Dücane Cündioğlu, Bİ'E, Felsefe Dersleri 14, Cenab-ı Aşka Dair, 19 Mart 2016

Пікірлер: 11

  • @salihkaraca9592
    @salihkaraca95923 жыл бұрын

    Bu adamın kıymetini ölmeden bilin

  • @farukzengin4486
    @farukzengin44863 жыл бұрын

    01:50:00 Nesimi (Ö.1417): Bezm-i ezelde içmişem vahdet meyinün cür'asın Şol cür'a kim tâ ebed sermest ü mahmur olmuşam

  • @farukzengin4486
    @farukzengin44863 жыл бұрын

    01:44:00 Maddi nesnelerden alınan haz eylemin miktarı arttıkça azalır. O yüzden eskiler maddi nesnelere yapılan yatırımı hırs ve ihtiras ile izah ederlerdi. Çünkü bunlar geçici olduğu için sonsuz bir haz verme olanağına sahip değildiler.

  • @agir_fotonlar
    @agir_fotonlar2 жыл бұрын

    2:09:00 Aşkı değerli kılan... 2:10:00 Tutku sahipleri özlem duyar. 2:12:00 güvenlik duygusu , birisinin avı , birisinin pençesinde 2:15:00 Canı hazla sukuna kavuşturabilirsiniz. Hazda edilgendiriz. Haz bizi güven getirir. Aşk can sıkıntısını yok eder. Öyle bir şeye tutulmalısınız ki elde edememelisiniz , ederseniz güvenlik sona erer. 2:17:00 Fuzuli

  • @hamzamuttlu
    @hamzamuttlu3 жыл бұрын

    Gerçi cânândan dil-i şeydâ içün kâm isterem Sorsa cânân bilmezem kâm-ı dil-i şeydâ nedür

  • @farukzengin4486

    @farukzengin4486

    3 жыл бұрын

    02:17:34

  • @alialparslan5816
    @alialparslan58163 жыл бұрын

    Düccane Bey videolarınızı keyifle izliyorum fakat 1.75 hızlandırarak.

  • @Ozaaannn
    @Ozaaannn Жыл бұрын

    Cenab-ı Aşka Dair Cenab-ı Aşka Dair derken “dair yani tüketilemez oluşunu dikkate alarak onu anlatmayız. “Dair” diyerek etrafında dolaşmaya,yaklaşmaya çalışacağız. Aşk dediğimizde zihin iki şeyi düşünüyor. Bir aşık olmalı (seven) bir maşuk olmalı (sevilen) ve ikisinin arasındaki ilişkinin özü “aşk” olmalı. İkisi birbirini gerektiren şeylerdir. Mantıkta buna izafiyet kategorisi denir. Babası olmayan oğul,oğlu olmayan baba olmaz. Buna “lazım” ve “melzum” denir, birbirini karşılıklı olarak gerektirir. Aşk ile sevgi (love and fondness) arasında fark vardır. Duyular ve duygular vardır. O duygu ve düşünceye göre bizde tasarımlar vardır. O tasarımlar düşünceye düşünce de akletmeye dönüşür. Bilincin kademeleri vardır. Biz genelde tasarım düzeyinde konuşmayı severiz. Doğrudan tikele(particular) bağlı, doğrudan dış dünyaya bağlı. Halk genel olarak bu tikellere(particular) bağlı olarak düşünür. Çok hızlıca bir tüme varım yapar ve geneller. Ne kadar genel olursa olsun “tümel”(universal,whole,every) olamaz tümel olması için aklın devreye girmesi gerekir. Bu da çok zordur.ye Çünkü aklın terbiye edilip eğitilmesi gerekir. Aşkı duygu düzeyinde değil, akıl düzeyinde algılamamız gerekir. Neden? Aşkı kendi mutlaklığında kavrayabilirsek altındaki bütün tikelleri (particular) de kavrayabiliriz. Sokrat iki soru sorar; Aşk bir şeyin bir şeye yönelik mi,yoksa hiçbir şeye yönelik aşkı mıdır? Bir şeyin aşkı olması gerekir, ya da olmaması. Neye aşk dememiz gerekir? Aşkın nesnesini dile getirsek(aşık olunan madde)aşk açığa çıkar mı? Aşk dediğimizde herkes bir şey hisseder, zihninde bir şeyler oluşur. Sevdiğin kişiyi düşününce aşkı anladağımızı düşünürüz. Sevgiden (fondness) dan farkı nedir? “mevlana’ya sormuşlar aşk nedir? Diye, ben olda gör demiş.” Aşktan konuşmak için yaşamak gerekir mi? Eğitilmemiş zihinler bir şeyi kavrama getirmekte başarısız oldukları için açıklayamazlar. Çünkü subjektif (öznel) olduğunu düşünürler. Sokrates ikinci sorusunda; Aşk bir arzu istek ise sahip olduğumuz şeye mi yoksa yoksa sahi olmadığımıza mı aşık oluruz. “erkek kadına aşık olur. Aşk biter”. Sahip olduklarında tutma arzusu ortadan kalkar. Ya bu aşk gerçek ise, insan tuttuğu şeyi bırakır mı? Eğer insan elde ettiği şeyi sahiden istemiyorsa değişir,aşk biter. “Aşkta bilinç var mıdır?” tutku(passion) tutulmaktan gelir. Bir kıza tutuldum, derken kız erkeği tutmuş olur. Erkeğin tercih hakkı yoktur. Buna maruz kalmıştır. Aşk derken fiil olarak değil infial olarak yani aksiyon olarak bir passion olarak söyleriz. Bizim geleneğimizde “meczup” denir. Meczup, cezbeden gelir. Cazibesine tutulmuş demektir. Cezbeli olan aşığı çeker mıknatıs gibi. Aşkta seven özne değildir. “Aşık maşukta aşıktan ziyadedir. Aşkta sevilen kişi sevenden daha fazla pay alır. Aşkı tanımlamak için bazı kavramlar gerekir. Spinoza, “insanın özü arzudur, Tanrının özü kudrettir” der. İnsanı tanımlamak için üç kavram kullanır; Conatus: survive, yaşamda kalmadır yaşamı sürdürme isteğidir. Appetitus: güdülerin çalışmasıdır. İştah, şehvet, istem dışı faaliyetlerdir. Bilinç kesinlikle yoktur. Cupidatas: (desire) voluntas, arzu demektir. Appetitus’tan farkı he deneyemlediğimiz bir şeyi arzulamaktır. Yediğin daha önceki yemek gibi,alışkanlıkları yapmak gibi. Bilinç isteğe eşik ediyor. Deneyim eşlik ediyor. “Arzuladığımız bir şeyi elde edemediğimiz an elem, ızdırap ortaya çıkar.” Arzuladığımız bir şeyi elde ettiğimizde ise sevgi(affection or fondness) açığa çıkar. Sevmek arzuladığımız bizde sevinci uyandıran şeye yönelik istek artık sevgi olur. Bu kavramlara göre aşk ve sevgi (love or fodness) aynı olamaz. Eğitilmemiş bilinçler subjektif(öznel) olduğunu düşündüğü için açıklayamazlar. Akıl kavrama ulaştığında, her şeyi yerine tutarlı bir şekilde koyar. Duyguları kavrama getirmek mümkündür. Sevmekle beğenmek arasındaki fark; her şeyi beğenmek zorunda değiliz, aşk nerede? Kant, hoşlanmada zorunluluk ve genellik yoktur, özneldir der. Tikeldir. Güzel dersek başka birinin de onayına ihtiyaç duyulur. Analitik yargılar hem tümeldir hem zorunludur (2*2=4). Estetik duyular tümeldir ama zorunlu değildir. Aşk bulunabilen bir şey değildir. Karşılaşılan bir şeydir. Hazda acı, acıda haz vardır. Sevilen şey önemli değildir. Sevilen şeyin kendisinde uyandırdığı duygudur önemli olan. Kişinin aşık olmasının sebebi nesne ile kurduğu ilişkidir. İnsan ömründe kaç defa aşık olabilir? Aşık olmak çok nadir gerçekleşir. Ödenilen bedel hesap edilemez. Pişmanlık duyulamaz. Aşk şehvetin eşlik ettiği ifrat-ı muhabbet(yüksek muhabbettir.) Libido bizi yaşamda tutmaya çalışır, ürememizi ister. Yüksek sevgi ile birleşince aşk ortaya çıkar. Birini arzulamak doğaldır. Fakat toplum kuralları ve eğitim bunun önüne geçer. Bu yüzden tecavüzcüleri cezalandırırız. Kontrol edilmesi gerekir. Ne zaman yüksek sevgi ile birleşirse aşk açığa çıkar. Bir şey bilinçsizce arzulanıyorsa o hırs ve ihtiras olur. Dünyevi, maddi, nesnelerden alınan haz eylemin miktarı arttıkça azalır.(sürekli dondurma yemek,film izlemek, haz verilen şeyin sürekli yapılması acıya dönüşür.) bunlar geçici olduğu için sonsuz haz verme kaynağına sahip değildir. Aşkın başlangıcında özlem vardır. Hiç sahip olmadığımız bir şeye değil kaybettiğimiz bir şeye sahip olmaktır. Birinin kollarında güvende olmak isteriz. O yüzden aşk bir lütuf(grace). Aramakla sunulmaz. Sunulur, verilir. Herkese nasip olmaz. Gazali; insan sever, muhiptir.(seven kişi) muhip varsa mahbup(sevilen kişi)vardır. İnsan ilk neyi sever? (“mahbupu evveli nedir?”) insan ilk olarak kendini sever. O yüzden ilk kendisini özler. Ölümden bu sebeple korkar. Yokluk, ona ölüm gibi gelir. Peki insan ikinci olarak ne sever? Kemalini(yetkinliğini) insan var olmak ister, ve tamamlanmak ister. “kemal” ikiye ayrılır. Kemal-i Evvel ve Kemal-Sani. Birincisi var olmaktır. İkincisi o varlığı en yetkin hale taşımaktır. En yetkin aşamaya dönmekte başladığı yere gelmektir. İnsan tutkuda bütün efkarını (wratful) unutur. O tutku dışında, insana hiçbir sıkıntı, sıkıntı yapmaz. Söylesene senin tutulacak bir şeyin var mı? Ozan

  • @iatabey
    @iatabey Жыл бұрын

    Harika tek kelime ile

  • @nazannazan171
    @nazannazan1713 жыл бұрын

    Teşekkür ederim

  • @2006Kapo
    @2006Kapo3 жыл бұрын

    Dücane Hocam, bu konuyu iyi bildiğinizden emin misiniz?

Келесі