Kur’an’ın Asırlar Geçtiği Halde Gençliğini Koruması
"Kur’an’ın en büyük mucizelerinden birisi de gençlik ve tazeliğini muhafaza etmesidir. Yani her asrın ihtiyacını, adeta o asırda indirilmiş gibi karşılamasıdır. Zaman içinde hükümlerinin eskimeyip tazeliğini muhafaza etmesidir.
İnsanların yazdığı kitaplar, ortaya koyduğu kanunlar, zamanın geçmesiyle eskir; güncelliğini ve geçerliliğini kaybeder. Yenilerine ihtiyaç duyulur. Oysa Kur’an’ın indirilmesinin üzerinden on dört asır geçtiği halde ortaya koymuş olduğu hükümler, ilk zamanki geçerliliğini korumaya devam etmekte, Kur’an’ın hükümlerinin her daim genç ve taze kaldığını ve her zaman onlara muhtaç olduğumuzu göstermektedir.
Meselâ:
Eğer insanlık tarihî dikkatle incelenip baş gösteren sıkıntı ve problemler araştırılsa görülecektir ki; toplumlardaki bütün anarşi, kaos ve karışıklığın; bütün rezil ve kötü ahlakın kaynağı iki cümledir.
Bu cümlelerden ilki, “Ben tok olayım, başkası açlıktan ölse bana ne.”; ikincisi, “İstirahatim için zahmet çek. Sen çalış, ben yiyeyim.” cümlesidir.
Evet, toplum hayatında zengin ve fakirler ancak bir denge ve rahat içinde yaşarlar. O dengenin esası ise, zengin tabakada merhamet ve şefkatin, fakir tabakada ise hürmet ve itaatin olmasıdır. Bunlar olmazsa toplumdaki denge bozulur.
Günümüzde “Ben tok olayım, başkası açlıktan ölse bana ne.” cümlesi, zengin tabakayı zulme, ahlâksızlığa ve zorbalığa sevk etmiş, olması gereken merhamet ve ihsanı kaldırarak dengeyi bozmuştur.
İkinci cümle olan “İstirahatim için zahmet çek. Sen çalış, ben yiyeyim.” cümlesi ise; avamı saygı, itaat ve sevgi yerine; kin, hased, nefret, intikam ve çatışmaya sevk edip birkaç asırdır insanlığın rahat ve huzurunun bozulmasına sebep olmuştur.
Neticede işçi ve işveren, emek ve sermaye karşı karşıya gelmiş, komünizm ve kapitalizm gibi sistemler çıkarak birçok kaos ve ihtilalin vuku bulmasına yol açmıştır. Dünyayı saran bu karışıklıklara karşı batı medeniyeti, bütün güç, kanun ve ahlâkî eğitim kurumlarına rağmen, beşerin o iki tabakasını barıştıramadığı gibi, toplumun bu iki dehşetli yarasını da tedavi edememiştir.
Halbuki Kur’ân, 1400 yıl önce indiği halde, birinci cümleyi zekât, sadaka ve karz-ı hasen ile, ikinci cümlenin sebep olduğu hasarı da faizi haram kılmakla ortadan kaldırıp hastalığı tedavi etmiştir. Evet, Kur’an, “Kavga kapısını kapamak için faiz kapısını kapayınız” diyerek insanlara ferman eder ve “Girmeyiniz” emreder. Zira faiz sebebiyle bütün servet ve mallar bir elde toplanır. Gelir eşitsizliği sebebiyle toplum birbirine düşman olur.
Faizi asırlar öncesinden yasaklayan bu ilahî emir, toplumdaki iktisadi düzenin adaletle tesis edilmesine imkân sağladığından, faizin toplum hayatı üzerindeki olumsuz etkilerinin giderilmesine vesile olur.
Kur’an’ın düsturları ve kanunları, ezelden geldiği için ebede gidecektir. Medeniyetin kanunları gibi ihtiyar olup ölüme mahkûm değildir. Daima gençtir, kuvvetlidir. Her asırda toplumların her ihtiyacına cevap vermiştir ve vermeye devam edecektir. İnsanların huzuru ve mutluluğu Kur’an’ın hükümlerindedir.
Çünkü zaman ihtiyarladıkça Kur’an gençleşir."
Videoyu beğenip, kanalımıza abone olarak içeriklerimizi takip edebilirsiniz.
© Hayrat Vakfı
🏠 www.hayratvakfi.org
📺 www.hayrat.tv
🔊 www.hayratmp3.com
🌍 Sosyal Medya hesaplarımız:
/ hayratvakfi
/ hayratvakfi
/ hayratvakfi