Can we ask for help from the dead? / Kerem Önder

Can we ask for help from the dead? / Kerem Önder
* And do not say about those who are killed in the way of Allah, "They are dead." Rather, they are alive, but you perceive [it] not. (Surah Al- Baqarah, verse 154)
* The hadith deniers and Wahhabi / Salafists say it is shirk to ask for help from the dead.
* Evidence from the Qur'an and Sunnah of asking for help from the dead
Web / keremonder.com
Facebook / / kereminden
Twitter / / keremonder1
Instagram / / kerem_onder
SoundCloud / / keremonder
English Subtitle Channel / / keremonderenglish
German Subtitle Channel / / keremonderdeutsch

Пікірлер: 313

  • @gokturklerkayiboylari6463
    @gokturklerkayiboylari64634 жыл бұрын

    FATİHA SÜRESİ (5.ayet) اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُۜ İyyâke na’budu ve-iyyâke nesta’în Rabbimiz! Sadece sana kulluk eder ve sadece senden yardım isteriz.

  • @gurkanunal1088

    @gurkanunal1088

    3 жыл бұрын

    O zaman hiç kimseden yardım istememlisin senin anlayaşına göre?

  • @gokturklerkayiboylari6463

    @gokturklerkayiboylari6463

    3 жыл бұрын

    @@gurkanunal1088 Ölülerimizden yardım istenmez medet dilemez eger sen türbelerdeki ölülerimizi ve ALLAH dostları ölmemiştir diridir dedin zaman ölümsüz baki kılıyorsun o zaman eşi benzeri olmayan YÜCE ALLAHA eş benzer koşarsın ihlas süresini inkar etmiş olursun. İnsanlardan YÜCE ALLAH tan yardım istersin dünyalın için ahiretin kurtuluşuda yannız YÜCE ALLAH tan ve şefaat yannız YÜCE ALLAH tan istersin.

  • @dinisohbetpaylasm1330

    @dinisohbetpaylasm1330

    3 жыл бұрын

    “Yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım isteriz.” (Fatiha 1/5) ayeti tekrarlattırılarak Allah’tan başkasından yardım istenmeyeceği hususu zihinlerimizde canlı tutulmuştur. Havaya ve suya ve gıdaya olan ihtiyacımız, nasıl maddi hayatımızın canlı tutulması için gerekli ise Allah’tan başkasına ibadet edilmeyeceği, ondan başkasından yardım istenemeyeceği konusunun hava gibi, su gibi gıda gibi devamlı tekrarlanması manevi hayatımızın canlı tutulması için gereklidir.

  • @dinisohbetpaylasm1330

    @dinisohbetpaylasm1330

    3 жыл бұрын

    ﴾107﴿ Yine bilmez misin ki göklerin ve yerin mülkiyet ve hükümranlığı yalnız Allah’ındır. Sizin için Allah’tan başka ne bir dost ne de yardımcı vardır. اَلَمْ تَعْلَمْ اَنَّ اللّٰهَ لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَص۪يرٍ ﴿١٠٧﴾

  • @aklister2801

    @aklister2801

    2 жыл бұрын

    @@dinisohbetpaylasm1330 Niye bir yerin kırıldığında gidip doktora "doktor beni iyi et" diyorsun madem? Ben Allahtan başkasından medet ummuyorum Allahın sevdiği peygamberimin Allah üstünde hatrı olduğundan onun hatrına benide affet diye dua ederim bu peygamerime taptığıma veya Allahın üstünde gördüğüm dolayısıyla şirk koştuğum anlamına gelmez.

  • @mpamuk
    @mpamuk4 жыл бұрын

    Ölen kişinin bu dünyada ilişiği kesilmiştir aksini söyleyen ehli sünnet değil sufidir.

  • @dinisohbetpaylasm1330

    @dinisohbetpaylasm1330

    3 жыл бұрын

    اَلَمْ تَعْلَمْ اَنَّ اللّٰهَ لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَص۪يرٍ ﴿١٠٧﴾﴾107﴿ Yine bilmez misin ki göklerin ve yerin mülkiyet ve hükümranlığı yalnız Allah’ındır. Sizin için Allah’tan başka ne bir dost ne de yardımcı vardır.

  • @tayfuryucel3259

    @tayfuryucel3259

    Жыл бұрын

    Gerçek sufiler Ehli sünnettir zaten.Bu videoda her oldu denilenin aslında ölü olmadığı anlatıyor Kur-an-kerim ve Hadis ler işığında

  • @altnorda7391

    @altnorda7391

    4 ай бұрын

    Bilmeden konuşmak ahmaklıktır

  • @sedatboguc2042
    @sedatboguc20424 жыл бұрын

    Allah tan istemek varken niye ölüden isteyeyim anlamadım gitti

  • @mukenpasa

    @mukenpasa

    4 жыл бұрын

    anlamama sebebin kibrin ve cehaletin.bunun altında da şeytan ve nefis var.hakaret amacıyla söylemiyorum ama gerçek bu..kendi aklına çok güveniyorsun beğeniyorsun..ayet ve hadislerde var olan mezhep imamları başta olmak üzere yüzlerce islam aliminin kıymetli kitaplarında binlerce kez cevaz verdiği bir mevzuya hala muhalefet ediyorsun.üstüne üstlük kum tanesi kadar ilmin olmamasına rağmen.arapça bilmezsin hadis kelam tefsir tasavvuf konularına vakıf değilsin.ben senden daha cahilim ama haddimi biliyorum.Allah cümlemizi ıslah eylesin

  • @yadshrsakini9418

    @yadshrsakini9418

    4 жыл бұрын

    @@mukenpasa Allahdan başqa ibadətə layiq olan haqq məbud yoxdur.

  • @mukenpasa

    @mukenpasa

    4 жыл бұрын

    @@yadshrsakini9418 var mı dedik ?

  • @isatandogan2366

    @isatandogan2366

    4 жыл бұрын

    @@mukenpasa bak sende şuan hıcanın dediğine göre yargılıyosun peki o ayetin tefsirine baktınmı ne demek istiyo

  • @isatandogan2366

    @isatandogan2366

    4 жыл бұрын

    @@mukenpasa git başka hocaların dediğine de bak hangisi daha iyi delil gösteriyosa

  • @talhafarqin9959
    @talhafarqin99594 жыл бұрын

    Selefıler tahiyat okumayacaksa sizde fatiha okumayın öyleyse yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz demeyin kafamıza göre takılacağız diyin

  • @servetkaymaz6082

    @servetkaymaz6082

    4 жыл бұрын

    Onu duyar duymaz aklıma bu geldi Allah'ım sadece senden yardım diler sadece ibadet ederiz. Dua bir ibadettir ibadette Allah'a c.c yapabilir

  • @hasancakmak2887

    @hasancakmak2887

    4 жыл бұрын

    @@servetkaymaz6082 hoca burda zaten vesile den bahsediyor. Yani Allah izin vermeden kimse yardim edemez. Ama bir kişinin hurmetine edebilir diyor. Buda Ehli sunnetin goruşu. Yani Allah izin vermicek ama ben medet ya geylani dicem hayir olmaz. AMA Allah izin verirse geylani de yardim eder ghazali de yardim eder

  • @talhafarqin9959

    @talhafarqin9959

    3 жыл бұрын

    @Furkan Furkan aynen Abe vallahi bize diyorlardı Kı siz kabre girince sizin yerinize sözde Gavs yani menzil şeyhi kabir sualine cevap verecek DİE Allah gerçekten hidayet etsin ne diyelim ki saf garibanllar menkıbe dinlemekten ne yapacaklarını bilmiyorlar kafa Bi milyon resmen

  • @hidilburak7365

    @hidilburak7365

    2 жыл бұрын

    Talha farqin süper cevap tebrikler kardeşim

  • @gokmenkaral

    @gokmenkaral

    10 ай бұрын

    Fatiha suresindeki, (Yalnız senden yardım isteriz) mealindeki âyet-i kerime, ölünün de, dirinin de bir şey yapmasına tesir eden kudretin, Allahü teâlâdan başka bir güç olduğunu göstermez. Mesela acıkan kimsenin, hiçbir sebebe yapışmadan, (Ya Rabbi, beni doyur) demesi, bu âyete uygun değildir; çünkü Cenab-ı Hak, doyurmak için yemek yemeyi sebep kılmıştır. Yemek yiyip doyanın da, doymayı Allah’tan bilmesi gerekir. Rabbimiz, yemek yemeden de doyurur; fakat yemek yenmesini sebep kılmıştır. (Yalnız senden yardım isteriz) diyen kimsenin fırıncıya gidip, (Bana ekmek ver) diye ondan yardım istemesi Allah’tan başkasından yardım istemek değil, Allahü teâlânın emrettiği sebeplere yapışmak olur. Ölü veya diri Evliyadan yardım istemek de, sebeplere yapışmaktır. Sebeplere yapışmak da, Allahü teâlânın emrine uygundur.

  • @zeynebh364
    @zeynebh3645 жыл бұрын

    Okuduğunuz ayette onlar diridir diyor evet ama onlardan yardım isteyin diyor mu, aksine ben size şah damarinizdan yakınım benden isteyin buyurmuyormu

  • @sadecemusluman4350

    @sadecemusluman4350

    4 жыл бұрын

    Kardeş insanlardan yardım istemeyi men eden bir dolu hadis var ve ümmeti Muhammed in alimleri icma etmişki ölülerden yardım isteyen şirk koşmuştur delil isteyene kuran sünnet ve ulemadan delil atabilirim

  • @kenasuka5894

    @kenasuka5894

    4 жыл бұрын

    HELALBE ASLAN PARCASI

  • @bilalpolat5585

    @bilalpolat5585

    4 жыл бұрын

    Kardeşim sana katılıyorum bu konular ince konular malesef herkes anlıyamıyor.

  • @deville6511

    @deville6511

    3 жыл бұрын

    @@sadecemusluman4350 Örnek hadis göstersene

  • @oncetevhidd

    @oncetevhidd

    3 жыл бұрын

    @@sadecemusluman4350 Diri de de aynı şey geçerlidir

  • @alihan6877
    @alihan6877 Жыл бұрын

    Sen varya sen adamsın mubarek. Bütün vesveselerimi yok etti bu mantıklı sözler. Kuranı ne güzel anlatıyorsun Allah senin bu dünyadada ahiretdede makamını yükseltsin kerem önder ağabeyim.

  • @gokturklerkayiboylari6463
    @gokturklerkayiboylari64634 жыл бұрын

    İSRA SÜRESİ (17/22.ayet) لَا تَجْعَلْ مَعَ اللّٰهِ اِلٰهًا اٰخَرَ فَتَقْعُدَ مَذْمُومًا مَخْذُولًا۟ ﴿٢٢﴾ İsra süresi (17/22) Sakın, Allah ile beraber başka bir ilâh edinme! Yoksa kınanır, yapayalnız ve yardımsız bir halde oturup kalırsın.

  • @dinisohbetpaylasm1330

    @dinisohbetpaylasm1330

    3 жыл бұрын

    اَلَمْ تَعْلَمْ اَنَّ اللّٰهَ لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَص۪يرٍ ﴿١٠٧﴾﴾107﴿ Yine bilmez misin ki göklerin ve yerin mülkiyet ve hükümranlığı yalnız Allah’ındır. Sizin için Allah’tan başka ne bir dost ne de yardımcı vardır.

  • @sedatboguc2042
    @sedatboguc20424 жыл бұрын

    ölümsüzdür diyor yardım iste diyor mu?.şah damarinda yakin olan Allaha dua iste olmaz mi.

  • @semihadiguzel

    @semihadiguzel

    4 жыл бұрын

    Peygamberimiz sav Hacca giden Hz. Ömerden dua istemiştir. Onlardan daha iyi bildiğini iddia etmiyorsan sus

  • @qarazadrsad7123

    @qarazadrsad7123

    3 жыл бұрын

    Tabi ki olur

  • @sigmahasann

    @sigmahasann

    3 жыл бұрын

    @Ezimli Amil hadis te git araştır

  • @sigmahasann

    @sigmahasann

    3 жыл бұрын

    Maide Suresi﴾35﴿ Ey iman edenler! Allah’tan korkun, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda çaba harcayın ki kurtuluşa eresiniz.

  • @sigmahasann

    @sigmahasann

    3 жыл бұрын

    TEVESSÜL HAKKINDAKİ KUR’AN’DAN DELİLLER Yusuf Suresi﴾97﴿ "Ey babamız! Bizim günahlarımızın affını dile! Çünkü biz gerçekten hata ettik" dediler. Nisa Suresi﴾64﴿ Biz her bir peygamberi, Allah’ın izniyle, ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Eğer onlar kendilerine kötülük ettiklerinde sana gelseler de Allah’tan bağışlanmayı dileselerdi, peygamber de onlar için mağfiret dileseydi, elbette Allah’ı ziyadesiyle affedici ve esirgeyici bulurlardı. Bakara Suresi﴾61﴿ Hani siz, “Ey Mûsâ! Biz bir tek yiyecekle dayanamayacağız. Bizim için rabbine dua et de bize toprağın mahsullerinden; sebzelerinden, kabakgillerinden, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bitirsin” demiştiniz. Mûsâ ise, “Daha iyiyi daha kötü ile değişmek mi istiyorsunuz? Şehre inin; istedikleriniz orada var” dedi. Zillete, fakru zarurete mahkûm oldular; Allah’ın gazabına uğradılar. Bu durum, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri ve haksız yere peygamberleri öldürmelerinin, bu yaptıkları da isyan etmeleri ve haddi aşmalarının sonucuydu. Maide Suresi﴾112﴿ Havâriler "Ey Meryem oğlu Îsâ! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" diye sormuşlardı. O şöyle cevap verdi: "Eğer iman etmiş kimseler iseniz Allah’a saygılı olun." Bakara Suresi﴾89﴿ Onlara Allah katından ellerindekini (Tevrat) doğrulayan bir kitap gelince, daha önce kâfirlere karşı zafer isterlerken işte şimdi bilip tanıdıkları (Kur’an) kendilerine ulaşınca onu inkâr ettiler. Allah’ın lâneti böyle inkârcılaradır. Yusuf Suresi﴾36﴿ Onunla birlikte zindana iki delikanlı daha girdi. Onlardan biri, "Ben rüyada şarap yaptığımı gördüm" dedi. Diğeri de, "Ben de başımın üstünde bir ekmek taşıdığımı gördüm. Kuşlar ondan yiyordu. Bunun yorumunu bize bildir. Kuşkusuz biz seni bu işleri iyi bilen biri olarak görüyoruz" dedi. Yusuf Suresi﴾93﴿ Şu benim gömleğimi götürün de onu babamın yüzüne koyun, gözleri görecek duruma gelir; bütün ailenizi de bana getirin." Bakara Suresi ﴾248﴿ Peygamberleri onlara "O’nun hükümdarlığının alâmeti, içinde rabbinizden bir sekînet, Mûsâ ve Hârûn ailelerinin bıraktıklarından bir bakiye bulunan ve meleklerin taşıdığı tabutun (sandığın) size gelmesidir" dedi. Gerçekten inanıyorsanız bilin ki, bunda sizin için büyük bir işaret vardır. Maide Suresi﴾35﴿ Ey iman edenler! Allah’tan korkun, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda çaba harcayın ki kurtuluşa eresiniz. Münafıkun Suresi﴾5﴿ Onlara "Gelin, Allah’ın resulü sizin için bağışlama dilesin" dendiğinde başlarını çevirirler ve büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün.

  • @sinanomer3321
    @sinanomer33215 жыл бұрын

    Uzun süredir itikadı düzgün bir hoca görmemiştim ne tv’de ne youtube’da şükür ehli sünnet bir hoca görmek nasip oldu!

  • @islamicshares8675

    @islamicshares8675

    5 жыл бұрын

    Sinan Ömer bak sana bir kardeşin olarak söylüyorum bu adam ayetleri yanlış yorumluyor kendinin cemaatine göre sana tavsiyem olsun dinini iyi araştır ve hiç bir zaman unutma din Kuran ve sunnet üzerine kurulur

  • @merictemur5803

    @merictemur5803

    5 жыл бұрын

    İhsan şenocak, Nureddin yıldız, Muhammed Emin yılıdırm, Cübbeli ahmet hoca, Ebubekir sıfil, Fatih çıtlak, Abdülmetin balkanloğlu, Fatih Kalender hocalarımız da ehli sünnettir. Takip edebilirsiniz inşaAllah

  • @bilalpolat5585

    @bilalpolat5585

    4 жыл бұрын

    Kardeşim ilim sahibi olmak çok zordur bunların ilmi yardımdır iyi niyetlidir ama eksik yorum yapıyor .müslüman hiç bir zaman ölmez ama öldükden sonra yardım istenmez.

  • @sadkacar7389
    @sadkacar73894 жыл бұрын

    iyyakenagbudu ve iyyakenesteiin.

  • @fatihyldz4546

    @fatihyldz4546

    3 жыл бұрын

    Maide Suresi ﴾35﴿.Ayet Ey iman edenler! Allah’tan korkun, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda çaba harcayın ki kurtuluşa eresiniz. Eğer Allah'tan başkasından yardım istenmez diyorsanız , Hasta olunca doktordan yardım istememeye var mısınız :)

  • @sadkacar7389

    @sadkacar7389

    3 жыл бұрын

    @@fatihyldz4546 hasta olduğumda ben kabirden ölülerden yardım istemiyorum ama

  • @fatihyldz4546

    @fatihyldz4546

    3 жыл бұрын

    @@sadkacar7389 lafı değiştirme Allah'tan başkasından yardım istemeye şirk dersen o zaman hastalandığında doktora gidip ondan yardım istemek de şirk olur

  • @fatihyldz4546

    @fatihyldz4546

    3 жыл бұрын

    @@sadkacar7389 Yusuf Suresi﴾97﴿ "Ey babamız! Bizim günahlarımızın affını dile! Çünkü biz gerçekten hata ettik" dediler. Nisa Suresi﴾64﴿ Biz her bir peygamberi, Allah’ın izniyle, ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Eğer onlar kendilerine kötülük ettiklerinde sana gelseler de Allah’tan bağışlanmayı dileselerdi, peygamber de onlar için mağfiret dileseydi, elbette Allah’ı ziyadesiyle affedici ve esirgeyici bulurlardı. Bakara Suresi﴾61﴿ Hani siz, “Ey Mûsâ! Biz bir tek yiyecekle dayanamayacağız. Bizim için rabbine dua et de bize toprağın mahsullerinden; sebzelerinden, kabakgillerinden, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bitirsin” demiştiniz. Mûsâ ise, “Daha iyiyi daha kötü ile değişmek mi istiyorsunuz? Şehre inin; istedikleriniz orada var” dedi. Zillete, fakru zarurete mahkûm oldular; Allah’ın gazabına uğradılar. Bu durum, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri ve haksız yere peygamberleri öldürmelerinin, bu yaptıkları da isyan etmeleri ve haddi aşmalarının sonucuydu. Maide Suresi﴾112﴿ Havâriler "Ey Meryem oğlu Îsâ! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" diye sormuşlardı. O şöyle cevap verdi: "Eğer iman etmiş kimseler iseniz Allah’a saygılı olun." Bakara Suresi﴾89﴿ Onlara Allah katından ellerindekini (Tevrat) doğrulayan bir kitap gelince, daha önce kâfirlere karşı zafer isterlerken işte şimdi bilip tanıdıkları (Kur’an) kendilerine ulaşınca onu inkâr ettiler. Allah’ın lâneti böyle inkârcılaradır. Yusuf Suresi﴾36﴿ Onunla birlikte zindana iki delikanlı daha girdi. Onlardan biri, "Ben rüyada şarap yaptığımı gördüm" dedi. Diğeri de, "Ben de başımın üstünde bir ekmek taşıdığımı gördüm. Kuşlar ondan yiyordu. Bunun yorumunu bize bildir. Kuşkusuz biz seni bu işleri iyi bilen biri olarak görüyoruz" dedi. Yusuf Suresi﴾93﴿ Şu benim gömleğimi götürün de onu babamın yüzüne koyun, gözleri görecek duruma gelir; bütün ailenizi de bana getirin." Bakara Suresi ﴾248﴿ Peygamberleri onlara "O’nun hükümdarlığının alâmeti, içinde rabbinizden bir sekînet, Mûsâ ve Hârûn ailelerinin bıraktıklarından bir bakiye bulunan ve meleklerin taşıdığı tabutun (sandığın) size gelmesidir" dedi. Gerçekten inanıyorsanız bilin ki, bunda sizin için büyük bir işaret vardır. Maide Suresi﴾35﴿ Ey iman edenler! Allah’tan korkun, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda çaba harcayın ki kurtuluşa eresiniz. Münafıkun Suresi﴾5﴿ Onlara "Gelin, Allah’ın resulü sizin için bağışlama dilesin" dendiğinde başlarını çevirirler ve büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün. Maide suresi 35. ayet-i kerimede, وَابْتَغُوا إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ “O'na vesile arayın" buyrularak, tevessül etmemiz emredilmiştir. Peki, neyle tevessül edeceğiz. İşte bu kısım açıklanmamış ve mutlak bırakılmıştır. Tevessül üç şeyle yapılabilir. Birincisi: Allah'ın isim ve sıfatlarıyla yapılır. Yani: "Ey Rabbimiz, senden Rahman ve Rahim isimlerinin hürmetine istiyorum." demek gibi, Allah'ın isim ve sıfatları hürmetine istenir ve bu isimlerle tevessül edilir. Araf suresi 180. Ayet-i kerimede bu tevessül çeşidine şöyle işaret edilir: وَلِلّهِ الأَسْمَاء الْحُسْنَى “Bütün güzel isimler Allah'ındır." فَادْعُوهُ بِهَا “O güzel isimlerle Allah'a dua edin..." İşte bu ayet-i kerime, Allah'ın isim ve sıfatlarıyla tevessül etmemizi emretmektedir... Tevessülün İkinci çeşidi, amel ile tevessüldür. Yani kişinin: "Ya Rabbi! Şu kıldığım namaz hürmetine, tuttuğum oruç hürmetine, yaptığım hac hürmetine,.." gibi sözlerle, yapmış olduğu ibadetleri vesile yapması, yani onlarla tevessül etmesidir. Bakara suresi 45. Ayet-i kerimede bu tevessül çeşidine şöyle işaret edilir: وَاسْتَعِينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ “Sabır ve namazla yardım dileyin..." İşte bu ayet-i kerime, ibadetle tevessülü emretmektedir. Bu konuda daha başka ayet-i kerimeler de vardır... Tevessülün Üçüncü çeşidi ise, zat ile tevessül etmektir. Tevessülü inkar edenler, tefsirini yaptığımız, وَابْتَغُوا إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ “O'na vesile arayın" ayetindeki vesileyi, Birinci ve İkinci çeşit tevessülle izah ederler ve derler ki: Burada aranması emredilen vesile, zat ile değil; Allah'ın isimleriyle ve ibadetlerle yapılan vesiledir. Yani onlara göre, zat ile yapılan vesile, ayetin kapsamı dışındadır... Şimdi, onlara çok basit bir soru sormak istiyoruz: Zat ile yapılan vesilenin, ayetin kapsamı dışında olduğuna deliliniz nedir?.. Dilerseniz soruyu biraz daha açıyım: Bir ayetin hükmü ya mutlak olur ya da mukayyed yani kayıtlı... Mutlak olan bir hüküm, ancak başka bir ayetin beyanıyla kayıtlanabilir. Bu meseleyi bir örnek ile anlatıyım: Maide suresinin 3. ayet-i kerimesinde: "Kan size haram kılınmıştır." buyrulur. Bu ifade, mutlak bir ifadedir. Yani haram kılınan kanın çeşidi belirtilmemiş ve hükme bir kayıt konulmamıştır... Peki, bütün kanlar haram mıdır? Mesela, koyunun dalağı veya ciğeri gibi organları üzerinde bulunan kan da haram mıdır? Eğer Kur'an'ın başka bir ayetinde, mutlak olan bu hükmü kayıtlayacak bir ayet olmasaydı, bütün kanların haram olduğu hükmüne varılırdı. Ancak En'am suresinin 145. Ayet-i kerimesinde, دَمًا مَسْفُوحًا buyrularak, haram kılınan kanın "akıcı kan" olduğu bildirilmiştir. İşte, Maide suresinin 3. ayet-i kerimesindeki "Kan size haram kılınmıştır." ayeti, En'am suresinin 145. ayet-i kerimesi ile kayıtlanmış ve bütün kanların değil, sadece akıcı kanın haram olduğu bildirilmiştir... Demek Kur'an'da, mutlak bırakılan bir hüküm varsa, ona kayıt koymak, bir ayetin ya da mütevatir bir hadisin işidir; yoksa bizim vehmimizin, nefsimizin haddi değildir... Bütün bu açıklamalardan sonra; “O'na vesile arayın, yani ona tevessül edin." ayetini, "Sadece Allah'ın isimleriyle ve ibadetle tevessül edilebilir." diye izah eden kişilere şimdi sormak istiyoruz: Kur'an'ın mutlak bıraktığı bu hükme, hangi ayetin beyanıyla kayıt koyuyor ve "Zat ile tevessül olmaz." diyorsunuz?.. Halbuki yazımızın başından ta bu buraya kadar, yaklaşık yirmi sayfadır, Kur'an'da geçen tevessülleri anlatıyoruz. Kimi zaman peygamberlere tevessül edilmiş, kimi zaman da peygamberler bizatihi tevessül etmiş. Siz bütün bu tevessülleri nasıl görmezden geliyorsunuz? Ve vehminizin hükmüyle, ayetin mutlak olan emrine nasıl kayıt koyuyorsunuz?.. Çok değil, sadece Kur'an'dan "zat ile tevessül edilmeyeceğine" dair tek bir ayet getirin, ben sizin sözünü kabul edecek ve haklı olduğunuzu söyleyeceğim. Tek yapmanız gereken, bize bir ayet göstermek. Ama sakın, putlara tevessülü yasaklayan ayetleri göstermeye kalkmayın. Biz -haşa- "Allah'a putlar ile tevessül edilir." demiyoruz ki, bizim davamızı, putlara tevessülü reddeden ayetlerle çürütebilin. Biz sizden, peygamberlerle ve salih kullarla tevessül edilmeyeceğine dair tek bir ayet istiyoruz... Eğer: "Ha put ile tevessül ha peygamber ile tevessül, ikisi de tevessül değil mi, biri yasaksa diğeri de yasaktır." derseniz, biz de deriz ki, hiç de öyle değil. Nasıl ki elma ile kuş kıyas edilmez; çünkü aynı cins değildir; öyle de peygamberlerle tevessül de putlarla tevessüle benzetilmez, çünkü bunlar aynı şey değildir. Aralarında çok farklar vardır. Birkaç farkı beyan edelim. Birinci Fark: Cenab-ı Hak putlara buğzediyor. Öyle buğzediyor ki, onları ateşin yakıtı olarak cehenneme atacağını bildiriyor. Hiç Allah'ın cehenneme atacağına yapılan tevessülle, peygamberlere tevessül bir olur mu?.. İkinci Fark: Putlara tevessül edenler, putları ilah kabul ediyor. Halbuki bizler, peygamberleri ve evliyayı, sadece Allah'ın salih kulları ve Onun makbul hizmetçileri biliyoruz... Üçüncü Fark: Putlara tevessül edenler, putları, malik-i hakiki ve icraat sahibi kabul ediyorlar. Bizler ise, malik-i hakiki olarak Allah'tan başka kimseyi kabul etmiyoruz. Kainattaki bütün fiillerin faili olarak yalnız Allah'ı biliyoruz. Peygamberler ve evliyalar ise, sadece Allah'ın nimetine kavuşmaya birer vesile ve birer sebeptir. Hakiki ihsan sahibi, ancak Allah'tır. Daha birçok farklar var. Hangisini izah edelim? Bu kadar fark varken, sizler nasıl olur da puta yapılan tevessülle, Allah'ın salih kullarına yapılan tevessülü bir tutuyorsunuz? Eğer bir olsaydı, Kur’an'da salih kullara tevessülü haram kılan bir ayet olmaz mıydı? Ama böyle bir ayet yok. Kur'an'ın hangi köşesine baksanız, böyle bir ayet bulamazsınız... Sizler ey tevessülü inkar eden bedbahtlar, Allah’ın ayetlerini kafanıza göre nasıl tefsir ediyorsunuz? Mutlak ayetlere, vehminizle nasıl kayıt koyuyorsunuz? Bunu yaparken Allah'tan hiç korkmuyor musunuz? Sizi hidayete ve Ehl-i sünnet itikadına davet ediyoruz. En azından, bu milletin itikadını bozmamaya davet ediyoruz...

  • @fatihyldz4546

    @fatihyldz4546

    3 жыл бұрын

    Allah'tan başkasından yardım istemeye şirk dersen o zaman hastalandığında doktora gidip ondan yardım istemek de şirk olur :) Yusuf Suresi﴾97﴿ "Ey babamız! Bizim günahlarımızın affını dile! Çünkü biz gerçekten hata ettik" dediler. Nisa Suresi﴾64﴿ Biz her bir peygamberi, Allah’ın izniyle, ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Eğer onlar kendilerine kötülük ettiklerinde sana gelseler de Allah’tan bağışlanmayı dileselerdi, peygamber de onlar için mağfiret dileseydi, elbette Allah’ı ziyadesiyle affedici ve esirgeyici bulurlardı. Bakara Suresi﴾61﴿ Hani siz, “Ey Mûsâ! Biz bir tek yiyecekle dayanamayacağız. Bizim için rabbine dua et de bize toprağın mahsullerinden; sebzelerinden, kabakgillerinden, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bitirsin” demiştiniz. Mûsâ ise, “Daha iyiyi daha kötü ile değişmek mi istiyorsunuz? Şehre inin; istedikleriniz orada var” dedi. Zillete, fakru zarurete mahkûm oldular; Allah’ın gazabına uğradılar. Bu durum, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri ve haksız yere peygamberleri öldürmelerinin, bu yaptıkları da isyan etmeleri ve haddi aşmalarının sonucuydu. Maide Suresi﴾112﴿ Havâriler "Ey Meryem oğlu Îsâ! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" diye sormuşlardı. O şöyle cevap verdi: "Eğer iman etmiş kimseler iseniz Allah’a saygılı olun." Bakara Suresi﴾89﴿ Onlara Allah katından ellerindekini (Tevrat) doğrulayan bir kitap gelince, daha önce kâfirlere karşı zafer isterlerken işte şimdi bilip tanıdıkları (Kur’an) kendilerine ulaşınca onu inkâr ettiler. Allah’ın lâneti böyle inkârcılaradır. Yusuf Suresi﴾36﴿ Onunla birlikte zindana iki delikanlı daha girdi. Onlardan biri, "Ben rüyada şarap yaptığımı gördüm" dedi. Diğeri de, "Ben de başımın üstünde bir ekmek taşıdığımı gördüm. Kuşlar ondan yiyordu. Bunun yorumunu bize bildir. Kuşkusuz biz seni bu işleri iyi bilen biri olarak görüyoruz" dedi. Yusuf Suresi﴾93﴿ Şu benim gömleğimi götürün de onu babamın yüzüne koyun, gözleri görecek duruma gelir; bütün ailenizi de bana getirin." Bakara Suresi ﴾248﴿ Peygamberleri onlara "O’nun hükümdarlığının alâmeti, içinde rabbinizden bir sekînet, Mûsâ ve Hârûn ailelerinin bıraktıklarından bir bakiye bulunan ve meleklerin taşıdığı tabutun (sandığın) size gelmesidir" dedi. Gerçekten inanıyorsanız bilin ki, bunda sizin için büyük bir işaret vardır. Maide Suresi﴾35﴿ Ey iman edenler! Allah’tan korkun, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda çaba harcayın ki kurtuluşa eresiniz. Münafıkun Suresi﴾5﴿ Onlara "Gelin, Allah’ın resulü sizin için bağışlama dilesin" dendiğinde başlarını çevirirler ve büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün. Maide suresi 35. ayet-i kerimede, وَابْتَغُوا إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ “O'na vesile arayın" buyrularak, tevessül etmemiz emredilmiştir. Peki, neyle tevessül edeceğiz. İşte bu kısım açıklanmamış ve mutlak bırakılmıştır. Tevessül üç şeyle yapılabilir. Birincisi: Allah'ın isim ve sıfatlarıyla yapılır. Yani: "Ey Rabbimiz, senden Rahman ve Rahim isimlerinin hürmetine istiyorum." demek gibi, Allah'ın isim ve sıfatları hürmetine istenir ve bu isimlerle tevessül edilir. Araf suresi 180. Ayet-i kerimede bu tevessül çeşidine şöyle işaret edilir: وَلِلّهِ الأَسْمَاء الْحُسْنَى “Bütün güzel isimler Allah'ındır." فَادْعُوهُ بِهَا “O güzel isimlerle Allah'a dua edin..." İşte bu ayet-i kerime, Allah'ın isim ve sıfatlarıyla tevessül etmemizi emretmektedir... Tevessülün İkinci çeşidi, amel ile tevessüldür. Yani kişinin: "Ya Rabbi! Şu kıldığım namaz hürmetine, tuttuğum oruç hürmetine, yaptığım hac hürmetine,.." gibi sözlerle, yapmış olduğu ibadetleri vesile yapması, yani onlarla tevessül etmesidir. Bakara suresi 45. Ayet-i kerimede bu tevessül çeşidine şöyle işaret edilir: وَاسْتَعِينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ “Sabır ve namazla yardım dileyin..." İşte bu ayet-i kerime, ibadetle tevessülü emretmektedir. Bu konuda daha başka ayet-i kerimeler de vardır... Tevessülün Üçüncü çeşidi ise, zat ile tevessül etmektir. Tevessülü inkar edenler, tefsirini yaptığımız, وَابْتَغُوا إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ “O'na vesile arayın" ayetindeki vesileyi, Birinci ve İkinci çeşit tevessülle izah ederler ve derler ki: Burada aranması emredilen vesile, zat ile değil; Allah'ın isimleriyle ve ibadetlerle yapılan vesiledir. Yani onlara göre, zat ile yapılan vesile, ayetin kapsamı dışındadır... Şimdi, onlara çok basit bir soru sormak istiyoruz: Zat ile yapılan vesilenin, ayetin kapsamı dışında olduğuna deliliniz nedir?.. Dilerseniz soruyu biraz daha açıyım: Bir ayetin hükmü ya mutlak olur ya da mukayyed yani kayıtlı... Mutlak olan bir hüküm, ancak başka bir ayetin beyanıyla kayıtlanabilir. Bu meseleyi bir örnek ile anlatıyım: Maide suresinin 3. ayet-i kerimesinde: "Kan size haram kılınmıştır." buyrulur. Bu ifade, mutlak bir ifadedir. Yani haram kılınan kanın çeşidi belirtilmemiş ve hükme bir kayıt konulmamıştır... Peki, bütün kanlar haram mıdır? Mesela, koyunun dalağı veya ciğeri gibi organları üzerinde bulunan kan da haram mıdır? Eğer Kur'an'ın başka bir ayetinde, mutlak olan bu hükmü kayıtlayacak bir ayet olmasaydı, bütün kanların haram olduğu hükmüne varılırdı. Ancak En'am suresinin 145. Ayet-i kerimesinde, دَمًا مَسْفُوحًا buyrularak, haram kılınan kanın "akıcı kan" olduğu bildirilmiştir. İşte, Maide suresinin 3. ayet-i kerimesindeki "Kan size haram kılınmıştır." ayeti, En'am suresinin 145. ayet-i kerimesi ile kayıtlanmış ve bütün kanların değil, sadece akıcı kanın haram olduğu bildirilmiştir... Demek Kur'an'da, mutlak bırakılan bir hüküm varsa, ona kayıt koymak, bir ayetin ya da mütevatir bir hadisin işidir; yoksa bizim vehmimizin, nefsimizin haddi değildir... Bütün bu açıklamalardan sonra; “O'na vesile arayın, yani ona tevessül edin." ayetini, "Sadece Allah'ın isimleriyle ve ibadetle tevessül edilebilir." diye izah eden kişilere şimdi sormak istiyoruz: Kur'an'ın mutlak bıraktığı bu hükme, hangi ayetin beyanıyla kayıt koyuyor ve "Zat ile tevessül olmaz." diyorsunuz?.. Halbuki yazımızın başından ta bu buraya kadar, yaklaşık yirmi sayfadır, Kur'an'da geçen tevessülleri anlatıyoruz. Kimi zaman peygamberlere tevessül edilmiş, kimi zaman da peygamberler bizatihi tevessül etmiş. Siz bütün bu tevessülleri nasıl görmezden geliyorsunuz? Ve vehminizin hükmüyle, ayetin mutlak olan emrine nasıl kayıt koyuyorsunuz?.. Çok değil, sadece Kur'an'dan "zat ile tevessül edilmeyeceğine" dair tek bir ayet getirin, ben sizin sözünü kabul edecek ve haklı olduğunuzu söyleyeceğim. Tek yapmanız gereken, bize bir ayet göstermek. Ama sakın, putlara tevessülü yasaklayan ayetleri göstermeye kalkmayın. Biz -haşa- "Allah'a putlar ile tevessül edilir." demiyoruz ki, bizim davamızı, putlara tevessülü reddeden ayetlerle çürütebilin. Biz sizden, peygamberlerle ve salih kullarla tevessül edilmeyeceğine dair tek bir ayet istiyoruz... Eğer: "Ha put ile tevessül ha peygamber ile tevessül, ikisi de tevessül değil mi, biri yasaksa diğeri de yasaktır." derseniz, biz de deriz ki, hiç de öyle değil. Nasıl ki elma ile kuş kıyas edilmez; çünkü aynı cins değildir; öyle de peygamberlerle tevessül de putlarla tevessüle benzetilmez, çünkü bunlar aynı şey değildir. Aralarında çok farklar vardır. Birkaç farkı beyan edelim. Birinci Fark: Cenab-ı Hak putlara buğzediyor. Öyle buğzediyor ki, onları ateşin yakıtı olarak cehenneme atacağını bildiriyor. Hiç Allah'ın cehenneme atacağına yapılan tevessülle, peygamberlere tevessül bir olur mu?.. İkinci Fark: Putlara tevessül edenler, putları ilah kabul ediyor. Halbuki bizler, peygamberleri ve evliyayı, sadece Allah'ın salih kulları ve Onun makbul hizmetçileri biliyoruz... Üçüncü Fark: Putlara tevessül edenler, putları, malik-i hakiki ve icraat sahibi kabul ediyorlar. Bizler ise, malik-i hakiki olarak Allah'tan başka kimseyi kabul etmiyoruz. Kainattaki bütün fiillerin faili olarak yalnız Allah'ı biliyoruz. Peygamberler ve evliyalar ise, sadece Allah'ın nimetine kavuşmaya birer vesile ve birer sebeptir. Hakiki ihsan sahibi, ancak Allah'tır. Daha birçok farklar var. Hangisini izah edelim? Bu kadar fark varken, sizler nasıl olur da puta yapılan tevessülle, Allah'ın salih kullarına yapılan tevessülü bir tutuyorsunuz? Eğer bir olsaydı, Kur’an'da salih kullara tevessülü haram kılan bir ayet olmaz mıydı? Ama böyle bir ayet yok. Kur'an'ın hangi köşesine baksanız, böyle bir ayet bulamazsınız... Sizler ey tevessülü inkar eden bedbahtlar, Allah’ın ayetlerini kafanıza göre nasıl tefsir ediyorsunuz? Mutlak ayetlere, vehminizle nasıl kayıt koyuyorsunuz? Bunu yaparken Allah'tan hiç korkmuyor musunuz? Sizi hidayete ve Ehl-i sünnet itikadına davet ediyoruz. En azından, bu milletin itikadını bozmamaya davet ediyoruz...

  • @rukiyeerdem8798
    @rukiyeerdem87983 жыл бұрын

    Allah razı olsun

  • @oyunkralienes1323
    @oyunkralienes13233 жыл бұрын

    Hak olan dua yalnız Allah'a yapılan duadır.Onların Allah'tan başka dua ettikleri ise,hiçbir isteklerine cevap veremezler.Böylesi,ağzına gelsin diye avuçlarını suya doğru uzatan,fakat ona bir türlü ulaşamayan kimseye benzer. Ra'd 13/14

  • @fatihyldz4546

    @fatihyldz4546

    3 жыл бұрын

    Allah'tan başkasından yardım istemeye şirk dersen o zaman hastalandığında doktora gidip ondan yardım istemek de şirk olur :) Kur'andan Deliller Yusuf Suresi﴾97﴿ "Ey babamız! Bizim günahlarımızın affını dile! Çünkü biz gerçekten hata ettik" dediler. Nisa Suresi﴾64﴿ Biz her bir peygamberi, Allah’ın izniyle, ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Eğer onlar kendilerine kötülük ettiklerinde sana gelseler de Allah’tan bağışlanmayı dileselerdi, peygamber de onlar için mağfiret dileseydi, elbette Allah’ı ziyadesiyle affedici ve esirgeyici bulurlardı. Bakara Suresi﴾61﴿ Hani siz, “Ey Mûsâ! Biz bir tek yiyecekle dayanamayacağız. Bizim için rabbine dua et de bize toprağın mahsullerinden; sebzelerinden, kabakgillerinden, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bitirsin” demiştiniz. Mûsâ ise, “Daha iyiyi daha kötü ile değişmek mi istiyorsunuz? Şehre inin; istedikleriniz orada var” dedi. Zillete, fakru zarurete mahkûm oldular; Allah’ın gazabına uğradılar. Bu durum, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri ve haksız yere peygamberleri öldürmelerinin, bu yaptıkları da isyan etmeleri ve haddi aşmalarının sonucuydu. Maide Suresi﴾112﴿ Havâriler "Ey Meryem oğlu Îsâ! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" diye sormuşlardı. O şöyle cevap verdi: "Eğer iman etmiş kimseler iseniz Allah’a saygılı olun." Bakara Suresi﴾89﴿ Onlara Allah katından ellerindekini (Tevrat) doğrulayan bir kitap gelince, daha önce kâfirlere karşı zafer isterlerken işte şimdi bilip tanıdıkları (Kur’an) kendilerine ulaşınca onu inkâr ettiler. Allah’ın lâneti böyle inkârcılaradır. Yusuf Suresi﴾36﴿ Onunla birlikte zindana iki delikanlı daha girdi. Onlardan biri, "Ben rüyada şarap yaptığımı gördüm" dedi. Diğeri de, "Ben de başımın üstünde bir ekmek taşıdığımı gördüm. Kuşlar ondan yiyordu. Bunun yorumunu bize bildir. Kuşkusuz biz seni bu işleri iyi bilen biri olarak görüyoruz" dedi. Yusuf Suresi﴾93﴿ Şu benim gömleğimi götürün de onu babamın yüzüne koyun, gözleri görecek duruma gelir; bütün ailenizi de bana getirin." Bakara Suresi ﴾248﴿ Peygamberleri onlara "O’nun hükümdarlığının alâmeti, içinde rabbinizden bir sekînet, Mûsâ ve Hârûn ailelerinin bıraktıklarından bir bakiye bulunan ve meleklerin taşıdığı tabutun (sandığın) size gelmesidir" dedi. Gerçekten inanıyorsanız bilin ki, bunda sizin için büyük bir işaret vardır. Maide Suresi﴾35﴿ Ey iman edenler! Allah’tan korkun, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda çaba harcayın ki kurtuluşa eresiniz. Münafıkun Suresi﴾5﴿ Onlara "Gelin, Allah’ın resulü sizin için bağışlama dilesin" dendiğinde başlarını çevirirler ve büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün. Maide suresi 35. ayet-i kerimede, وَابْتَغُوا إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ “O'na vesile arayın" buyrularak, tevessül etmemiz emredilmiştir. Peki, neyle tevessül edeceğiz. İşte bu kısım açıklanmamış ve mutlak bırakılmıştır. Tevessül üç şeyle yapılabilir. Birincisi: Allah'ın isim ve sıfatlarıyla yapılır. Yani: "Ey Rabbimiz, senden Rahman ve Rahim isimlerinin hürmetine istiyorum." demek gibi, Allah'ın isim ve sıfatları hürmetine istenir ve bu isimlerle tevessül edilir. Araf suresi 180. Ayet-i kerimede bu tevessül çeşidine şöyle işaret edilir: وَلِلّهِ الأَسْمَاء الْحُسْنَى “Bütün güzel isimler Allah'ındır." فَادْعُوهُ بِهَا “O güzel isimlerle Allah'a dua edin..." İşte bu ayet-i kerime, Allah'ın isim ve sıfatlarıyla tevessül etmemizi emretmektedir... Tevessülün İkinci çeşidi, amel ile tevessüldür. Yani kişinin: "Ya Rabbi! Şu kıldığım namaz hürmetine, tuttuğum oruç hürmetine, yaptığım hac hürmetine,.." gibi sözlerle, yapmış olduğu ibadetleri vesile yapması, yani onlarla tevessül etmesidir. Bakara suresi 45. Ayet-i kerimede bu tevessül çeşidine şöyle işaret edilir: وَاسْتَعِينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ “Sabır ve namazla yardım dileyin..." İşte bu ayet-i kerime, ibadetle tevessülü emretmektedir. Bu konuda daha başka ayet-i kerimeler de vardır... Tevessülün Üçüncü çeşidi ise, zat ile tevessül etmektir. Tevessülü inkar edenler, tefsirini yaptığımız, وَابْتَغُوا إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ “O'na vesile arayın" ayetindeki vesileyi, Birinci ve İkinci çeşit tevessülle izah ederler ve derler ki: Burada aranması emredilen vesile, zat ile değil; Allah'ın isimleriyle ve ibadetlerle yapılan vesiledir. Yani onlara göre, zat ile yapılan vesile, ayetin kapsamı dışındadır... Şimdi, onlara çok basit bir soru sormak istiyoruz: Zat ile yapılan vesilenin, ayetin kapsamı dışında olduğuna deliliniz nedir?.. Dilerseniz soruyu biraz daha açıyım: Bir ayetin hükmü ya mutlak olur ya da mukayyed yani kayıtlı... Mutlak olan bir hüküm, ancak başka bir ayetin beyanıyla kayıtlanabilir. Bu meseleyi bir örnek ile anlatıyım: Maide suresinin 3. ayet-i kerimesinde: "Kan size haram kılınmıştır." buyrulur. Bu ifade, mutlak bir ifadedir. Yani haram kılınan kanın çeşidi belirtilmemiş ve hükme bir kayıt konulmamıştır... Peki, bütün kanlar haram mıdır? Mesela, koyunun dalağı veya ciğeri gibi organları üzerinde bulunan kan da haram mıdır? Eğer Kur'an'ın başka bir ayetinde, mutlak olan bu hükmü kayıtlayacak bir ayet olmasaydı, bütün kanların haram olduğu hükmüne varılırdı. Ancak En'am suresinin 145. Ayet-i kerimesinde, دَمًا مَسْفُوحًا buyrularak, haram kılınan kanın "akıcı kan" olduğu bildirilmiştir. İşte, Maide suresinin 3. ayet-i kerimesindeki "Kan size haram kılınmıştır." ayeti, En'am suresinin 145. ayet-i kerimesi ile kayıtlanmış ve bütün kanların değil, sadece akıcı kanın haram olduğu bildirilmiştir... Demek Kur'an'da, mutlak bırakılan bir hüküm varsa, ona kayıt koymak, bir ayetin ya da mütevatir bir hadisin işidir; yoksa bizim vehmimizin, nefsimizin haddi değildir... Bütün bu açıklamalardan sonra; “O'na vesile arayın, yani ona tevessül edin." ayetini, "Sadece Allah'ın isimleriyle ve ibadetle tevessül edilebilir." diye izah eden kişilere şimdi sormak istiyoruz: Kur'an'ın mutlak bıraktığı bu hükme, hangi ayetin beyanıyla kayıt koyuyor ve "Zat ile tevessül olmaz." diyorsunuz?.. Halbuki yazımızın başından ta bu buraya kadar, yaklaşık yirmi sayfadır, Kur'an'da geçen tevessülleri anlatıyoruz. Kimi zaman peygamberlere tevessül edilmiş, kimi zaman da peygamberler bizatihi tevessül etmiş. Siz bütün bu tevessülleri nasıl görmezden geliyorsunuz? Ve vehminizin hükmüyle, ayetin mutlak olan emrine nasıl kayıt koyuyorsunuz?.. Çok değil, sadece Kur'an'dan "zat ile tevessül edilmeyeceğine" dair tek bir ayet getirin, ben sizin sözünü kabul edecek ve haklı olduğunuzu söyleyeceğim. Tek yapmanız gereken, bize bir ayet göstermek. Ama sakın, putlara tevessülü yasaklayan ayetleri göstermeye kalkmayın. Biz -haşa- "Allah'a putlar ile tevessül edilir." demiyoruz ki, bizim davamızı, putlara tevessülü reddeden ayetlerle çürütebilin. Biz sizden, peygamberlerle ve salih kullarla tevessül edilmeyeceğine dair tek bir ayet istiyoruz... Eğer: "Ha put ile tevessül ha peygamber ile tevessül, ikisi de tevessül değil mi, biri yasaksa diğeri de yasaktır." derseniz, biz de deriz ki, hiç de öyle değil. Nasıl ki elma ile kuş kıyas edilmez; çünkü aynı cins değildir; öyle de peygamberlerle tevessül de putlarla tevessüle benzetilmez, çünkü bunlar aynı şey değildir. Aralarında çok farklar vardır. Birkaç farkı beyan edelim. Birinci Fark: Cenab-ı Hak putlara buğzediyor. Öyle buğzediyor ki, onları ateşin yakıtı olarak cehenneme atacağını bildiriyor. Hiç Allah'ın cehenneme atacağına yapılan tevessülle, peygamberlere tevessül bir olur mu?.. İkinci Fark: Putlara tevessül edenler, putları ilah kabul ediyor. Halbuki bizler, peygamberleri ve evliyayı, sadece Allah'ın salih kulları ve Onun makbul hizmetçileri biliyoruz... Üçüncü Fark: Putlara tevessül edenler, putları, malik-i hakiki ve icraat sahibi kabul ediyorlar. Bizler ise, malik-i hakiki olarak Allah'tan başka kimseyi kabul etmiyoruz. Kainattaki bütün fiillerin faili olarak yalnız Allah'ı biliyoruz. Peygamberler ve evliyalar ise, sadece Allah'ın nimetine kavuşmaya birer vesile ve birer sebeptir. Hakiki ihsan sahibi, ancak Allah'tır. Daha birçok farklar var. Hangisini izah edelim? Bu kadar fark varken, sizler nasıl olur da puta yapılan tevessülle, Allah'ın salih kullarına yapılan tevessülü bir tutuyorsunuz? Eğer bir olsaydı, Kur’an'da salih kullara tevessülü haram kılan bir ayet olmaz mıydı? Ama böyle bir ayet yok. Kur'an'ın hangi köşesine baksanız, böyle bir ayet bulamazsınız... Sizler ey tevessülü inkar eden bedbahtlar, Allah’ın ayetlerini kafanıza göre nasıl tefsir ediyorsunuz? Mutlak ayetlere, vehminizle nasıl kayıt koyuyorsunuz? Bunu yaparken Allah'tan hiç korkmuyor musunuz? Sizi hidayete ve Ehl-i sünnet itikadına davet ediyoruz. En azından, bu milletin itikadını bozmamaya davet ediyoruz...

  • @necefabi8540

    @necefabi8540

    2 жыл бұрын

    @@fatihyldz4546 kardeşim bu dellilleri bana atarmisin

  • @gokmenkaral

    @gokmenkaral

    10 ай бұрын

    Allahü Teala (c.c) Bize şah damarından daha yakındır. Ama gücü yettiği halde kudretini sebeplerde gizlemiştir. İşlerini yaratmasını sebeplere bağlı kılmıştır. Ondan Dua ederken vesile ile dua etmek ve yalvarmak duanın kabulüne vesile olur.

  • @Maryan777ismayilzad
    @Maryan777ismayilzad5 жыл бұрын

    Salam ocam ALLAh senden razı olsun ocam ben ruyamda cineri goruyohum uykuda cok korkuyorum uyadıka kabin partlarkibi oluyor. Banan bir yardım edə bilersinizmi

  • @eliffiliz

    @eliffiliz

    5 жыл бұрын

    bol bol Kur an oku

  • @kul4561

    @kul4561

    5 жыл бұрын

    ismayil Ismayilov kardeşim nas suresini bol okuyun inşallah.Dua okumadan yatmayın inşallah.Rabbim sıkıntınızı gidersin tez zamanda inşallah

  • @Maryan777ismayilzad

    @Maryan777ismayilzad

    5 жыл бұрын

    ALLAH hepinizden razı olsun saqolasız kardeslerim ama uyumadan once ixlas surəsini 10 dəfə okuyorum

  • @Maryan777ismayilzad

    @Maryan777ismayilzad

    5 жыл бұрын

    @Kadir Tatli saqolasız kardeşlerim ALLAH razı olsun hepinizden inşallah bunları yaparım inşallah. Qurtulurum bu beladan

  • @Maryan777ismayilzad

    @Maryan777ismayilzad

    5 жыл бұрын

    @Kadir Tatli amin kardesim amin inşallah ALLAH senden razı olsun AllAh səni şeytanın serinden korusun kardeşim

  • @gokturklerkayiboylari6463
    @gokturklerkayiboylari64634 жыл бұрын

    CİN SÜRESİ (18.ayet) وَاَنَّ الْمَسَاجِدَ لِلّٰهِ فَلَا تَدْعُوا مَعَ اللّٰهِ اَحَدًاۙ Ve enne-lmesâcide li(A)llâhi felâ ted’û me’a(A)llâhi ehadâ Meali:Mescidler Allah’a ibâdet etmek içindir. Öyleyse Allah’tan başka hiçbir kimseye, hiçbir şeye el açıp yalvarmayın.

  • @e.b3089
    @e.b30894 жыл бұрын

    Hocam bende hanefiyim . Ama dua etmek baska yardim istemek baska . Ozaman Allaha hic dua etmeyelim mi?

  • @ehlisunnetcaddesi2375

    @ehlisunnetcaddesi2375

    4 жыл бұрын

    Kardeş Ölüye dua atmiyosun İşte ey peygamberim benim için Allaha dua et demek gi Yine Allaha dua ediyorsun Veya Allahı peygamber efendimiz hürmetine şü şü şeyi ver diyorsun Yine ALLAH’TAN istiyorsun

  • @e.b3089

    @e.b3089

    4 жыл бұрын

    Ehli Sünnet Caddesi Ama o Allaha dua etmek olmiyorki . Peygambere elini aciyon ondan Allahdan istemesini istiyon . Iste bence hata orda . 2. imam Hanefi rahimullah eserinde diyor kim Allahdan su kisinin yüzü suyu hürmetine isterse diyor cok cirkin bir is yapmis olur diyor . Imam hanife bunu mekruh olarak görüyorsa uzak durmak gerekir. Selamunaleykum

  • @kadirakarsu2244

    @kadirakarsu2244

    3 жыл бұрын

    @@e.b3089 kardeşim şöyle düşün senin dua etmen mi yoksa Bi Allah dostunun mu dua etmesi evet sende Allahtan yardım dileyeceksin ama Allaha yakın olanada dua vereceksin 🙂

  • @XTQ-lf1vl
    @XTQ-lf1vl2 жыл бұрын

    ALLAH razı olsun. Amin. Teşekkürler

  • @dinisohbetpaylasm1330
    @dinisohbetpaylasm13303 жыл бұрын

    “Yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım isteriz.” (Fatiha 1/5) ayeti tekrarlattırılarak Allah’tan başkasından yardım istenmeyeceği hususu zihinlerimizde canlı tutulmuştur. Havaya ve suya ve gıdaya olan ihtiyacımız, nasıl maddi hayatımızın canlı tutulması için gerekli ise Allah’tan başkasına ibadet edilmeyeceği, ondan başkasından yardım istenemeyeceği konusunun hava gibi, su gibi gıda gibi devamlı tekrarlanması manevi hayatımızın canlı tutulması için gereklidir.

  • @mehmetefe4188

    @mehmetefe4188

    Жыл бұрын

    Hop kendine gel hele! Sen himmet nedir bilkiyorsun ki! Kimse himmet istediği kişiye tapmıyor. Bir Veliden sana dua etmesini istersin o Veli'nin Allah (CELLE CELALUHU) katında bir değeri vardır,o yüzden sana yardım eder Allah. Evet doğru yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden istersiz ama bi kendine bak sen o mertebedemisin? Vesile kıpmak veya himmet istemek caizdir. Allah( CELLE CELALUHU) canları Azrail Alayhissrlam aracılığıyla alıyor,yağmuru buluta sebep kılarak gönderiyor,şifayı ilavaç vesilesiyle gönderiyor, seni bile annen ile baban vesilesiyle bu dünyaya göndermedi mi? Bak! Eğer ki himmet istediğim kişi bana "YARATIR" dersen evet bu şirktir ama sen o himmet istediğin kişi vesiledir dersen CAİZDİR ve SÜNNETTİR

  • @bilalpolat5585
    @bilalpolat55854 жыл бұрын

    Kıymetli hocam muhakakki şehitler ölü degildir.bu ayrı bir olay medet ummak ayrı bir olay.yani ölü bildiğimiz kişiden yardım istememiz şirk olmazmı

  • @ebuhanzalainstagram2135

    @ebuhanzalainstagram2135

    3 жыл бұрын

    Olur

  • @gokturklerkayiboylari6463
    @gokturklerkayiboylari64634 жыл бұрын

    ARAF (59.ayet)لَقَدْ اَرْسَلْنَا نُوحًا اِلٰى قَوْمِه۪ فَقَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا اللّٰهَ مَا لَكُمْ مِنْ اِلٰهٍ غَيْرُهُۜ اِنّ۪ٓي اَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ عَظ۪يمٍ Türkçe Okunuşu:Lekad erselnâ nûhan ilâ kavmihi fekâle yâ kavmi-’budû(A)llâhe mâ lekum min ilâhin ġayruhu innî eḣâfu ‘aleykum ‘ażâbe yevmin ‘azîm(in)Meali:Biz Nûh’u kavmine peygamber gönderdik. Onlara şöyle dedi: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin; çünkü sizin O’ndan başka ilâhınız yoktur. Doğrusu ben, başınıza gelecek büyük bir günün azâbından korkuyorum.”

  • @gokmenkaral

    @gokmenkaral

    10 ай бұрын

    Allahü Teala (c.c) Bize şah damarından daha yakındır. Ama gücü yettiği halde kudretini sebeplerde gizlemiştir. İşlerini yaratmasını sebeplere bağlı kılmıştır. Ondan Dua ederken vesile ile dua etmek ve yalvarmak duanın kabulüne vesile olur.

  • @fatihyldz4546
    @fatihyldz45463 жыл бұрын

    Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur: "Her kim evinden namaza çıkarken şöyle dese: ‘Ey Allah'ım, senden isteyenlerin senin üzerindeki hakları hürmetine ve bu yürüyüşümün hakkı için senden isterim. Çünkü ben kibir, iftihar, riya ve gösteriş için çıkmadım. Senin gazabından sığınmak ve senin rızanı ummak için çıktım. O halde senden beni ateşten korumanı ve benim günahlarımı bağışlamanı isterim. Çünkü günahları ancak sen affedersin.’ Kim böyle derse, Allah Teala ona cemaliyle yönelir ve yetmiş bin melek onun için istiğfar ederler..." Bizim bu hadis-i şerifte üzerinde duracağımız bölüm şurası: اللهم اِنِّى اَسْأَلُكَ بِحَقِّ السَّائِلِينَ عَلَيْكَ وَ اَسْأَلُكَ بِحَقِّ مَشْيَايَ "Ey Allah'ım, senden isteyenlerin senin üzerindeki hakları hürmetine ve bu yürüyüşümün hakkı için senden istiyorum..." Elbette hiçbir varlığın Allah'ın üzerinde bir hakkı olamaz, ancak Allah'ın bizim üzerimizde hakları olabilir. Hadis-i şerifte geçen “hak”tan murad, hürmettir. Yani: "sana dua edenlerin hürmetine ve bu yürüyüşüm hürmetine senden istiyorum " demektir... Şimdi soralım: "Dua edenlerin hürmetine istemek" tevessül değil midir?.. Elbette tevessüldür... Bu duada iki çeşit tevessül vardır: "Yürüyüşümün hürmetine isterim" denilerek, namaza giderken atılan adımlarla, yani kişinin kendi ameliyle tevessül edilmiştir. "Dua edenlerin hürmetine" denilerek de dua edenlerle tevessül edilmiş, onların halisane duaları ve samimane yönelişleri, duanın kabulüne vesile kılınmıştır. Demek tevessülü bize bizzat Peygamber Efendimiz öğretmektedir... Herhalde tevessül caiz midir, değil midir meselesini, Peygamberimiz bizden çok daha iyi bilmektedir. Tevessül caiz olmasaydı, Peygamberimiz bizlere bu duayı öğretmezdi. Madem öğretmiş, o halde tevessül caizdir...

  • @ismettanrikulu
    @ismettanrikulu3 жыл бұрын

    Video da 4.20 de Kabirde yatanın yardımı ölüye istigfar dilemesidir dediniz hadis olarak ... Aslı şöyle değilmi " Dirinin ölüye yardımı dua ve istigfar etmesidir" DEYLEMI

  • @dinisohbetpaylasm1330

    @dinisohbetpaylasm1330

    3 жыл бұрын

    اَلَمْ تَعْلَمْ اَنَّ اللّٰهَ لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَص۪يرٍ ﴿١٠٧﴾﴾107﴿ Yine bilmez misin ki göklerin ve yerin mülkiyet ve hükümranlığı yalnız Allah’ındır. Sizin için Allah’tan başka ne bir dost ne de yardımcı vardır.

  • @user10dw
    @user10dw2 жыл бұрын

    Yüce Allah sizi 124 Bin Peygamber cennete Komşu Eylesin amin

  • @kaanogel9035
    @kaanogel90355 жыл бұрын

    ben hayatımda bukadar akıcı güzel örneklerle bizi bilgilendiren yüzünde resmen imanın nuru belli olan hoca görmedim farklı hocalarıda dınleyen birisi olarak söylüyorum keşke ankarada olsanızda sohbetınıze canlı olarak katılsam.....

  • @omergezgin7585
    @omergezgin75858 ай бұрын

    Mescidi Nebevide bizzat Peygamber efendimiz Hz Muhammed Mustafa Sav min diri olduğuna şahit oldum

  • @Musab-34
    @Musab-344 жыл бұрын

    Ölülerde aslolan; Âdem oğlunun hayatta olanlarının sözlerini işitmemeleridir. Nitekim Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur: وَمَا يَسْتَوِي الأَحْيَاءُ وَلا الأَمْوَاتُ إِنَّ اللَّهَ يُسْمِعُ مَنْ يَشَاءُ وَمَا أَنْتَ بِمُسْمِعٍ مَنْ فِي الْقُبُورِ [ سورة فاطر الآية: 22 ] "(Kalpleri îmân ile canlı olan) diriler ile (kalpleri inkâr ile ölü olan) ölüler bir değillerdir.Şüphesiz ki Allah, dilediğine işittirir.(Ey Peygamber!) Sen, kabirlerde olanlara işittirecek değilsin (kabirlerde olanlara sözünü işittiremediğin gibi, kalpleri ölü olduğu için o kâfirlere de İslâm'ı işittiremezsin)." (Fâtır Sûresi: 22) Allah Teâlâ, İslâm'a dâvet edilen kâfirlerin işitmemelerini ölülere benzetmiştir. Kur'an ve sahih sünnette, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in insanın her duâsını veya çağrısını işittiğine delâlet eden hiçbir şey sâbit olmamıştır.Ancak O'ndan sâbit olan şey; O'na salât ve selâmda bulunan kimsenin, sadece salât ve selâmının O'na ulaşacağıdır Nitekim Ebu Hureyre'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: مَا مِنْ أَحَدٍ يُسَلِّمُ عَلَيَّ إِلا رَدَّ اللَّهُ عَلَيَّ رُوحِي حَتَّى أَرُدَّ عَلَيْهِ السَّلامَ. [ رواه أبو داود بإسناد حسن ] "Her kim, bana selâm verirse, onun selâmını iâde etmem için Allah mutlaka rûhumu bana iâde eder." (Ebu Dâvud; hadis no:2041.Hadisin senendi hasendir.)

  • @ahmetyagzdemirhan9069
    @ahmetyagzdemirhan90693 жыл бұрын

    Selamün Aleyküm. Bu yorum videonun üste çıkması için yazılmıştır +1. Sizde öyle yapabilirsiniz, Mescid-i Aksa ve Ümmeti Muhammed için bunu yapmamız lazım bence. Bence bu her müslümanın üstüne bir vazife +1. Mehmetçiğimizden Allah razı olsun, Allah Hakikaten İman edenlerden Razı olsun! Allah'a emanet olun, Selametle kalın. Selamün Aleyküm +1 ❤️

  • @gokturklerkayiboylari6463
    @gokturklerkayiboylari64634 жыл бұрын

    MÜMİN (60.ayet)MealAyetArapça وَقَالَ رَبُّكُمُ ادْعُون۪ٓي اَسْتَجِبْ لَكُمْۜ اِنَّ الَّذ۪ينَ يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَت۪ي سَيَدْخُلُونَ جَهَنَّمَ دَاخِر۪ينَ۟ Türkçe Okunuşu: Vekâle rabbukumu-d’ûnî estecib lekum(c) inne-lleżîne yestekbirûne ‘an ‘ibâdetî seyedḣulûne cehenneme dâḣirîn(e) MealiRabbiniz şöyle buyuruyor: “Bana dua edin, size cevap vereyim. Bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremeyenler, yakında perişan bir halde cehenneme gireceklerdir.”

  • @fatihyldz4546
    @fatihyldz45463 жыл бұрын

    Yusuf Suresi﴾97﴿ "Ey babamız! Bizim günahlarımızın affını dile! Çünkü biz gerçekten hata ettik" dediler. Nisa Suresi﴾64﴿ Biz her bir peygamberi, Allah’ın izniyle, ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Eğer onlar kendilerine kötülük ettiklerinde sana gelseler de Allah’tan bağışlanmayı dileselerdi, peygamber de onlar için mağfiret dileseydi, elbette Allah’ı ziyadesiyle affedici ve esirgeyici bulurlardı. Bakara Suresi﴾61﴿ Hani siz, “Ey Mûsâ! Biz bir tek yiyecekle dayanamayacağız. Bizim için rabbine dua et de bize toprağın mahsullerinden; sebzelerinden, kabakgillerinden, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bitirsin” demiştiniz. Mûsâ ise, “Daha iyiyi daha kötü ile değişmek mi istiyorsunuz? Şehre inin; istedikleriniz orada var” dedi. Zillete, fakru zarurete mahkûm oldular; Allah’ın gazabına uğradılar. Bu durum, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri ve haksız yere peygamberleri öldürmelerinin, bu yaptıkları da isyan etmeleri ve haddi aşmalarının sonucuydu. Maide Suresi﴾112﴿ Havâriler "Ey Meryem oğlu Îsâ! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" diye sormuşlardı. O şöyle cevap verdi: "Eğer iman etmiş kimseler iseniz Allah’a saygılı olun." Bakara Suresi﴾89﴿ Onlara Allah katından ellerindekini (Tevrat) doğrulayan bir kitap gelince, daha önce kâfirlere karşı zafer isterlerken işte şimdi bilip tanıdıkları (Kur’an) kendilerine ulaşınca onu inkâr ettiler. Allah’ın lâneti böyle inkârcılaradır. Yusuf Suresi﴾36﴿ Onunla birlikte zindana iki delikanlı daha girdi. Onlardan biri, "Ben rüyada şarap yaptığımı gördüm" dedi. Diğeri de, "Ben de başımın üstünde bir ekmek taşıdığımı gördüm. Kuşlar ondan yiyordu. Bunun yorumunu bize bildir. Kuşkusuz biz seni bu işleri iyi bilen biri olarak görüyoruz" dedi. Yusuf Suresi﴾93﴿ Şu benim gömleğimi götürün de onu babamın yüzüne koyun, gözleri görecek duruma gelir; bütün ailenizi de bana getirin." Bakara Suresi ﴾248﴿ Peygamberleri onlara "O’nun hükümdarlığının alâmeti, içinde rabbinizden bir sekînet, Mûsâ ve Hârûn ailelerinin bıraktıklarından bir bakiye bulunan ve meleklerin taşıdığı tabutun (sandığın) size gelmesidir" dedi. Gerçekten inanıyorsanız bilin ki, bunda sizin için büyük bir işaret vardır. Maide Suresi﴾35﴿ Ey iman edenler! Allah’tan korkun, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda çaba harcayın ki kurtuluşa eresiniz. Münafıkun Suresi﴾5﴿ Onlara "Gelin, Allah’ın resulü sizin için bağışlama dilesin" dendiğinde başlarını çevirirler ve büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün. Maide suresi 35. ayet-i kerimede, وَابْتَغُوا إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ “O'na vesile arayın" buyrularak, tevessül etmemiz emredilmiştir. Peki, neyle tevessül edeceğiz. İşte bu kısım açıklanmamış ve mutlak bırakılmıştır. Tevessül üç şeyle yapılabilir. Birincisi: Allah'ın isim ve sıfatlarıyla yapılır. Yani: "Ey Rabbimiz, senden Rahman ve Rahim isimlerinin hürmetine istiyorum." demek gibi, Allah'ın isim ve sıfatları hürmetine istenir ve bu isimlerle tevessül edilir. Araf suresi 180. Ayet-i kerimede bu tevessül çeşidine şöyle işaret edilir: وَلِلّهِ الأَسْمَاء الْحُسْنَى “Bütün güzel isimler Allah'ındır." فَادْعُوهُ بِهَا “O güzel isimlerle Allah'a dua edin..." İşte bu ayet-i kerime, Allah'ın isim ve sıfatlarıyla tevessül etmemizi emretmektedir... Tevessülün İkinci çeşidi, amel ile tevessüldür. Yani kişinin: "Ya Rabbi! Şu kıldığım namaz hürmetine, tuttuğum oruç hürmetine, yaptığım hac hürmetine,.." gibi sözlerle, yapmış olduğu ibadetleri vesile yapması, yani onlarla tevessül etmesidir. Bakara suresi 45. Ayet-i kerimede bu tevessül çeşidine şöyle işaret edilir: وَاسْتَعِينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ “Sabır ve namazla yardım dileyin..." İşte bu ayet-i kerime, ibadetle tevessülü emretmektedir. Bu konuda daha başka ayet-i kerimeler de vardır... Tevessülün Üçüncü çeşidi ise, zat ile tevessül etmektir. Tevessülü inkar edenler, tefsirini yaptığımız, وَابْتَغُوا إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ “O'na vesile arayın" ayetindeki vesileyi, Birinci ve İkinci çeşit tevessülle izah ederler ve derler ki: Burada aranması emredilen vesile, zat ile değil; Allah'ın isimleriyle ve ibadetlerle yapılan vesiledir. Yani onlara göre, zat ile yapılan vesile, ayetin kapsamı dışındadır... Şimdi, onlara çok basit bir soru sormak istiyoruz: Zat ile yapılan vesilenin, ayetin kapsamı dışında olduğuna deliliniz nedir?.. Dilerseniz soruyu biraz daha açıyım: Bir ayetin hükmü ya mutlak olur ya da mukayyed yani kayıtlı... Mutlak olan bir hüküm, ancak başka bir ayetin beyanıyla kayıtlanabilir. Bu meseleyi bir örnek ile anlatıyım: Maide suresinin 3. ayet-i kerimesinde: "Kan size haram kılınmıştır." buyrulur. Bu ifade, mutlak bir ifadedir. Yani haram kılınan kanın çeşidi belirtilmemiş ve hükme bir kayıt konulmamıştır... Peki, bütün kanlar haram mıdır? Mesela, koyunun dalağı veya ciğeri gibi organları üzerinde bulunan kan da haram mıdır? Eğer Kur'an'ın başka bir ayetinde, mutlak olan bu hükmü kayıtlayacak bir ayet olmasaydı, bütün kanların haram olduğu hükmüne varılırdı. Ancak En'am suresinin 145. Ayet-i kerimesinde, دَمًا مَسْفُوحًا buyrularak, haram kılınan kanın "akıcı kan" olduğu bildirilmiştir. İşte, Maide suresinin 3. ayet-i kerimesindeki "Kan size haram kılınmıştır." ayeti, En'am suresinin 145. ayet-i kerimesi ile kayıtlanmış ve bütün kanların değil, sadece akıcı kanın haram olduğu bildirilmiştir... Demek Kur'an'da, mutlak bırakılan bir hüküm varsa, ona kayıt koymak, bir ayetin ya da mütevatir bir hadisin işidir; yoksa bizim vehmimizin, nefsimizin haddi değildir... Bütün bu açıklamalardan sonra; “O'na vesile arayın, yani ona tevessül edin." ayetini, "Sadece Allah'ın isimleriyle ve ibadetle tevessül edilebilir." diye izah eden kişilere şimdi sormak istiyoruz: Kur'an'ın mutlak bıraktığı bu hükme, hangi ayetin beyanıyla kayıt koyuyor ve "Zat ile tevessül olmaz." diyorsunuz?.. Halbuki yazımızın başından ta bu buraya kadar, yaklaşık yirmi sayfadır, Kur'an'da geçen tevessülleri anlatıyoruz. Kimi zaman peygamberlere tevessül edilmiş, kimi zaman da peygamberler bizatihi tevessül etmiş. Siz bütün bu tevessülleri nasıl görmezden geliyorsunuz? Ve vehminizin hükmüyle, ayetin mutlak olan emrine nasıl kayıt koyuyorsunuz?.. Çok değil, sadece Kur'an'dan "zat ile tevessül edilmeyeceğine" dair tek bir ayet getirin, ben sizin sözünü kabul edecek ve haklı olduğunuzu söyleyeceğim. Tek yapmanız gereken, bize bir ayet göstermek. Ama sakın, putlara tevessülü yasaklayan ayetleri göstermeye kalkmayın. Biz -haşa- "Allah'a putlar ile tevessül edilir." demiyoruz ki, bizim davamızı, putlara tevessülü reddeden ayetlerle çürütebilin. Biz sizden, peygamberlerle ve salih kullarla tevessül edilmeyeceğine dair tek bir ayet istiyoruz... Eğer: "Ha put ile tevessül ha peygamber ile tevessül, ikisi de tevessül değil mi, biri yasaksa diğeri de yasaktır." derseniz, biz de deriz ki, hiç de öyle değil. Nasıl ki elma ile kuş kıyas edilmez; çünkü aynı cins değildir; öyle de peygamberlerle tevessül de putlarla tevessüle benzetilmez, çünkü bunlar aynı şey değildir. Aralarında çok farklar vardır. Birkaç farkı beyan edelim. Birinci Fark: Cenab-ı Hak putlara buğzediyor. Öyle buğzediyor ki, onları ateşin yakıtı olarak cehenneme atacağını bildiriyor. Hiç Allah'ın cehenneme atacağına yapılan tevessülle, peygamberlere tevessül bir olur mu?.. İkinci Fark: Putlara tevessül edenler, putları ilah kabul ediyor. Halbuki bizler, peygamberleri ve evliyayı, sadece Allah'ın salih kulları ve Onun makbul hizmetçileri biliyoruz... Üçüncü Fark: Putlara tevessül edenler, putları, malik-i hakiki ve icraat sahibi kabul ediyorlar. Bizler ise, malik-i hakiki olarak Allah'tan başka kimseyi kabul etmiyoruz. Kainattaki bütün fiillerin faili olarak yalnız Allah'ı biliyoruz. Peygamberler ve evliyalar ise, sadece Allah'ın nimetine kavuşmaya birer vesile ve birer sebeptir. Hakiki ihsan sahibi, ancak Allah'tır. Daha birçok farklar var. Hangisini izah edelim? Bu kadar fark varken, sizler nasıl olur da puta yapılan tevessülle, Allah'ın salih kullarına yapılan tevessülü bir tutuyorsunuz? Eğer bir olsaydı, Kur’an'da salih kullara tevessülü haram kılan bir ayet olmaz mıydı? Ama böyle bir ayet yok. Kur'an'ın hangi köşesine baksanız, böyle bir ayet bulamazsınız... Sizler ey tevessülü inkar eden bedbahtlar, Allah’ın ayetlerini kafanıza göre nasıl tefsir ediyorsunuz? Mutlak ayetlere, vehminizle nasıl kayıt koyuyorsunuz? Bunu yaparken Allah'tan hiç korkmuyor musunuz? Sizi hidayete ve Ehl-i sünnet itikadına davet ediyoruz. En azından, bu milletin itikadını bozmamaya davet ediyoruz...

  • @fatihyldz4546
    @fatihyldz45463 жыл бұрын

    Allah'tan başkasından yardım istemeye şirk dersen o zaman hastalandığında doktora gidip ondan yardım istemek de şirk olur :) Yusuf Suresi﴾97﴿ "Ey babamız! Bizim günahlarımızın affını dile! Çünkü biz gerçekten hata ettik" dediler. Nisa Suresi﴾64﴿ Biz her bir peygamberi, Allah’ın izniyle, ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Eğer onlar kendilerine kötülük ettiklerinde sana gelseler de Allah’tan bağışlanmayı dileselerdi, peygamber de onlar için mağfiret dileseydi, elbette Allah’ı ziyadesiyle affedici ve esirgeyici bulurlardı. Bakara Suresi﴾61﴿ Hani siz, “Ey Mûsâ! Biz bir tek yiyecekle dayanamayacağız. Bizim için rabbine dua et de bize toprağın mahsullerinden; sebzelerinden, kabakgillerinden, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bitirsin” demiştiniz. Mûsâ ise, “Daha iyiyi daha kötü ile değişmek mi istiyorsunuz? Şehre inin; istedikleriniz orada var” dedi. Zillete, fakru zarurete mahkûm oldular; Allah’ın gazabına uğradılar. Bu durum, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri ve haksız yere peygamberleri öldürmelerinin, bu yaptıkları da isyan etmeleri ve haddi aşmalarının sonucuydu. Maide Suresi﴾112﴿ Havâriler "Ey Meryem oğlu Îsâ! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" diye sormuşlardı. O şöyle cevap verdi: "Eğer iman etmiş kimseler iseniz Allah’a saygılı olun." Bakara Suresi﴾89﴿ Onlara Allah katından ellerindekini (Tevrat) doğrulayan bir kitap gelince, daha önce kâfirlere karşı zafer isterlerken işte şimdi bilip tanıdıkları (Kur’an) kendilerine ulaşınca onu inkâr ettiler. Allah’ın lâneti böyle inkârcılaradır. Yusuf Suresi﴾36﴿ Onunla birlikte zindana iki delikanlı daha girdi. Onlardan biri, "Ben rüyada şarap yaptığımı gördüm" dedi. Diğeri de, "Ben de başımın üstünde bir ekmek taşıdığımı gördüm. Kuşlar ondan yiyordu. Bunun yorumunu bize bildir. Kuşkusuz biz seni bu işleri iyi bilen biri olarak görüyoruz" dedi. Yusuf Suresi﴾93﴿ Şu benim gömleğimi götürün de onu babamın yüzüne koyun, gözleri görecek duruma gelir; bütün ailenizi de bana getirin." Bakara Suresi ﴾248﴿ Peygamberleri onlara "O’nun hükümdarlığının alâmeti, içinde rabbinizden bir sekînet, Mûsâ ve Hârûn ailelerinin bıraktıklarından bir bakiye bulunan ve meleklerin taşıdığı tabutun (sandığın) size gelmesidir" dedi. Gerçekten inanıyorsanız bilin ki, bunda sizin için büyük bir işaret vardır. Maide Suresi﴾35﴿ Ey iman edenler! Allah’tan korkun, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda çaba harcayın ki kurtuluşa eresiniz. Münafıkun Suresi﴾5﴿ Onlara "Gelin, Allah’ın resulü sizin için bağışlama dilesin" dendiğinde başlarını çevirirler ve büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün. Maide suresi 35. ayet-i kerimede, وَابْتَغُوا إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ “O'na vesile arayın" buyrularak, tevessül etmemiz emredilmiştir. Peki, neyle tevessül edeceğiz. İşte bu kısım açıklanmamış ve mutlak bırakılmıştır. Tevessül üç şeyle yapılabilir. Birincisi: Allah'ın isim ve sıfatlarıyla yapılır. Yani: "Ey Rabbimiz, senden Rahman ve Rahim isimlerinin hürmetine istiyorum." demek gibi, Allah'ın isim ve sıfatları hürmetine istenir ve bu isimlerle tevessül edilir. Araf suresi 180. Ayet-i kerimede bu tevessül çeşidine şöyle işaret edilir: وَلِلّهِ الأَسْمَاء الْحُسْنَى “Bütün güzel isimler Allah'ındır." فَادْعُوهُ بِهَا “O güzel isimlerle Allah'a dua edin..." İşte bu ayet-i kerime, Allah'ın isim ve sıfatlarıyla tevessül etmemizi emretmektedir... Tevessülün İkinci çeşidi, amel ile tevessüldür. Yani kişinin: "Ya Rabbi! Şu kıldığım namaz hürmetine, tuttuğum oruç hürmetine, yaptığım hac hürmetine,.." gibi sözlerle, yapmış olduğu ibadetleri vesile yapması, yani onlarla tevessül etmesidir. Bakara suresi 45. Ayet-i kerimede bu tevessül çeşidine şöyle işaret edilir: وَاسْتَعِينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ “Sabır ve namazla yardım dileyin..." İşte bu ayet-i kerime, ibadetle tevessülü emretmektedir. Bu konuda daha başka ayet-i kerimeler de vardır... Tevessülün Üçüncü çeşidi ise, zat ile tevessül etmektir. Tevessülü inkar edenler, tefsirini yaptığımız, وَابْتَغُوا إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ “O'na vesile arayın" ayetindeki vesileyi, Birinci ve İkinci çeşit tevessülle izah ederler ve derler ki: Burada aranması emredilen vesile, zat ile değil; Allah'ın isimleriyle ve ibadetlerle yapılan vesiledir. Yani onlara göre, zat ile yapılan vesile, ayetin kapsamı dışındadır... Şimdi, onlara çok basit bir soru sormak istiyoruz: Zat ile yapılan vesilenin, ayetin kapsamı dışında olduğuna deliliniz nedir?.. Dilerseniz soruyu biraz daha açıyım: Bir ayetin hükmü ya mutlak olur ya da mukayyed yani kayıtlı... Mutlak olan bir hüküm, ancak başka bir ayetin beyanıyla kayıtlanabilir. Bu meseleyi bir örnek ile anlatıyım: Maide suresinin 3. ayet-i kerimesinde: "Kan size haram kılınmıştır." buyrulur. Bu ifade, mutlak bir ifadedir. Yani haram kılınan kanın çeşidi belirtilmemiş ve hükme bir kayıt konulmamıştır... Peki, bütün kanlar haram mıdır? Mesela, koyunun dalağı veya ciğeri gibi organları üzerinde bulunan kan da haram mıdır? Eğer Kur'an'ın başka bir ayetinde, mutlak olan bu hükmü kayıtlayacak bir ayet olmasaydı, bütün kanların haram olduğu hükmüne varılırdı. Ancak En'am suresinin 145. Ayet-i kerimesinde, دَمًا مَسْفُوحًا buyrularak, haram kılınan kanın "akıcı kan" olduğu bildirilmiştir. İşte, Maide suresinin 3. ayet-i kerimesindeki "Kan size haram kılınmıştır." ayeti, En'am suresinin 145. ayet-i kerimesi ile kayıtlanmış ve bütün kanların değil, sadece akıcı kanın haram olduğu bildirilmiştir... Demek Kur'an'da, mutlak bırakılan bir hüküm varsa, ona kayıt koymak, bir ayetin ya da mütevatir bir hadisin işidir; yoksa bizim vehmimizin, nefsimizin haddi değildir... Bütün bu açıklamalardan sonra; “O'na vesile arayın, yani ona tevessül edin." ayetini, "Sadece Allah'ın isimleriyle ve ibadetle tevessül edilebilir." diye izah eden kişilere şimdi sormak istiyoruz: Kur'an'ın mutlak bıraktığı bu hükme, hangi ayetin beyanıyla kayıt koyuyor ve "Zat ile tevessül olmaz." diyorsunuz?.. Halbuki yazımızın başından ta bu buraya kadar, yaklaşık yirmi sayfadır, Kur'an'da geçen tevessülleri anlatıyoruz. Kimi zaman peygamberlere tevessül edilmiş, kimi zaman da peygamberler bizatihi tevessül etmiş. Siz bütün bu tevessülleri nasıl görmezden geliyorsunuz? Ve vehminizin hükmüyle, ayetin mutlak olan emrine nasıl kayıt koyuyorsunuz?.. Çok değil, sadece Kur'an'dan "zat ile tevessül edilmeyeceğine" dair tek bir ayet getirin, ben sizin sözünü kabul edecek ve haklı olduğunuzu söyleyeceğim. Tek yapmanız gereken, bize bir ayet göstermek. Ama sakın, putlara tevessülü yasaklayan ayetleri göstermeye kalkmayın. Biz -haşa- "Allah'a putlar ile tevessül edilir." demiyoruz ki, bizim davamızı, putlara tevessülü reddeden ayetlerle çürütebilin. Biz sizden, peygamberlerle ve salih kullarla tevessül edilmeyeceğine dair tek bir ayet istiyoruz... Eğer: "Ha put ile tevessül ha peygamber ile tevessül, ikisi de tevessül değil mi, biri yasaksa diğeri de yasaktır." derseniz, biz de deriz ki, hiç de öyle değil. Nasıl ki elma ile kuş kıyas edilmez; çünkü aynı cins değildir; öyle de peygamberlerle tevessül de putlarla tevessüle benzetilmez, çünkü bunlar aynı şey değildir. Aralarında çok farklar vardır. Birkaç farkı beyan edelim. Birinci Fark: Cenab-ı Hak putlara buğzediyor. Öyle buğzediyor ki, onları ateşin yakıtı olarak cehenneme atacağını bildiriyor. Hiç Allah'ın cehenneme atacağına yapılan tevessülle, peygamberlere tevessül bir olur mu?.. İkinci Fark: Putlara tevessül edenler, putları ilah kabul ediyor. Halbuki bizler, peygamberleri ve evliyayı, sadece Allah'ın salih kulları ve Onun makbul hizmetçileri biliyoruz... Üçüncü Fark: Putlara tevessül edenler, putları, malik-i hakiki ve icraat sahibi kabul ediyorlar. Bizler ise, malik-i hakiki olarak Allah'tan başka kimseyi kabul etmiyoruz. Kainattaki bütün fiillerin faili olarak yalnız Allah'ı biliyoruz. Peygamberler ve evliyalar ise, sadece Allah'ın nimetine kavuşmaya birer vesile ve birer sebeptir. Hakiki ihsan sahibi, ancak Allah'tır. Daha birçok farklar var. Hangisini izah edelim? Bu kadar fark varken, sizler nasıl olur da puta yapılan tevessülle, Allah'ın salih kullarına yapılan tevessülü bir tutuyorsunuz? Eğer bir olsaydı, Kur’an'da salih kullara tevessülü haram kılan bir ayet olmaz mıydı? Ama böyle bir ayet yok. Kur'an'ın hangi köşesine baksanız, böyle bir ayet bulamazsınız... Sizler ey tevessülü inkar eden bedbahtlar, Allah’ın ayetlerini kafanıza göre nasıl tefsir ediyorsunuz? Mutlak ayetlere, vehminizle nasıl kayıt koyuyorsunuz? Bunu yaparken Allah'tan hiç korkmuyor musunuz? Sizi hidayete ve Ehl-i sünnet itikadına davet ediyoruz. En azından, bu milletin itikadını bozmamaya davet ediyoruz...

  • @rquneri3675
    @rquneri36754 жыл бұрын

    Yorumları okudum da Ebucular doldurmuş ortalığı 😅 Ağzına sağlık hocam. Rabbim kelamına kuvvet, anlamayanlara da idrak versin!

  • @davetimiztevhid5525
    @davetimiztevhid55253 жыл бұрын

    Bidad ve şirkin vücut bulmuş halisiniz dua ibadettir ibadette Allah'tan başkasına edilmez Allah Fatiha suresinde yanlizca bana ibadet edin yanlizca benden isteyin demiyormu hangi peygamberde gördüğünüz veya hangi sahabede gördünüz himmet istendiğini Allah size hadayet etsin

  • @fatihyldz4546

    @fatihyldz4546

    3 жыл бұрын

    Allah'tan başkasından yardım istemeye şirk dersen o zaman hastalandığında doktora gidip ondan yardım istemek de şirk olur :) Kur'andan Deliller Yusuf Suresi﴾97﴿ "Ey babamız! Bizim günahlarımızın affını dile! Çünkü biz gerçekten hata ettik" dediler. Nisa Suresi﴾64﴿ Biz her bir peygamberi, Allah’ın izniyle, ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Eğer onlar kendilerine kötülük ettiklerinde sana gelseler de Allah’tan bağışlanmayı dileselerdi, peygamber de onlar için mağfiret dileseydi, elbette Allah’ı ziyadesiyle affedici ve esirgeyici bulurlardı. Bakara Suresi﴾61﴿ Hani siz, “Ey Mûsâ! Biz bir tek yiyecekle dayanamayacağız. Bizim için rabbine dua et de bize toprağın mahsullerinden; sebzelerinden, kabakgillerinden, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bitirsin” demiştiniz. Mûsâ ise, “Daha iyiyi daha kötü ile değişmek mi istiyorsunuz? Şehre inin; istedikleriniz orada var” dedi. Zillete, fakru zarurete mahkûm oldular; Allah’ın gazabına uğradılar. Bu durum, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri ve haksız yere peygamberleri öldürmelerinin, bu yaptıkları da isyan etmeleri ve haddi aşmalarının sonucuydu. Maide Suresi﴾112﴿ Havâriler "Ey Meryem oğlu Îsâ! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" diye sormuşlardı. O şöyle cevap verdi: "Eğer iman etmiş kimseler iseniz Allah’a saygılı olun." Bakara Suresi﴾89﴿ Onlara Allah katından ellerindekini (Tevrat) doğrulayan bir kitap gelince, daha önce kâfirlere karşı zafer isterlerken işte şimdi bilip tanıdıkları (Kur’an) kendilerine ulaşınca onu inkâr ettiler. Allah’ın lâneti böyle inkârcılaradır. Yusuf Suresi﴾36﴿ Onunla birlikte zindana iki delikanlı daha girdi. Onlardan biri, "Ben rüyada şarap yaptığımı gördüm" dedi. Diğeri de, "Ben de başımın üstünde bir ekmek taşıdığımı gördüm. Kuşlar ondan yiyordu. Bunun yorumunu bize bildir. Kuşkusuz biz seni bu işleri iyi bilen biri olarak görüyoruz" dedi. Yusuf Suresi﴾93﴿ Şu benim gömleğimi götürün de onu babamın yüzüne koyun, gözleri görecek duruma gelir; bütün ailenizi de bana getirin." Bakara Suresi ﴾248﴿ Peygamberleri onlara "O’nun hükümdarlığının alâmeti, içinde rabbinizden bir sekînet, Mûsâ ve Hârûn ailelerinin bıraktıklarından bir bakiye bulunan ve meleklerin taşıdığı tabutun (sandığın) size gelmesidir" dedi. Gerçekten inanıyorsanız bilin ki, bunda sizin için büyük bir işaret vardır. Maide Suresi﴾35﴿ Ey iman edenler! Allah’tan korkun, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda çaba harcayın ki kurtuluşa eresiniz. Münafıkun Suresi﴾5﴿ Onlara "Gelin, Allah’ın resulü sizin için bağışlama dilesin" dendiğinde başlarını çevirirler ve büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün. Maide suresi 35. ayet-i kerimede, وَابْتَغُوا إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ “O'na vesile arayın" buyrularak, tevessül etmemiz emredilmiştir. Peki, neyle tevessül edeceğiz. İşte bu kısım açıklanmamış ve mutlak bırakılmıştır. Tevessül üç şeyle yapılabilir. Birincisi: Allah'ın isim ve sıfatlarıyla yapılır. Yani: "Ey Rabbimiz, senden Rahman ve Rahim isimlerinin hürmetine istiyorum." demek gibi, Allah'ın isim ve sıfatları hürmetine istenir ve bu isimlerle tevessül edilir. Araf suresi 180. Ayet-i kerimede bu tevessül çeşidine şöyle işaret edilir: وَلِلّهِ الأَسْمَاء الْحُسْنَى “Bütün güzel isimler Allah'ındır." فَادْعُوهُ بِهَا “O güzel isimlerle Allah'a dua edin..." İşte bu ayet-i kerime, Allah'ın isim ve sıfatlarıyla tevessül etmemizi emretmektedir... Tevessülün İkinci çeşidi, amel ile tevessüldür. Yani kişinin: "Ya Rabbi! Şu kıldığım namaz hürmetine, tuttuğum oruç hürmetine, yaptığım hac hürmetine,.." gibi sözlerle, yapmış olduğu ibadetleri vesile yapması, yani onlarla tevessül etmesidir. Bakara suresi 45. Ayet-i kerimede bu tevessül çeşidine şöyle işaret edilir: وَاسْتَعِينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ “Sabır ve namazla yardım dileyin..." İşte bu ayet-i kerime, ibadetle tevessülü emretmektedir. Bu konuda daha başka ayet-i kerimeler de vardır... Tevessülün Üçüncü çeşidi ise, zat ile tevessül etmektir. Tevessülü inkar edenler, tefsirini yaptığımız, وَابْتَغُوا إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ “O'na vesile arayın" ayetindeki vesileyi, Birinci ve İkinci çeşit tevessülle izah ederler ve derler ki: Burada aranması emredilen vesile, zat ile değil; Allah'ın isimleriyle ve ibadetlerle yapılan vesiledir. Yani onlara göre, zat ile yapılan vesile, ayetin kapsamı dışındadır... Şimdi, onlara çok basit bir soru sormak istiyoruz: Zat ile yapılan vesilenin, ayetin kapsamı dışında olduğuna deliliniz nedir?.. Dilerseniz soruyu biraz daha açıyım: Bir ayetin hükmü ya mutlak olur ya da mukayyed yani kayıtlı... Mutlak olan bir hüküm, ancak başka bir ayetin beyanıyla kayıtlanabilir. Bu meseleyi bir örnek ile anlatıyım: Maide suresinin 3. ayet-i kerimesinde: "Kan size haram kılınmıştır." buyrulur. Bu ifade, mutlak bir ifadedir. Yani haram kılınan kanın çeşidi belirtilmemiş ve hükme bir kayıt konulmamıştır... Peki, bütün kanlar haram mıdır? Mesela, koyunun dalağı veya ciğeri gibi organları üzerinde bulunan kan da haram mıdır? Eğer Kur'an'ın başka bir ayetinde, mutlak olan bu hükmü kayıtlayacak bir ayet olmasaydı, bütün kanların haram olduğu hükmüne varılırdı. Ancak En'am suresinin 145. Ayet-i kerimesinde, دَمًا مَسْفُوحًا buyrularak, haram kılınan kanın "akıcı kan" olduğu bildirilmiştir. İşte, Maide suresinin 3. ayet-i kerimesindeki "Kan size haram kılınmıştır." ayeti, En'am suresinin 145. ayet-i kerimesi ile kayıtlanmış ve bütün kanların değil, sadece akıcı kanın haram olduğu bildirilmiştir... Demek Kur'an'da, mutlak bırakılan bir hüküm varsa, ona kayıt koymak, bir ayetin ya da mütevatir bir hadisin işidir; yoksa bizim vehmimizin, nefsimizin haddi değildir... Bütün bu açıklamalardan sonra; “O'na vesile arayın, yani ona tevessül edin." ayetini, "Sadece Allah'ın isimleriyle ve ibadetle tevessül edilebilir." diye izah eden kişilere şimdi sormak istiyoruz: Kur'an'ın mutlak bıraktığı bu hükme, hangi ayetin beyanıyla kayıt koyuyor ve "Zat ile tevessül olmaz." diyorsunuz?.. Halbuki yazımızın başından ta bu buraya kadar, yaklaşık yirmi sayfadır, Kur'an'da geçen tevessülleri anlatıyoruz. Kimi zaman peygamberlere tevessül edilmiş, kimi zaman da peygamberler bizatihi tevessül etmiş. Siz bütün bu tevessülleri nasıl görmezden geliyorsunuz? Ve vehminizin hükmüyle, ayetin mutlak olan emrine nasıl kayıt koyuyorsunuz?.. Çok değil, sadece Kur'an'dan "zat ile tevessül edilmeyeceğine" dair tek bir ayet getirin, ben sizin sözünü kabul edecek ve haklı olduğunuzu söyleyeceğim. Tek yapmanız gereken, bize bir ayet göstermek. Ama sakın, putlara tevessülü yasaklayan ayetleri göstermeye kalkmayın. Biz -haşa- "Allah'a putlar ile tevessül edilir." demiyoruz ki, bizim davamızı, putlara tevessülü reddeden ayetlerle çürütebilin. Biz sizden, peygamberlerle ve salih kullarla tevessül edilmeyeceğine dair tek bir ayet istiyoruz... Eğer: "Ha put ile tevessül ha peygamber ile tevessül, ikisi de tevessül değil mi, biri yasaksa diğeri de yasaktır." derseniz, biz de deriz ki, hiç de öyle değil. Nasıl ki elma ile kuş kıyas edilmez; çünkü aynı cins değildir; öyle de peygamberlerle tevessül de putlarla tevessüle benzetilmez, çünkü bunlar aynı şey değildir. Aralarında çok farklar vardır. Birkaç farkı beyan edelim. Birinci Fark: Cenab-ı Hak putlara buğzediyor. Öyle buğzediyor ki, onları ateşin yakıtı olarak cehenneme atacağını bildiriyor. Hiç Allah'ın cehenneme atacağına yapılan tevessülle, peygamberlere tevessül bir olur mu?.. İkinci Fark: Putlara tevessül edenler, putları ilah kabul ediyor. Halbuki bizler, peygamberleri ve evliyayı, sadece Allah'ın salih kulları ve Onun makbul hizmetçileri biliyoruz... Üçüncü Fark: Putlara tevessül edenler, putları, malik-i hakiki ve icraat sahibi kabul ediyorlar. Bizler ise, malik-i hakiki olarak Allah'tan başka kimseyi kabul etmiyoruz. Kainattaki bütün fiillerin faili olarak yalnız Allah'ı biliyoruz. Peygamberler ve evliyalar ise, sadece Allah'ın nimetine kavuşmaya birer vesile ve birer sebeptir. Hakiki ihsan sahibi, ancak Allah'tır. Daha birçok farklar var. Hangisini izah edelim? Bu kadar fark varken, sizler nasıl olur da puta yapılan tevessülle, Allah'ın salih kullarına yapılan tevessülü bir tutuyorsunuz? Eğer bir olsaydı, Kur’an'da salih kullara tevessülü haram kılan bir ayet olmaz mıydı? Ama böyle bir ayet yok. Kur'an'ın hangi köşesine baksanız, böyle bir ayet bulamazsınız... Sizler ey tevessülü inkar eden bedbahtlar, Allah’ın ayetlerini kafanıza göre nasıl tefsir ediyorsunuz? Mutlak ayetlere, vehminizle nasıl kayıt koyuyorsunuz? Bunu yaparken Allah'tan hiç korkmuyor musunuz? Sizi hidayete ve Ehl-i sünnet itikadına davet ediyoruz. En azından, bu milletin itikadını bozmamaya davet ediyoruz...

  • @davetimiztevhid5525

    @davetimiztevhid5525

    3 жыл бұрын

    Allah sana hidayet etsin 1.cisi evet hastalanır hastaneye gideriz çünkü peygamber efendimiz s.a.v Allah a.c hastalıkla beraber mutlaka şifasını da verir şifanizi arayın demiştir bunu seriatle yaparız 2.kurandan verdiğin deliller yaşayan kişiler peygamberler ummetleri için dua eder muminlerde birbirleri için dua eder sizin şirk kosmaniz öldükten sonra şefaat istemenizdir taklitçilikten caz geçin seyhlerinizi ezberleyip papağan gibi tekrar etmeyin Kur'an kiminin imanını kiminin kufrunu artırır sende 2.sini gördüm dikkat et hakkıyla Kur'an'a yönel Hz İsa ya Allah a.c ey İsa ya onları sana kulluk etmesini sen mi istedin dediğinde Hz İsa diriyken onları gozetliyordum ama öldüğümde bunda. Habersiz kaldım sen herşeyi en iyi bilendir diyor ayriyeten peygamber efendimiz havuzdan çevrilen topluluk için aynı cümleyi kuruyo kuranı kendi anlayisiniza göre yorumlamayın

  • @davetimiztevhid5525

    @davetimiztevhid5525

    3 жыл бұрын

    Aytiyeten Allah a.c vesile arayın dediği ayette cihat vb. İbadetlerden bahdeliyor şeyhini yerleştirmeye kalkma oraya her namazında iyyekena budu ve iyyeke nestain diyipte başkasından meded uman bedbaht insan aklını başına topla tövbe et

  • @dinisohbetpaylasm1330

    @dinisohbetpaylasm1330

    3 жыл бұрын

    اَلَمْ تَعْلَمْ اَنَّ اللّٰهَ لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَص۪يرٍ ﴿١٠٧﴾﴾107﴿ Yine bilmez misin ki göklerin ve yerin mülkiyet ve hükümranlığı yalnız Allah’ındır. Sizin için Allah’tan başka ne bir dost ne de yardımcı vardır.

  • @Fatih-ed8kh
    @Fatih-ed8khАй бұрын

    Ölüden de diriden de yardım istemek şirktir Sadece Allahtan istenir Kuranın manasını okuyalım Sadece Allaha ibadet etmek için yaratıldık

  • @busrazeynepaydemir2777
    @busrazeynepaydemir27774 жыл бұрын

    Haydi ne isteyeceksin o herşeyi bilen rabbinden işte. Dua edin duanıza icabet edeyim Dua istediğimiz kişinin allah dostu olmasıyla bizim duamızın kabul olmasının arasında nasıl bir ilişki vardır. O alemde torpil mi varmış

  • @gokmenkaral

    @gokmenkaral

    10 ай бұрын

    Allahü Teala (c.c) Bize şah damarından daha yakındır. Ama gücü yettiği halde kudretini sebeplerde gizlemiştir. İşlerini yaratmasını sebeplere bağlı kılmıştır. Ondan Dua ederken vesile ile dua etmek ve yalvarmak duanın kabulüne vesile olur.

  • @hidilburak7365
    @hidilburak73652 жыл бұрын

    Kerem önder söylediğiniz hadisleri açıklama kısmında delilleriyle paylaşın

  • @ugurusta87
    @ugurusta873 жыл бұрын

    Selamın aleyküm hocam Abdulkadir diye bıri var size reddiye yaparken izledim böyle bı ne ayet ne hadis var dedi bakara 154 dedim bende cvp vebkliyorum şuan bı reddiye iyi olurdu sanki

  • @sahinsgrov6822
    @sahinsgrov68224 жыл бұрын

    ölüdən dua istəmək bidətdir.

  • @fatihyldz4546

    @fatihyldz4546

    3 жыл бұрын

    Allah'tan başkasından yardım istemeye şirk dersen o zaman hastalandığında doktora gidip ondan yardım istemek de şirk olur :) Kur'andan Deliller Yusuf Suresi﴾97﴿ "Ey babamız! Bizim günahlarımızın affını dile! Çünkü biz gerçekten hata ettik" dediler. Nisa Suresi﴾64﴿ Biz her bir peygamberi, Allah’ın izniyle, ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Eğer onlar kendilerine kötülük ettiklerinde sana gelseler de Allah’tan bağışlanmayı dileselerdi, peygamber de onlar için mağfiret dileseydi, elbette Allah’ı ziyadesiyle affedici ve esirgeyici bulurlardı. Bakara Suresi﴾61﴿ Hani siz, “Ey Mûsâ! Biz bir tek yiyecekle dayanamayacağız. Bizim için rabbine dua et de bize toprağın mahsullerinden; sebzelerinden, kabakgillerinden, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bitirsin” demiştiniz. Mûsâ ise, “Daha iyiyi daha kötü ile değişmek mi istiyorsunuz? Şehre inin; istedikleriniz orada var” dedi. Zillete, fakru zarurete mahkûm oldular; Allah’ın gazabına uğradılar. Bu durum, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri ve haksız yere peygamberleri öldürmelerinin, bu yaptıkları da isyan etmeleri ve haddi aşmalarının sonucuydu. Maide Suresi﴾112﴿ Havâriler "Ey Meryem oğlu Îsâ! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" diye sormuşlardı. O şöyle cevap verdi: "Eğer iman etmiş kimseler iseniz Allah’a saygılı olun." Bakara Suresi﴾89﴿ Onlara Allah katından ellerindekini (Tevrat) doğrulayan bir kitap gelince, daha önce kâfirlere karşı zafer isterlerken işte şimdi bilip tanıdıkları (Kur’an) kendilerine ulaşınca onu inkâr ettiler. Allah’ın lâneti böyle inkârcılaradır. Yusuf Suresi﴾36﴿ Onunla birlikte zindana iki delikanlı daha girdi. Onlardan biri, "Ben rüyada şarap yaptığımı gördüm" dedi. Diğeri de, "Ben de başımın üstünde bir ekmek taşıdığımı gördüm. Kuşlar ondan yiyordu. Bunun yorumunu bize bildir. Kuşkusuz biz seni bu işleri iyi bilen biri olarak görüyoruz" dedi. Yusuf Suresi﴾93﴿ Şu benim gömleğimi götürün de onu babamın yüzüne koyun, gözleri görecek duruma gelir; bütün ailenizi de bana getirin." Bakara Suresi ﴾248﴿ Peygamberleri onlara "O’nun hükümdarlığının alâmeti, içinde rabbinizden bir sekînet, Mûsâ ve Hârûn ailelerinin bıraktıklarından bir bakiye bulunan ve meleklerin taşıdığı tabutun (sandığın) size gelmesidir" dedi. Gerçekten inanıyorsanız bilin ki, bunda sizin için büyük bir işaret vardır. Maide Suresi﴾35﴿ Ey iman edenler! Allah’tan korkun, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda çaba harcayın ki kurtuluşa eresiniz. Münafıkun Suresi﴾5﴿ Onlara "Gelin, Allah’ın resulü sizin için bağışlama dilesin" dendiğinde başlarını çevirirler ve büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün. Maide suresi 35. ayet-i kerimede, وَابْتَغُوا إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ “O'na vesile arayın" buyrularak, tevessül etmemiz emredilmiştir. Peki, neyle tevessül edeceğiz. İşte bu kısım açıklanmamış ve mutlak bırakılmıştır. Tevessül üç şeyle yapılabilir. Birincisi: Allah'ın isim ve sıfatlarıyla yapılır. Yani: "Ey Rabbimiz, senden Rahman ve Rahim isimlerinin hürmetine istiyorum." demek gibi, Allah'ın isim ve sıfatları hürmetine istenir ve bu isimlerle tevessül edilir. Araf suresi 180. Ayet-i kerimede bu tevessül çeşidine şöyle işaret edilir: وَلِلّهِ الأَسْمَاء الْحُسْنَى “Bütün güzel isimler Allah'ındır." فَادْعُوهُ بِهَا “O güzel isimlerle Allah'a dua edin..." İşte bu ayet-i kerime, Allah'ın isim ve sıfatlarıyla tevessül etmemizi emretmektedir... Tevessülün İkinci çeşidi, amel ile tevessüldür. Yani kişinin: "Ya Rabbi! Şu kıldığım namaz hürmetine, tuttuğum oruç hürmetine, yaptığım hac hürmetine,.." gibi sözlerle, yapmış olduğu ibadetleri vesile yapması, yani onlarla tevessül etmesidir. Bakara suresi 45. Ayet-i kerimede bu tevessül çeşidine şöyle işaret edilir: وَاسْتَعِينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ “Sabır ve namazla yardım dileyin..." İşte bu ayet-i kerime, ibadetle tevessülü emretmektedir. Bu konuda daha başka ayet-i kerimeler de vardır... Tevessülün Üçüncü çeşidi ise, zat ile tevessül etmektir. Tevessülü inkar edenler, tefsirini yaptığımız, وَابْتَغُوا إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ “O'na vesile arayın" ayetindeki vesileyi, Birinci ve İkinci çeşit tevessülle izah ederler ve derler ki: Burada aranması emredilen vesile, zat ile değil; Allah'ın isimleriyle ve ibadetlerle yapılan vesiledir. Yani onlara göre, zat ile yapılan vesile, ayetin kapsamı dışındadır... Şimdi, onlara çok basit bir soru sormak istiyoruz: Zat ile yapılan vesilenin, ayetin kapsamı dışında olduğuna deliliniz nedir?.. Dilerseniz soruyu biraz daha açıyım: Bir ayetin hükmü ya mutlak olur ya da mukayyed yani kayıtlı... Mutlak olan bir hüküm, ancak başka bir ayetin beyanıyla kayıtlanabilir. Bu meseleyi bir örnek ile anlatıyım: Maide suresinin 3. ayet-i kerimesinde: "Kan size haram kılınmıştır." buyrulur. Bu ifade, mutlak bir ifadedir. Yani haram kılınan kanın çeşidi belirtilmemiş ve hükme bir kayıt konulmamıştır... Peki, bütün kanlar haram mıdır? Mesela, koyunun dalağı veya ciğeri gibi organları üzerinde bulunan kan da haram mıdır? Eğer Kur'an'ın başka bir ayetinde, mutlak olan bu hükmü kayıtlayacak bir ayet olmasaydı, bütün kanların haram olduğu hükmüne varılırdı. Ancak En'am suresinin 145. Ayet-i kerimesinde, دَمًا مَسْفُوحًا buyrularak, haram kılınan kanın "akıcı kan" olduğu bildirilmiştir. İşte, Maide suresinin 3. ayet-i kerimesindeki "Kan size haram kılınmıştır." ayeti, En'am suresinin 145. ayet-i kerimesi ile kayıtlanmış ve bütün kanların değil, sadece akıcı kanın haram olduğu bildirilmiştir... Demek Kur'an'da, mutlak bırakılan bir hüküm varsa, ona kayıt koymak, bir ayetin ya da mütevatir bir hadisin işidir; yoksa bizim vehmimizin, nefsimizin haddi değildir... Bütün bu açıklamalardan sonra; “O'na vesile arayın, yani ona tevessül edin." ayetini, "Sadece Allah'ın isimleriyle ve ibadetle tevessül edilebilir." diye izah eden kişilere şimdi sormak istiyoruz: Kur'an'ın mutlak bıraktığı bu hükme, hangi ayetin beyanıyla kayıt koyuyor ve "Zat ile tevessül olmaz." diyorsunuz?.. Halbuki yazımızın başından ta bu buraya kadar, yaklaşık yirmi sayfadır, Kur'an'da geçen tevessülleri anlatıyoruz. Kimi zaman peygamberlere tevessül edilmiş, kimi zaman da peygamberler bizatihi tevessül etmiş. Siz bütün bu tevessülleri nasıl görmezden geliyorsunuz? Ve vehminizin hükmüyle, ayetin mutlak olan emrine nasıl kayıt koyuyorsunuz?.. Çok değil, sadece Kur'an'dan "zat ile tevessül edilmeyeceğine" dair tek bir ayet getirin, ben sizin sözünü kabul edecek ve haklı olduğunuzu söyleyeceğim. Tek yapmanız gereken, bize bir ayet göstermek. Ama sakın, putlara tevessülü yasaklayan ayetleri göstermeye kalkmayın. Biz -haşa- "Allah'a putlar ile tevessül edilir." demiyoruz ki, bizim davamızı, putlara tevessülü reddeden ayetlerle çürütebilin. Biz sizden, peygamberlerle ve salih kullarla tevessül edilmeyeceğine dair tek bir ayet istiyoruz... Eğer: "Ha put ile tevessül ha peygamber ile tevessül, ikisi de tevessül değil mi, biri yasaksa diğeri de yasaktır." derseniz, biz de deriz ki, hiç de öyle değil. Nasıl ki elma ile kuş kıyas edilmez; çünkü aynı cins değildir; öyle de peygamberlerle tevessül de putlarla tevessüle benzetilmez, çünkü bunlar aynı şey değildir. Aralarında çok farklar vardır. Birkaç farkı beyan edelim. Birinci Fark: Cenab-ı Hak putlara buğzediyor. Öyle buğzediyor ki, onları ateşin yakıtı olarak cehenneme atacağını bildiriyor. Hiç Allah'ın cehenneme atacağına yapılan tevessülle, peygamberlere tevessül bir olur mu?.. İkinci Fark: Putlara tevessül edenler, putları ilah kabul ediyor. Halbuki bizler, peygamberleri ve evliyayı, sadece Allah'ın salih kulları ve Onun makbul hizmetçileri biliyoruz... Üçüncü Fark: Putlara tevessül edenler, putları, malik-i hakiki ve icraat sahibi kabul ediyorlar. Bizler ise, malik-i hakiki olarak Allah'tan başka kimseyi kabul etmiyoruz. Kainattaki bütün fiillerin faili olarak yalnız Allah'ı biliyoruz. Peygamberler ve evliyalar ise, sadece Allah'ın nimetine kavuşmaya birer vesile ve birer sebeptir. Hakiki ihsan sahibi, ancak Allah'tır. Daha birçok farklar var. Hangisini izah edelim? Bu kadar fark varken, sizler nasıl olur da puta yapılan tevessülle, Allah'ın salih kullarına yapılan tevessülü bir tutuyorsunuz? Eğer bir olsaydı, Kur’an'da salih kullara tevessülü haram kılan bir ayet olmaz mıydı? Ama böyle bir ayet yok. Kur'an'ın hangi köşesine baksanız, böyle bir ayet bulamazsınız... Sizler ey tevessülü inkar eden bedbahtlar, Allah’ın ayetlerini kafanıza göre nasıl tefsir ediyorsunuz? Mutlak ayetlere, vehminizle nasıl kayıt koyuyorsunuz? Bunu yaparken Allah'tan hiç korkmuyor musunuz? Sizi hidayete ve Ehl-i sünnet itikadına davet ediyoruz. En azından, bu milletin itikadını bozmamaya davet ediyoruz...

  • @user-ub4kz1du2g
    @user-ub4kz1du2g9 ай бұрын

    Öyle bir alemdeyizki sanki sade dünya var Gördüğünü sandığın burası ..... Gözün gormuyosa inkar etmeye gerek yoktur diye öyle olmazlar olurki şaşar kalırız öyle yerler varki görsek geri gelmeyiz Yol öyle cokki yeterki samimi ol Allah'a göklerde yol açar sanaa Kolaymi Ona kolay cunki mülk onun kanun Onun Sevdikleri varmı var Sende sevdiklerini sev Onlar gibi olmaya çalış Yaşayanlar mı ölü yoksa ölülermi yaşayan ne biliyoruz ki biz Vesselam

  • @sehideogur3893
    @sehideogur38934 жыл бұрын

    Allahtan kork Allah ayette demiyor mu peygamber ölür yada öldürulürse geri mi döneceksiniz. Bu ayet ne diyor anlamiyormusun.

  • @gokturklerkayiboylari6463
    @gokturklerkayiboylari64634 жыл бұрын

    NAHL SÜRESİ (36.ayet)وَلَقَدْ بَعَثْنَا ف۪ي كُلِّ اُمَّةٍ رَسُولًا اَنِ اعْبُدُوا اللّٰهَ وَاجْتَنِبُوا الطَّاغُوتَۚ فَمِنْهُمْ مَنْ هَدَى اللّٰهُ وَمِنْهُمْ مَنْ حَقَّتْ عَلَيْهِ الضَّلَالَةُۜ فَس۪يرُوا فِي الْاَرْضِ فَانْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّب۪ينَ Türkçe Okunuşu:Velekad be’aśnâ fî kulli ummetin rasûlen eni-’budû(A)llâhe vectenibû-ttâġût(e)(s) feminhum men heda(A)llâhu veminhum men hakkat ‘aleyhi-ddalâle(tu)(c) fesîrû fî-l-ardi fenzurû keyfe kâne ‘âkibetu-lmukeżżibîn(e) MealiDoğrusu biz her ümmete: “Allah’a kulluk edin ve insanları sahte tanrılara tapmaya zorlayan şeytânî güçlerden uzak durun” diye uyaran bir peygamber gönderdik. Allah onlardan bir kısmına doğru yolu nasip etti; bir kısmı da inkârları yüzünden doğru yoldan sapmayı hak etti. Öyleyse yeryüzünde dolaşın da dîni yalanlayanların akıbeti nasıl olmuş bir bakın!

  • @kamilsireliyev677
    @kamilsireliyev6772 жыл бұрын

    Dua edilmesi ayelerde ve hedislerde dirilerdendi yeni aralarinda olmayan kimse ile deyil

  • @Musab-34
    @Musab-344 жыл бұрын

    Namazlarımızı kılar tahiyyatimizi da okuyabiliriz konuşmalarınız nas ile çürümüştür..

  • @dinisohbetpaylasm1330

    @dinisohbetpaylasm1330

    3 жыл бұрын

    اَلَمْ تَعْلَمْ اَنَّ اللّٰهَ لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَص۪يرٍ ﴿١٠٧﴾﴾107﴿ Yine bilmez misin ki göklerin ve yerin mülkiyet ve hükümranlığı yalnız Allah’ındır. Sizin için Allah’tan başka ne bir dost ne de yardımcı vardır.

  • @mehmetalialmas8310
    @mehmetalialmas83104 жыл бұрын

    Ayeti kerime'de Gerçek dua, ancak O'na yapılır. O'ndan başka dua ettikleri ise, kendilerinin hiçbir isteklerini karşılayamazlar. (Onların durumu) tıpkı ağzına gelsin diye avuçlarını suya uzatan kimse gibidir. Oysa (su) ona gelmez. İşte kâfirlerin duası, öyle boşa gider. (RA'D suresi 14. ayet). Ölümsüzdür ama onlar haşşa bize rızık vermezler. Allaha dua edin. Allaha isterse veli kulunu yardıma gönderir. Vele ki Allahın velisi şehit olsun. Ayeti kerime'de Sabır ve namazla (Allah’tan) yardım dileyin. Şüphesiz namaz, Allah’a derinden saygı duyanlardan başkasına ağır gelir. (BAKARA suresi 45. ayeti.

  • @fatihsahin1788
    @fatihsahin17884 жыл бұрын

    👏👏👏

  • @gokturklerkayiboylari6463
    @gokturklerkayiboylari64634 жыл бұрын

    FATIR SÜRESİ (13.14.ayet) يُولِجُ الَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَيُولِجُ النَّهَارَ فِي الَّيْلِۙ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَۘ كُلٌّ يَجْر۪ي لِاَجَلٍ مُسَمًّىۜ ذٰلِكُمُ اللّٰهُ رَبُّكُمْ لَهُ الْمُلْكُۜ وَالَّذ۪ينَ تَدْعُونَ مِنْ دُونِه۪ مَا يَمْلِكُونَ مِنْ قِطْم۪يرٍۜ ﴿١٣﴾ اِنْ تَدْعُوهُمْ لَا يَسْمَعُوا دُعَٓاءَكُمْۚ وَلَوْ سَمِعُوا مَا اسْتَجَابُوا لَكُمْۜ وَيَوْمَ الْقِيٰمَةِ يَكْفُرُونَ بِشِرْكِكُمْۜ وَلَا يُنَبِّئُكَ مِثْلُ خَب۪يرٍ۟ ﴿١٤﴾ FATIR SÜRESİ (13.ayet) O, geceyi gündüze katmakta, gündüzü de geceye katmakta, böylece onları uzatıp kısaltmaktadır. Güneşi ve ayı da emrine boyun eğdirmiştir. Onların hepsi belirlenmiş bir vakte kadar yörüngesinde akıp gider. İşte bütün bunları yapan, Rabbiniz olan Allah’tır. Her şeyin mutlak mülkiyeti ve hâkimiyeti yalnızca ona aittir. Ey müşrikler! Sizin O’ndan başka taptığınız putlar ise bir çekirdek zarına bile mâlik ve hâkim değillerdir. FATIR SÜRESİ ( 14.ayet) Onlara yalvarsanız duânızı işitmezler. İşitseler bile size cevap veremezler. Kıyâmet gününde de, sizin onları Allah’a ortak koşmuş olmanızı reddedeceklerdir. Hiç kimse bu gerçekleri sana, her şeyden hakkiyle haberdâr olan Allah gibi haber veremez.

  • @mustafaeroz122
    @mustafaeroz1225 жыл бұрын

    Hocam arkadaşımızın ziyaretinde Vahabi kafa Askerler hacı şirk diye bağırmışlar kalabalığı dağıtıyorlarmış demişti bana selamlar...

  • @mustafacandemirci4184
    @mustafacandemirci41844 жыл бұрын

    Okuduğun ayetlerin neresinden acaba Allahtan başkasından yardım isteyin manası çıkardın.

  • @fatihyldz4546

    @fatihyldz4546

    3 жыл бұрын

    Allah'tan başkasından yardım istemeye şirk dersen o zaman hastalandığında doktora gidip ondan yardım istemek de şirk olur :) Kur'andan Deliller Yusuf Suresi﴾97﴿ "Ey babamız! Bizim günahlarımızın affını dile! Çünkü biz gerçekten hata ettik" dediler. Nisa Suresi﴾64﴿ Biz her bir peygamberi, Allah’ın izniyle, ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Eğer onlar kendilerine kötülük ettiklerinde sana gelseler de Allah’tan bağışlanmayı dileselerdi, peygamber de onlar için mağfiret dileseydi, elbette Allah’ı ziyadesiyle affedici ve esirgeyici bulurlardı. Bakara Suresi﴾61﴿ Hani siz, “Ey Mûsâ! Biz bir tek yiyecekle dayanamayacağız. Bizim için rabbine dua et de bize toprağın mahsullerinden; sebzelerinden, kabakgillerinden, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bitirsin” demiştiniz. Mûsâ ise, “Daha iyiyi daha kötü ile değişmek mi istiyorsunuz? Şehre inin; istedikleriniz orada var” dedi. Zillete, fakru zarurete mahkûm oldular; Allah’ın gazabına uğradılar. Bu durum, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri ve haksız yere peygamberleri öldürmelerinin, bu yaptıkları da isyan etmeleri ve haddi aşmalarının sonucuydu. Maide Suresi﴾112﴿ Havâriler "Ey Meryem oğlu Îsâ! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" diye sormuşlardı. O şöyle cevap verdi: "Eğer iman etmiş kimseler iseniz Allah’a saygılı olun." Bakara Suresi﴾89﴿ Onlara Allah katından ellerindekini (Tevrat) doğrulayan bir kitap gelince, daha önce kâfirlere karşı zafer isterlerken işte şimdi bilip tanıdıkları (Kur’an) kendilerine ulaşınca onu inkâr ettiler. Allah’ın lâneti böyle inkârcılaradır. Yusuf Suresi﴾36﴿ Onunla birlikte zindana iki delikanlı daha girdi. Onlardan biri, "Ben rüyada şarap yaptığımı gördüm" dedi. Diğeri de, "Ben de başımın üstünde bir ekmek taşıdığımı gördüm. Kuşlar ondan yiyordu. Bunun yorumunu bize bildir. Kuşkusuz biz seni bu işleri iyi bilen biri olarak görüyoruz" dedi. Yusuf Suresi﴾93﴿ Şu benim gömleğimi götürün de onu babamın yüzüne koyun, gözleri görecek duruma gelir; bütün ailenizi de bana getirin." Bakara Suresi ﴾248﴿ Peygamberleri onlara "O’nun hükümdarlığının alâmeti, içinde rabbinizden bir sekînet, Mûsâ ve Hârûn ailelerinin bıraktıklarından bir bakiye bulunan ve meleklerin taşıdığı tabutun (sandığın) size gelmesidir" dedi. Gerçekten inanıyorsanız bilin ki, bunda sizin için büyük bir işaret vardır. Maide Suresi﴾35﴿ Ey iman edenler! Allah’tan korkun, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda çaba harcayın ki kurtuluşa eresiniz. Münafıkun Suresi﴾5﴿ Onlara "Gelin, Allah’ın resulü sizin için bağışlama dilesin" dendiğinde başlarını çevirirler ve büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün. Maide suresi 35. ayet-i kerimede, وَابْتَغُوا إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ “O'na vesile arayın" buyrularak, tevessül etmemiz emredilmiştir. Peki, neyle tevessül edeceğiz. İşte bu kısım açıklanmamış ve mutlak bırakılmıştır. Tevessül üç şeyle yapılabilir. Birincisi: Allah'ın isim ve sıfatlarıyla yapılır. Yani: "Ey Rabbimiz, senden Rahman ve Rahim isimlerinin hürmetine istiyorum." demek gibi, Allah'ın isim ve sıfatları hürmetine istenir ve bu isimlerle tevessül edilir. Araf suresi 180. Ayet-i kerimede bu tevessül çeşidine şöyle işaret edilir: وَلِلّهِ الأَسْمَاء الْحُسْنَى “Bütün güzel isimler Allah'ındır." فَادْعُوهُ بِهَا “O güzel isimlerle Allah'a dua edin..." İşte bu ayet-i kerime, Allah'ın isim ve sıfatlarıyla tevessül etmemizi emretmektedir... Tevessülün İkinci çeşidi, amel ile tevessüldür. Yani kişinin: "Ya Rabbi! Şu kıldığım namaz hürmetine, tuttuğum oruç hürmetine, yaptığım hac hürmetine,.." gibi sözlerle, yapmış olduğu ibadetleri vesile yapması, yani onlarla tevessül etmesidir. Bakara suresi 45. Ayet-i kerimede bu tevessül çeşidine şöyle işaret edilir: وَاسْتَعِينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ “Sabır ve namazla yardım dileyin..." İşte bu ayet-i kerime, ibadetle tevessülü emretmektedir. Bu konuda daha başka ayet-i kerimeler de vardır... Tevessülün Üçüncü çeşidi ise, zat ile tevessül etmektir. Tevessülü inkar edenler, tefsirini yaptığımız, وَابْتَغُوا إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ “O'na vesile arayın" ayetindeki vesileyi, Birinci ve İkinci çeşit tevessülle izah ederler ve derler ki: Burada aranması emredilen vesile, zat ile değil; Allah'ın isimleriyle ve ibadetlerle yapılan vesiledir. Yani onlara göre, zat ile yapılan vesile, ayetin kapsamı dışındadır... Şimdi, onlara çok basit bir soru sormak istiyoruz: Zat ile yapılan vesilenin, ayetin kapsamı dışında olduğuna deliliniz nedir?.. Dilerseniz soruyu biraz daha açıyım: Bir ayetin hükmü ya mutlak olur ya da mukayyed yani kayıtlı... Mutlak olan bir hüküm, ancak başka bir ayetin beyanıyla kayıtlanabilir. Bu meseleyi bir örnek ile anlatıyım: Maide suresinin 3. ayet-i kerimesinde: "Kan size haram kılınmıştır." buyrulur. Bu ifade, mutlak bir ifadedir. Yani haram kılınan kanın çeşidi belirtilmemiş ve hükme bir kayıt konulmamıştır... Peki, bütün kanlar haram mıdır? Mesela, koyunun dalağı veya ciğeri gibi organları üzerinde bulunan kan da haram mıdır? Eğer Kur'an'ın başka bir ayetinde, mutlak olan bu hükmü kayıtlayacak bir ayet olmasaydı, bütün kanların haram olduğu hükmüne varılırdı. Ancak En'am suresinin 145. Ayet-i kerimesinde, دَمًا مَسْفُوحًا buyrularak, haram kılınan kanın "akıcı kan" olduğu bildirilmiştir. İşte, Maide suresinin 3. ayet-i kerimesindeki "Kan size haram kılınmıştır." ayeti, En'am suresinin 145. ayet-i kerimesi ile kayıtlanmış ve bütün kanların değil, sadece akıcı kanın haram olduğu bildirilmiştir... Demek Kur'an'da, mutlak bırakılan bir hüküm varsa, ona kayıt koymak, bir ayetin ya da mütevatir bir hadisin işidir; yoksa bizim vehmimizin, nefsimizin haddi değildir... Bütün bu açıklamalardan sonra; “O'na vesile arayın, yani ona tevessül edin." ayetini, "Sadece Allah'ın isimleriyle ve ibadetle tevessül edilebilir." diye izah eden kişilere şimdi sormak istiyoruz: Kur'an'ın mutlak bıraktığı bu hükme, hangi ayetin beyanıyla kayıt koyuyor ve "Zat ile tevessül olmaz." diyorsunuz?.. Halbuki yazımızın başından ta bu buraya kadar, yaklaşık yirmi sayfadır, Kur'an'da geçen tevessülleri anlatıyoruz. Kimi zaman peygamberlere tevessül edilmiş, kimi zaman da peygamberler bizatihi tevessül etmiş. Siz bütün bu tevessülleri nasıl görmezden geliyorsunuz? Ve vehminizin hükmüyle, ayetin mutlak olan emrine nasıl kayıt koyuyorsunuz?.. Çok değil, sadece Kur'an'dan "zat ile tevessül edilmeyeceğine" dair tek bir ayet getirin, ben sizin sözünü kabul edecek ve haklı olduğunuzu söyleyeceğim. Tek yapmanız gereken, bize bir ayet göstermek. Ama sakın, putlara tevessülü yasaklayan ayetleri göstermeye kalkmayın. Biz -haşa- "Allah'a putlar ile tevessül edilir." demiyoruz ki, bizim davamızı, putlara tevessülü reddeden ayetlerle çürütebilin. Biz sizden, peygamberlerle ve salih kullarla tevessül edilmeyeceğine dair tek bir ayet istiyoruz... Eğer: "Ha put ile tevessül ha peygamber ile tevessül, ikisi de tevessül değil mi, biri yasaksa diğeri de yasaktır." derseniz, biz de deriz ki, hiç de öyle değil. Nasıl ki elma ile kuş kıyas edilmez; çünkü aynı cins değildir; öyle de peygamberlerle tevessül de putlarla tevessüle benzetilmez, çünkü bunlar aynı şey değildir. Aralarında çok farklar vardır. Birkaç farkı beyan edelim. Birinci Fark: Cenab-ı Hak putlara buğzediyor. Öyle buğzediyor ki, onları ateşin yakıtı olarak cehenneme atacağını bildiriyor. Hiç Allah'ın cehenneme atacağına yapılan tevessülle, peygamberlere tevessül bir olur mu?.. İkinci Fark: Putlara tevessül edenler, putları ilah kabul ediyor. Halbuki bizler, peygamberleri ve evliyayı, sadece Allah'ın salih kulları ve Onun makbul hizmetçileri biliyoruz... Üçüncü Fark: Putlara tevessül edenler, putları, malik-i hakiki ve icraat sahibi kabul ediyorlar. Bizler ise, malik-i hakiki olarak Allah'tan başka kimseyi kabul etmiyoruz. Kainattaki bütün fiillerin faili olarak yalnız Allah'ı biliyoruz. Peygamberler ve evliyalar ise, sadece Allah'ın nimetine kavuşmaya birer vesile ve birer sebeptir. Hakiki ihsan sahibi, ancak Allah'tır. Daha birçok farklar var. Hangisini izah edelim? Bu kadar fark varken, sizler nasıl olur da puta yapılan tevessülle, Allah'ın salih kullarına yapılan tevessülü bir tutuyorsunuz? Eğer bir olsaydı, Kur’an'da salih kullara tevessülü haram kılan bir ayet olmaz mıydı? Ama böyle bir ayet yok. Kur'an'ın hangi köşesine baksanız, böyle bir ayet bulamazsınız... Sizler ey tevessülü inkar eden bedbahtlar, Allah’ın ayetlerini kafanıza göre nasıl tefsir ediyorsunuz? Mutlak ayetlere, vehminizle nasıl kayıt koyuyorsunuz? Bunu yaparken Allah'tan hiç korkmuyor musunuz? Sizi hidayete ve Ehl-i sünnet itikadına davet ediyoruz. En azından, bu milletin itikadını bozmamaya davet ediyoruz...

  • @mustafacandemirci4184

    @mustafacandemirci4184

    3 жыл бұрын

    @@fatihyldz4546 olayı yanlış anlamışsın ölüden yardım istenmez. Yaşayan herkes birbirine muhtaçtır. Bunların akidesine göre ölüden de yardım istenir islam da böyle birşey yoktur.

  • @mustafacandemirci4184

    @mustafacandemirci4184

    3 жыл бұрын

    @@fatihyldz4546 maide süresi 35 te araya ölmüş insanları sokup Allah’a yaklaşma manasını çıkarmanız çok tuhaf. Allah Hidayet versin

  • @gokturklerkayiboylari6463
    @gokturklerkayiboylari64634 жыл бұрын

    ARAF SÜRESİ (194.Ayeti) اِنَّ الَّذ۪ينَ تَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ عِبَادٌ اَمْثَالُكُمْ فَادْعُوهُمْ فَلْيَسْتَج۪يبُوا لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ Türkçe Okunuş: inne-lleżîne ted’ûne min dûni(A)llâhi ‘ibâdun emśâlukum(s) fed’ûhum felyestecîbû lekum in kuntum sâdikîn(e) Meali: Şüphesiz ki, Allah’tan başka taptıklarınız da tıpkı sizin gibi yaratılmış kullardır. Eğer siz başka türlü inanıyor ve bu konuda doğru söylüyorsanız, haydi onlara dua edin de size karşılık versinler!

  • @metlebatlxanov8692
    @metlebatlxanov86923 жыл бұрын

    Allah sizi korusun hocam. Allah sizin yardimciniz olsun

  • @sehideogur3893
    @sehideogur38934 жыл бұрын

    Peki hangi yette peygamberden yada herhangi bir öluden iste diyor Allah tan kork imanindan olma yazik sana sen yuzunden bi çok insan sapiyor

  • @zilolausmonova7865
    @zilolausmonova78654 жыл бұрын

    Onlar ölü değil. 5tür alem vardır. Konu bu değil de bir şey istemek konu. Ne istersen Allahtan istenir. Ölmemiş biri olsa bile herşeyi Allah izin verirse olur. Selam vermek başka ölüye. Konuları karıştırmışsınız. Selatu selam başka yardım etmek başka. Selamın manasını hatırlamanızı isterim. Ve genel olarak kimseye sen şusun busun demek İslamda yoktur. Kalbini mi açıpta baktın sözünü hatırlayın. İşin doğrusunu anlatmanız lazımdı öyle değil böyle olur diye.

  • @AAAAAAAAAAAAaAA796
    @AAAAAAAAAAAAaAA7964 жыл бұрын

    Hoca kuran bir bütündür kuranı birlikte anlayacaksın

  • @dinisohbetpaylasm1330

    @dinisohbetpaylasm1330

    3 жыл бұрын

    اَلَمْ تَعْلَمْ اَنَّ اللّٰهَ لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَص۪يرٍ ﴿١٠٧﴾﴾107﴿ Yine bilmez misin ki göklerin ve yerin mülkiyet ve hükümranlığı yalnız Allah’ındır. Sizin için Allah’tan başka ne bir dost ne de yardımcı vardır.

  • @alidayi4948
    @alidayi49483 жыл бұрын

    Peki hocam ölüden istenmeyince şirk,mi oluyor. Neden ısrar ediyorsunuz

  • @gokturklerkayiboylari6463
    @gokturklerkayiboylari64634 жыл бұрын

    YUNUS SÜRESİ (66.Ayet) أَلَآ إِنَّ لِلَّهِ مَن فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَن فِى ٱلْأَرْضِ ۗ وَمَا يَتَّبِعُ ٱلَّذِينَ يَدْعُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ شُرَكَآءَ ۚ إِن يَتَّبِعُونَ إِلَّا ٱلظَّنَّ وَإِنْ هُمْ إِلَّا يَخْرُصُونَ E lâ inne lillâhi men fîs semâvâti ve men fîl ard(ardı), ve mâ yettebiullezîne yed´ûne min dûnillâhi şûrekâ(şûrekâe), in yettebiûne illez zanne ve in hum illâ yahrusûn(yahrusûne). Meali: Bilesiniz ki göklerde kim var, yerde kim varsa, hep Allah’ındır. Allah’tan başkasına tapanlar (gerçekte) Allah’a koştukları ortaklara tâbi olmuyorlar. Şüphesiz onlar ancak zanna uyuyorlar ve sadece yalan söylüyorlar.

  • @fatihyldz4546
    @fatihyldz45463 жыл бұрын

    Haşim oğlu Esed kızı Fatıma (ra) vefat edince, Peygamberimiz (asm) Üsame İbni Zeyd'i, Eyyüb el-Ensari'yi, Hz. Ömer'i ve bir köleyi kabrini kazdırmak için çağırttı. Onlar kabrini kazarlarken kabrin lahid denilen kısmına gelince, Peygamberimiz eliyle onun lahdini kazdı, toprağını eliyle çıkardı ve kazma işi bitince kabrin içine girerek şöyle dedi: اَللَّهُ الَّذِي يُحْيِي وَيُمِيتُ O Allah ki, diriltir ve öldürür, وَهُوَ حَيٌّ لاَ يَمُوتُ O, ölümsüz olan diridir, اِغْفِرْ لِأُمِّي فَاطِمَةَ بِنْتِ أَسَدٍ Esed'in kızı Fatıma annemi affet, وَلَقِّنْهَا حُجَّتَهَا Ona hüccetini telkin et, yani vereceği cevabı öğret , وَوَسِّعْ عَلَيْهَا مُدْخَلَهَا gireceği yeri ona genişlet... Hadisin bu bölümüne dikkat! بِحَقِّ نَبِيِّكَ وَالْأَنْبِيَاءِ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِي فِإِنَّكَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِين Nebinin ve benden önceki nebilerin hakkı için bunu yap. Şüphesiz sen, Merhamet edenlerin en merhamet edenisin... Gördünüz mü Peygamber Efendimiz (asm) duasında ne diyor? Diyor ki: "Nebinin ve benden önceki nebilerin hakkı için..." Yani Peygamberimiz (asm), kendinden önceki peygamberlere tevessül ediyor. Hani tevessül caiz değildi... Ayrıca bu hadis-i şerif, gaibte olana tevessül edilebileceğine de delildir. Zira Peygamberimizin, kendileriyle tevessül ettiği peygamberler vefat etmişlerdir. O halde vefat edenlerle de tevessül edilebilmektedir. Onların ölmüş olması, kendileriyle tevessül edilmesine mani değildir... İbni Hibban ve Hakim Hazretleri, hadis-i şerifin Ravisi olan Ravh İbni Salah'ı hadiste güvenilir görür. O halde hadis, İbni Hibban ve Hakim'in görüşlerine göre sahihtir. O Hakim Hazretleri ki, hadiste zamanının insanlarının imamıydı; cerh, tadil, ilel ve hadis ilimlerinin hepsinde tam bir marifet sahibiydi. İşte bu Hakim, "Bu hadis sahihtir." diyor. Onun bu sözü yanında, zamanımızın hadis inkarcılarının sözü kaç para eder... Ayrıca bu hadisi, İbni Abdilberr, İbni Abbas'tan; İbni Ebi Şeybe de Hz. Cabir'den nakletmişler; Deylemi ve Ebu Nuaym da ayrı ayrı rivayette bulunmuşlardır... Tevessülü inkar edenler bu hadis karşısında söyleyecek bir söz bulamadıklarından "Hadis zayıftır." sözünü uydurmuşlardır. Biz de onlara deriz ki: Zikrettiğimiz görüşleri hadi bir kenara bırakalım ve sizin dediğiniz gibi hadis zayıf olsun, ancak Ahmed bin Hanbel ve Ebu Davud es-Sicistani'ye göre, başka hadis bulunmadığı taktirde ahkama ait meselelerde zayıf hadisle amel edilir. Kaldı ki, zikrettiğimiz hadis hafızları bu hadisin sahih olduğunu belirtmişler ve eserlerinde nakletmişlerdir... Şimdi soruyoruz: Peygamberimiz (asm) Allah'tan isterken bazen tevessül ediyor. Ölmüş peygamberleri aracı kılıp, onların faydasını umuyor. Onun yaptığını biz niye yapmayalım ve ona caiz olan bize niye caiz olmasın?.. Konu münasebetiyle şu noktayı da izah etmek istiyoruz: Kabirlere giderek, "Bana çocuk ver, eş ve iş ver." şeklinde istekte bulunmak, kabirlere çaput bağlamak, bizzat kabrin kendisine kurban kesmek, kabre karşı secde etmek gibi işler elbette sakıncalıdır ve yanlıştır. Böyle hareketler kişiyi şirke düşürür. Kişi ilk önce, tevessül ettiği kişinin, Allah'ın dilemesi olmadan hiçbir şeyi yapmaya gücü olmadığını bilmelidir... Kabirlere tevessül iki şekilde caiz olur. Birincisi: Orada yatanın hürmetine istemektir. Yani kişinin: "Ya Rabbi, şu kabirde yatan kulunun hürmetine beni affet." demesi gibi... İkinci çeşit tevessül ise, kabirdeki salih zattan kendisi için dua etmesini isteyerek yardım dilemektir. Yani Kişinin, bir Allah dostunun kabri başında şöyle demesi gibi: "Ey Allah'ın velisi, benim için Allah'a dua et, Allah senin duan hürmetine matlubumu bana ihsan etsin..." Kabirdekilerin dua edebileceğine Peygamber Efendimizin şu hadis-i şerifi delildir: "Benim hayatım sizler için hayırlıdır, siz bize anlatırsınız biz de size anlatırız. Öldüğüm zaman, ölümüm de sizler için hayırlıdır. Amelleriniz bana arz olunur. Hayrı görürsem hamd ederim, şerri görürsem sizler için Allah’tan mağfiret dilerim..." Bu hadis-i şerifteki, وَاِنْ رَأَيْتُ شَرًّا اِسْتَغْفَرْتُ اللهَ لَكُمْ "eğer şerri görürsem, sizler için Allah’tan mağfiret dilerim" ifadesi, peygamberlerin ölü de olsalar dua ettiklerine delildir. Peygamberler öldükten sonra dua edebiliyorsalar, elbette peygamberlerin varisleri olan evliya ve alimler de derecelerine göre kendisinden dua isteyenlere dua edebilmektedir. Bunda garipsenecek hiçbir şey yoktur. Ölüm bizler için bir son, bir yokluk değildir ki, bunu inkar edelim. Ölüm, kabir kapısıyla başka bir aleme geçmek için bir terhistir. Dolayısıyla, Allah dostu kulların, izni ilahi ile kabirlerinde dua etmesi son derece makuldür ve hadsiz vukuatla vakidir.

  • @fatihyldz4546
    @fatihyldz45463 жыл бұрын

    Sahabelerin tevessül ettiğine dair ilk örneğimizi Enes b. Malik Hazretleri rivayet ediyor. Onun beyanına göre, Hz. Ömer döneminde kuraklık yüzünden Müslümanlar kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya kaldılar. Hz. Ömer, Peygamberimizin amcası olan Hz. Abbas'a tevessül ederek şöyle dedi: اللهم "Ey Allah'ımız", اِنَّا كُنَّا نَتَوَسَّلُ اِلَبْكَ بِنَبِيِّنَا "Şüphesiz biz sana daha önce Peygamberimiz ile tevessül eder, yani Peygamberimizi vesile kılarak senden isterdik", فَتَسْقِينَا "sen de bize yağmur yağdırırdın", وَ اِنَّا نَتَوَسَّلُ اِلَبْكَ بِعَمِّ بِنَبِيِّنَا "Şimdi ise Peygamberimizin amcasıyla sana tevessül ediyor, yani senden Peygamberimizin amcasını vesile kılarak istiyoruz", فَاسْقِنَا "O halde bize yağmur yağdır..." Ravi Hz. Enes der ki: يُسْقَوْنَ "Onlara yağmur yağdırıldı..." Hz. Ömer'in duasına bir daha dikkat kesilin: "Ey Allah'ımız! Şüphesiz biz sana daha önce Peygamberimiz ile tevessül eder, onu vesile kılarak senden isterdik. Şimdi ise Peygamberimizin amcasıyla sana tevessül ediyor ve onu vesile kılarak istiyoruz..." Hani sahabeler tevessül etmemişti, bundan daha açık tevessül olur mu?.. Bu hadisenin vukuu hakkında hiçbir ihtilaf yoktur. Hatta tevessülü inkar edenler dahi bu hadiseyi kabul ederler. Şimdi merak ediyor ve diyorsunuz ki: Onlar bu hadiseyi kabul ediyorsa tevessülü nasıl inkar ediyorlar?.. Sorunuzun cevabı şu: Onlar diyorlar ki, hadiste geçen, اِنَّا نَتَوَسَّلُ اِلَبْكَ بِعَمِّ بِنَبِيِّنَا "Biz sana Peygamberimizin amcasıyla tevessül ediyoruz" sözü, بِدُعَاءِ عَمِّ نَبِيِّنَا "Peygamberimizin amcasının duasıyla tevessül ediyoruz" manasındadır. Yani onlara göre burada gizli bir "dua" kelimesi vardır... Şimdi onlara soruyoruz: Bu ilaveyi nerden çıkarıyorsunuz? Metinde "dua" kelimesi yok. Metinde olmayan kelimeyi, metne nasıl ilave ediyor ve "Bu mana kastedilmiştir." diyorsunuz. Halbuki bu mana kastedilemez. Niçin kastedilemeyeceğinin sebeplerini isterseniz maddeleyelim. Birincisi şu: İbni Hacer Hazretleri diyor ki: Zübeyr İbni Bekkar, "el-Ensab" isimli eserinde, Hz. Ömer'in tevessülünden sonra, Hz. Abbas'ın dua ediş şeklini şöyle nakleder: "Ey Allah'ım! Her bela mutlaka bir günah sebebiyle inmiştir ve ancak tövbeyle kaldırılır. Bu topluluk, benim, senin peygamberine yakınlığımdan dolayı benimle sana yönelmişlerdir. İşte bu günahkar ellerimiz ve perçemlerimiz tövbe ile sana uzanmıştır. Bize yağmur gönder..." Şimdi duanın şu kısmına bir daha dikkat edin: "Bu topluluk, benim, senin peygamberine yakınlığımdan dolayı benimle sana yönelmişlerdir..." Demek olay, Hz. Abbas'tan dua istemek değil, onun zatıyla ve Peygamberimize yakınlığıyla Allah'a tevessül etmektir... Hadisenin dua istemek değil, Hz. Abbas'a tevessül etmek olduğuna dair İkinci delilimiz İmam Kevseri'nin şu beyanıdır. O der ki: "Metinde ‘Peygamberimizin amcasıyla sana tevessül ediyoruz.’ denilirken, buna gereksiz olarak bir muzaf ekleyip ‘Peygamberimizin amcasının duasıyla istiyoruz.’ manasına çevirmek, herhangi bir delile dayanmadan konuşmak ve hakikati örtbas etmektir. ‘Peygamberimizin amcasıyla’ tarzındaki tevessül, Hz. Abbas'ın, Peygamberimize olan yakınlığı ve onun yanındaki konumuyla tevessül manasına gelir.” İmam Kevseri'nin izahı bu şekildedir... Bu konudaki Üçüncü Delilimiz İmam Şekvani'nin şu sözüdür. O der ki: "Peygamber Efendimiz (asm) hayatta iken ona tevessül olmuştur. Vefatından sonra, ondan başkasıyla, sahabenin sükutî icmaı ile tevessül sabit olmuştur. Çünkü sahabenin hiçbiri Hz. Ömer'in Hz. Abbas'a tevessülünü yadırgamamıştır..." İmam Şekvani ne diyor, diyor ki: "Peygamberimizin vefatından sonra, ondan başkasıyla tevessül yapılacağına sahabenin icmaı vardır. Çünkü Hz. Ömer'in Hz. Abbas'a tevessülünü hiçbir sahabe yadırgamamıştır..." Demek olay, Hz. Abbas'tan dua istemek değil, onunla Allah'a tevessül etmektir... Dördüncü Delilimiz Hz. Ömer'in Hazreti Abbas hakkında: "Başınıza gelen bu kuraklık musibeti için Hz. Abbas'a tevessül ediniz." demesidir. İbni Hacer ve İbni Ruşeyd, "Hz. Abbas'a tevessül ediniz." ifadesinin "ondan dua isteyin" manasına gelemeyeceğini beyan eder ve derler ki: "Çünkü Hazreti Ömer bu cümleyi, Hz. Abbas'tan dua etmesini istedikten sonra söylemiştir..." O halde "ona tevessül edin" emri, "ondan dua isteyiniz" manasında olamaz... Bütün bu izahlardan sonra şimdi, Hz. Enes'in rivayetindeki "Peygamberimizin amcası ile sana tevessül ediyoruz." sözünü "amcasının duasıyla tevessül ediyoruz" şeklinde yorumlayanlara şu soruları soruyoruz: 1. Metinde "dua" kelimesi yoktur. Bunu nereden çıkarıyorsunuz? 2. İmam Kevseri: "Böyle bir ilave, bir delile dayanmadan konuşmak ve hakikati örtbas etmektir." diyor. Yani İmam Kevseri sizi, delilsiz konuşmakla ve hakikati örtbas etmekle vasfediyor, buna ne dersiniz? 3. İmam Şevkani: "Tevessülde sahabenin sükutî icmaı vardır." diyor ve Hz. Ömer'in Hz. Abbas'a tevessül etmesine sahabenin itiraz etmemesini buna delil yapıyor. Sahabenin sükutu sizin için bir delil değil midir? 4. Bizzat Hz. Ömer, sahabelere: "Hz. Abbas'la tevessül ediniz." diye emrediyor. Eğer tevessül şirk olsaydı, Hz. Ömer bunu emreder miydi? Hadi -hâşâ- emretti, buna karşı sahabeler hiç sükut eder miydi?.. Bütün bunlardan sonra, hâlâ tevessülü inkar edecek ve rivayetin metninde olmayan bir kelimeyi, metne ilave mi edeceksiniz?.. Bu sorularımızın cevaplarını sizden istiyor ve şimdi, meselenin başka bir cihetine geçiyoruz... Tevessülü inkar edenlerin bir kısmı, tevessülü ispat eden deliller karşısında söyleyecek bir söz ve dayanacak bir delil bulamadıklarından, tevessülü kabul etmeye mecbur oldular; ancak bu sefer de şöyle demeye başladılar: "Canlıya tevessül caizdir; ölüye tevessül caiz değildir. Hz. Ömer'in Hz. Abbas'a tevessül etmesi, sadece diriye tevessül edilebileceğine ve ölüye tevessül edilemeyeceğine delildir. Çünkü ölüye tevessül caiz olsaydı, Hz. Ömer Hz. Abbas'a değil, Peygamber Efendimize tevessül ederdi..." Onlar böyle diyorlar... Bu da bir şey... Bu sözleriyle hiç değilse, hayatta olana tevessülü caiz görmeye kadar gelmişler. Şimdi bize kulak verirlerse, ölüye tevessülün de caiz olduğuna inanırlar... İbni Abdilberr, Hz. Ömer'in Hz. Abbas'a tevessülünü şöyle açıklar: Yeryüzü Hz. Ömer'in devrinde, hicretin 17. senesinde şiddetli bir kuraklığa maruz kalmış ve kıtlık olmuştu. Bunun üzerine Hz. Ka'b şöyle dedi: "Ey müminlerin emiri! İsrailoğullarının başına böyle bir musibet geldiğinde peygamberlerinin yakını ile yağmur isterlerdi..." Bu söz üzerine Hz. Ömer: "İşte Resulullahın amcası, babasının benzeri, yani kardeşi ve Haşimoğullarının seyyidi." diyerek Hz. Abbas'a gitti ve onu vesile edindi... Gördüğünüz gibi olayın gelişimi budur. Hz. Ka'b'ın sözü üzerine Hz. Ömer Hz. Abbas'a gitmiştir... Ayrıca bu hadiseden İmam Kevseri Hazretleri şu hükmü çıkarır: "Hz. Ömer'in Resulullahın zatı ile tevessülü terk edip, Hz. Abbas'ın zatı ile tevessül etmesi, daha faziletli biri olduğu halde, ondan daha az faziletli biriyle tevessül etmenin caiz olduğunu göstermektedir...” Demek hadise, ölüye tevessülün caiz olmadığını göstermez, bilakis daha az faziletli olanla da tevessülün caiz olduğunu gösterir. Zaten bundan sonraki misalimizde, sahabelerin Peygamber Efendimize, ölümünden sonra tevessül ettiğinin örneğini vereceğiz... Buraya kadar konuştuklarımızı kısaca toparlayacak olursak: Hz. Enes'in rivayetiyle, Hz. Ömer, Peygamberimizin amcasına yağmur için tevessül etmiş ve sahabe efendilerimizden hiçbiri buna itiraz etmemiştir. Bu, sahabe efendilerimizin tevessülü kabul ettiğine dair sükutî bir icmadır... Bu delili de bu şekilde tamamladık. Bir sonraki delile geçiyoruz...

  • @hidilburak7365

    @hidilburak7365

    2 жыл бұрын

    Hz peygamber asm o anda yaşıyor muydu ?

  • @islamdunyas6042
    @islamdunyas60422 жыл бұрын

    . Ebû Mes’ûd’dan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Bir kişi, sevabını Allah’tan umarak ailesine harcama yaptığında, bu harcama onun için sadaka olur.” (B55 Buhârî, Îmân, 41; M2322 Müslim, Zekât, 48)

  • @fatihyldz4546
    @fatihyldz45463 жыл бұрын

    Osman İbni Huneyf Hazretleri nakletmiştir. O şöyle diyor: اَنَّ رَجُلاً ضَرِيرَ الْبَصَرِ أَتَى النَّبِيَّ Görme özürlü bir adam Nebi (asm)’a geldi, فَقَالَ ve dedi ki, اُدْعُ اللَّهَ أَنْ يُعَافِيَنِي “Allah’ın beni iyileştirmesi için dua et.” Bunun üzerine Efendimiz (asm) dedi ki: إِنْ شِئْتَ دَعَوْتُ “Eğer istersen dua ederim,” وَإِنْ شِئْتَ صَبَرْتَ “eğer istersen sabret.” فَهُوَ خَيْرٌ لَكَ “Bu -yani sabretmen- senin için daha hayırlıdır.” Bunun üzerine adam: فَادْعُهْ “Dua et.” dedi. Peygamber Efendimiz (asm) ona güzelce abdest almasını ve iki rekat namaz kıldıktan sonra şu duayı yapmasını emretti: اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ وَأَتَوَجَّهُ إِلَيْكَ بِنَبِيِّكَ مُحَمَّدٍ نَبِيِّ الرَّحْمَةِ “Ey Allah’ım, şüphesiz ben senden, rahmet nebisi olan Peygamberin Muhammed ile istiyor ve onunla sana yöneliyorum, يَا مُحَمَّد Ey Muhammed, إِنِّي تَوَجَّهْتُ بِكَ إِلَى رَبِّي فِي حَاجَتِي هَذِهِ لِتُقْضَى bu ihtiyacımın yerine getirilmesi için seninle Rabbime yöneldim, اللَّهُمَّ فَشَفِّعْهُ فِيَّ Ey Allah’ım, onu benim hakkımda şefaatçi kıl.” Bir daha dikkat edin, Peygamber Efendimiz (asm), ona nasıl dua etmesini emrediyor: “Ey Allah’ım, şüphesiz ben senden, rahmet nebisi olan Peygamberin Muhammed ile istiyor ve onunla sana yöneliyorum. Ey Muhammed, bu ihtiyacımın yerine getirilmesi için seninle Rabbime yöneldim. Ey Allah’ım, Onu benim hakkımda şefaatçi kıl!..” Bakın, âmâ sahabeye, kendisiyle tevessül etmesini bizzat Peygamber Efendimiz (asm) emrediyor. Hadis-i şerifin ravisi İbni Huneyf diyor ki: “Bu zat gitti, biz daha Resulullahın huzurundan ayrılmamıştık ki tekrar geldi, baktık ki gözleri iyi olmuş!..” Şimdi bu hadis-i şerifin kaynaklarını inceleyelim: İmam Tırmizi Hazretleri bu hadis hakkında şöyle der: “Bu, hasen, sahih bir hadisdir. Biz onu Ebu Cafer Hatmi tarikinden bilmekteyiz.” Ebu İshak, bu hadisin sahih olduğunu söylemiştir. Yine Hakim, hadisin sahih olduğunu söylemekte ve Zehebi ona muvafakat etmektedir. Buhari “Târihu-l Kebir” isimli eserinde bu hadisi nakleder. İbni Mace bu rivayeti sahih bulur. İmam Nesei, İbni Hibban, Ebu Nuaym, İmam Beyhaki ve Münzirî gibi birçok hadis hafızı, bu rivayetin sahih olduğunu söyler. Yani bu kadar muhaddis, bu hadisin sıhhatinde ittifak etmişlerdir. Burada bir noktaya dikkat çekmek istiyoruz: Bu hadis-i şerifteki mühim nokta, âmâ sahabeye öğretilen, “Peygamberin ile sana yöneliyorum.” duasıdır. Burada, Hz. Peygamber (asm)’in olmadığı bir mekandan seslenme vardır. Ayrıca hadisin açık beyanıyla, Peygamberimiz (asm)’in duasıyla tevessül edilmemiş, bizzat Peygamberimiz’in zatıyla tevessül edilmiştir. Bunun delili, “Ey Muhammed, ben senin ile Rabbime yöneldim.” denmiş; “Peygamberin duasıyla yöneldim.” denmemiştir. Demek bu hadiste, tevessülün iki çeşidine işaret vardır. Şöyle ki: Âmâ zat, Peygamber Efendimiz (asm)’in Allah katındaki değerini biliyordu. Bu sebeple ona gidip kendisi için dua etmesini isteyerek tevessülün çeşitlerinden birini yaptı. Peygamberimiz (asm) de ona öğrettiği duayla, caiz olan tevessüllerden diğerini tatbik ettirdi. Yani ona eve gidip, Peygamberimiz (asm)’in olmadığı o mekanda, onun adını anarak dua etmesini söyledi.Bu sahabe de evinde, Resulullah’ın olmadığı o yerde, ona tevessül ederek dua etti ve neticede matlubuna nail oldu. Demek bu hadis, sadece tevessülün caiz olduğuna değil; aynı zamanda, gaibde olana tevessül edilebileceğine de delildir. Ayrıca hadisin bir rivayetinde şu ziyadelik vardır: وَ اِنْ كَانَتْ حَاجَةً فَافْعَلْ مِثْلَ ذَلِكَ “Eğer bir ihtiyaç olursa, bunun gibi yap.” Bu ziyadeyi, İbni Ebi Heysem sahih bir senetle rivayet etmiştir. Bu ziyadeliğe göre, bu dua sadece o an için geçerli olmayıp, bütün ihtiyaçlar için, her vakit yapılabilecek bir duadır. Bu sebeple, hadisin ravisi olan Osman İbni Huneyf, Peygamberimiz (asm)’in vefatından sonra insanlara bu duayı öğretmiş ve ihtiyacı olanların bu duayla Peygamberimize tevessül etmesini nasihat etmiştir. İmam Taberani, Hz . Osman’ın halifeliği zamanında, İbni Huneyf’ten bu duayı öğrenen kişinin, bu duayla matlubuna nasıl nail olduğunu “Mu’cemu’l-Kebir” isimli eserinde uzunca zikreder. Bu hadis-i şerif hakkında söylenecek daha çok söz var. Biz daha fazla uzatmayıp hadisin tahlilini burada kesiyor ve tevessülü inkar edenlere bazı sorular sormak istiyoruz: Başta Mustafa İslamoğlu, Abdülaziz Bayındır, Mehmet Okuyan, Bayraktar Bayraklı olarak, tevessülü inkar edenler diyorlar ki: “Tevessül şirktir, araya Peygamberi bile koyamazsınız.” Biz şimdi onlara soruyoruz: Peygamberimiz (asm), âmâ olan sahabeye kendisiyle tevessül etmesini emretmiş; bu sahabe de evine giderek Peygamberimiz (asm)’in zatıyla tevessül etmiştir. İmam Tırmizi, Ebu İshak, Hakim, Zehebi, İmam Buhari, İbni Mace, İmam Nesei, İbni Hibban, Ebu Nuaym, İmam Beyhaki ve Münzirî gibi birçok hadis hafızı, bu rivayetin sahih olduğunu söylemiş ve bu hadisin sıhhatinde ittifak etmişlerdir. - Siz kim oluyorsunuz da bu kadar alimin sahih kabul ettiği bir hadisi görmemezlikten geliyorsunuz? Onların sahih kabul ettiği bu hadise, siz hangi ilminizle karşı çıkıyorsunuz? Yoksa onlardan daha mı alimsiniz? Ezberinde yüz binlerce hadis olan bu alimlere hangi ilminizle muhalefet ediyorsunuz? Yoksa onlar hata etmiş de doğrusunu siz mi bulmuşsunuz? Hadis ilminin yıldızları olan İmam Buhari, İbni Mace, Tırmizi ve diğerlerinin sözü yanında sizin sözünüzün ne kıymeti olur, bunu hiç düşünmüyor musunuz? Şimdi de bizi insafla dinleyen kardeşlerime soruyorum: - Hadis ilminin hafızları ve dâhilerinin sözü yanında, Mustafa İslamoğlu’nun, Abdülaziz Bayındır’ın veya Mehmet Okuyan’ın sözleri kaç para eder? Bunların sözü, o alimlerin sözünün önüne geçebilir mi? Bırakın önüne geçmeyi, bunların sözü, hadis ilminde kayda alınır mı? Bunların sözüyle amel edilir mi? Şimdi bunların peşinden gidenlere sesleniyorum: Kimi kime tercih ettiğinize dikkat edin!.. Bir tarafta hadis ilminin dâhi uleması, diğer tarafta ezberinde yüz hadis bile olmayan bunlar!.. Bizden uyarması: Eğer bunların sözünü tercih etmeye devam ederseniz, ahirette çok pişman olursunuz. Gelin bu hatadan vazgeçin ve hadis ilminin hafızlarının sözünü onların sözüne tercih edin. Bizden uyarması, hidayet ve tevfik Allah’tandır…

  • @halitgokmen5173
    @halitgokmen51732 жыл бұрын

    Şimdi bir müslüman kardeşimizden yav kardeşim benim şöyle bir işim var benim içim Allah’a dua et demek şirk mi oluyor bu birincisi Ve diyelim bir peygamberin kabrini ziyarete gittik ya tan bu mezarda yatan nebin hürmetine duamızı kabul et demek şirk mi bu ikincisi Ve duasının kabul edildiği bilinen bir zatın kabrine ziyarete gittik biliyoruz ki bazı evliyalar şühedalar madden ölür manen ölmez ruhaniyetleri diridir bu zatın kabrine gittiğimizde Allahım şu mezarda yatan falanca kişi hürmetine duamızı kabul et desek bu şirk midir

  • @a9024
    @a90242 жыл бұрын

    Tamam şehidlere ölü demiyoruz ama hangi sahabe efendimiz s.a.v'den refik-i ala'ya gittikten sonra yardım istemiş ?

  • @qarazadrsad7123
    @qarazadrsad71233 жыл бұрын

    Bakara suresi 154

  • @ademsabahyeli-yildizelisiv8142
    @ademsabahyeli-yildizelisiv81423 жыл бұрын

    Tevili şeytandan daha iyi yapiyor

  • @johnny-dg7ms
    @johnny-dg7ms4 жыл бұрын

    İbni Mes’ud radıyallahu anh’den merfuan; “Sizden birinizin hayvanı ıssız bir yerde aniden boşanıp gittiği zaman; “Ey Allah’ın kulları! Tutunuz.” Diye nida etsin. Çünkü yeryüzünde Allah’ın hazır kulları vardır, onu sizin için tutar.” diye bir hadis vardır. Hadisin isnadında zayıf bir ravi olan Maruf Bin Hassan es Semerkandi vardır. (Heysemî, Mecmau’z-Zevaid, X/132). İbni Hacer de, senedinde İbni Büreyde ile İbni Mes’ud arasında kopukluk olduğunu söylemiştir. Nevevi bu hadisi naklettikten sonra der ki; “İlimde büyük bazı hocalarımız bana bir hayvanının aniden elinden kaçıp gittiğini, bu hadisi okur okumaz Allah’ın onu yerinde durdurduğunu anlattı. Ben de bir gün bir cemaatle beraberdim. Derken cemaatten birinin hayvanı aniden kaçıp gitti. Onu yakalayamadılar. Ben de bu hadisi söyler söylemez, bundan başka bir sebep ortada yokken hayvan hemen duruverdi.” Utbe Bin Gazvan radıyallahu anh’den merfuan; “Sizden biriniz ıssız bir arazide bir şeyi kaybettiğinde veya bir yardım istediğinde; “Ey Allah’ın kulları bana yardım edin!” desin. Zira Allah’ın, bizim göremediğimiz kulları vardır.” Heysemi; “Ravilerinden birinde az bir zaaf olsa da bu hadisin başka yollarla güvenilir olduğunu söylemiştir.(a.g.e) Rivayetin sonunda Taberani ve İzahul Menasik’te İbni Hacer; “Gerçekten tecrübe edildi” demişlerdir. İbni Hacer, İbni Abbas hadisini bu rivayete şahid göstermiştir: İbni Abbas radıyallahu anhuma’dan; “Allah’ın yeryüzünde hafaza melekleri dışında melekleri vardır. Onlar, düşen ağaç yapraklarını bile yazarlar. Sizden biri ıssız bir yerde yolunu kaybeders e; “Ey Allah’ın kulları bana yardım edin!” diye nida etsin.” Heysemi; “Ravileri güvenilirdir.” der ve hadis uleması ittifak ile bunu hasen kabul ederler. Beyhaki el Adab’da, bu hadis hakkında; “İlim ehli indinde kullanılıyor ve tecrübe edilmiştir.” der.(bk. a.g.e.). Yardım dilemenin bir şirk olduğunu kabul edenlerin iddiası şudur: Fatiha suresinde “Yalnız senden yardım dileriz” mealindeki ayete göre Allah’tan başkasından yardım istenilmez, istenilse şirk olur. a. Acaba dünyada insanlardan istenilen yardımlar da şirk midir? Birisine “Bana yardım et, şu işi yapayım.” dese şirke mi girer? Bunun şirk olmadığında bir ihtilaf yoktur. b. Cinlerden veya meleklerden yardım dilemekle insandan yardım istemek arasında ne gibi bir fark vardır ki, onlardan yardım dilemek şirk oluyor da insandan yardım dilemek şirk olmuyor? Acaba, insan gibi görünen bir varlıktan yardım istemek ile birer metafizik unsurlar olan cin, ruhanî ve melek gibi görünmeyen varlıklardan yardım istemek arasında bir fark var mı? Doğrusu bir farkın olduğunu düşünemiyoruz. c. Fatiha Suresinde geçen “Yalnız senden yardım dileriz” mealindeki ayette belirtilen husus, gerçek anlamdaki hakiki yardım kaynağını tespit etmeye yöneliktir. Her mümin, her türlü iyi işlere muvaffak olmanın, her türlü kötülüklerden korunmanın ancak Allah’ın yardımıyla mümkün olduğuna gönülden iman etmektedir. d. Yapılan yanlış, sebepler dairesi ile itikat dairesinin birbirine karıştırılmasından kaynaklanmaktadır. Allah’ın birliğini gösteren itikat dairesi, bütün her şeyin yalnız Allah’ın elinde olduğuna, gerçek anlamda yardım dilenecek kaynağın yalnız o kutsî merci olduğuna inanmayı gerektirir. Allah’ın ilim, hikmet ve kudretinin bir yansıması olan sebepler dairesi ise, fıtrat kanunlarıyla, sebepler örgüsündeki prensiplerle, evrendeki cari kanunlarla kucaklaşmayı, onlarla barışmayı, onlara uygun hareket etmeyi, onlara uygun davranmayı gerektirir. e. İtikatta hakikî manada Allah’ın bütün sebeplerin tek sahibi, sebeplerin de yaratıcısı, onlara hakiki tesiri asla vermeyen bir kutsî varlık olduğuna inanmayan kimse, Allah’ın tevhit sıfatına karşı bir küstahlık gösterdiği gibi; sebepler dairesinde durduğu halde, Allah’ın evrenin bir nizam örgüsü olarak ortaya koyduğu sebeplere riayet etmeyen kimse de Allah’ın ilim, kudret ve hikmetine karşı bir temerrüt, bir saygısızlık ve de bir küstahlık etmiş olacaktır. f. Aklıselim sahibi bir mümine gereken şey, -bir misal olarak- Hz. Peygamber (a.s.m)’in “Tedavî olun, şifa bulun” tavsiyelerine uyarak, doktordan ve ilaçlardan yardım istemek; Hz. İbrahim (as)’in talimatına uyarak da “Hasta olduğum zaman bana Rabbim şifa verir” prensibini itikadına hâkim kılmaktır. KAYNAK SORULARLA İSLAMİYET

  • @27Seymur
    @27Seymur4 жыл бұрын

    Ölüye selam vermek ona dua etmekdir ve bu sirk deyil. ölüden istemek ise ondan dua istemekdir ve bu şirkdir. ikiside ayni şey deyil. İnsanlarin namaza başlamalarına vesile oluyorsunuz Allah sizden razı olsun amma bu görüşlerinizle onların namazı birakmalırından korkun Allah hatrına. Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve bereketuhu.

  • @sedatboguc2042
    @sedatboguc20424 жыл бұрын

    onlar Allah katinda riziklaniyorlar ayetinin devamini niye okumuyorsun. senin yaninda misir diyor Allahtan kork

  • @sifadua1917
    @sifadua19175 жыл бұрын

    🕋🌹🕌

  • @hulyadurkaya992
    @hulyadurkaya9924 жыл бұрын

    Selam verilmekle yardım dilenmek aynı mı?biz müslümanlar yardımı Allah tan dilemiyormuyuz? Ölü olmasa bile şehit de olsa kabirdekilere.Rahmet neden istiyoruz o halde.Rahmet Allahın merhametini istemek değilmi?madem o insanlar o kadar yetkin ve kudretli niye onlar için fatiha okuyor Allaha onlar için dua ediyoruz. Siz Selamla Yardım istemeyi nasıl aynı manada kullanıyorsunuz. duaların karşılığını Allah vermiyormu? 🤔

  • @dinisohbetpaylasm1330

    @dinisohbetpaylasm1330

    3 жыл бұрын

    اَلَمْ تَعْلَمْ اَنَّ اللّٰهَ لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَص۪يرٍ ﴿١٠٧﴾﴾107﴿ Yine bilmez misin ki göklerin ve yerin mülkiyet ve hükümranlığı yalnız Allah’ındır. Sizin için Allah’tan başka ne bir dost ne de yardımcı vardır.

  • @gokturklerkayiboylari6463
    @gokturklerkayiboylari64634 жыл бұрын

    BAKARA SÜRESİ (186.ayet) وَاِذَا سَاَلَكَ عِبَاد۪ي عَنّ۪ي فَاِنّ۪ي قَر۪يبٌۜ اُج۪يبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ اِذَا دَعَانِۙ فَلْيَسْتَج۪يبُوا ل۪ي وَلْيُؤْمِنُوا ب۪ي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ Türkçe Okunuşu: Ve-iżâ seeleke ‘ibâdî ‘annî fe-innî karîb(un)(s) ucîbu da’vete-ddâ’i iżâ de’ân(i)(s) felyestecîbû lî velyu/minû bî le’allehum yerşudûn(e) Meali: Rasûlüm! Kullarım sana beni sorarlarsa, şüphesiz ben onlara çok yakınım. Bana dua edenin duasına icâbet ederim. Öyleyse onlar da benim dâvetime uysunlar ve bana iman etsinler. Böyle yaparlarsa, en doğru yolu bulmuş olurlar

  • @gokmenkaral

    @gokmenkaral

    10 ай бұрын

    Allahü Teala (c.c) Bize şah damarından daha yakındır. Ama gücü yettiği halde kudretini sebeplerde gizlemiştir. İşlerini yaratmasını sebeplere bağlı kılmıştır. Ondan Dua ederken vesile ile dua etmek ve yalvarmak duanın kabulüne vesile olur.

  • @ahiret7124
    @ahiret71243 жыл бұрын

    Beyefedi sehit işallah şehittir denir kesinlik yok Ancak Allah kitabında bildirdiği haric sana göre bir layik asker sehit başka birine ğöre tekfirci sehit biz sehit birinde yardım istiyelim diye Allah'ın Emrini var yada bir araciyla bir musiuman dua etmese ne kayıp eder biz direk Allah'tan sizde Araciyla dua edin kimin garanti Smimi olan Allah hiayet etsin

  • @tevhidmuvahhid374
    @tevhidmuvahhid3742 жыл бұрын

    BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM...ALLAHın dışında yalvarıp yakaladığınız hurma çekirdeğinin zarına bile sahip değillerdir.. Fatır süresi ☝️

  • @ComposersMind
    @ComposersMind5 жыл бұрын

    FATIR 22- Diri olanlarla ölüler de bir değildir. Gerçekten Allah, dilediğine işittirir; sen ise kabirlerde olanlara işittirecek değilsin. RUM 52- Şimdi sen, ölülere (söz) duyuramazsın ve arkalarını dönüp giden sağırlara da çağrıyı duyuramazsın. Ayrıca bahsettiğiniz ayeti böyle yorumlamanız doğru değil. Burada diri olduklarından bahsediyor. Diri olmak ne demektir? Önce bunun üzerine tefekkür etmenizi istiyorum. BAKARA 154 - Ve sakın Allah yolunda öldürülenlere 'ölüler' demeyin; hayır onlar diridirler. Fakat siz bunun şuurunda değilsiniz. Onların diri olması ve insanların bunun şuurunda olmaması. Tefekkür..

  • @gokturklerkayiboylari6463
    @gokturklerkayiboylari64634 жыл бұрын

    FURKAN (68.69.ayet وَالَّذ۪ينَ لَا يَدْعُونَ مَعَ اللّٰهِ اِلٰهًا اٰخَرَ وَلَا يَقْتُلُونَ النَّفْسَ الَّت۪ي حَرَّمَ اللّٰهُ اِلَّا بِالْحَقِّ وَلَا يَزْنُونَۚ وَمَنْ يَفْعَلْ ذٰلِكَ يَلْقَ اَثَامًاۙ ﴿٦٨﴾ يُضَاعَفْ لَهُ الْعَذَابُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ وَيَخْلُدْ ف۪يه۪ مُهَانًاۗ ﴿٦٩﴾ Meali 68: Onlar, Allah ile beraber başka bir ilâha yalvarmazlar, Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zinâ etmezler. Kim bunları yaparsa, ağır bir cezaya çarptırılır. Meali 69 : Kıyâmet günü ona verilecek azap kat kat katlanacak ve onun içinde hor ve hakir olarak ebediyen kalacaktır.

  • @dinisohbetpaylasm1330
    @dinisohbetpaylasm13303 жыл бұрын

    Kerem hocam sizi severiz yalnız bu sohbetinizi çoğu ehli sünnet alimleri doğru bulmuyor. اَلَمْ تَعْلَمْ اَنَّ اللّٰهَ لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَص۪يرٍ ﴿١٠٧﴾ ﴾107﴿ Yine bilmez misin ki göklerin ve yerin mülkiyet ve hükümranlığı yalnız Allah’ındır. Sizin için Allah’tan başka ne bir dost ne de yardımcı vardır.

  • @sehideogur3893
    @sehideogur38934 жыл бұрын

    Hem senin istediklerin Allahtan istiyorda sen niye Allahtan deilde ondan istiyorsun anlamadm gitti

  • @fatihyldz4546

    @fatihyldz4546

    3 жыл бұрын

    Maide Suresi ﴾35﴿.Ayet Ey iman edenler! Allah’tan korkun, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda çaba harcayın ki kurtuluşa eresiniz. Eğer Allah'tan başkasından yardım istenmez diyorsanız , Hasta olunca doktordan yardım istememeye var mısınız :)

  • @fatihyldz4546

    @fatihyldz4546

    3 жыл бұрын

    Allah'tan başkasından yardım istemeye şirk dersen o zaman hastalandığında doktora gidip ondan yardım istemek de şirk olur :) Kur'andan Deliller Yusuf Suresi﴾97﴿ "Ey babamız! Bizim günahlarımızın affını dile! Çünkü biz gerçekten hata ettik" dediler. Nisa Suresi﴾64﴿ Biz her bir peygamberi, Allah’ın izniyle, ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Eğer onlar kendilerine kötülük ettiklerinde sana gelseler de Allah’tan bağışlanmayı dileselerdi, peygamber de onlar için mağfiret dileseydi, elbette Allah’ı ziyadesiyle affedici ve esirgeyici bulurlardı. Bakara Suresi﴾61﴿ Hani siz, “Ey Mûsâ! Biz bir tek yiyecekle dayanamayacağız. Bizim için rabbine dua et de bize toprağın mahsullerinden; sebzelerinden, kabakgillerinden, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bitirsin” demiştiniz. Mûsâ ise, “Daha iyiyi daha kötü ile değişmek mi istiyorsunuz? Şehre inin; istedikleriniz orada var” dedi. Zillete, fakru zarurete mahkûm oldular; Allah’ın gazabına uğradılar. Bu durum, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri ve haksız yere peygamberleri öldürmelerinin, bu yaptıkları da isyan etmeleri ve haddi aşmalarının sonucuydu. Maide Suresi﴾112﴿ Havâriler "Ey Meryem oğlu Îsâ! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" diye sormuşlardı. O şöyle cevap verdi: "Eğer iman etmiş kimseler iseniz Allah’a saygılı olun." Bakara Suresi﴾89﴿ Onlara Allah katından ellerindekini (Tevrat) doğrulayan bir kitap gelince, daha önce kâfirlere karşı zafer isterlerken işte şimdi bilip tanıdıkları (Kur’an) kendilerine ulaşınca onu inkâr ettiler. Allah’ın lâneti böyle inkârcılaradır. Yusuf Suresi﴾36﴿ Onunla birlikte zindana iki delikanlı daha girdi. Onlardan biri, "Ben rüyada şarap yaptığımı gördüm" dedi. Diğeri de, "Ben de başımın üstünde bir ekmek taşıdığımı gördüm. Kuşlar ondan yiyordu. Bunun yorumunu bize bildir. Kuşkusuz biz seni bu işleri iyi bilen biri olarak görüyoruz" dedi. Yusuf Suresi﴾93﴿ Şu benim gömleğimi götürün de onu babamın yüzüne koyun, gözleri görecek duruma gelir; bütün ailenizi de bana getirin." Bakara Suresi ﴾248﴿ Peygamberleri onlara "O’nun hükümdarlığının alâmeti, içinde rabbinizden bir sekînet, Mûsâ ve Hârûn ailelerinin bıraktıklarından bir bakiye bulunan ve meleklerin taşıdığı tabutun (sandığın) size gelmesidir" dedi. Gerçekten inanıyorsanız bilin ki, bunda sizin için büyük bir işaret vardır. Maide Suresi﴾35﴿ Ey iman edenler! Allah’tan korkun, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda çaba harcayın ki kurtuluşa eresiniz. Münafıkun Suresi﴾5﴿ Onlara "Gelin, Allah’ın resulü sizin için bağışlama dilesin" dendiğinde başlarını çevirirler ve büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün. Maide suresi 35. ayet-i kerimede, وَابْتَغُوا إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ “O'na vesile arayın" buyrularak, tevessül etmemiz emredilmiştir. Peki, neyle tevessül edeceğiz. İşte bu kısım açıklanmamış ve mutlak bırakılmıştır. Tevessül üç şeyle yapılabilir. Birincisi: Allah'ın isim ve sıfatlarıyla yapılır. Yani: "Ey Rabbimiz, senden Rahman ve Rahim isimlerinin hürmetine istiyorum." demek gibi, Allah'ın isim ve sıfatları hürmetine istenir ve bu isimlerle tevessül edilir. Araf suresi 180. Ayet-i kerimede bu tevessül çeşidine şöyle işaret edilir: وَلِلّهِ الأَسْمَاء الْحُسْنَى “Bütün güzel isimler Allah'ındır." فَادْعُوهُ بِهَا “O güzel isimlerle Allah'a dua edin..." İşte bu ayet-i kerime, Allah'ın isim ve sıfatlarıyla tevessül etmemizi emretmektedir... Tevessülün İkinci çeşidi, amel ile tevessüldür. Yani kişinin: "Ya Rabbi! Şu kıldığım namaz hürmetine, tuttuğum oruç hürmetine, yaptığım hac hürmetine,.." gibi sözlerle, yapmış olduğu ibadetleri vesile yapması, yani onlarla tevessül etmesidir. Bakara suresi 45. Ayet-i kerimede bu tevessül çeşidine şöyle işaret edilir: وَاسْتَعِينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ “Sabır ve namazla yardım dileyin..." İşte bu ayet-i kerime, ibadetle tevessülü emretmektedir. Bu konuda daha başka ayet-i kerimeler de vardır... Tevessülün Üçüncü çeşidi ise, zat ile tevessül etmektir. Tevessülü inkar edenler, tefsirini yaptığımız, وَابْتَغُوا إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ “O'na vesile arayın" ayetindeki vesileyi, Birinci ve İkinci çeşit tevessülle izah ederler ve derler ki: Burada aranması emredilen vesile, zat ile değil; Allah'ın isimleriyle ve ibadetlerle yapılan vesiledir. Yani onlara göre, zat ile yapılan vesile, ayetin kapsamı dışındadır... Şimdi, onlara çok basit bir soru sormak istiyoruz: Zat ile yapılan vesilenin, ayetin kapsamı dışında olduğuna deliliniz nedir?.. Dilerseniz soruyu biraz daha açıyım: Bir ayetin hükmü ya mutlak olur ya da mukayyed yani kayıtlı... Mutlak olan bir hüküm, ancak başka bir ayetin beyanıyla kayıtlanabilir. Bu meseleyi bir örnek ile anlatıyım: Maide suresinin 3. ayet-i kerimesinde: "Kan size haram kılınmıştır." buyrulur. Bu ifade, mutlak bir ifadedir. Yani haram kılınan kanın çeşidi belirtilmemiş ve hükme bir kayıt konulmamıştır... Peki, bütün kanlar haram mıdır? Mesela, koyunun dalağı veya ciğeri gibi organları üzerinde bulunan kan da haram mıdır? Eğer Kur'an'ın başka bir ayetinde, mutlak olan bu hükmü kayıtlayacak bir ayet olmasaydı, bütün kanların haram olduğu hükmüne varılırdı. Ancak En'am suresinin 145. Ayet-i kerimesinde, دَمًا مَسْفُوحًا buyrularak, haram kılınan kanın "akıcı kan" olduğu bildirilmiştir. İşte, Maide suresinin 3. ayet-i kerimesindeki "Kan size haram kılınmıştır." ayeti, En'am suresinin 145. ayet-i kerimesi ile kayıtlanmış ve bütün kanların değil, sadece akıcı kanın haram olduğu bildirilmiştir... Demek Kur'an'da, mutlak bırakılan bir hüküm varsa, ona kayıt koymak, bir ayetin ya da mütevatir bir hadisin işidir; yoksa bizim vehmimizin, nefsimizin haddi değildir... Bütün bu açıklamalardan sonra; “O'na vesile arayın, yani ona tevessül edin." ayetini, "Sadece Allah'ın isimleriyle ve ibadetle tevessül edilebilir." diye izah eden kişilere şimdi sormak istiyoruz: Kur'an'ın mutlak bıraktığı bu hükme, hangi ayetin beyanıyla kayıt koyuyor ve "Zat ile tevessül olmaz." diyorsunuz?.. Halbuki yazımızın başından ta bu buraya kadar, yaklaşık yirmi sayfadır, Kur'an'da geçen tevessülleri anlatıyoruz. Kimi zaman peygamberlere tevessül edilmiş, kimi zaman da peygamberler bizatihi tevessül etmiş. Siz bütün bu tevessülleri nasıl görmezden geliyorsunuz? Ve vehminizin hükmüyle, ayetin mutlak olan emrine nasıl kayıt koyuyorsunuz?.. Çok değil, sadece Kur'an'dan "zat ile tevessül edilmeyeceğine" dair tek bir ayet getirin, ben sizin sözünü kabul edecek ve haklı olduğunuzu söyleyeceğim. Tek yapmanız gereken, bize bir ayet göstermek. Ama sakın, putlara tevessülü yasaklayan ayetleri göstermeye kalkmayın. Biz -haşa- "Allah'a putlar ile tevessül edilir." demiyoruz ki, bizim davamızı, putlara tevessülü reddeden ayetlerle çürütebilin. Biz sizden, peygamberlerle ve salih kullarla tevessül edilmeyeceğine dair tek bir ayet istiyoruz... Eğer: "Ha put ile tevessül ha peygamber ile tevessül, ikisi de tevessül değil mi, biri yasaksa diğeri de yasaktır." derseniz, biz de deriz ki, hiç de öyle değil. Nasıl ki elma ile kuş kıyas edilmez; çünkü aynı cins değildir; öyle de peygamberlerle tevessül de putlarla tevessüle benzetilmez, çünkü bunlar aynı şey değildir. Aralarında çok farklar vardır. Birkaç farkı beyan edelim. Birinci Fark: Cenab-ı Hak putlara buğzediyor. Öyle buğzediyor ki, onları ateşin yakıtı olarak cehenneme atacağını bildiriyor. Hiç Allah'ın cehenneme atacağına yapılan tevessülle, peygamberlere tevessül bir olur mu?.. İkinci Fark: Putlara tevessül edenler, putları ilah kabul ediyor. Halbuki bizler, peygamberleri ve evliyayı, sadece Allah'ın salih kulları ve Onun makbul hizmetçileri biliyoruz... Üçüncü Fark: Putlara tevessül edenler, putları, malik-i hakiki ve icraat sahibi kabul ediyorlar. Bizler ise, malik-i hakiki olarak Allah'tan başka kimseyi kabul etmiyoruz. Kainattaki bütün fiillerin faili olarak yalnız Allah'ı biliyoruz. Peygamberler ve evliyalar ise, sadece Allah'ın nimetine kavuşmaya birer vesile ve birer sebeptir. Hakiki ihsan sahibi, ancak Allah'tır. Daha birçok farklar var. Hangisini izah edelim? Bu kadar fark varken, sizler nasıl olur da puta yapılan tevessülle, Allah'ın salih kullarına yapılan tevessülü bir tutuyorsunuz? Eğer bir olsaydı, Kur’an'da salih kullara tevessülü haram kılan bir ayet olmaz mıydı? Ama böyle bir ayet yok. Kur'an'ın hangi köşesine baksanız, böyle bir ayet bulamazsınız... Sizler ey tevessülü inkar eden bedbahtlar, Allah’ın ayetlerini kafanıza göre nasıl tefsir ediyorsunuz? Mutlak ayetlere, vehminizle nasıl kayıt koyuyorsunuz? Bunu yaparken Allah'tan hiç korkmuyor musunuz? Sizi hidayete ve Ehl-i sünnet itikadına davet ediyoruz. En azından, bu milletin itikadını bozmamaya davet ediyoruz...

  • @sehideogur3893

    @sehideogur3893

    3 жыл бұрын

    @@fatihyldz4546 kardeş sen meseleyi ya alamiyorsun yada bilerek çarpitiyorsun ki inş. Yanliş anlamandan dolayi böyle yapiyorsundr. Ben şunu diyorum sen doktordan isterken doktor karşindadır. Bunda problem yok biz diyoruz ki senin yaninda olmadığı halde herşeyi işitiyormuş görüyormuş gibi yanindaymiş gibi yaninda olmayandan yardim istersen problem başliyor. Yaninda olmadığı halde seni duyabilecek ve görebilecek tek varlık vardır oda herşeyi gören bilen duyan Allah tır..

  • @sehideogur3893

    @sehideogur3893

    3 жыл бұрын

    @@fatihyldz4546 sen yaninda olmadığı halde yada öldüğü halde birinden istersen Allahın herşeyi duyan herşeyi gören vasfını yaratılmışlara vermiş olursun ki buda Allah muhafaza şirke girer. Verdiğin örneklerde peygamberlerden yardm isterken peygaberleri karşilarindadır kıyas ta yanlış uygulama yapiyorsun bir kere mesela hz yusuf (a.s) un kardeşleri babalarindan onlarin affedilmeleri için dua istediklerinde Yakub(a.s) çocuklarının karşısındadır bunu gayb olan meseleye nasıl bağlarsın fatih abe ... kerem insanları bilerek mi bilmeyerek mi şirke davet ediyor onu bilmiyorum inş. Bilmeden yapiyordurda Alemlerin Rabbi olan Allah ona hidayet nasib etsin. İslam için mücadel veren herkesin değeri paha biçilemezdir ama bu davet maalesef iman bakimindan tehlikeli şeylere davet ediyor. Biz diyor ki yaninda olmadığı halde seni işitebilecek olan görebilecek olan sadece Alemlerin sahibi semi ve basar olan Allahtir. Yanliş birşey dediğimi düşünmüyorum. Fatihadaki yalnız senden isteriz ayeti tek başına bile yeterli bir delildr.

  • @sehideogur3893

    @sehideogur3893

    3 жыл бұрын

    @@fatihyldz4546 doktor senin karşında ama senin ilah yerine kattiğın uluhiyet atfettiklerin senin karşında deilki. Allah yaninda olmadan seni işitebilir görebilir ama doktor bunu yapamaz.nasıl olur da böyle kıyaslanamayacak şeyleri kıyasliyorsun kardeş. Yaninda olmadan alete ihtiyaç duymadan seni işitebilecek görebilecek tek varlık Allahtir. Siz ilah yerine kattiğiniz insanlara aynı gücü atfetmenizde problem var. Siz diyorsunuz ki Benim yanimda olmadan hem Allah hem şeyhim işitebilir duyabilir bizde siyoruz ki swnin şeyhin bizim Rabbimiz gibi olmadıgı yerleri görebilecek duyabilecek yardim edebilecek gücte değildir. Hem Allah varken neden benim gibi aciz olan noksan olan bir yaratılmıştan isteyeyim ki. Herşeyin sahibi herşeye gücü yeten Allah varken neden acizlerden isteyeyim. Neden tehlikeli sulardan gezmekten vazgeçmiyorsunuz yazık size bu akide de israr ederseniz imanınız tehlikede haberiniz olsun mahşer de herşey ortaya çikmadan önce tövbenizi edin. Siz arkadaşlara kardeş tavsiyemdir...

  • @ademsabahyeli-yildizelisiv8142
    @ademsabahyeli-yildizelisiv81423 жыл бұрын

    Allahin peygamberine ölü diyen çarpilir diyor, ayet ölü diyor ayni zamanda, ebu bekirde ölü diyor, nasil çarpildi acaba...

  • @volkaneris5751

    @volkaneris5751

    2 жыл бұрын

    Kalbin ölmesiyle bedenin ölmesi farklıdır

  • @sametaydnmotivation6340
    @sametaydnmotivation6340 Жыл бұрын

    Ölü için mağfiret duası edersin ama ölüden yardim istenmez

  • @gokmenkaral

    @gokmenkaral

    10 ай бұрын

    Fatiha suresindeki, (Yalnız senden yardım isteriz) mealindeki âyet-i kerime, ölünün de, dirinin de bir şey yapmasına tesir eden kudretin, Allahü teâlâdan başka bir güç olduğunu göstermez. Mesela acıkan kimsenin, hiçbir sebebe yapışmadan, (Ya Rabbi, beni doyur) demesi, bu âyete uygun değildir; çünkü Cenab-ı Hak, doyurmak için yemek yemeyi sebep kılmıştır. Yemek yiyip doyanın da, doymayı Allah’tan bilmesi gerekir. Rabbimiz, yemek yemeden de doyurur; fakat yemek yenmesini sebep kılmıştır. (Yalnız senden yardım isteriz) diyen kimsenin fırıncıya gidip, (Bana ekmek ver) diye ondan yardım istemesi Allah’tan başkasından yardım istemek değil, Allahü teâlânın emrettiği sebeplere yapışmak olur. Ölü veya diri Evliyadan yardım istemek de, sebeplere yapışmaktır. Sebeplere yapışmak da, Allahü teâlânın emrine uygundur.

  • @gokturklerkayiboylari6463
    @gokturklerkayiboylari64634 жыл бұрын

    Kerem önder hoca orda kabirlerden medet dileyin yazmıyor yardım gelir demiyor YÜCE ALLAHI inkar edin demiyor sana yolladım ayetlei oku tek ayete iman ediyorsunuz işinize gelene gelmeyene iman etmesiniz işinize gelmiyen ayetleri yolladım okuyun bir zamet iman edin

  • @sabahattinodumlu8491
    @sabahattinodumlu84912 жыл бұрын

    Peygamberimiz s.a.v ölümünden beri bunun gibi nice sorular tam cevabı verilmedi.yada kuranı okuyan ve çevirisini yapan alimler kuranın manasını öğrenemedi.ve müminlere öğretemedi.

  • @gokturklerkayiboylari6463
    @gokturklerkayiboylari64634 жыл бұрын

    ŞUARA SÜRESİ (213 Ayeti) فَلَا تَدْعُ مَعَ اللّٰهِ اِلٰهًا اٰخَرَ فَتَكُونَ مِنَ الْمُعَذَّب۪ينَۚ Türkçe Okunuşu: Felâ ted’u me’a(A)llâhi ilâhen âḣara fetekûne mine-lmu’ażżebîn(e) Meali: Sakın Allah ile beraber diğer bir Tanrı daha çağırma. (Sonra) azâblandırılanlardan olursun.Meali:O hâlde Allah ile berâber başka bir ilâha (kulluk edip) yalvarma; sonra azâb edilenlerden olursun!

  • @gokmenkaral

    @gokmenkaral

    10 ай бұрын

    Fatiha suresindeki, (Yalnız senden yardım isteriz) mealindeki âyet-i kerime, ölünün de, dirinin de bir şey yapmasına tesir eden kudretin, Allahü teâlâdan başka bir güç olduğunu göstermez. Mesela acıkan kimsenin, hiçbir sebebe yapışmadan, (Ya Rabbi, beni doyur) demesi, bu âyete uygun değildir; çünkü Cenab-ı Hak, doyurmak için yemek yemeyi sebep kılmıştır. Yemek yiyip doyanın da, doymayı Allah’tan bilmesi gerekir. Rabbimiz, yemek yemeden de doyurur; fakat yemek yenmesini sebep kılmıştır. (Yalnız senden yardım isteriz) diyen kimsenin fırıncıya gidip, (Bana ekmek ver) diye ondan yardım istemesi Allah’tan başkasından yardım istemek değil, Allahü teâlânın emrettiği sebeplere yapışmak olur. Ölü veya diri Evliyadan yardım istemek de, sebeplere yapışmaktır. Sebeplere yapışmak da, Allahü teâlânın emrine uygundur.

  • @serkanmazlum2774
    @serkanmazlum2774Ай бұрын

    Verenin ALLAH cc olduğunu biliyorsan sorun yok

  • @fatihyldz4546
    @fatihyldz45463 жыл бұрын

    "Ey babamız! Suçlarımız için bağışlama dile. Gerçekten bizler çok yanlış yaptık." dediler. Yusuf suresi 97. ayet Onlara: “Gelin, Rasûlullah günahlarınız için Allah'tan bağışlanma dilesin” dendiğinde “olmaz” mânasında başlarını çevirirler; sen onların kibirlene kibirlene dâvet edildikleri şeyden uzaklaştıklarını görürsün. Münâfikûn Suresi 5. ayeti "Biz, her bir peygamberi, Allah'ın izniyle kendisine itaat edilsin diye gönderdik. Şayet onlar kendilerine zulmettiklerinde hemen sana gelip Allah'tan bağışlanma isteselerdi ve Peygamber de onlar için mağfiret dileseydi, onlar Allah'ın tevbeleri çok kabul edici ve çok merhametli olduğunu mutlaka görürlerdi." Nisâ Suresi 64. ayeti Maide suresi 35. ayet-i kerimede, وَابْتَغُوا إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ “O'na vesile arayın" buyrularak, tevessül etmemiz emredilmiştir. Peki, neyle tevessül edeceğiz. İşte bu kısım açıklanmamış ve mutlak bırakılmıştır. Tevessül üç şeyle yapılabilir. Birincisi: Allah'ın isim ve sıfatlarıyla yapılır. Yani: "Ey Rabbimiz, senden Rahman ve Rahim isimlerinin hürmetine istiyorum." demek gibi, Allah'ın isim ve sıfatları hürmetine istenir ve bu isimlerle tevessül edilir. Araf suresi 180. Ayet-i kerimede bu tevessül çeşidine şöyle işaret edilir: وَلِلّهِ الأَسْمَاء الْحُسْنَى “Bütün güzel isimler Allah'ındır." فَادْعُوهُ بِهَا “O güzel isimlerle Allah'a dua edin..." İşte bu ayet-i kerime, Allah'ın isim ve sıfatlarıyla tevessül etmemizi emretmektedir... Tevessülün İkinci çeşidi, amel ile tevessüldür. Yani kişinin: "Ya Rabbi! Şu kıldığım namaz hürmetine, tuttuğum oruç hürmetine, yaptığım hac hürmetine,.." gibi sözlerle, yapmış olduğu ibadetleri vesile yapması, yani onlarla tevessül etmesidir. Bakara suresi 45. Ayet-i kerimede bu tevessül çeşidine şöyle işaret edilir: وَاسْتَعِينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ “Sabır ve namazla yardım dileyin..." İşte bu ayet-i kerime, ibadetle tevessülü emretmektedir. Bu konuda daha başka ayet-i kerimeler de vardır... Tevessülün Üçüncü çeşidi ise, zat ile tevessül etmektir. Tevessülü inkar edenler, tefsirini yaptığımız, وَابْتَغُوا إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ “O'na vesile arayın" ayetindeki vesileyi, Birinci ve İkinci çeşit tevessülle izah ederler ve derler ki: Burada aranması emredilen vesile, zat ile değil; Allah'ın isimleriyle ve ibadetlerle yapılan vesiledir. Yani onlara göre, zat ile yapılan vesile, ayetin kapsamı dışındadır... Şimdi, onlara çok basit bir soru sormak istiyoruz: Zat ile yapılan vesilenin, ayetin kapsamı dışında olduğuna deliliniz nedir?.. Dilerseniz soruyu biraz daha açıyım: Bir ayetin hükmü ya mutlak olur ya da mukayyed yani kayıtlı... Mutlak olan bir hüküm, ancak başka bir ayetin beyanıyla kayıtlanabilir. Bu meseleyi bir örnek ile anlatıyım: Maide suresinin 3. ayet-i kerimesinde: "Kan size haram kılınmıştır." buyrulur. Bu ifade, mutlak bir ifadedir. Yani haram kılınan kanın çeşidi belirtilmemiş ve hükme bir kayıt konulmamıştır... Peki, bütün kanlar haram mıdır? Mesela, koyunun dalağı veya ciğeri gibi organları üzerinde bulunan kan da haram mıdır? Eğer Kur'an'ın başka bir ayetinde, mutlak olan bu hükmü kayıtlayacak bir ayet olmasaydı, bütün kanların haram olduğu hükmüne varılırdı. Ancak En'am suresinin 145. Ayet-i kerimesinde, دَمًا مَسْفُوحًا buyrularak, haram kılınan kanın "akıcı kan" olduğu bildirilmiştir. İşte, Maide suresinin 3. ayet-i kerimesindeki "Kan size haram kılınmıştır." ayeti, En'am suresinin 145. ayet-i kerimesi ile kayıtlanmış ve bütün kanların değil, sadece akıcı kanın haram olduğu bildirilmiştir... Demek Kur'an'da, mutlak bırakılan bir hüküm varsa, ona kayıt koymak, bir ayetin ya da mütevatir bir hadisin işidir; yoksa bizim vehmimizin, nefsimizin haddi değildir... Bütün bu açıklamalardan sonra; “O'na vesile arayın, yani ona tevessül edin." ayetini, "Sadece Allah'ın isimleriyle ve ibadetle tevessül edilebilir." diye izah eden kişilere şimdi sormak istiyoruz: Kur'an'ın mutlak bıraktığı bu hükme, hangi ayetin beyanıyla kayıt koyuyor ve "Zat ile tevessül olmaz." diyorsunuz?.. Halbuki yazımızın başından ta bu buraya kadar, yaklaşık yirmi sayfadır, Kur'an'da geçen tevessülleri anlatıyoruz. Kimi zaman peygamberlere tevessül edilmiş, kimi zaman da peygamberler bizatihi tevessül etmiş. Siz bütün bu tevessülleri nasıl görmezden geliyorsunuz? Ve vehminizin hükmüyle, ayetin mutlak olan emrine nasıl kayıt koyuyorsunuz?.. Çok değil, sadece Kur'an'dan "zat ile tevessül edilmeyeceğine" dair tek bir ayet getirin, ben sizin sözünü kabul edecek ve haklı olduğunuzu söyleyeceğim. Tek yapmanız gereken, bize bir ayet göstermek. Ama sakın, putlara tevessülü yasaklayan ayetleri göstermeye kalkmayın. Biz -haşa- "Allah'a putlar ile tevessül edilir." demiyoruz ki, bizim davamızı, putlara tevessülü reddeden ayetlerle çürütebilin. Biz sizden, peygamberlerle ve salih kullarla tevessül edilmeyeceğine dair tek bir ayet istiyoruz... Eğer: "Ha put ile tevessül ha peygamber ile tevessül, ikisi de tevessül değil mi, biri yasaksa diğeri de yasaktır." derseniz, biz de deriz ki, hiç de öyle değil. Nasıl ki elma ile kuş kıyas edilmez; çünkü aynı cins değildir; öyle de peygamberlerle tevessül de putlarla tevessüle benzetilmez, çünkü bunlar aynı şey değildir. Aralarında çok farklar vardır. Birkaç farkı beyan edelim. Birinci Fark: Cenab-ı Hak putlara buğzediyor. Öyle buğzediyor ki, onları ateşin yakıtı olarak cehenneme atacağını bildiriyor. Hiç Allah'ın cehenneme atacağına yapılan tevessülle, peygamberlere tevessül bir olur mu?.. İkinci Fark: Putlara tevessül edenler, putları ilah kabul ediyor. Halbuki bizler, peygamberleri ve evliyayı, sadece Allah'ın salih kulları ve Onun makbul hizmetçileri biliyoruz... Üçüncü Fark: Putlara tevessül edenler, putları, malik-i hakiki ve icraat sahibi kabul ediyorlar. Bizler ise, malik-i hakiki olarak Allah'tan başka kimseyi kabul etmiyoruz. Kainattaki bütün fiillerin faili olarak yalnız Allah'ı biliyoruz. Peygamberler ve evliyalar ise, sadece Allah'ın nimetine kavuşmaya birer vesile ve birer sebeptir. Hakiki ihsan sahibi, ancak Allah'tır. Daha birçok farklar var. Hangisini izah edelim? Bu kadar fark varken, sizler nasıl olur da puta yapılan tevessülle, Allah'ın salih kullarına yapılan tevessülü bir tutuyorsunuz? Eğer bir olsaydı, Kur’an'da salih kullara tevessülü haram kılan bir ayet olmaz mıydı? Ama böyle bir ayet yok. Kur'an'ın hangi köşesine baksanız, böyle bir ayet bulamazsınız... Sizler ey tevessülü inkar eden bedbahtlar, Allah’ın ayetlerini kafanıza göre nasıl tefsir ediyorsunuz? Mutlak ayetlere, vehminizle nasıl kayıt koyuyorsunuz? Bunu yaparken Allah'tan hiç korkmuyor musunuz? Sizi hidayete ve Ehl-i sünnet itikadına davet ediyoruz. En azından, bu milletin itikadını bozmamaya davet ediyoruz...

  • @electroumit
    @electroumit Жыл бұрын

    Sen nasıl bir din düşmanısın ya? Ölü demeyiniz demek ondan bir şey isteyebilirsiniz anlamına gelmez. Ayrıca siz bunu bilemezsiniz diyor zaten. Nasıl da ayeti alakasız bir şekilde çarpıtıyorsun? İşte çarpıtılmamış ayetler. *“Allah’ı bırakıp da kendisine Kıyamete kadar cevap veremeyecek olanlara dua edenlerden daha sapık kim olabilir? Oysaki bunlar onların dualarından habersizdirler.“* (Ahkâf 46/5) *"Kullarım, sana beni sorarlarsa bilsinler ki ben, muhakkak onlara pek yakınım. Beni çağıran, bana dua eden kişiye çağırdığı, dua ettiği anda icabet ederim. Artık onlar da benim çağırmama koşsunlar, bana inansınlar da doğru yolu bulsunlar."* (Bakara 2/186) * “Who can be more astray than those who pray to those who will not be able to answer him, besides Allah, until the Day of Judgment? However, they are unaware of their prayers.”* (Ahkâf 46/5) *"My servants, if they ask you about me, they should know that I am very close to them. I will respond to the person who calls me when he calls and prays for me. Now they too should hurry to my call, believe in me and find the right way."* (Baqara 2 /186)

  • @gokmenkaral

    @gokmenkaral

    10 ай бұрын

    Fatiha suresindeki, (Yalnız senden yardım isteriz) mealindeki âyet-i kerime, ölünün de, dirinin de bir şey yapmasına tesir eden kudretin, Allahü teâlâdan başka bir güç olduğunu göstermez. Mesela acıkan kimsenin, hiçbir sebebe yapışmadan, (Ya Rabbi, beni doyur) demesi, bu âyete uygun değildir; çünkü Cenab-ı Hak, doyurmak için yemek yemeyi sebep kılmıştır. Yemek yiyip doyanın da, doymayı Allah’tan bilmesi gerekir. Rabbimiz, yemek yemeden de doyurur; fakat yemek yenmesini sebep kılmıştır. (Yalnız senden yardım isteriz) diyen kimsenin fırıncıya gidip, (Bana ekmek ver) diye ondan yardım istemesi Allah’tan başkasından yardım istemek değil, Allahü teâlânın emrettiği sebeplere yapışmak olur. Ölü veya diri Evliyadan yardım istemek de, sebeplere yapışmaktır. Sebeplere yapışmak da, Allahü teâlânın emrine uygundur.

  • @azrcfrov7827
    @azrcfrov78274 жыл бұрын

    Ya Hz Əli (ə)-dan istəmək?

  • @yadshrsakini9418

    @yadshrsakini9418

    4 жыл бұрын

    Allahdan başqasına ibadət edib, yardım isdəsən artıq sən müşriksən, İslamdan çıxan mürtəd.

  • @garagara9480

    @garagara9480

    4 жыл бұрын

    @@yadshrsakini9418 yolda kaldım arabayla benzin bitti birini yardıma çağırdım yardım edin diye geldiler ben kâfirli oldum şimdik

  • @yadshrsakini9418

    @yadshrsakini9418

    4 жыл бұрын

    @@garagara9480 dirilərlə ölüləri sən ayırd edə bilmirsən?? Məsəlçün mənim ayağım narahatdı yeriyə bilmirəm. yanımda olan adama deyirəmki; telefonu stolun üsdündən götür mənə ver. Həmin adam bunu etməyə qadirdi. Amma sən gedib ölüdən, türbədən, pirdən yardım istəsən, artıq sən şirk etmiş olursan. Çünki onlar buna qadir deyillər, sənə heç bir faydası nədəki zərəri ola bilməz. *Biz yalnız Allaha ibadət edir və yalnız Allahdan yardım istəyirik.* (Fatiha, 5)

  • @yadshrsakini9418

    @yadshrsakini9418

    4 жыл бұрын

    Fatiha surəsi 5-ci ayəni oxu.

  • @gokmenkaral

    @gokmenkaral

    9 ай бұрын

    ​@@garagara9480Hayir imanın kemala ermiştir. Tebrik ederim seni.

  • @hakbatil6894
    @hakbatil68943 жыл бұрын

    Ee allah onlar diridirler diyor ama gidin zora girdiginiz zaman onlardan yardim isteyin himmet isteyin demiyor ama

  • @ceylanakdemirasci6039
    @ceylanakdemirasci60393 жыл бұрын

    Ebu hanzala hocayi dinleyin arkadaslar.

  • @halitgokmen5173

    @halitgokmen5173

    2 жыл бұрын

    Sonrada gidip Suriye’de kafa kesmeye başlasınlar demin

  • @umutkadir7747
    @umutkadir7747 Жыл бұрын

    Aklınıza şaşayım, Gidin bir de ibadet edin tam olsun. Bir ölüden himmet istemediğiniz kalmıştı.

  • @aygulagazade8602
    @aygulagazade86023 жыл бұрын

    Ne alaka ettahiyyatuda git kabirden biweymi iste diyor bow konuwub insanlari neden sarpdirmaya caliwyorsunuz

  • @sedatboguc2042
    @sedatboguc20424 жыл бұрын

    senin kadar lafi saptiran görmedim Allaha iftira atma ayiptir

  • @sigmahasann

    @sigmahasann

    3 жыл бұрын

    Maide Suresi﴾35﴿ Ey iman edenler! Allah’tan korkun, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda çaba harcayın ki kurtuluşa eresiniz.

  • @sigmahasann

    @sigmahasann

    3 жыл бұрын

    TEVESSÜL HAKKINDAKİ KUR’AN’DAN DELİLLER Yusuf Suresi﴾97﴿ "Ey babamız! Bizim günahlarımızın affını dile! Çünkü biz gerçekten hata ettik" dediler. Nisa Suresi﴾64﴿ Biz her bir peygamberi, Allah’ın izniyle, ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Eğer onlar kendilerine kötülük ettiklerinde sana gelseler de Allah’tan bağışlanmayı dileselerdi, peygamber de onlar için mağfiret dileseydi, elbette Allah’ı ziyadesiyle affedici ve esirgeyici bulurlardı. Bakara Suresi﴾61﴿ Hani siz, “Ey Mûsâ! Biz bir tek yiyecekle dayanamayacağız. Bizim için rabbine dua et de bize toprağın mahsullerinden; sebzelerinden, kabakgillerinden, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bitirsin” demiştiniz. Mûsâ ise, “Daha iyiyi daha kötü ile değişmek mi istiyorsunuz? Şehre inin; istedikleriniz orada var” dedi. Zillete, fakru zarurete mahkûm oldular; Allah’ın gazabına uğradılar. Bu durum, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri ve haksız yere peygamberleri öldürmelerinin, bu yaptıkları da isyan etmeleri ve haddi aşmalarının sonucuydu. Maide Suresi﴾112﴿ Havâriler "Ey Meryem oğlu Îsâ! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" diye sormuşlardı. O şöyle cevap verdi: "Eğer iman etmiş kimseler iseniz Allah’a saygılı olun." Bakara Suresi﴾89﴿ Onlara Allah katından ellerindekini (Tevrat) doğrulayan bir kitap gelince, daha önce kâfirlere karşı zafer isterlerken işte şimdi bilip tanıdıkları (Kur’an) kendilerine ulaşınca onu inkâr ettiler. Allah’ın lâneti böyle inkârcılaradır. Yusuf Suresi﴾36﴿ Onunla birlikte zindana iki delikanlı daha girdi. Onlardan biri, "Ben rüyada şarap yaptığımı gördüm" dedi. Diğeri de, "Ben de başımın üstünde bir ekmek taşıdığımı gördüm. Kuşlar ondan yiyordu. Bunun yorumunu bize bildir. Kuşkusuz biz seni bu işleri iyi bilen biri olarak görüyoruz" dedi. Yusuf Suresi﴾93﴿ Şu benim gömleğimi götürün de onu babamın yüzüne koyun, gözleri görecek duruma gelir; bütün ailenizi de bana getirin." Bakara Suresi ﴾248﴿ Peygamberleri onlara "O’nun hükümdarlığının alâmeti, içinde rabbinizden bir sekînet, Mûsâ ve Hârûn ailelerinin bıraktıklarından bir bakiye bulunan ve meleklerin taşıdığı tabutun (sandığın) size gelmesidir" dedi. Gerçekten inanıyorsanız bilin ki, bunda sizin için büyük bir işaret vardır. Maide Suresi﴾35﴿ Ey iman edenler! Allah’tan korkun, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda çaba harcayın ki kurtuluşa eresiniz. Münafıkun Suresi﴾5﴿ Onlara "Gelin, Allah’ın resulü sizin için bağışlama dilesin" dendiğinde başlarını çevirirler ve büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün. Maide suresi 35. ayet-i kerimede, وَابْتَغُوا إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ “O'na vesile arayın" buyrularak, tevessül etmemiz emredilmiştir. Peki, neyle tevessül edeceğiz. İşte bu kısım açıklanmamış ve mutlak bırakılmıştır. Tevessül üç şeyle yapılabilir. Birincisi: Allah'ın isim ve sıfatlarıyla yapılır. Yani: "Ey Rabbimiz, senden Rahman ve Rahim isimlerinin hürmetine istiyorum." demek gibi, Allah'ın isim ve sıfatları hürmetine istenir ve bu isimlerle tevessül edilir. Araf suresi 180. Ayet-i kerimede bu tevessül çeşidine şöyle işaret edilir: وَلِلّهِ الأَسْمَاء الْحُسْنَى “Bütün güzel isimler Allah'ındır." فَادْعُوهُ بِهَا “O güzel isimlerle Allah'a dua edin..." İşte bu ayet-i kerime, Allah'ın isim ve sıfatlarıyla tevessül etmemizi emretmektedir... Tevessülün İkinci çeşidi, amel ile tevessüldür. Yani kişinin: "Ya Rabbi! Şu kıldığım namaz hürmetine, tuttuğum oruç hürmetine, yaptığım hac hürmetine,.." gibi sözlerle, yapmış olduğu ibadetleri vesile yapması, yani onlarla tevessül etmesidir. Bakara suresi 45. Ayet-i kerimede bu tevessül çeşidine şöyle işaret edilir: وَاسْتَعِينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ “Sabır ve namazla yardım dileyin..." İşte bu ayet-i kerime, ibadetle tevessülü emretmektedir. Bu konuda daha başka ayet-i kerimeler de vardır... Tevessülün Üçüncü çeşidi ise, zat ile tevessül etmektir. Tevessülü inkar edenler, tefsirini yaptığımız, وَابْتَغُوا إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ “O'na vesile arayın" ayetindeki vesileyi, Birinci ve İkinci çeşit tevessülle izah ederler ve derler ki: Burada aranması emredilen vesile, zat ile değil; Allah'ın isimleriyle ve ibadetlerle yapılan vesiledir. Yani onlara göre, zat ile yapılan vesile, ayetin kapsamı dışındadır... Şimdi, onlara çok basit bir soru sormak istiyoruz: Zat ile yapılan vesilenin, ayetin kapsamı dışında olduğuna deliliniz nedir?.. Dilerseniz soruyu biraz daha açıyım: Bir ayetin hükmü ya mutlak olur ya da mukayyed yani kayıtlı... Mutlak olan bir hüküm, ancak başka bir ayetin beyanıyla kayıtlanabilir. Bu meseleyi bir örnek ile anlatıyım: Maide suresinin 3. ayet-i kerimesinde: "Kan size haram kılınmıştır." buyrulur. Bu ifade, mutlak bir ifadedir. Yani haram kılınan kanın çeşidi belirtilmemiş ve hükme bir kayıt konulmamıştır... Peki, bütün kanlar haram mıdır? Mesela, koyunun dalağı veya ciğeri gibi organları üzerinde bulunan kan da haram mıdır? Eğer Kur'an'ın başka bir ayetinde, mutlak olan bu hükmü kayıtlayacak bir ayet olmasaydı, bütün kanların haram olduğu hükmüne varılırdı. Ancak En'am suresinin 145. Ayet-i kerimesinde, دَمًا مَسْفُوحًا buyrularak, haram kılınan kanın "akıcı kan" olduğu bildirilmiştir. İşte, Maide suresinin 3. ayet-i kerimesindeki "Kan size haram kılınmıştır." ayeti, En'am suresinin 145. ayet-i kerimesi ile kayıtlanmış ve bütün kanların değil, sadece akıcı kanın haram olduğu bildirilmiştir... Demek Kur'an'da, mutlak bırakılan bir hüküm varsa, ona kayıt koymak, bir ayetin ya da mütevatir bir hadisin işidir; yoksa bizim vehmimizin, nefsimizin haddi değildir... Bütün bu açıklamalardan sonra; “O'na vesile arayın, yani ona tevessül edin." ayetini, "Sadece Allah'ın isimleriyle ve ibadetle tevessül edilebilir." diye izah eden kişilere şimdi sormak istiyoruz: Kur'an'ın mutlak bıraktığı bu hükme, hangi ayetin beyanıyla kayıt koyuyor ve "Zat ile tevessül olmaz." diyorsunuz?.. Halbuki yazımızın başından ta bu buraya kadar, yaklaşık yirmi sayfadır, Kur'an'da geçen tevessülleri anlatıyoruz. Kimi zaman peygamberlere tevessül edilmiş, kimi zaman da peygamberler bizatihi tevessül etmiş. Siz bütün bu tevessülleri nasıl görmezden geliyorsunuz? Ve vehminizin hükmüyle, ayetin mutlak olan emrine nasıl kayıt koyuyorsunuz?.. Çok değil, sadece Kur'an'dan "zat ile tevessül edilmeyeceğine" dair tek bir ayet getirin, ben sizin sözünü kabul edecek ve haklı olduğunuzu söyleyeceğim. Tek yapmanız gereken, bize bir ayet göstermek. Ama sakın, putlara tevessülü yasaklayan ayetleri göstermeye kalkmayın. Biz -haşa- "Allah'a putlar ile tevessül edilir." demiyoruz ki, bizim davamızı, putlara tevessülü reddeden ayetlerle çürütebilin. Biz sizden, peygamberlerle ve salih kullarla tevessül edilmeyeceğine dair tek bir ayet istiyoruz... Eğer: "Ha put ile tevessül ha peygamber ile tevessül, ikisi de tevessül değil mi, biri yasaksa diğeri de yasaktır." derseniz, biz de deriz ki, hiç de öyle değil. Nasıl ki elma ile kuş kıyas edilmez; çünkü aynı cins değildir; öyle de peygamberlerle tevessül de putlarla tevessüle benzetilmez, çünkü bunlar aynı şey değildir. Aralarında çok farklar vardır. Birkaç farkı beyan edelim. Birinci Fark: Cenab-ı Hak putlara buğzediyor. Öyle buğzediyor ki, onları ateşin yakıtı olarak cehenneme atacağını bildiriyor. Hiç Allah'ın cehenneme atacağına yapılan tevessülle, peygamberlere tevessül bir olur mu?.. İkinci Fark: Putlara tevessül edenler, putları ilah kabul ediyor. Halbuki bizler, peygamberleri ve evliyayı, sadece Allah'ın salih kulları ve Onun makbul hizmetçileri biliyoruz... Üçüncü Fark: Putlara tevessül edenler, putları, malik-i hakiki ve icraat sahibi kabul ediyorlar. Bizler ise, malik-i hakiki olarak Allah'tan başka kimseyi kabul etmiyoruz. Kainattaki bütün fiillerin faili olarak yalnız Allah'ı biliyoruz. Peygamberler ve evliyalar ise, sadece Allah'ın nimetine kavuşmaya birer vesile ve birer sebeptir. Hakiki ihsan sahibi, ancak Allah'tır. Daha birçok farklar var. Hangisini izah edelim? Bu kadar fark varken, sizler nasıl olur da puta yapılan tevessülle, Allah'ın salih kullarına yapılan tevessülü bir tutuyorsunuz? Eğer bir olsaydı, Kur’an'da salih kullara tevessülü haram kılan bir ayet olmaz mıydı? Ama böyle bir ayet yok. Kur'an'ın hangi köşesine baksanız, böyle bir ayet bulamazsınız... Sizler ey tevessülü inkar eden bedbahtlar, Allah’ın ayetlerini kafanıza göre nasıl tefsir ediyorsunuz? Mutlak ayetlere, vehminizle nasıl kayıt koyuyorsunuz? Bunu yaparken Allah'tan hiç korkmuyor musunuz? Sizi hidayete ve Ehl-i sünnet itikadına davet ediyoruz. En azından, bu milletin itikadını bozmamaya davet ediyoruz...

  • @mohamadibnturki857

    @mohamadibnturki857

    3 жыл бұрын

    @@sigmahasann Maide Suresi 35 Ayetinin bi tefsirine bak... hiç tevessül ve hatta istigaseyle alakasi yok. Resmen moronluk ya. Tafsir ibn Kathir: "Süfyan Ath-Thawri, Talhah'ın, Ata'nın İbn Abbas'ın söylediğini söylediğini söyledi; "Vesile", 'yaklaşma aracı' anlamına gelir. Mücahit, Ebu Wa'il, El-Hasan, Katadah, Abdullah bin Kesir, As-Suddi, İbn Zeyd ve diğerleri de "Vesile" için aynı anlamı verdiler. Katadah, Ayah'ın "O'na itaat ederek ve O'nun hoşuna giden eylemleri yerine getirerek O'na yaklaşmanın yollarını arayın '' anlamına geldiğini söyledi."

  • @fatihyldz4546

    @fatihyldz4546

    3 жыл бұрын

    Eğer Allah'tan başkasından yardım istenmez diyorsanız , Hasta olunca doktordan yardım istememeye var mısınız :)

  • @fatihyldz4546

    @fatihyldz4546

    3 жыл бұрын

    @@mohamadibnturki857 Bakara suresinin 61. ayet-i kerimesinin beyanıyla; kavmi, Hz. Musa'ya gelerek, يَا مُوسَى “Ey Musa." لَنْ نَصْبِرَ عَلَى طَعَامٍ وَاحِدٍ “Biz tek bir taama sabredemeyiz." فَادْعُ لَنَا رَبَّكَ “Rabbine bizim için dua et" يُخْرِجْ لَنَا مِمَّا تُنْبِتُ الأَرْضُ “Bizim için yeryüzünün bitirdiklerinden çıkarsın."

  • @tuncayoner7060
    @tuncayoner70604 жыл бұрын

    Yeter artik tevhidi anlatin sirk kosmayin allaha

  • @fatihyldz4546

    @fatihyldz4546

    3 жыл бұрын

    Maide Suresi ﴾35﴿.Ayet Ey iman edenler! Allah’tan korkun, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda çaba harcayın ki kurtuluşa eresiniz. Eğer Allah'tan başkasından yardım istenmez diyorsanız , Hasta olunca doktordan yardım istememeye var mısınız :)

  • @fatihyldz4546

    @fatihyldz4546

    3 жыл бұрын

    Allah'tan başkasından yardım istemeye şirk dersen o zaman hastalandığında doktora gidip ondan yardım istemek de şirk olur :) Yusuf Suresi﴾97﴿ "Ey babamız! Bizim günahlarımızın affını dile! Çünkü biz gerçekten hata ettik" dediler. Nisa Suresi﴾64﴿ Biz her bir peygamberi, Allah’ın izniyle, ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Eğer onlar kendilerine kötülük ettiklerinde sana gelseler de Allah’tan bağışlanmayı dileselerdi, peygamber de onlar için mağfiret dileseydi, elbette Allah’ı ziyadesiyle affedici ve esirgeyici bulurlardı. Bakara Suresi﴾61﴿ Hani siz, “Ey Mûsâ! Biz bir tek yiyecekle dayanamayacağız. Bizim için rabbine dua et de bize toprağın mahsullerinden; sebzelerinden, kabakgillerinden, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bitirsin” demiştiniz. Mûsâ ise, “Daha iyiyi daha kötü ile değişmek mi istiyorsunuz? Şehre inin; istedikleriniz orada var” dedi. Zillete, fakru zarurete mahkûm oldular; Allah’ın gazabına uğradılar. Bu durum, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri ve haksız yere peygamberleri öldürmelerinin, bu yaptıkları da isyan etmeleri ve haddi aşmalarının sonucuydu. Maide Suresi﴾112﴿ Havâriler "Ey Meryem oğlu Îsâ! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" diye sormuşlardı. O şöyle cevap verdi: "Eğer iman etmiş kimseler iseniz Allah’a saygılı olun." Bakara Suresi﴾89﴿ Onlara Allah katından ellerindekini (Tevrat) doğrulayan bir kitap gelince, daha önce kâfirlere karşı zafer isterlerken işte şimdi bilip tanıdıkları (Kur’an) kendilerine ulaşınca onu inkâr ettiler. Allah’ın lâneti böyle inkârcılaradır. Yusuf Suresi﴾36﴿ Onunla birlikte zindana iki delikanlı daha girdi. Onlardan biri, "Ben rüyada şarap yaptığımı gördüm" dedi. Diğeri de, "Ben de başımın üstünde bir ekmek taşıdığımı gördüm. Kuşlar ondan yiyordu. Bunun yorumunu bize bildir. Kuşkusuz biz seni bu işleri iyi bilen biri olarak görüyoruz" dedi. Yusuf Suresi﴾93﴿ Şu benim gömleğimi götürün de onu babamın yüzüne koyun, gözleri görecek duruma gelir; bütün ailenizi de bana getirin." Bakara Suresi ﴾248﴿ Peygamberleri onlara "O’nun hükümdarlığının alâmeti, içinde rabbinizden bir sekînet, Mûsâ ve Hârûn ailelerinin bıraktıklarından bir bakiye bulunan ve meleklerin taşıdığı tabutun (sandığın) size gelmesidir" dedi. Gerçekten inanıyorsanız bilin ki, bunda sizin için büyük bir işaret vardır. Maide Suresi﴾35﴿ Ey iman edenler! Allah’tan korkun, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda çaba harcayın ki kurtuluşa eresiniz. Münafıkun Suresi﴾5﴿ Onlara "Gelin, Allah’ın resulü sizin için bağışlama dilesin" dendiğinde başlarını çevirirler ve büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün. Maide suresi 35. ayet-i kerimede, وَابْتَغُوا إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ “O'na vesile arayın" buyrularak, tevessül etmemiz emredilmiştir. Peki, neyle tevessül edeceğiz. İşte bu kısım açıklanmamış ve mutlak bırakılmıştır. Tevessül üç şeyle yapılabilir. Birincisi: Allah'ın isim ve sıfatlarıyla yapılır. Yani: "Ey Rabbimiz, senden Rahman ve Rahim isimlerinin hürmetine istiyorum." demek gibi, Allah'ın isim ve sıfatları hürmetine istenir ve bu isimlerle tevessül edilir. Araf suresi 180. Ayet-i kerimede bu tevessül çeşidine şöyle işaret edilir: وَلِلّهِ الأَسْمَاء الْحُسْنَى “Bütün güzel isimler Allah'ındır." فَادْعُوهُ بِهَا “O güzel isimlerle Allah'a dua edin..." İşte bu ayet-i kerime, Allah'ın isim ve sıfatlarıyla tevessül etmemizi emretmektedir... Tevessülün İkinci çeşidi, amel ile tevessüldür. Yani kişinin: "Ya Rabbi! Şu kıldığım namaz hürmetine, tuttuğum oruç hürmetine, yaptığım hac hürmetine,.." gibi sözlerle, yapmış olduğu ibadetleri vesile yapması, yani onlarla tevessül etmesidir. Bakara suresi 45. Ayet-i kerimede bu tevessül çeşidine şöyle işaret edilir: وَاسْتَعِينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ “Sabır ve namazla yardım dileyin..." İşte bu ayet-i kerime, ibadetle tevessülü emretmektedir. Bu konuda daha başka ayet-i kerimeler de vardır... Tevessülün Üçüncü çeşidi ise, zat ile tevessül etmektir. Tevessülü inkar edenler, tefsirini yaptığımız, وَابْتَغُوا إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ “O'na vesile arayın" ayetindeki vesileyi, Birinci ve İkinci çeşit tevessülle izah ederler ve derler ki: Burada aranması emredilen vesile, zat ile değil; Allah'ın isimleriyle ve ibadetlerle yapılan vesiledir. Yani onlara göre, zat ile yapılan vesile, ayetin kapsamı dışındadır... Şimdi, onlara çok basit bir soru sormak istiyoruz: Zat ile yapılan vesilenin, ayetin kapsamı dışında olduğuna deliliniz nedir?.. Dilerseniz soruyu biraz daha açıyım: Bir ayetin hükmü ya mutlak olur ya da mukayyed yani kayıtlı... Mutlak olan bir hüküm, ancak başka bir ayetin beyanıyla kayıtlanabilir. Bu meseleyi bir örnek ile anlatıyım: Maide suresinin 3. ayet-i kerimesinde: "Kan size haram kılınmıştır." buyrulur. Bu ifade, mutlak bir ifadedir. Yani haram kılınan kanın çeşidi belirtilmemiş ve hükme bir kayıt konulmamıştır... Peki, bütün kanlar haram mıdır? Mesela, koyunun dalağı veya ciğeri gibi organları üzerinde bulunan kan da haram mıdır? Eğer Kur'an'ın başka bir ayetinde, mutlak olan bu hükmü kayıtlayacak bir ayet olmasaydı, bütün kanların haram olduğu hükmüne varılırdı. Ancak En'am suresinin 145. Ayet-i kerimesinde, دَمًا مَسْفُوحًا buyrularak, haram kılınan kanın "akıcı kan" olduğu bildirilmiştir. İşte, Maide suresinin 3. ayet-i kerimesindeki "Kan size haram kılınmıştır." ayeti, En'am suresinin 145. ayet-i kerimesi ile kayıtlanmış ve bütün kanların değil, sadece akıcı kanın haram olduğu bildirilmiştir... Demek Kur'an'da, mutlak bırakılan bir hüküm varsa, ona kayıt koymak, bir ayetin ya da mütevatir bir hadisin işidir; yoksa bizim vehmimizin, nefsimizin haddi değildir... Bütün bu açıklamalardan sonra; “O'na vesile arayın, yani ona tevessül edin." ayetini, "Sadece Allah'ın isimleriyle ve ibadetle tevessül edilebilir." diye izah eden kişilere şimdi sormak istiyoruz: Kur'an'ın mutlak bıraktığı bu hükme, hangi ayetin beyanıyla kayıt koyuyor ve "Zat ile tevessül olmaz." diyorsunuz?.. Halbuki yazımızın başından ta bu buraya kadar, yaklaşık yirmi sayfadır, Kur'an'da geçen tevessülleri anlatıyoruz. Kimi zaman peygamberlere tevessül edilmiş, kimi zaman da peygamberler bizatihi tevessül etmiş. Siz bütün bu tevessülleri nasıl görmezden geliyorsunuz? Ve vehminizin hükmüyle, ayetin mutlak olan emrine nasıl kayıt koyuyorsunuz?.. Çok değil, sadece Kur'an'dan "zat ile tevessül edilmeyeceğine" dair tek bir ayet getirin, ben sizin sözünü kabul edecek ve haklı olduğunuzu söyleyeceğim. Tek yapmanız gereken, bize bir ayet göstermek. Ama sakın, putlara tevessülü yasaklayan ayetleri göstermeye kalkmayın. Biz -haşa- "Allah'a putlar ile tevessül edilir." demiyoruz ki, bizim davamızı, putlara tevessülü reddeden ayetlerle çürütebilin. Biz sizden, peygamberlerle ve salih kullarla tevessül edilmeyeceğine dair tek bir ayet istiyoruz... Eğer: "Ha put ile tevessül ha peygamber ile tevessül, ikisi de tevessül değil mi, biri yasaksa diğeri de yasaktır." derseniz, biz de deriz ki, hiç de öyle değil. Nasıl ki elma ile kuş kıyas edilmez; çünkü aynı cins değildir; öyle de peygamberlerle tevessül de putlarla tevessüle benzetilmez, çünkü bunlar aynı şey değildir. Aralarında çok farklar vardır. Birkaç farkı beyan edelim. Birinci Fark: Cenab-ı Hak putlara buğzediyor. Öyle buğzediyor ki, onları ateşin yakıtı olarak cehenneme atacağını bildiriyor. Hiç Allah'ın cehenneme atacağına yapılan tevessülle, peygamberlere tevessül bir olur mu?.. İkinci Fark: Putlara tevessül edenler, putları ilah kabul ediyor. Halbuki bizler, peygamberleri ve evliyayı, sadece Allah'ın salih kulları ve Onun makbul hizmetçileri biliyoruz... Üçüncü Fark: Putlara tevessül edenler, putları, malik-i hakiki ve icraat sahibi kabul ediyorlar. Bizler ise, malik-i hakiki olarak Allah'tan başka kimseyi kabul etmiyoruz. Kainattaki bütün fiillerin faili olarak yalnız Allah'ı biliyoruz. Peygamberler ve evliyalar ise, sadece Allah'ın nimetine kavuşmaya birer vesile ve birer sebeptir. Hakiki ihsan sahibi, ancak Allah'tır. Daha birçok farklar var. Hangisini izah edelim? Bu kadar fark varken, sizler nasıl olur da puta yapılan tevessülle, Allah'ın salih kullarına yapılan tevessülü bir tutuyorsunuz? Eğer bir olsaydı, Kur’an'da salih kullara tevessülü haram kılan bir ayet olmaz mıydı? Ama böyle bir ayet yok. Kur'an'ın hangi köşesine baksanız, böyle bir ayet bulamazsınız... Sizler ey tevessülü inkar eden bedbahtlar, Allah’ın ayetlerini kafanıza göre nasıl tefsir ediyorsunuz? Mutlak ayetlere, vehminizle nasıl kayıt koyuyorsunuz? Bunu yaparken Allah'tan hiç korkmuyor musunuz? Sizi hidayete ve Ehl-i sünnet itikadına davet ediyoruz. En azından, bu milletin itikadını bozmamaya davet ediyoruz...

  • @gsbsjdjdshvsgsvs9099

    @gsbsjdjdshvsgsvs9099

    3 жыл бұрын

    2 sene önce bir şeyhin türbesine gittim 10 bin TL borcum var bana Verde ödiyeyim dedim aylarca bekledim ölü şeyhten yardım gelmedi inekleri satıp borcumu ödemek zorunda kaldım sonra anladım ki ALLAH CC şah damarımizdan daha yakın olduğunu anladım aslında o şeyhi kabre yıkayıp koymasaydik kendini nasıl temizleyip kefenleyip üstüne toprak atardı merak ediyorum onun hâli ona yetmez birde borcumu ödeyecekti ah bu şirk dini tasavvufçular Allah CC size hidayet etsin inşallah 🤲

  • @cumaligokce6097
    @cumaligokce60974 жыл бұрын

    Behey basiretsiz,kor herif,hem saptin hem saptirdin insanlari...2 ayet bilirim rabbim soyle der: Allahin kadrini geregi gibi bilemediler...zumer suresi ve hsc suresinde gecer bunlar..sen rabbini bilseydin vallahi boyle batil konusmazdin..rabbim bana şah damarimdan daha yakinken ben onu gecip olmuslere mi yonelecem? Siz hz ibrahimden bunu mu ogrendiniz, ben bir cok ataiste din daveti verdim onlar dan bile bazen cook akillica sozler duydum vahyi bilmemelerine ragmen..ama sen ne aklini kullandin,ne vahyi bildin...kardeslerim bu msjimi okuyanlara samimi bi nasihattir bu..sakin bu belamlara kanmayin...biz rabbimizden namazla yardim isteriz..o bize tum hayirlari ogretmistir..bize ogretriklerinden boyle batil sozler bilmiyoruz...o suphesiz yakin olan ve icabet edendir...fatir 14.ayeti cok iyi ogrenin insaallah

  • @sebastianortega9652
    @sebastianortega96522 жыл бұрын

    (Ey Muhammed!) Şüphesiz sen öleceksin ve şüphesiz onlar da öleceklerdir. Zümer suresi 30.ayet. Allah diyor ölecek ve efendimiz s.a.v. öldi de ama gel gör siz ölmedi diyorsunuz. Kuranımı inkar ediyorsunuz? Allah siz hidayet etsin ne diyeyim.:(

  • @gokmenkaral

    @gokmenkaral

    10 ай бұрын

    Peygamber efendimiz ölmedi,o şuan kabrinde diridir ve Allahü Teala tarafından rızıklandırılmaktadır.

  • @yldzbutun4633
    @yldzbutun46332 жыл бұрын

    Allah size hidayet versin hurafelerden arındırsın nedir bu himmet dolaysız olarak Allah'tan isteyecekken neden vesile koyuyorsunuz Allah'ın kitabında böyle bir ifade var mı onlar ölü değiller diridirler demekle Allah onlara tevessül mü edin demek istiyor Allah rızası için yeniden gözden geçirin bu konuyu şirk öyle apaçık görünmez her zaman her şeye gücü yeten Allah'ın isimleriyle dua edin Ona aranıza kimseyi koymayın aşikârdır ki bu himmet ruhbanlıktan başka bir şey değil beğenmediğiniz vehhabiler bu meseleyi çok iyi anlamışlar esselam

  • @umomer8631

    @umomer8631

    2 жыл бұрын

    Allah slzden razı olsun okadar güzel anlattınız ki bende bunların kafasını anlamıyorum ki Allah suphane ve teala dururken neden başkası neden

  • @yusufoz2939
    @yusufoz29393 жыл бұрын

    DİKKAT ET ALLAHA ŞİRK KOŞANLAR ASLA CENNET YÜZÜ GÖREMEYECEKTİR. VE CEHENNEM GERÇEK. BU AYETTE ONLARDAN YARDIM İSTEYİN DE DİYORMU. YAZIK SANA VE SENİ DİNLEYENLERE. BAK SENİN GİBİLER İÇİN AYET: Onlardan bir kısım kimseler de Kitap'ta olmadığı halde, Kitap'tan sanasınız diye Kitap'ı dillerini eğip bükerek okurlar. Oysa o Kitap'tan değildir. "Bu Allah katındandır." diyorlar, oysa o, Allah'tan değildir. Allah adına bile bile yalan söylüyorlar.

  • @fatihaydin2003
    @fatihaydin20032 жыл бұрын

    Ölenin şehit olduğunu nerden biliyorsun

  • @ibrahimyagar3292
    @ibrahimyagar32923 жыл бұрын

    Kerem seni izledigim zamn karşımda 12 yaşında çocuk görüyorum sana inanan varmı yaww çok merak ediyorum

  • @herbisey5207
    @herbisey5207 Жыл бұрын

    Yanlız sana ibadet eder Yanlız senden yardım DİLERİZ Aksini idda eden Allah'a 5 vakit defalarca verdiği sözü inkar edendir. Ölüden yardım dileyemezsin. Dileklerinde, dualarında sahibi ALLAH'TIR. Bir meftayada bir şehide de dua edilmez. Muhterem Zatları putlaştırıpta O zatların kemiklerini sızlatmayı bırakın.Ve ALLAH'A VERDİĞİNİZ SÖZÜ TUTUN........

  • @gokmenkaral

    @gokmenkaral

    10 ай бұрын

    Fatiha suresindeki, (Yalnız senden yardım isteriz) mealindeki âyet-i kerime, ölünün de, dirinin de bir şey yapmasına tesir eden kudretin, Allahü teâlâdan başka bir güç olduğunu göstermez. Mesela acıkan kimsenin, hiçbir sebebe yapışmadan, (Ya Rabbi, beni doyur) demesi, bu âyete uygun değildir; çünkü Cenab-ı Hak, doyurmak için yemek yemeyi sebep kılmıştır. Yemek yiyip doyanın da, doymayı Allah’tan bilmesi gerekir. Rabbimiz, yemek yemeden de doyurur; fakat yemek yenmesini sebep kılmıştır. (Yalnız senden yardım isteriz) diyen kimsenin fırıncıya gidip, (Bana ekmek ver) diye ondan yardım istemesi Allah’tan başkasından yardım istemek değil, Allahü teâlânın emrettiği sebeplere yapışmak olur. Ölü veya diri Evliyadan yardım istemek de, sebeplere yapışmaktır. Sebeplere yapışmak da, Allahü teâlânın emrine uygundur.

  • @herbisey5207

    @herbisey5207

    10 ай бұрын

    @@gokmenkaral Allah'ın Sözlerini eğip bükme kardeş. Allah'tan hiçmi korkmazsın. Yalnız senden yardım isteriz değil. Doğrusu "Yalnız Senden Yardım DİLERİZ" Dileriz. Dileriz. Dileriz. Dileklerinde dualarında sahibi Tek olan Allah'tır. Sen ve senin gibiler ölmüş şeyhlerinizden yardım dileyin ŞAMANLIK yapmaya devam edin. Ama Ayetlerle oynayıp Müslümanların kafasını karıştırmayın. Mekkeli müşriklerde lat, menat ve uzzadan yardım diler ve onların kendilerini Allah'a yaklaştırdığını idda ederlerdi. Eski türk şamanlarda senin gibi ölmüş büyüklerinin ruhunu çağırıp yardım dilerlerdi ama yardıma koşan cin şeytanlar olurdu. Sen ve senin gibiler modern ŞAMANLARSINIZ. haa bu arada şamanlar tef ve davul kullanırdı sana tef bişeyler hatırlatmıştır.

  • @gokmenkaral

    @gokmenkaral

    10 ай бұрын

    @@herbisey5207 Ölü kalplere nasihat fayda vermez. Kalbin ölmüş,ondan ögüdü kabul bile etmiyorsun. Yazıklar olsun sana!

  • @herbisey5207

    @herbisey5207

    10 ай бұрын

    @@gokmenkaral Benim kalbim ölü belki ama en azından senin gibi Allah'a ortak koşan ŞAMANLARDAN değilim. Şükürler olsun Rabbime.

  • @eldarquluyev9443
    @eldarquluyev94432 жыл бұрын

    İslam bayrağını n den asmadın arkandan ,korktunmu

  • @furkanakyol464
    @furkanakyol4643 жыл бұрын

    Yanlış konuşuyorsun çok yanlış...

  • @tuncaysvac6060
    @tuncaysvac60604 жыл бұрын

    Kerem Önder seni görünce ruhum daralıyor

  • @mustafaakkus3452
    @mustafaakkus34524 жыл бұрын

    Okudugu ayetten himmet istemeyi nasıl çıkardın???? Bu belam hocalara inanmayın açın Kur'an okuyun ve yalnız Allah a ibadet edin . Allah a ortak koşmayın .

  • @cookkolaypiyano6114
    @cookkolaypiyano61142 жыл бұрын

    Yahu diridende istenmiyorki biz olu demiyoruz amma sacmaladiniz ama

  • @gokmenkaral

    @gokmenkaral

    10 ай бұрын

    Fatiha suresindeki, (Yalnız senden yardım isteriz) mealindeki âyet-i kerime, ölünün de, dirinin de bir şey yapmasına tesir eden kudretin, Allahü teâlâdan başka bir güç olduğunu göstermez. Mesela acıkan kimsenin, hiçbir sebebe yapışmadan, (Ya Rabbi, beni doyur) demesi, bu âyete uygun değildir; çünkü Cenab-ı Hak, doyurmak için yemek yemeyi sebep kılmıştır. Yemek yiyip doyanın da, doymayı Allah’tan bilmesi gerekir. Rabbimiz, yemek yemeden de doyurur; fakat yemek yenmesini sebep kılmıştır. (Yalnız senden yardım isteriz) diyen kimsenin fırıncıya gidip, (Bana ekmek ver) diye ondan yardım istemesi Allah’tan başkasından yardım istemek değil, Allahü teâlânın emrettiği sebeplere yapışmak olur. Ölü veya diri Evliyadan yardım istemek de, sebeplere yapışmaktır. Sebeplere yapışmak da, Allahü teâlânın emrine uygundur.

Келесі