HD- ALEViLiKTE SEMAH ABDAL MUSA SEMAHI Antalya Yöresi

Semah ibadettir oyun ve Foklor gösterisi degildir degildir. Ask olsun bunu bilen Canlara

Пікірлер: 60

  • @haydarbayar060771
    @haydarbayar06077112 жыл бұрын

    EVET HER MEMLEKETIN HER YÖRENIN KENDINE GORE ADETİ VARDIR BU ANTALYA ABDAL MUSA SEMAHI BIRDE TAHTACI SEMAHI VAR ... ALLAH DÖNÜLEN SEMAHLARI KIRKLAR SEMAHINA YAZSIN ...

  • @alidiri4731
    @alidiri47312 жыл бұрын

    antalyalı ve antalyadaki canlara selamlar olsun dersimli kardeşinizden (DERSİMLİ ALEVİ ZAZA)

  • @ahmetcinar7714
    @ahmetcinar77146 жыл бұрын

    Maşallah Alevi değilim ama çok seviyorum arkadaslarım hepsi alevi bizim yobazlara değişmem canları😍

  • @nurhayatsgrc9893

    @nurhayatsgrc9893

    3 жыл бұрын

    Sünniler bir kere kendilerine şunu sormalı acaba biz bu okuduğumuz Kur'an'dan ne anlıyoruz Kur'an'ın ilk ayeti oku okuduklarından da bir şey anladıkları yok Peki Muhammed Mustafa ne için gelmiştir temiz ahlak için ahlaki temiz olmayanın imanı olur mu Alevilerde bu zamana kadar ahlaksızlık görülmüş müdür hiçbir canına kıymış mıdır bir Alevi sinirler önce bunu kendilerine sormalı Biz acaba dinin neresindeyiz

  • @cevdetmet3255

    @cevdetmet3255

    18 күн бұрын

    Değişme sen seven sevdiği iledir

  • @alikoktay2180
    @alikoktay21804 жыл бұрын

    Allah Muhammed Ali Yar ve yardimciniz olsun..Ceminiz duaniz niyaziniz semahiniz hak katinda kabul ola. Birliginiz dirliginiz solmaya.Nur u pak yüzleriniz yere egilmeye. Darimiza hizir hazir ola derman eyleye. Desti Kerbela Hz. Hüseyin Hak isyani yüreginizden eksik olmaya.On iki imam piri Hz. Ali Ceminize evimize yüregimizde eksik olmaya.

  • @meyzenmusc6761
    @meyzenmusc67614 жыл бұрын

    Kenan abimin nefesine sağlık hü erenler..

  • @adnankizil8539
    @adnankizil85393 жыл бұрын

    Bir ismi Alidir aşıklar söyler Yüz dört kitap onun methini eyler Cemalini gören kâbeyi neyler Görmeyene olur iki cihan dar

  • @ErzincanZaZa
    @ErzincanZaZa13 жыл бұрын

    ben kültürüme kurban olayım

  • @SonsuzNefer
    @SonsuzNefer4 жыл бұрын

    Figürlerde turna kuşunu gördümm kanatları açıyor

  • @pecenektv9892
    @pecenektv98927 жыл бұрын

    hey şıplı macır alevi abla heyy bilin macırların içinde de alevi vardır sadece yörük alevi, tahtacı alevi yok macır alevilerde vardır

  • @gulgul-eg2sh

    @gulgul-eg2sh

    4 жыл бұрын

    O kuşak neden bağlandı bilmedim.icin sordum.kardesim maçı r var tatar manav varmı her millete n var o zaman

  • @pazarcik4622
    @pazarcik46226 жыл бұрын

    Allah allah eyvallah hakk Muhammed ali yardimcimizi Olsun

  • @erkanbalaban2532
    @erkanbalaban25322 жыл бұрын

    14- uçmak ve kanat çırpmak gibi farklı simgesel anlamlar yüklenmektedir.Mana çok derindir anlayana.Çoğu meallerde o kanatlarını açıp toplayarak uçanlara yazmazlar)2-O haykırarak sevk edenlere(Namazada sesiz kılınır,cem törenlerinde Allah Allah sesleri ile inler). 3-O zikri okuyanlara(Namazda ayetler okunur,zikir canı gönülde Ruh ve beden tek bir can iken Allah anılır) Alevi-Bektaşi Ayin-i cemlerinde Semah’a duranlar.Hakk-Muhammed-Ali postu önünde önce saf bağlayıp,dizler destur verilince.Hakk-Muhammmed-Ali aşkıyla kanatlarını açıp,toplayarak uçarcasına kendilerinden geçip Ol Hakk’ı zikrederler.Bütün semah kollar açılıp kapanır ve böylece Kuran’ın hükmü yerine gelsin istenir.Şüphesiz Ol Hakk’ı şeksiz gümansız zikredenleriz biz.Onu yücelten ve her dem ananlarız Sebe suresi-46: De ki: "Size, bir tek şey öğütleyeceğim:Allah için ikişer ikişer, teker teker kalkın, sonra da iyice düşünün!" Arkadaşınızda delilik yoktur! O, sadece şiddetli bir azaptan önce sizi uyaran bir kişiden başkası değil. Alevi-Bektaşi ayini ceminde semaha kalkanlar.hak-Muhammed-Ali postu önünde ikişer ikişer,teker teker saf bağlayığ,Kıyama dururlar.Destur verilince.Hakk-Muhammed-Ali aşkıyla kanatlarını açıp topluca uçarcasına kendilerinden geçip Ol Hakk’ ı zikrederler.Şüphesiz buda semah dönenler ne cinnet içinde nede delirmiştir. Hakk aşkına çark-ı pervaz ki düşünmesini bilenlere ibret var.Bu bize Hz Muhammed ve şahı merdan Aliden kalmıştır ki semah dualarında bile bu zikredilir.“Bism-i Şah, Allah Allah! Semahlar saf ola , günahlar af ola . Çarkı pervazlarımız kabul ola.Yüzümüz ak gönlümüz pak ola.semahı bize bağış eden Muhammed mustafanın ,Aliyyel Mürteza’nın şefatları üzerimize hazır ve nazır ola.Dil bizden nefes Hünkar Hacı Bektaş’ı Veliden ola Hü gerçeğin demine deriz canlar

  • @yalcinkum1798
    @yalcinkum17987 жыл бұрын

    Maşallah gerçeğe hü mümine ya Ali

  • @serferaz100
    @serferaz10011 жыл бұрын

    dinimiz kitabimiz peygamberimiz birdir , bunu asla unutmayin ALLAH kuran muhammed diyen herkes bizim canimizdir . insan nasil canina musluman kardesini farkli gorus ve ibadetlerden dolayi ayirt edebilirki tum mesheblerde ibadet sekilleri farklidir hepsinin toplandigi merkez ALLAH cc dur

  • @hzallahesmaulhusna3664
    @hzallahesmaulhusna36646 жыл бұрын

    hzallah hzali hzhatiçe Es-Selam Er-Rahman El-Vehhab El-Bari El-Latif El-Hafid El-Kebir El-Azim El-Mecid El-Muhsi El-Vekil

  • @Alevi02
    @Alevi0212 жыл бұрын

    hü dostlar

  • @xezal4380
    @xezal43803 жыл бұрын

    Yureklerinizdeki ASK daim olsun

  • @nurselk6728
    @nurselk6728 Жыл бұрын

    Asıl semah bir tanedir kırkların kırklar ceminde döndüğü semahdir Hz muhammed kırıklarla semah dönmüştür başındaki örtüsü yere düşmüştür kırklar onu Kırk pareye bölüp bellerine bağlayıp kemerbest oldular Allah eyvallah Mümine Ya Ali⚘❤⚘💕💕

  • @erkanbalaban2532
    @erkanbalaban25322 жыл бұрын

    20- gerek ses gerek çeşitli müzik enstrümanları eşliğinde müzik dinleyerek eğlenecekleri şeklinde yorumlamışlar dır.Öyle gözüküyor ki, İslâm âlimleri kadim gelenekle zıtlaşmama uğruna dünyevî musikiye karşı çıkarlarken, bundan mahrum olmanın tevlit ettiği boşluğu uhrevî musiki ile bir şekilde telafi etme ihtiyacı duymuşlardır. Rabbe şükretmek, Ey Yüce Olan! Senin ismine terennum(güzel ve alçak sesle şarkı söylemek) etmek, Sabahleyin inayetini('iyilik, yardım ve lütuf') ve her gece sadakatini, On telli saz üzerinde ve santur( telli çalgı aleti )uzerinde, çenk üzerinde ahenkli bir sesle ilan etmek iyidir.”Yine Hz. Davud’un çok güzel çenk (arp) çaldığını ve bu sayede (bir tür müzik-terapi uygulayarak) cinlenen Kral Saul’u tedavi ettiği bilinmektedir.Din ve müzik var oldukları günden beri hep iç içe olup, mükemmellik ve estetik yönünden birbirlerine zenginlik ve çeşni kazandırmışlardır.Aynı şekilde dinî ve seküler müzik de hep paralel yürümüş olup, her ikisi birbirini etkilemiş ve birbirinden etkilenmiştir.Müzik, Kutsal Metinlerin insanın ruhuna ve kalbine hitap etmesinde,yaşam alanında yer bulmasında önemli bir rol üstlenmiş,Kutsal Metnin benimsenip kabullenilmesinde başat rol oynamıştır.(Abraham, Gerald, History of Music, Oxford University Press, New York 1986.Ahmet Muhtar Paşa, Ferik, Musiki Tarihi, Devlet Matbaası, İstanbul 1927.Aka Mirzâde, Nevvâb Mir Muhsin b. Hacı Seyyid Ahmed Karabağî, Der İlm-i Musiki;Vuzuhu’l-Arkam, Bakü 1913.Altar, Cevad Memduh, Opera Tarihi, MEB Yayınları, İstanbul 1975.Apaydın, H. Yunus, “Musiki”, DİA, İstanbul 2006, XXXI, 261-263.Arel, Hüseyin Sadettin, Turk Musikisi Kimindir? Milli Eğitim Basımevi, İstanbul1969.Aristotle, Poetics, Ed. with Critical Notes and A Translation by S. H. Butcher, The Macmillan Company, New York 1898.) Madem iş böyle ise;kimse Cem ibadetlerinide çalınan aletleri hor görmesin veya ibadet değil demesin.İnaçlarınızla Kuran ayetleri,Allahı övücü ve onun velilerine sunulan güzel söz,şiir ve dualar ile transa girmek çok ayrı birşeydir, o tarnsla yaradana tam teslimiyet Kamili insan olmada büyük bir yer almaktadır. Sad suresi 17-18-19: 17- Isbir ala ma yekulune veskür abdena davude zel eyd innehu evvab. 18. İnna sehharnel cibale meahu yüsebbıhne bil aşiyyi vel işrak. 19. Vettayra mahşurah küllül lehu evvab . . " 17- Sen onların dediklerine sabret ve Güçlü kulumuz Davud’u an. Şüphesiz o, Rabbine çokça/sürekli Evvap dı(dönenlerderden idi). 18. Biz gece-gündüz zikreden/düzende ilerleyen dağlarla beraber onu da boyun eğdirdik. 19. Ve toplanıp gelen kuşları da. Hepsi onunla (Allah'ı tesbih etmede uyum içinde) yönelip-dönmekte olanlar idi. Kuran bize Birçok ayetinde Hz.Muhammed’in Hz.Eyyüb’ün,Hz.Süleyman’ın,Hz.Davud’un ‘’Evvab’’ olduklarını bildiriyor. Peki "evvab" Kelimesi ne demektir? Bu Bağlamda Evvab kelimesi; Evb kökünden gelir. Evb ise; ’dönüşün bir çeşidi, iradeye bağlı olan kısmı demektir. Bu kökten gelen Evvab kelimesi ise (1); a)Günahlarından pişman olup çokça dönen ve çokça istiğfar eden.İradaesi ile dönen b)Allah’a tefekkürüyle çokça dönen,çokça yönelen c)Allah’ ın dışındaki varlıklara yönelirken heva heveslerine uymaktan çokça dönen d)Allah’dan başkasını kabullenmeyen,Allah’ın dışındaki her şeyden,kesinlikle el etek çeken demektir.

  • @erkanbalaban2532
    @erkanbalaban25322 жыл бұрын

    12- has sevdiklerim,sizlere vasiyetim benim Şeb-i Aruz günümde sema edin ki benim ruhum şad olsun.” buyurmuştur. Seyyid Balım Sultan da bu konuda şunları söylemiştir(Güvenç,99/9:61). Sevgi muhabbet kaynar kanımızda Bülbüller aşka gelir açar kucağımızda Hırs ve kinler yok olur, aşk semahımızda Aslanla ceylanlar dost olur kucağımızda. Semah,Alevilik ve Bektaşilikte cem ayinlerinde Allah’a ibadet ve zikir niyetiyle evrenle ve evrenin içindekilerle bütünleşerek Alemlerin Rabbını zikir ve tesbih ederek dönmektir.Bu,belli bir ritmi, figürü kural olarak içermez,içten geldiğince dönülür,kesinlikle folklör değildir.Zamanla yöresel figürler kendiliğinden oluşmuştur.Bu nedenle farklı yörelerde farklı dönülmektedir.Ayrıca semah, bilindiği gibi sadece Alevi tarikatına mahsus değil,Mevlevilerde sema,Kadirilerde devran,Rufailerde zikr-i kıyam adları ile yapılmaktadır.Alevilikte kullanılan sesli ritim çalgısı Türk geleneğine uygun olarak saz iken bu tarikatlarda Arap kökenli ney, davul, kudüm, mekkare ve deftir. Semahın daha önceden var olduğunu Hz.Peygamberin ve Ehli-Beyt’in semah döndüğünü sünni kaynaklardan görelim. İmam Gazali Semah’ı Kabul Ediyor ve Deliler Getiriyor(Memurlar.net) ‘’İslam mutasavvufları ve imam Gazali gibi sünni ulemanın saygın kabul ettiği büyük zatlar semah’ı peygamberimizin mübarek sözlerinden şevke gelip dönen Sahabilere kadar dayanmaktadırlar şöyle ki:Hz .Hamza şehit olunca küçük kızı yetim olarak kalmıştı.Sahabilerden kardeşi ve amcasının oğlu Hz.Ali,Hz.Cafer ve Zeyd bin sabit ten üçü de bu yetimi himayeleri altına alıp bakmayı arzu ediyorlardı.Hepsinide dinleyen Peygamberimiz Hz.Ali’ye Ya Ali ,sen bendensin bende sendenim! Buyurdu.Bunun üzerine Hz.Ali sevincinden dönmeye başladı. Hz.Cafer de? Senin suretin ve ve siretin bana benziyor !buyurdu.Bu güzel sözü duyan Hz.Cafer şevkinden dönmeye başladı. Hz.Zeyd içinse ,sen bizim kardeşimiz ve azad edilmiş kölemizsin .Buyurunca.Hz Zeyd heycandan dönmeye başladı. Diğer mutasavvıflar gibi,İmam Gazali de hadisin metinde geçen Hacel kelimesinin semahve raks manasına alarak bu husuta şöyle demektedir;Raks bir sevinme ve sevinçten doğar.Raksın hükmü ise onu tahrik eden sebebe göre hüküm alır.Eğer raks eden adamı şevke getiren HAKK AŞKI gibi ,ulvi bir duygu ise,raks o sevgiyi arttırdığı için güzeldir.Şayet mubah ise raksı da mubahtır.Eğer meşru olmayan,harama vasıta olan bir şeye sevinmişse raksı meşru değildir. Burada ,Raks’tan maksat murad sema’dır. İmam Gazali Kutubl-Kulüb isimli eserinde.’’ Ashab-ı Kiramdan bazılarının sema yaptıklarını söyler,bunlar arasında bin Zübeyri,muğir bin şübe’yi zikreder.’’ Başta Zunnün el-Mısri,Cüneyd-iBağdadi ve şibli olmak üzere meşhur evliya ve islam mutasuvvıfları Allah’ı ve ahireti hatırlatan bir söz duydukları zaman vecde gelip raksetmişledir.Semah yapmışlar ve sema’ı öven sözler söylemişlerdir. Sema zamana,mekana ve ihvana göre değişir diyen Cüneyd-i Bağdadi Hazretleri sema edenler üç gruba ayrılır. Avam,Zahir ve Arifler.

  • @erkanbalaban2532
    @erkanbalaban25322 жыл бұрын

    17- Müzik: Bazı Hıristiyan ve Yahudi asıllı ilim adamlarının Kur’ân’ın tilavetinde(Kuran’ı yüksek sesle, güzel ve yöntemince okuma)kullanılan güzel sesten esinlenerek Müslümanlığı kabul ettiklerinde haber veren birçok vaka anlatılmaktadır.Peygamberlerin de müzikle ilişkisini anlatan birçok bilgiye rastlamak mümkündür. Kur’ân-ı Kerim’de Sâd süresinin 18-19(Biz gece-gündüz zikreden/düzende ilerleyen dağlarla beraber onu da boyun eğdirdik.Ve toplanıp gelen kuşları da.Hepsi onunla (Allah'ı tesbih etmede uyum içinde) yönelip-dönmekte olanlar idi). âyetleri anlatılırken Hz.Davud (a.s.)’ın “güzel sesine ve etkisine” vurgu yapılır. Rivayetlere göre Cenab-ı Hak,Davud (a.s.)’a güzel ve gür bir ses ihsan etmişti.O Zebur’u okurken bütün vahşi hayvanlar etrafında toplanırlar ve onu dinlerdi. Klasik fıkıh literatüründe musikiyi tam olarak karşılayacak Arapça bir kelime bulunmamakla birlikte güzel sesle yapılan hemen bütün icralar sözlükte “sesi yükseltmek;bir sözü mırıldanmak; şarkı, türkü, gazel, kaside vb.ni heyecan verici tarzda söylemek veya okumak” anlamlarını bildiren ğina sözcüğü ile ifade edilmektedir. Bunları dinlemek ise sema’dır. IV. (X.) yüzyıldan sonra ise elhan kelimesinin Musiki anlamında kullanımı yaygınlaşmıştır.Kur’an-ı Kerim ve önceki Semavî Kitapların tilâvetindeki musiki mükemmelliğinin müşterek bir karakter arz ettiği malûm olup, her iki tilâvetle ilgili bazı örnekler sunmamız yerinde olacaktır. Gerek Hz.Peygamber’in gerek bazı sahabenin mükemmel bir eda ile çok güzel Kur’an okuduklarına ve dinleyenleri etkilediklerine dair sahih rivayetler mevcuttur.İşte birkaç örnek:Berâ b. Âzib anlatıyor: “ Peygamber’i yatsı namazında “Wettini Wezzeytuni..”suresini okuyorken işittim.Ondan daha guzel sesli,daha guzel okuyan birini dinlememiştim.115 Bu rivayet Hz.Peygamber’in tilâvetteki icra mükemmelliğini ve sahip olduğu ses güzelliğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır.Hz.Peygamber, tilâvetini dinleyip çok beğendiği Ebû Mûsâ el-Eş‘arî’ye hitaben: “ Dün gece senin kıraatini dinlerken beni bir görseydin! Ey Ebu Musa!Sana gercekten Davud hanedanının mizmarlarından (tonlarından) bir mizmar verilmiş!” buyurmuştur.116 Hadis metninde çoğul olarak zikredilen “mezamir” kelimesi Kitabı Mukaddes’teki “Mezmurlar” bölümünü çağrıştırmaktadır.“Mezmurlar” Hz. Davud’a verilen Zebur’dan başkası değildir. Bu kutsal metinde toplanmış bulunan “mezâmîr” ilâhîleri Batı’da kompozitörler için ilham kaynağı olmakta devam etmiştir. Ebû Mûsâ Hz. Peygamber’e sanki: ‘’Beni dinlediğini bilseydim o Kur’an’ı sana bir hahamın Zebur okuması gibi daha nağmeli okurdum” der gibidir.Hz. Peygamber’in Ebû Mûsâ’nın tilâvetini betimleyen o takdirkâr sözlerinden,bu sahabenin Kur’an’ı davudi bir tonla okumuş olduğu sonucu çıkarılabilir.Bu açıdan bakılacak olursa Ebû Mûsâ’nın usta bir “Kur’an Tenoru”olduğunu söyleyebiliriz. Andolsun, Davud’a tarafımızdan bir üstünlük verdik. “Ey dağlar ve kuşlar!Onunla beraber tespih edin!” dedik”.125 Doğrusu biz, akşam sabah onunla birlikte tespih etsinler diye dağları ve toplu halde kuşları Davud’un emrine vermiştik”.12

  • @guleysebert1194
    @guleysebert11943 жыл бұрын

    Allah kabul etsin

  • @erkanbalaban2532
    @erkanbalaban25322 жыл бұрын

    4- bir vesileye bağlanır.Şura Suresi 35.Ayet gereği güzel Muhammed in Ehlibeyt ine sevgi ve muhabbetle bağlanır.Azab Suresi 56.Ayet gereği onlara teslim olur.Allah ın selam ve salâvatını onların üzerine eyler. Maide suresi-119(İkrar verme ve pençe-i Ali aba):AllahTeala buyurdu:Bugün,doğruluklarının (sıdkuhum )sadıklara (sadikine ) fayda verceği gündür .Onlar için ağaçlar altında ırmaklar akan cennetler vardır.Ebediyen orada kalacaklar.Allah Teala onlardan razı olmuştur.Onlarda Allah Teala’dan hoşnud olmuşlardır.İşte en büyük feyz ve saadet budur Müntahine Suresinin 12.Ayetinde :Ey Nebi! İnanan kadınlar;Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina yapmamak, çocuklarını öldürmemek elleri ve ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek maruf olan konularda sana asilik yapmamak koşuluyla sana biat ederlerse onların bi'atlarını kabul et ve onlar için Allah'tan bağışlanma dile.Kuşkusuz Allah,Çok Bağışlayıcı'dır,Rahmeti Kesintisiz'dir.Belirtilen koşulları kabul edip bu kurallar eline, beline, diline sahip olup vücut azalarıyla kimseye zarar vermeyeceğine .Fetih Suresinin 10(Görgü-pençe-i Ali aba hakkında).:Sana bağlılık sözü verenler, ALLAH'a bağlılık sözü vermişlerdir. ALLAH'ın eli onların elleri üzerindedir. Kim sözünü bozarsa, kendi aleyhine bozmuş olur. ALLAH'a verdiği sözü yerine getirene ise büyük bir ödül vereceğiz.Ayetiyle ikrar verir. Bu andan itibaren aydınlık yola, minhac yoluna girmiş Hakk ın gerçekliğine doğru yol almaya başlar ve İslam olur. Esenlik, barış içinde yol alır. Yola giren can teslimiyeti göstermiş olduğundan artık yol oğlu olmuştur.Yani Nasibi Alevi dir. Alevi inancında ikrar vererek yola giren cana Pirler, Mürşitler Taliplerine evladım, oğlum diye hitap ederler. MÜRŞİT YOL ATASI, TALİPTE YOL OĞLUDUR. Mürşidin eşi, annesi, kızı, kız kardeşi ve tüm akrabaları Talibin ana ve bacısıdır.Talibinde eşi, kızı, akrabaları da Mürşidin evlatları ana bacısıdır.Alevi inancına giriş Ayn-ül Cemle olur.Pirler,Mürşitler yola giren cana yolun kural ve kaidelerini telkin eder.Talipte Allah eyvallah der. Kabul ettiğini beyan eder. Kur-anı Kerimin MUNTAHİNE SURESİNİN 12.AYETİ; Ey Muhammed! İnanmış kadınlar, Allah a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, başkasının çocuğunu sahiplenerek kocasına yalan isnadda bulunmamak ve uygun olanı işlemekte, sana karşı gelmemek koşuluyla sana biat etmeye (ikrar vermeye) geldikleri zaman, onları kabul et, onlar için Allah tan bağışlanma dile, doğrusu Allah bağışlayandır. Merhamet edicidir. Alevi inancında temel değerler olan Eline, beline, diline sahip ol desturu bu ayet emredilmiştir. Bu Ayetteki koşullar şunlardır: 1-) Allah ın varlığına tek ve mutlak yaratıcı ve hükmedici olduğuna inanmak. 2-) Hırsızlık, kendinin olmayanı almamak, sahiplenmemek. 3-) Kendi helalinden başkasına bakmamak, zina yapmamak. 4-) Kız çocuğunu öldürmemek, çocuklarına zarar vermemek 5-) Başkalarının çocuklarını sahiplenmemek. Erkek çocuğu olmayan kadınların bazıları cariyelerin çocuklarını sahiplenip, erkek çocuğu dünyaya getirmek şerefine nail olmak, kocasının gözünde değer sahibi olmak için böyle kötü şeyler yaparlardı. Kız çocukları eski Arap geleneklerinde gömülürdü. 6-) Her türlü yalandan uzak olmak. 7-) Güzel işleri yapmak. 8-) İkrar verdiği kişiye karşı gelmemek. 9-) İkrar verirken geçmişte yaptığı yanlış, hata, suçları için Yüce Yaratandan af dilemek. 10-) Allah ın bağışlayıcı, merhametli olduğunu bilmek. Alevi inancında Pir e teslimiyet şarttır. Teslimiyette ikrarla verilir. Kur-anın Fetih Suresi 10.Ayetidir. İkinci Akabe biatında güzel Muhammed bu ayetle Medinelilerin ikrarını almıştır. FETİH SURESİ 10.AYET; Sana bi'at edenler, aslında Allah'a bi'at etmişlerdir. Allah'ın eli onların eli üzerindedir. Kim bağlılığını bozarsa ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah'a verdiği söze bağlı kalırsa, Allah, ona büyük bir ödül verecektir. Bu ayet (Hudeybiye gününde Rıdvan biati ile) sana (samimiyetle) biat edenler (hayatları boyunca sana bağlı kalacaklarına

  • @erkanbalaban2532
    @erkanbalaban25322 жыл бұрын

    15- Zebur :Zebur kelimesi Kuran-ı Kerim’de üç yerde geçer ve bunların hepsi de Hazret-i Davud ile alakalıdır. Davud’a da Zebur’u verdik” (en-Nisa, 163), Zübur kelimesi ise, sırf Hazret-i Davud’la alakalı değil, umumen bütün peygamberlere verilen kitaplarla ilgili olarak geçmektedir.Şüphesiz o,evvelkilerin (eskilerin) kitaplarındadır!” (eş-Şuara, 196).Bu ayet-i kerime aynı zamanda,Hazret-i Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- peygamberimizin daha önceki ilahi kitaplarda da müjdelendiğine telmihte bulunmaktadırHazret-i Davud’a verilen Zebur Hakk’ ında Kuran-ı Kerim’de şöyle bir malumat vardır: “And olsun Zikir’den (Tevrat’tan) sonra Zebur’da da: «Yeryüzüne salih kullarım varis olacaktır!» diye yazmıştık. ” (el-Enbiya, 105) Hazret-i Musa -aleyhisselam-’dan sonra gelmiş olan Hazret-i Davud -aleyhisselam-,ahkam hususunda Tevrat ile amel etmekteydi.Zebur ise,insanlarda Allah aşkını ve muhabbetini,Cenab-ı Hakk’a tazarru ve ilticayı daha kamil bir surette gerçekleştirmeyi hedefleyen ilahilerin mecmuuydu.Zebur,tamamen manzum("şiir biçiminde yazılmış"demektir.Hikaye de bildiğimiz anlamda"öykü"dür)bir kitaptır.Nitekim Kitab-ı Mukaddes’te “Mezmurlar”ismiyle bir bölüm bulunmaktadır ki bu,musiki eşliğinde söylenen manzum parçalar manasındadır.Sayıları 150 adettir.Bunların 70 kadarı Hazret-i Davud’a nisbet edilmekte,diğerlerinin ise başkalarına ait olduğu ifade edilmektedir.Günümüzdeki zebur çok tariff edilmiştir.100 yakın şiirde konulmuştur sonrasında(Efendi bana dedi:«Sen benim oğlumsun!Ben seni bugün çocuk edindim!»” (Mezmurlar, 2/7) gibi sözde ayetler koyup küfüre dalmışlardır canlar).Bizler bunların yalan ve saçma ayetler olduğunu biliyoruz.Ama bazı ayetleri var çok önemlidir.İyide Hz davuttun musiki eşiliğine Allah’ı nasıl zikir ediyordu.Eger bizler 4 kitap hak ise zeburada bakalım Kurana ve İnandığımız hadislere uyan ayetler kalmışmı. İsra Suresi, 55.ayet: Efendin/Rabbin, göklerde ve yerde olan herkesi en iyi bilir.Andolsun, Biz Nebilerin bir kısmını bir kısmına üstün kıldık ve Davud'a da Zebur verdik. Al-i İmran Suresi, 184 ayet:Eğer seni yalanlıyorlarsa,senden önce apaçık belgeler,Zeburlar ve aydınlatıcı kitap getiren resüller de yalanlamışlardır. Enbiya Suresi, 105 ayet:Gerçek şu ki;Zebur’da,Zikir’den sonra ‘’Yeryüzüne salih kullarım varis olacaktır’’ diye yazmıştık. Nisa Suresi, 163 ayet:Nuh'a ve ondan sonraki nebilere vahyettiğimiz gibi,sana da vahyettik.İbrahim'e, İsmail'e,İshak'a,Yakub'a,torunlarına,İsa'ya,Eyyub'a, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik.Davud'a da Zebur verdik.Tevrattan sonra gelen ilahi kitap zeburdur ve Hz Davuta verilmiştir.Bu ayetlerden bunları anlıyoruz. 150. Mezmur 1-Efendiye övgüler sunun !Kutsal yerde Tanrıya övgüler sunun! Gücünü gösteren göklerde övgüler sunun o na. 2-Övgüler sunun o’na güçlü işler için! Övgüler sunun ona eşsiz büyüklüğüne yakaşır biçimde. 3-Boru çalarak ona övgüler sunun ‘çenkle(telli çalgı) ve lirle(“U”harfi şeklinde ağaçtan oyulan, çırpma telli bir müzik aleti) ona övgüler sunun 4-Tef ve dansla ona övgüler sunun.Saz ve Ney ile ona övgüler sunun 5-Zillerle ona övgüler sunun.Çınlayan zillerle ona övgüler sunun. 6-Bütün canlı varlıklar Efendiye övgüler sunusun!Efendiye övgüler sunun . Yukarıda açıkca görüldüğü gibi Müzik ve dansla efendiye övgüler sunun diyor ilahi kitap ve bu ilahi kitap zebur yine Kuran tarafından onaylanan ve Hak kitabı olduğunu böylece ispatlanan bir kitap olarak, samahı,Müzik aletleri eşiliğinde ibadeti Hak gerçeği olduğunu gösteriyor bizlere. Bilimsel olarakta bakmak gerekir neden çalgı?

  • @erkanbalaban2532
    @erkanbalaban25322 жыл бұрын

    22- ’…O ne güzel,ne şerefli bir kuldur ki,daima Allah için döner daima O’na sığınırdı. . " Görüleceği gibi Kuran’da bir çok peygamberin Allah aşkıyla semah döndükleri belirtilmekte.Yine Sad suresi 49. ayetde semahın tarifi şöyle yapılmata;’ ". . . Bu bir zikirdir. Ve muhakkak ki takva sahipleri için bir sonuçtur. . ’ Bakınız aynı surenin 50. ayeti bu zikir ehlinin yerini nasıl tarif etmekte. ". . Kapıları onlara açılmış adn cennetleri vardır. . . " Adn cenettinin anlamı ise;,Allah’ ın zatını kalp gözüyle görebilenlerdir.Yani Alevi-İslam inancındaki Fenafillah makamıdır, vahdeti vücudun en son evresi Hakk ile Hak olmadır. Mevlana hazretlerinin buyurduğu gibi ‘O’nun zatına yapışmaktır. ’ Alevi-İslam inancında,Allah görünmeyen değildir.Allah görünendir fakat Allah’ı sadece kalp gözü açılmış olanlar görür,yani zikir ehli olanlar. . . Hz.İmam Muhammed Bakır Allah’ın uzak veya görünmeyen olmasını şöyle anlatıyor. ‘’. . . . Ey Cabir,inanmayanlar için Allah uzak ve güçtür.İnananlar içinse yakın ve kolaydır.Çünkü inananlar varlığa inançsızlar ise yokluğa tanıklık ediyorlar. Yokluğa hangi yönden taparsan kabul edilmez ve yoklukta hiçbir ibadet kabul görmez.(Biz Aleviler Allah herşeyi kendi nurunda yarattı deriz,diğer İnanç sahipleri ise şöyle der Allah herşeyi yoktan var etti.Şimdi bir düşünün canlar)Yüce Allah’ın buyurduğu gibi ‘Kafirlerin tövbeleri kabul edilmez’Ey Cabir bizim yoklukta yerimiz yoktur ve açıklamasını yaptığımız Allah’dan başkasını görmüyoruz. ’ Hz.İmam Ali ise ‘Görmediğim Allah’a tapmam’ buyurmuştur. Ortodoks din alimleri evvab namazı çıkarmışlardır.: Evvâbîn kelimesi “dönen, Allah’a yönelen, tövbe eden” anlamındaki evvâbın çoğuludur.Kur’ân-ı Kerîm’de beş yerde tekil (Sâd 38/17, 19, 30, 44; Kāf 50/32), bir yerde de çoğul (el-İsrâ 17/25) şekliyle geçen bu kelime ile eski peygamberlerin ve salih kulların her zaman Allah’a yöneldikleri, tövbe edip O’na döndükleri anlatılır.Yukarıdaki âyetler arasında özellikle İsrâ sûresinde geçen evvâbîn kelimesi müfessirler tarafından “günah işlediğinde derhal tövbe edip Allah’a yönelen,Allah’a itaat ederek hayır işleyen kimseler”şeklinde açıklanmıştır.Akşam namazının ardından kılınan bu nâfile namaz daha çok sahâbe ve tâbiîne ait evvâbîn namazı adlandırmasıyla meşhur olmuş.Buda Ortodoks inancını evvab düşüncesidir. İşte Semah Allah’ı özünde hissedenlerin ibadetidir.Allah’dan başka hiçbir şeyin olmadığını bilenlerin ibadetidir.Birileri her ne kadar ‘Semah İslami ve Kurani değildir’desede güneş balçıkla sıvanmıyor.Semah döndü diye,Mansurlar,Nesimiler,Pir Sultan Abdallar asıldı.( KAYNAKÇA:1- Tebyünü'l Kuran,Hakk’ ı Yılmaz cilt 2 syf 417-418),2- Fahruddin Er Razi, Tefsir-i Kebir,3- Kadir Tuncer, "Semah Nedir?" erenler forum, makale.

  • @merkus88
    @merkus8812 жыл бұрын

    bende görmemiştim daha önce böle semah. Öğrenmiş olduk canlar işte...

  • @osmanomer6106

    @osmanomer6106

    4 жыл бұрын

    Mehmet Can NERELISIN sen?

  • @hasanhasan-wg9rz

    @hasanhasan-wg9rz

    2 жыл бұрын

    Alevîlik monoblok bir yapı yoktur heryerde farklıdır aslında alevilik mezhep veya bir din değil bir türk geleneğidir ama bizim türkler çoğu bilmiyor malesef tabiki islamın tesirine girmeside normaldir

  • @binaliaksunger7630
    @binaliaksunger76302 жыл бұрын

    🌹🌹🌹❤️❤️❣️❣️

  • @esereserileilayda3878
    @esereserileilayda38788 жыл бұрын

    Ya ali

  • @erkanbalaban2532
    @erkanbalaban25322 жыл бұрын

    18- Bu iki ayetten anlaşılan o ki,Hz.Davud,Allah’ın kendisine bahşettiği o güzel sesiyle Zebur okumaya başlayınca,onun yüksek perdeli sesi dağlardan yankılanıyor ve bu sesi işiten kuşlar etrafında toplanıp kendisine eşlik ediyordu.Yine benzer bir yoruma göre Hz.Davud günahından ötürü hüzünlü ve nağmeli bir şekilde ağlayıp figan ederken, dağlar yankılarıyla, kuşlar da ötüşüyle ona yardımcı oluyorlardı.Demek ki, Hz. Davud’un bu efsunkâr icrası esnasında dağlar ve kuşlar (tabir caizse) onunla birlikte düet yapıp, bir tür vokalistlik görevi üstleniyordu. Yesse’nin oğlu Davud diyor ve yükseğe çıkarılan adam; Yakub’un Allah’ının mesihi ve İsrail’in tatlı mezmur şairi diyor..”129 Davud’un son sözleri olarak sunulan bu Eski Ahit pasajı onun tatlı bir eda ile Zebur okuduğunu ortaya koymaktadır. Ve Rabbin ruhu Saul’dan ayrıldı ve Rab tarafından kötü bir ruh onu üzüyordu.Ve Saul’un kulları kendisine dediler: İşte şimdi Allah tarafından kötü bir ruh seni üzüyor. Efendimiz karşısında olan kullarına emretsin, iyi çenk çalan bir adam arasınlar ve vaki olacak ki, Allah tarafından senin üzerine kötü ruh geldiği zaman el ile çalar ve sen iyi olursun. Ve Saul kullarına dedi: Şimdi benim için iyi çalabilen bir adam hazırlayın ve bana getirin. Ve gençlerden biri cevap verip dedi: İşte, Beyt-Lehemli Yesse’nin iyi çenk çalan bir oğlunu gördüm... Ve vaki oldu ki, Allah tarafından Saul’a kötü ruh geldiği zaman Davud çengi alır ve el ile çalardı ve Saul dinlenir ve iyi olurdu ve kötü ruh kendisinden ayrılırdı”Bu Eski Ahit pasajı da Davud’un arp çalarak Saul’un cinnetini tedavi edebilecek derecede usta bir sazende olduğunu ortaya koymaktadır. Ğinanın haram olduğu fikrine karşı çıkan grup, bu hususta ayet veya sahih hadis olmadığını belirterek aslî ibâha ilkesine dikkat çekmektedirler.Bu görüşü destekleyenlerden Gazzâlî (hicrî 450/505) semânın (ğina dinleme) mubahlığını usûl açısından şöyle açıklar: “Müzik dinlemek haramdır demek, Allah müzik dinleyenleri cezalandırır demektir.Bu ise sırf akılla bilinebilecek bir husus değildir.Şu halde bu hususta nasslara veya nasslara dayalı kıyaslara başvurmak gerekir. Eğer bu konuda nass veya nassa kıyas yoluyla ulaşılan doğru bir sonuçlama yoksa müzik dinlemenin haramlığı iddiası boşa çıkmış olur”.61 Bu konuda geniş bir değerlendirme yapan Maliki fakihi Đbnü’l-Arabi (hicrî 560/638) ğınânın âlimlerin çoğuna göre gönülleri coşturan bir eğlence olduğunu, gerek Kur’ân’da gerekse Sünnet’te bunun haramlığına dair bir delil bulunmadığını, hatta sahih bir hadiste ğınânın mubahlığına delil olduğunu ifade etmektedir. Çalğı ve sesle yapılann sesli müzikteki asıl amaç ; insanlarda ki düşünce ve duygu harekete geçirmektir.Bunu bilimsel ta yukarıdaki yazılarda belirtmiştik.Bu çalınan aleten çıkan ses öyle bir etkiye sahip matığın hakim olduğu sol yarım kürden (Beyin lobu) Beyinin duyguların hakim olduğu sağ yarım küreye öyle bir etkileşim ortaya çıkıyorki kişi transa geçiyor.Bu taransa geçen kişilerde ,trans sonrası yapılan psikolojik analizlerde kendilerini daha iyi anlıyor,kendilerini daha iyi ifade ediyor ve çözüm odaklı oluyorlar.Allahın yarattığı hiç birşeyde çelişki yoktur ve bilimsel olarakta ispatlanmış.Bugün İslâm dünyasında Kur’an tilâveti esnasında uygulanan makamlarla,Hıristiyan dünyasındaki Kilise okuyuşlarında yer alan makamlar arasında bazı çarpıcı benzerliklerin yaşandığına şahit olmaktayız. Bu durumda Doğu ve Batı’nın bir şekilde birbirini etkilediği veya birbirinden etkilendiği meselesi ortaya çıkmakta olup, hangisinin etkileyen, hangisinin etkilenen olduğu hususu artışmalıdır. İmam Gazali (ö. 1111), İbn Hazm (ö. 1064), Hucvirî (ö.1072) vb. fikir ve ilim adamlarının ağırlıklı olarak musikiyi savunmalarına karşın, fıkıh, tefsir ve hadis ulemasının ekseriyetinin musikiye; özellikle de çalgı aletlerine karşı aleyhtar tavır takındığı bilinmektedir. Bu karıştıklıklarınıda lokman ayetini delil getiriler.

  • @erkanbalaban2532
    @erkanbalaban25322 жыл бұрын

    9- süreçten günümüze taşınarak yaşatılmış ve semahların ilahi bir aşkla dönülmesi edebi bir eylem olarak hayat bulmuştur. Cem ibadetinde, ibadetin yöneticisi peygamber soyundan ve seçkin bir kimse olmak durumundadır.Eğer peygamber soyundan gelen bir kimse ibadet yapılacak beldede mevcut değilse o soydan gelen bir yol önderinin icazet vermesi ile diğer bir kimse de ibadet yönetebilmektedir.Bu anlayış, velayet ve imamet inancından kaynaklanmaktadır.Şura suresi-38.Onlar Rabblerinin çağrısına uyar ve salatı/Dini yasaları ayakta tutar/ona içtenlikle yakarmayı sürdürürler.Aralarındaki işleri ise danışma iledir.Kendilerine yaşamlık /rızıkları olarak verdiklerimizden de Allah rızası için bağışta bulunurlar.Bundan dolayı,ibadet yöneticisi ehlibeyt soyundan gelmek yahut o soydan gelenlerce görevlendirilmek durumundadır.Bu da Kurani bir ilkedir. Ebuʼl-Vefa el-Bağdadi,cem sırasında dönülen semahı ateşe,semah yapanların gönüllerini de oduna benzetmektedir. “Pak (temiz,olgun) olan gönlün kokusunun çok güzel olacağını belirten Bağdadi, nasıl güzel kokusu olan ağaçlar ateşe atıldığında etraflarına güzel koku saçıyorsa, ruhu ve gönlü olgunlaşmış kişilerin (insan-ı kamillerin) semah döndüklerinde yaptıkları dairevi hareketlerin de kalplerine cila verdiğini,aşk ve sevklerini artırdığını” (Gümüşoğlu, 2006:73) ve etrafına o nurla gül kokusu yaydıklarını düşünürler. Semah,Alevilerin ibadeti olan cemlerin ayrılmaz bir parçasıdır.Aleviler için ilahi bir aşka ulaşmaya,o ilahi aşkı ruhunda duymaya ve o aşkla onun güzel isimlerinden herhangi birisini anarak ayakta dönmeye denir. “Semah dönmek, cem içinde yapılan On iki Hizmetten‟ birisidir.Semah dönen canlar;duygunun,sevginin, aşkın dorukta olduğu adeta ayrı bir dünyaya yolculuk edildiği bir trans (trance) halini yaşarlar. Semah,okunan deyiş ve Düvaz-ı İmamların eşliğinde kadın-erkek, din, dil ve ırk ayrımı yapmaksızın „Hak‟ın bir olduğunu‟ tekrar tekrar zikretmektir” (Dedekargınoğlu, 2012: 231).Bu, manevi anlamda talibin “Miraca yükselişi ve Hazreti Hak‟ın Cemaliyle Şereflenmesi” inanışına uygun bir davranıştır.Şeyh Safi Buyruğunda da heva ve hevesten yapılan semahların,gerçek semahlar olmadığı kabul edilmektedir.“Semah öyle olmalıdır ki derviş, semah esnasında ateş içinde olsa yanmamalı, su üzerinde olsa batmamalıdır” (Erbay, 1994:133). O aşk haliyle kişinin, tüm beşeri sıfatlarından arınması ve can‟ın cesedi (bedeni) terk etmesi arzulanmalıdır. Semahın bu aşkla dönülmesi en büyük beklentidir.Bu aşk halinin bir başka anlamı ise semahların yalın ayak dönülmesidir.Çünkü tasavvufi anlamda„ayakkabılar‟ dünyaya bağlılığı ifade ederler. Oysaki Cem Meydanına dünyalık arzular giremez! Bu nedenle, herkes dünyadaki isteklerinden vazgeçerek meydana gelir, arınır ve sorgudan geçer.Ancak arındıktan sonra kendi hayatı için dilek ve isteklerde bulunur ve Hazreti Hak‟a da bu dilek ve isteklerinin gerçekleşmesi için niyaz eder. Meydan evinde aranan bir başka hal ise aşk‟tır.Bu doğrultuda musuki eşliğinde aşk hali aranır ve gönüllerden o aşkın taşması sağlanır.Horasan pirleri “Sema ve musikinin dini törenlerinde coşma için başvurulan yöntemlerden olduğu anlaşılmaktadır.Pirler şöyle demişler.” ġibli gibi aşık olup sema kılsam. Sermest olup raks ve sema kıldı dostlar. Hak‟ı bulup raks ve sema kıldı dostlar.

  • @deyislerturkuler
    @deyislerturkuler3 жыл бұрын

    ♥️♥️♥️

  • @erkanbalaban2532
    @erkanbalaban25322 жыл бұрын

    1- Lütfen sıkılmadan hepsin tarafsız bir gözle okuyun:Cem ve semahı Kuran ve diğer Hak kitaplarından öğrenelim,sünni ve şii alimlerin getirmiş oldukları hadisleri görün. CEM-Hakkı SAYGI(BABA)-Halil Öztoprak,Baki Güngör Dede. Cem, Alevilerin, Bektaşilerin cemaatle birlikte yaptığı, son derece ayrıntılı kurallara bağlanmış ibadet. Cem, yalnızca dinsel nitelikli bir toplantı değil, aynı zamanda hem ruhen yenilenme, yıkanma ve hem de toplumsal ve bireysel sorgulanma yeridir. Cem, Arapça toplanma anlamına gelir. Cem, cami ve cemaat aynı kökten gelen kelimelerdir. Cem'in kaynağı Kırklar Cemi'dir. Cem ibadetini diğer inançlardaki ibadetlerden farklı kılan en önemli unsur;Cem'de bulunanların aynı zamanda toplumda hesap vermekle yükümlü olmalarıdır.Cem'de bulunanlar birbirlerinden "razı olmak" zorundadırlar.Cem'de bulunan bir kişi başka birine dargınsa,bu iki kişinin dargınlıkları giderilmeden, barışmaları sağlanmadan Cem'e başlanmaz.Alevilerin toplu anlamda temel ibadeti olan Cem,bir Dede´nin gözetiminde, önderliğinde yerine getirilir.Cem ibadetine katil, hırsız, yolsuz, düşkün kimseler giremez. Hukuki, dini, örfi ve tasavvufi işleyişlerin tamamının cem ibadeti ile aynı gün ve saatte toplanmış olması gerekir. Duaz, Duazdeh’in kısaltılmış halidir.Duazdeh Farsça olup oniki (12) anlamına gelmektedir.Duaz,Cem âyinlerinde söylenen ve Oniki İmamlar’ın adlarının geçtiği deyişlerdir.Bazen dua olarak da nitelendirilirler. Bu deyişlerde ayrıca Oniki İmamlar’ın yanı sıra başta Muhammed ve Hacı Bektaş Veli olmak üzere Alevî ulularının adları geçmektedir.Alevîlik’te duazın, nefesin, türkünün, deyişin farklı anlamları bulunmaktadır. Fakat günümüzde genellikle “Deyiş” Alevîliği çağrıştıran her melodinin adı olarak benimsenir.Türkü, nefes, duaz da bunların alt adlardır.Alevîlik’te duaz ve deyişlerde kullanılan dil Türkçe’dir. Mersiye, bir edebiyat terimidir. Dîvân Edebiyatı’nda ölen bir kimsenin yiğitliğini, cömertliğini, iyiliğini, yaptıklarını övmek ve ölümünden duyulan acıyı dile getirmek için yazılan şiir türüne mersiye adı verilir. Kutsal günlerde, ölüm törenlerinde mersiye okuyan kişiye de “mersiyehan” denir.Şiili ve Alevilikte mersiye türü Kerbela Olayı ile özdeşleşmiştir. Mersiye, Kerbela vakasını işleyen, Ehlibeyte ve On İki İmamlara bağlılığı, sevgiyi dile getiren bir şiir türüdür. Özelikle Muharrem Ay'ı boyunca söylenen ve Ehlibeyt taraftarlarının olduğu her coğrafyada ve her dilde söylenen ağıtlar bütünüdür mersiyeler. Mersiyelerde zalim olana, haksız olana bir öfke vardır. Yine mazlum olana, haklı olana bir sevgi ve sempati vardır. Mersiyeleri salt ağıt boyutuyla algılamak eksiklik olur. Mersiyeler bu noktada bilinç taşımasıdır. Aynı zamanda ne kadar da zaman geçmiş olursa olsun iyinin unutulmayacağının ve kötünün, zalimin her daim lanetleneceğinin göstergeleridir. Edebi açıdan, Ehlibeyte bağlı olanlar için bir edebi zenginliktir. Gülbank;Alevilik-Bektaşi kültüründe dua, gülbank olarak adlandırılır. Gülbank; Allah’a (c.c.) sığınma, ondan af dileme, dua edip ona yakarma amacıyla okunur. Genellikle kısa ve ahenkli cümlelerden oluşan dualardır.

  • @erkanbalaban2532
    @erkanbalaban25322 жыл бұрын

    19- Lokman suresi-6.7 ayetleri: İnsanlardan, bilgisi olmadığı halde; Allah'ın yolundan saptırmak ve onu alay konusu edinmek için gerçeği boş hadislerle/sözlerle değiştirenler vardır. İşte onlar için aşağılayıcı bir azap vardır.Ona ayetlerimiz okunduğu zaman sanki onları duymamış,sanki kulakları sağırmış gibi,küstahça umursamazlıktan gelir. Öyleyse onu, çok acı veren bir azaptan haberdar et. Ayetinin metninde geçen “lehwe’l-hadis” tabirini “asılsız söz veefsaneler,komedi,hurafe, şirk, vb.” anlamların dışında “müzik, müzik ilmi,müzik aletleri ve müzik dinleme” olarak yorumlayan tefsircilerin sayısı hiçte az değildir.Bilhassa dinî musiki alanındaki çalışmalarıyla tanıdığımız, dakik bir Doğu bilimcisi olan Farmer (ö. 1965)’in nefis tespitine göre Kur’an müzik aleyhine bir tek kelime bile içermiyorken,hadis âlimleri müzik dinlemeyi kınayan;daha doğrusu kınadığı düşünülen hadisleri toplamaya başlamış ve bu hadisler,Hz. Peygamber tarafından hoş karşılandığı bilinen müziğin her türünü yasaklamak için fıkıhçılar tarafından büyük bir şevkle kullanılmıştır. İyide bu lokman suresi neden gelmiş niçin gelmiş,müziği ve çalgıyı yasaklamak içinmi gelmiş? Bu ayetlerde “cahil, inatçı ve kibirli müşrik”tip sergilenmektedir.Türünün bir örneği olan müşrik kişi, “bilgisizce Allah yolundan saptırmak ve onu eğlence edinmek için laf eğlencesi satın almakta”dır. Allah bunların sonunun ne olacağını, alaylı bir üslup ile “İşte ona çok acı verecek bir azabı müjdele” ifadesiyle bildirmektedir.Ayette geçen “bilgisizce” ifadesini basit cehalet olarak anlamak yeterli değildir.Ayetin devamındaki “boş laf satın alır” ifadesine göre, “bilgisizce” ortaya konan iş, bilinçli, teşkilatlı ve programlı bir şekilde yapılmaktadır.Ayetten anlaşıldığına göre, tipi karakterize edilen kişi masallarla, şarkılarla, asılsız hikâyelerle halkı kendisine bağlayıp oyalayarak ilahî vahiyleri alaya almak istemektedir.Niyeti Kur’an davetini alaya almak, maskara etmek ve gülünç duruma düşürmektir.Kafasında Allah’ın diniyle savaşmak üzere bir taktik geliştirmiştir. Bu taktiğe göre,Rasulüllah Allah’ın vahiylerini halka tebliğ etmeye başlar başlamaz,bir tarafta büyüleyici, tatlı sesli bir genç kız müzik konseriyle marifetini gösterecek,diğer tarafta da tatlı dilli bir hikâyeci İran hikâyeleri ve masalları anlatarak ilgiyi üzerine toplayacaktır.Böylece halk “Allah”, “ahlâk” ve “ahiret” hakkında herhangi bir şey dinleyebilecek bir durumda olmayacaktır. Denildiğine göre, ayet-i kerime Nadr b. el-Hâris hakkında nazil olmuştur. Çünkü o Rüstem ve İsfendiyar gibi kimselere ait Acem [İranlı]ların kitaplarını satın almıştı. Nadr Mekke’de oturur, Kureyşliler “Muhammed böyle dedi” dediklerinde buna güler ve onlara Pers hükümdarlarının başından geçen olayları anlatır ve şöyle dermiş:“Benim bu anlattıklarım Muhammed’in sözlerinden daha güzeldir.”Bunları el-Ferra, el-Kelbî ve başkaları nakletmiştir. Bir diğer açıklamaya göre; Nadr şarkıcı cariyeler satın alır ve müslüman olmak isteyen bir kişiyi buldu mu mutlaka bu şarkıcı cariye ile birlikte o kimsenin yanına gider ve ona “Yedir, içir ve şarkı söyle!” derdi. Sonra da şunları söylerdi: “İşte bu, Muhammed’in seni kendisine davet ettiği namazdan, oruçtan ve onun önünde fedakârlık edip çarpışmandan daha iyidir.”[2] 7.ayette“kibir”denen illetin insanı ne hale getirdiği anlatılmaktadır.Bu zihinsel hastalık duyuları devre dışı bıraktırmakta,insana sağduyusunu kaybettirmektedir. Böyle birisinin de bunca ayetler karşısında aklederek gerçeği bulması söz konusu olmamaktadır.Kibirlerine mağlup olmuş bu tür kimselerin durumu Mümin suresinde de konu edilmiştir.Bu lokman suresinde çalgı aleti ve şarkı yasak olarak belirten bir tane bile delil yoktur.Madem bu ayeti getiriyorlar bizde Rum suresinde bir örnek getirelim. Rum suresi-15 ayeti:İman edip salih ameller yapanlar ise cennete sevindirilirler.Ayetinin fasıla kelimesi olan ve (daha önce kısmen değindiğimiz şekliyle) “hıbr” kökünden gelen “yuhberûn” fiilini cennetliklerin cennette pek çok nimete mazhar olmanın ötesinde,

  • @erkanbalaban2532
    @erkanbalaban25322 жыл бұрын

    5- dair söz verenler), gerçekte Allah'a biat etmiş olurlar. Allah'ın kuvvet ve yardımı, o biat edenlerin vefa ve sadakatlerinin üstündedir. Artık kim (verdiği sözden) cayarsa, ancak kendi aleyhine caymış olur. Kim de Allah'a söz verdiği şeyi yerine getirirse, Allah da ona büyük bir mükâfat verecektir. Teslim olacak olan Talip, Hz. Muhammed i ve Hz. Ali yi temsilen onun soyundan gelen bir Rehbere, Pire, Mürşide elini uzatarak teslim olur. Mürşit Müntahine Suresinin ve İlahi yasanın, yolun kuralları olan koşulları telkin edip, Talipte kabul ettikten sonra Fetih Suresinin Ayetleriyle ikrarlarını alır. Talip bu ikrarla yola girmiş Alevi olmuştur. Artık yolun kural ve şartlarıyla hareket etmek zorundadır. İşte Nesebi, beloğlu, soydan gelen Pirlere ikrar vererek yola giren, Nasib isteyen yol oğlunun da hepsine verilen isim Alevi ismidir. Günümüze kadar gelen anlatımlarda;Hicretin meydanı olan cem’e girerler.Cem/semahın tarihine bir bakalım. birinci yılından itibaren Medine'de Hz.Muhammed'in mescidinde ve Hz.Fatima-tül Zehra'nın evinde, seçkin 23 sahabe ve 17 müslüm bacılar ile yapılan tasavvufi gece ibadetleri Hz. Ali tarafından yönetiliyordu. Bu ibadetin yerine ve şekline de Kırklar Cemi denir. Burada yetişen ve kırklardan biri olan Cabir el Ensari Hazretleri, bu ibadeti gizli zikir olarak sürdürmüştür.Bu ibadetin tanımını yaparken,Müslüman dininin``Minhaç``(Batıni)yani, mistik düşüncesine,`Tasavvuf Erkanı``denir.Öz Türkçeyle anlatacak olursak, Hz Muhammed ve Hz.Ali tarafından yorumlanan, uygulanan, yapılan, ibadet ve inanç sistemidir.Bu sisteme mensup bir çok tarih bulunmaktadır.Onun içindir ki, bu tarikatların büyük bir çoğunluğu Hz. Ali soyundan gelen evlatlara dayanır. Cemin asıl amacı Kamil insan olma yolculuğunu temsil eder.O semah kişinin Hakk-Muhammed-Ali aşkıyla kendinden geçmesini,çoşmasını ifade eder. semah bu manada bir yüceliştir. Allaha yöneliştir. ,adeta kanat çırparak hakka doğru yönelişin manevi bir yolculuktur.Arapça kökenli bir kavram olan „semâh‟sözlükte işitmek, uçmak ve gökyüzü gibi anlamlara karşılık gelmektedir. Alevilikte „semâh‟, Mevlevilikte „semâ‟, Kadirilikte „devrân‟, Rufailikte „zikr- î kıyâm‟adları ile anılır. Semâh sırasında, Alevilikte Türk (Horasan) çalgısı olan saz (bağlama) kullanılırken, diğer tarikatlarda ney, davul, kudüm, mekkâre ve def kullanılmaktadır. Alevilikte semâh,bir ibadet biçimi olup ilahî vecd (âşk) ile Allah‟la bütünleşmektir. “Kırklar Semâhı cem ibadetinin özüdür ve Miraç dönüşünde Kırklar Meclisine uğrayan Hz. Muhammed‟in onlarla birlikte döndüğü semâhı temsil etmektedir.Zira Kırklar Meclisi menkıbe sinde Hz . Muhammed‟in Miraçtan dönüşünde Kırklar Meclisine uğradığı ve bu mecliste kemerbest ile dönülen semâhı ümmetine sünnet (eylem /davranış ) olarak bıraktığı söylenir. Semâh, Alevilikte ve Bektaşilikte cem ayinlerinde Allah‟a ibadet ve zikir niyetiyle evrenle ve evrenin içindekilerle bütünleşerek „Âlemlerin efendisini zikir ve tespih ederek dönme‟ (Zümer/75) manasındadır. Bu ayette, cennet ehline Allah’ın tecellisi olarak Allah’ın azametinin, kibriyasının gösterileceği bildirilmektedir.Gösterileceği bildirilen bu ilahî tecelli, çok sanatsal bir benzetme ile ifade edilmiştir. Zümer suresi-75: Meleklerin(evrendeki tüm güçler) de Arşın çevresinde dönerek Rablerini hakkıyla değerlendirmesiyle ,düzeninde ilerlerler. Artık onların arasında adaletle hüküm verilmiştir ve ‘’Hakkıyla değerlendirme alemlerin Rabbi Allah’a özgüdür’’denilmiştir.içten geldiğince dönülür, kesinlikle folklorik (oyun) görülemez.Zaman içinde figürleri oluşmuştur.Onun için semâh yöreden yöreye değişir. Aleviler, semâhın ibadet olduğu için ancak ayin-i cemde ve meydan sofrasında (pir veya mürşit huzurunda) dönülebileceğini belirtirler” (Tekin, 2011: 340-341). Semâhın, bu anlamda folklorik birer öğe olmadığına ilişkin geleneğin içerisinde çok sık

  • @namaslan2754
    @namaslan27545 жыл бұрын

    Çok güzel oynuyorlar tam festival havasında bunun adı kültürel geneleksel faliyet

  • @SonsuzNefer

    @SonsuzNefer

    4 жыл бұрын

    Oynamak değil semaha durmaktır semah dönmektir

  • @ilhamiaslan414

    @ilhamiaslan414

    4 жыл бұрын

    @@SonsuzNefer kardeşim meydanlar da yapılan semahların başlığı şöyle ALEVİ KÜLTÜR FERTİVALİ..bunu ben yazmıyorum..sadece bende söylemiyorum sen önce videoların baslık yazılarını incele kardeşim

  • @melikeyaz109
    @melikeyaz109 Жыл бұрын

    Temas olması ve özellikle öpmek hiç hoş değil bence ..

  • @hacuygun9405
    @hacuygun9405 Жыл бұрын

    Enfal suresi 35 Ayet onların kabe,nin huzurundaki namazları ise ıslık çalıp el çırpmakdan başka birşey degil o halde inkar ve nankörlügünüzden dolayı tadın azabı

  • @demiradam4130

    @demiradam4130

    Жыл бұрын

    Ula haci yine havlamışsın 🦴

  • @hacuygun9405

    @hacuygun9405

    Жыл бұрын

    @@demiradam4130 Allah'ın ayeti hayvanlık neresinde😈😈😈😈