıklı insan vardır. Sağlıklı insanların düşünceleri ve davranışları sağlıklıdır. İnsan için iyi ve kötü tanımlamasından ziyade sağlıklı ve sağlıksız tanımlamarının kullanılması daha mantıklıdır. Bu durumun tanrı ile ilişkilendirilmesi sadece insanı sağlıklı yada sağlıksız yaratması yada sonradan sağlığına müdahalesi ile söz konusudur. Nacizane kendi seviyem itibari ile düşüncelerimi paylaştım. Teşekkür ederim Dilara hocam.

• 
  @cayanyildirimКүн бұрын

  Mario ödülü cezayı bırakmış, duvarlara bakıyor😅kendimi gördüm. Acı verici çünkü oyunu kaybediyorum 😊