İnsan zor bir canlı.Sevgiyi sunmak ve coşkulu bir şekilde yaşamak çoğu kez duvara toslamak gibi.Çünkü zihinde canlandırdıklarınız sizi hapseder.O sahneler gözyaşı olarak dönecektir.Elbette bu duyguya sahip olanın karşılık görme şartı yok karşı taraftan.Çoğu nedensiz ve karşılıksızdır.Ancak uzun süre negatif etkilenme,yorucu (hem kendini hem sunulan özneyi) ve bezdirici olma hali.Kaçınılmaz ruhsal yıkım,ileriki dönemleri olumsuz etkileme durumu ve en kötüsü hayata dair umutsuzluk girdabına düşme.....(Artık hiçbir konu ve olay olumlu olmayacak önyargısı..)
@melikekaraali4567Күн бұрын
Ben kitap fuarında D.C. beklerken yanıma biri yanaşıp Dücane Hocanın eşi nerede? dedi. Halbuki ben ilk defa gören biri olarak tanımıyordum "bilmiyorum" dedim. Çok yorgun gözüküyordu saşırdım. Dik bir duruş bekliyordum, hakikatin bilgisini taşımaktan bahsediyoruz ya bu güç vermeliydi, algılaması zor bir durum oldu benim için. Sonra takibimin devam ettiği süreçte egitimine de katıldığım zaman dilimlerimde anladım ki mutsuz ve eşiniden korkuyor gibi. Canlı yayınlara yansıyan eşinin mesaji; dominant, kontrolcü "ben burdayım, kendine çeki düzen ver, hizaya gel" şeklinde, kendi hakikati ile hizada olduğunu düşünmüyorum, bu çok yorgun ve ezilmiş görünen halini evliliğine bağladım.
@aksacl62592 күн бұрын
Samimiyet...
@user-zm1we7kt1v2 күн бұрын
Tamda dediği gibi
@Burhan80932 күн бұрын
Teşekkürler.
@erolduyar36043 күн бұрын
Hoca konuşurken bazı garip sesler duydunuz? 😂😊
@moonlight-bq6lr4 күн бұрын
devamı nerde
@sibelevren52034 күн бұрын
Spinoza psikolojinin temelini oluşturmuş bir filozoftur
@esatozcubuk45304 күн бұрын
Diplomatik diplomasinin koşulları steroid kalıplar içersinde sınırlı ve sinirli ve ve bu insanların tamamı için eskusi gibi artık bir sihir değil. Bakın, nerelerden nerelere yazışarak konuşabiliyoruz. Öyle ya, Thedor etkisinde Victor Adler'in nelere sebep olduğunu herkese söylemek artık çok kolay.
@esatozcubuk45304 күн бұрын
Burada iki açmaz var, öznel etki ve sürdürülebilite deki dinamik "ne" ne olacak(?)
@akollix5 күн бұрын
Aklı dumura uğramış.feylisoft..zavallı..
@kamalmuradov4455 күн бұрын
“Nereden geldim ben buraya, kimim ben, bunlar da kim? ” Filmlerde görürüz ya hani, hafıza kaybına uğrayan insanlar gözlerini açtıklarında peşpeşe sorular sormaya başlarlar. Peki aynı şekilde bomboş bir hafızayla bu dünyaya geliriz de neden bu soruları sormayız? Bazı insanları gerçekten hiç anlayamıyorum... Aslında bazı insanları değil de çoğu insanı desem daha doğru olacak belki de... Nasıl olur da insan, nasıl var olduğunu; neden var olduğunu düşünmeden yaşayabilir? İnsanın cevap bulması gereken ya da merak etmesi gereken bundan daha önemli hangi soru olabilir? Az biraz düşünüp de kafasını çok yormak istemeyenleri hadi yine bir kenara bırakalım. Bunun dışında bu konuyu hiç umursamayıp hayatına devam eden o kadar çok insan var ki... “Yaşıyorum ya işte, neden nasıl farketmez” dercesine… Bu hayatın sonunda ölüm olmasa, sürekli etrafında bu dünyadan göçenleri görmüyor olsalar, keyiflerine baksınlar diyeceğim ama bu hayatın bir sonu olduğu da apaçık ortada ve yine de umurlarında bile değil. Herhangi bir yerde çalışan bir görevliyi düşünelim. Şirketten bir eleman gelip de “Al bunlar biletlerin, yarın Patagonya’ya gitmen gerekiyormuş” dese, adam Patagonya’ya sorgusuz sualsiz gidip de orada kafasına göre takılıp gelir mi? “Kim beni oraya gönderdi, neden gönderdi, orada ne yapmam gerekiyor, görevlerim neler, ne kadar kalacağım?” diye sormaz mı azıcık kafası çalışan bir insan? Ama insanlar kendilerine verilen hayata dair soru sorma gereği duymadan, sürekli bir gaflet halinde yaşayabiliyorlar. Küçük işleri kendilerine hedef edinip hayatlarını o küçük hedefler peşinde koşarak harcıyorlar. Hayvandan farksız bir şekilde yiyip, içip kendilerine verilen süreyi dolduruyorlar. Bu gaflet aynı zamanda çok büyük bir nankörlüğü de barındırıyor ama yazıyı çok da uzatmak istemiyorum. İnşallah bu yazımı okuyup da bu sorulara cevap aramaya başlayanlar olursa kendilerine kaynakların en güzeli Kuran-ı Kerim’i öneriyorum. Kerem Aydınlar
@ndrsvk69405 күн бұрын
Doğru bilginin adı hak 'tır. Hak ezeli ve ebedi dir bu nedenle değişim konusu olmaz, batıl yani yanlış bilgi köpük gibidir, kabarır ve yok olur. çünkü varlığı bir temele dayanmaz, geçicidir.
@ndrsvk69405 күн бұрын
Değerli insan
@kamalmuradov4455 күн бұрын
“Nereden geldim ben buraya, kimim ben, bunlar da kim? ” Filmlerde görürüz ya hani, hafıza kaybına uğrayan insanlar gözlerini açtıklarında peşpeşe sorular sormaya başlarlar. Peki aynı şekilde bomboş bir hafızayla bu dünyaya geliriz de neden bu soruları sormayız? Bazı insanları gerçekten hiç anlayamıyorum... Aslında bazı insanları değil de çoğu insanı desem daha doğru olacak belki de... Nasıl olur da insan, nasıl var olduğunu; neden var olduğunu düşünmeden yaşayabilir? İnsanın cevap bulması gereken ya da merak etmesi gereken bundan daha önemli hangi soru olabilir? Az biraz düşünüp de kafasını çok yormak istemeyenleri hadi yine bir kenara bırakalım. Bunun dışında bu konuyu hiç umursamayıp hayatına devam eden o kadar çok insan var ki... “Yaşıyorum ya işte, neden nasıl farketmez” dercesine… Bu hayatın sonunda ölüm olmasa, sürekli etrafında bu dünyadan göçenleri görmüyor olsalar, keyiflerine baksınlar diyeceğim ama bu hayatın bir sonu olduğu da apaçık ortada ve yine de umurlarında bile değil. Herhangi bir yerde çalışan bir görevliyi düşünelim. Şirketten bir eleman gelip de “Al bunlar biletlerin, yarın Patagonya’ya gitmen gerekiyormuş” dese, adam Patagonya’ya sorgusuz sualsiz gidip de orada kafasına göre takılıp gelir mi? “Kim beni oraya gönderdi, neden gönderdi, orada ne yapmam gerekiyor, görevlerim neler, ne kadar kalacağım?” diye sormaz mı azıcık kafası çalışan bir insan? Ama insanlar kendilerine verilen hayata dair soru sorma gereği duymadan, sürekli bir gaflet halinde yaşayabiliyorlar. Küçük işleri kendilerine hedef edinip hayatlarını o küçük hedefler peşinde koşarak harcıyorlar. Hayvandan farksız bir şekilde yiyip, içip kendilerine verilen süreyi dolduruyorlar. Bu gaflet aynı zamanda çok büyük bir nankörlüğü de barındırıyor ama yazıyı çok da uzatmak istemiyorum. İnşallah bu yazımı okuyup da bu sorulara cevap aramaya başlayanlar olursa kendilerine kaynakların en güzeli Kuran-ı Kerim’i öneriyorum. Kerem Aydınlar
@Tayfur-nc2qf4 күн бұрын
Dinler tarihini okuyun.12 bin yıl önce Holosen dönem ile yerleşik yaşama geçen insanlar dinleri,tanrıları,tapınakları oluşturmuşlardır. Son 4 bin yıl öncede ibrahimi dinler ile tek tanrıya geçilmiştir.Herşey ölüm korkusu ve ölümle yokoluşu hazmedemiyen insanoğlunun dinler,tanrılar,tanrı ile kendisine bir anlam yükleyip sonsuz yaşamı kazanacağını hayal etmesinden öte bir şey değildir.Evren için bir karınca ile insan arasında hiç bir fark yoktur.insanlar 2 milyon yıl o küçümsediğiniz hayvanlar gibi avcı toplayıcı yaşamışlardır.
@kamalmuradov4455 күн бұрын
“Nereden geldim ben buraya, kimim ben, bunlar da kim? ” Filmlerde görürüz ya hani, hafıza kaybına uğrayan insanlar gözlerini açtıklarında peşpeşe sorular sormaya başlarlar. Peki aynı şekilde bomboş bir hafızayla bu dünyaya geliriz de neden bu soruları sormayız? Bazı insanları gerçekten hiç anlayamıyorum... Aslında bazı insanları değil de çoğu insanı desem daha doğru olacak belki de... Nasıl olur da insan, nasıl var olduğunu; neden var olduğunu düşünmeden yaşayabilir? İnsanın cevap bulması gereken ya da merak etmesi gereken bundan daha önemli hangi soru olabilir? Az biraz düşünüp de kafasını çok yormak istemeyenleri hadi yine bir kenara bırakalım. Bunun dışında bu konuyu hiç umursamayıp hayatına devam eden o kadar çok insan var ki... “Yaşıyorum ya işte, neden nasıl farketmez” dercesine… Bu hayatın sonunda ölüm olmasa, sürekli etrafında bu dünyadan göçenleri görmüyor olsalar, keyiflerine baksınlar diyeceğim ama bu hayatın bir sonu olduğu da apaçık ortada ve yine de umurlarında bile değil. Herhangi bir yerde çalışan bir görevliyi düşünelim. Şirketten bir eleman gelip de “Al bunlar biletlerin, yarın Patagonya’ya gitmen gerekiyormuş” dese, adam Patagonya’ya sorgusuz sualsiz gidip de orada kafasına göre takılıp gelir mi? “Kim beni oraya gönderdi, neden gönderdi, orada ne yapmam gerekiyor, görevlerim neler, ne kadar kalacağım?” diye sormaz mı azıcık kafası çalışan bir insan? Ama insanlar kendilerine verilen hayata dair soru sorma gereği duymadan, sürekli bir gaflet halinde yaşayabiliyorlar. Küçük işleri kendilerine hedef edinip hayatlarını o küçük hedefler peşinde koşarak harcıyorlar. Hayvandan farksız bir şekilde yiyip, içip kendilerine verilen süreyi dolduruyorlar. Bu gaflet aynı zamanda çok büyük bir nankörlüğü de barındırıyor ama yazıyı çok da uzatmak istemiyorum. İnşallah bu yazımı okuyup da bu sorulara cevap aramaya başlayanlar olursa kendilerine kaynakların en güzeli Kuran-ı Kerim’i öneriyorum. Kerem Aydınlar
@mithatyildiz61415 күн бұрын
Bir sosyologun felsefe yapması bu kadar oluyor
@kahrolsun_bazi_seyler5 күн бұрын
İfrat ve tefrit konusuna da benziyor. Radikal tüm önyargılarımızı ve nefretimizi ifade ediyor bir yerde.
@mithatyildiz61415 күн бұрын
İçeriksiz konuşmalar dinledim
@av.arb.h.alpaytutlu56215 күн бұрын
De ki: “Hiç kör ile gören bir olur mu? Yahut karanlıklarla aydınlık bir olur mu? Konuşmacının hatası şu. Hangi bilginin bilgi olmadığına kim karar veriyor? Çok açık bir şekilde bilgi olmayan bir şey varsa (dünya yuvarlak değil) bunda sorun yok. Ya bu bilgi olmayan şey biraz muğlak ise? Örneğin; devletin, bireyin haklarına göre öncelikli olması gerektiği bilgisi, kamusal alanda korkunç sorunlara neden oluyor. Tolerans gösterilmemesi gereken bir bilgi ama insanlar bu bilgiyi değerli görüp, insanlar birbirlerinin hayatlarını mahvediyorlar.
@mukaddersahan66255 күн бұрын
Tsk saygilar
@Koral1715 күн бұрын
Harika görünüyor ? Ama ya bilimi yönlendirenler bazı verilerin bilgi haline gelmesini engelliyorlarsa !
@azmiaydn92576 күн бұрын
Üstün olmak ne anlamda? Cevap veriyor ama soruya yer verilmemiş..
@op.dr.hasanipek7236 күн бұрын
Mükemmel fikirleri ve akıl yürütme yöntemi olan bence modern çağdaş filozof gibi düşünür böyle olur 👍🏻 ne kadar gurur duysak azdır ❤💐🙏
@140ktbr66 күн бұрын
Degerliii
@akollix7 күн бұрын
Felsefe dibi moklu kuyudur...kendisi de sanki baska yerde yaşıyor 😅😅😅.. Allah'ı biliyormusun?..mesele budur
@FelsefeveBilim6 күн бұрын
Prof Ahmet Arslan / Felsefe nedir üzerine ufuk açıcı bir sohbet (2) kzread.info/dash/bejne/k32hwaWbgsu5lco.html
@user-dj6kp8yn3x7 күн бұрын
Cahiller mutlu çoğu zaman lâkin sonra cahiller acı içinde yaşarlar sonra...bilen okuyan araştıran sorgulayan öğrenen bilgili ve sürekli okuyan araştıran insan birey olur ve acıda yaşasa lâkin bilinçli acılar yaşar ve yaşamın özü itibari ile daha sağlıklı bilinçli yaşarlar.evet bilgi bilgi ve genebilgi...cahilce mutlu acı çekeceğime...bilgi bilinçli mutlu huzurlu bilgili yaşarım daha huzurlu olurum acıda olsa öğrenmek çünkü insan doğrusunu öğrenirse dürüstce acı çekse de daha da mutlu huzurlu olurlar dürüstce onurluca bilgece çünkü insanın doğası gereği bilmek için yaşarlar bu tek kaynağı okumaktır okul okumaktan öte bol bol okuyup öğrenip bilinçli yaşamaktır insanca değerlerimizle insani vasiflarimizla buda okumak bilgi ile olur huzur mutluluk bilinçtir herşey❤
@user-dj6kp8yn3x7 күн бұрын
✌👍
@mustafahalitbalc62368 күн бұрын
Demiyorki kafirleşiyoruz, aydinlaniyoruz diyor😂
@altayda18 күн бұрын
Bildiğimiz gibi 1917-1989 yılları arasında birkaç ülke felsefeyle devlet kurmuşlardı, Çin’de hala din yok, ama onu sanatla ikame ediyorlardır… bence kişisel olarak din gereklidir, çünkü her şey ihtiyaçtan doğmuştur..
@kenankavaz24508 күн бұрын
Farkındalık acı getirmez Tam aksine mutluluk getirir Neyin farkına varmaya çalıştığınla ilgili İnsanı mutluluğa taşıyan farkındalığın dışındakiler, zaten farkedilmeye değer değildir Yani olumsuz olan şey farkedilmeye değer değil ise Farkedilmeye değer tek şey kalır mutluluk
@GameOver09119 күн бұрын
"Oneitis" den bahaediyor adam kimbilir hangi senede !!
@lalelale78469 күн бұрын
Ikincisi ne
@ismailhakkgenc63999 күн бұрын
Bravooo bay şempanze
@user-kp3wb9zu1x9 күн бұрын
Cehalet bilgiyi reddetmek değildir, bu çok saçma bir tanımlamadır. Cehalet bilmediğinin farkında olmamaktır. Diğer ayrı bir konudur. Maalesef hocamızda yeterince cahil.
@Z0343410 күн бұрын
Özkan çelik’ten duymuştum adını. Seni izledikçe özkan’a hak veriyorum. Daşşak geçtiği kadar varsın harbi 😁
@ersina.418210 күн бұрын
Bilimsel Bilgi vs Dinsel Bilgi ?
@TurgayBiberci-pn1ow10 күн бұрын
Ahlak ile toplum kurarsınız, din kendince ahlakı korkutarak verir, dini kutsallaştırmak büyük hata! Tüm dinler eski kadim bilgilerden ibarettir, tercüme veya yorumlayanın ahlakı ve vicdanı ile halka iletilir, temelden yanlış, sapkın tercümeler ve yorumlar yozlaşmaya çok açıktır. Ahlakı eğitim ve kanunlar ile verirseniz insanlığı bu büyük yanlıştan kurtarırsınız.
@yahyayildiz10210 күн бұрын
T
@sinan621210 күн бұрын
Ya bilgi ile şımaranlara ne demeli.
@veliakdogan383111 күн бұрын
Şimdi bunu topluma indirgemek mantıklı mı ?
@dinozorios11 күн бұрын
Ülkemizin gurur duyduğu bir kaç profesörden en önde yerini almış bir hocamız... ellerinden saygıyla öpüyoruz...
@Kskksn11 күн бұрын
Güzel analiz... İfade ve bakış açısı😊
@Kskksn11 күн бұрын
Psikolojik bir terim adı vardı bu dediginizin
@NayimU11 күн бұрын
Spinoza ateist olarak tanımlanabilir mi evet fakat daha çok Panteist ya da Panenteist olarak tanımlıyor onu Spinoza uzmanları. Pan-enteist görüşleri çok sağlam duruyor. Olağanüstü bir yorum.
@ladyofthelandofice11 күн бұрын
Daha çok konuşun lütfen
@op.dr.hasanipek72312 күн бұрын
Epigenetik olarak kültürel aktarım yapılabilir ve haklısınız bugün gen 🧬 hastalıkları tedavisi sırasında insanın doğal yapısı bilimsel 🧪 yollardan da değiştirilebilir
@serkanileriart13 күн бұрын
Sevginin nedeni olmadığı ya da sevmenin karşılık bulup bulmadığının önemi olmadığını anlıyorum.Sevmek başlı başına güzel bir eylem gibi görünüyor.Sadece kendi fark ettiğimiz bir duygu ve çok önemli.
@serkanileriart13 күн бұрын
kraft kağıt bir çok ambalaj dükkanında satılmaktadır,Arka fon gerçekten çok güzel.Söyleşi de öyle.
Пікірлер
derin hoca..
İnsan zor bir canlı.Sevgiyi sunmak ve coşkulu bir şekilde yaşamak çoğu kez duvara toslamak gibi.Çünkü zihinde canlandırdıklarınız sizi hapseder.O sahneler gözyaşı olarak dönecektir.Elbette bu duyguya sahip olanın karşılık görme şartı yok karşı taraftan.Çoğu nedensiz ve karşılıksızdır.Ancak uzun süre negatif etkilenme,yorucu (hem kendini hem sunulan özneyi) ve bezdirici olma hali.Kaçınılmaz ruhsal yıkım,ileriki dönemleri olumsuz etkileme durumu ve en kötüsü hayata dair umutsuzluk girdabına düşme.....(Artık hiçbir konu ve olay olumlu olmayacak önyargısı..)
Ben kitap fuarında D.C. beklerken yanıma biri yanaşıp Dücane Hocanın eşi nerede? dedi. Halbuki ben ilk defa gören biri olarak tanımıyordum "bilmiyorum" dedim. Çok yorgun gözüküyordu saşırdım. Dik bir duruş bekliyordum, hakikatin bilgisini taşımaktan bahsediyoruz ya bu güç vermeliydi, algılaması zor bir durum oldu benim için. Sonra takibimin devam ettiği süreçte egitimine de katıldığım zaman dilimlerimde anladım ki mutsuz ve eşiniden korkuyor gibi. Canlı yayınlara yansıyan eşinin mesaji; dominant, kontrolcü "ben burdayım, kendine çeki düzen ver, hizaya gel" şeklinde, kendi hakikati ile hizada olduğunu düşünmüyorum, bu çok yorgun ve ezilmiş görünen halini evliliğine bağladım.
Samimiyet...
Tamda dediği gibi
Teşekkürler.
Hoca konuşurken bazı garip sesler duydunuz? 😂😊
devamı nerde
Spinoza psikolojinin temelini oluşturmuş bir filozoftur
Diplomatik diplomasinin koşulları steroid kalıplar içersinde sınırlı ve sinirli ve ve bu insanların tamamı için eskusi gibi artık bir sihir değil. Bakın, nerelerden nerelere yazışarak konuşabiliyoruz. Öyle ya, Thedor etkisinde Victor Adler'in nelere sebep olduğunu herkese söylemek artık çok kolay.
Burada iki açmaz var, öznel etki ve sürdürülebilite deki dinamik "ne" ne olacak(?)
Aklı dumura uğramış.feylisoft..zavallı..
“Nereden geldim ben buraya, kimim ben, bunlar da kim? ” Filmlerde görürüz ya hani, hafıza kaybına uğrayan insanlar gözlerini açtıklarında peşpeşe sorular sormaya başlarlar. Peki aynı şekilde bomboş bir hafızayla bu dünyaya geliriz de neden bu soruları sormayız? Bazı insanları gerçekten hiç anlayamıyorum... Aslında bazı insanları değil de çoğu insanı desem daha doğru olacak belki de... Nasıl olur da insan, nasıl var olduğunu; neden var olduğunu düşünmeden yaşayabilir? İnsanın cevap bulması gereken ya da merak etmesi gereken bundan daha önemli hangi soru olabilir? Az biraz düşünüp de kafasını çok yormak istemeyenleri hadi yine bir kenara bırakalım. Bunun dışında bu konuyu hiç umursamayıp hayatına devam eden o kadar çok insan var ki... “Yaşıyorum ya işte, neden nasıl farketmez” dercesine… Bu hayatın sonunda ölüm olmasa, sürekli etrafında bu dünyadan göçenleri görmüyor olsalar, keyiflerine baksınlar diyeceğim ama bu hayatın bir sonu olduğu da apaçık ortada ve yine de umurlarında bile değil. Herhangi bir yerde çalışan bir görevliyi düşünelim. Şirketten bir eleman gelip de “Al bunlar biletlerin, yarın Patagonya’ya gitmen gerekiyormuş” dese, adam Patagonya’ya sorgusuz sualsiz gidip de orada kafasına göre takılıp gelir mi? “Kim beni oraya gönderdi, neden gönderdi, orada ne yapmam gerekiyor, görevlerim neler, ne kadar kalacağım?” diye sormaz mı azıcık kafası çalışan bir insan? Ama insanlar kendilerine verilen hayata dair soru sorma gereği duymadan, sürekli bir gaflet halinde yaşayabiliyorlar. Küçük işleri kendilerine hedef edinip hayatlarını o küçük hedefler peşinde koşarak harcıyorlar. Hayvandan farksız bir şekilde yiyip, içip kendilerine verilen süreyi dolduruyorlar. Bu gaflet aynı zamanda çok büyük bir nankörlüğü de barındırıyor ama yazıyı çok da uzatmak istemiyorum. İnşallah bu yazımı okuyup da bu sorulara cevap aramaya başlayanlar olursa kendilerine kaynakların en güzeli Kuran-ı Kerim’i öneriyorum. Kerem Aydınlar
Doğru bilginin adı hak 'tır. Hak ezeli ve ebedi dir bu nedenle değişim konusu olmaz, batıl yani yanlış bilgi köpük gibidir, kabarır ve yok olur. çünkü varlığı bir temele dayanmaz, geçicidir.
Değerli insan
“Nereden geldim ben buraya, kimim ben, bunlar da kim? ” Filmlerde görürüz ya hani, hafıza kaybına uğrayan insanlar gözlerini açtıklarında peşpeşe sorular sormaya başlarlar. Peki aynı şekilde bomboş bir hafızayla bu dünyaya geliriz de neden bu soruları sormayız? Bazı insanları gerçekten hiç anlayamıyorum... Aslında bazı insanları değil de çoğu insanı desem daha doğru olacak belki de... Nasıl olur da insan, nasıl var olduğunu; neden var olduğunu düşünmeden yaşayabilir? İnsanın cevap bulması gereken ya da merak etmesi gereken bundan daha önemli hangi soru olabilir? Az biraz düşünüp de kafasını çok yormak istemeyenleri hadi yine bir kenara bırakalım. Bunun dışında bu konuyu hiç umursamayıp hayatına devam eden o kadar çok insan var ki... “Yaşıyorum ya işte, neden nasıl farketmez” dercesine… Bu hayatın sonunda ölüm olmasa, sürekli etrafında bu dünyadan göçenleri görmüyor olsalar, keyiflerine baksınlar diyeceğim ama bu hayatın bir sonu olduğu da apaçık ortada ve yine de umurlarında bile değil. Herhangi bir yerde çalışan bir görevliyi düşünelim. Şirketten bir eleman gelip de “Al bunlar biletlerin, yarın Patagonya’ya gitmen gerekiyormuş” dese, adam Patagonya’ya sorgusuz sualsiz gidip de orada kafasına göre takılıp gelir mi? “Kim beni oraya gönderdi, neden gönderdi, orada ne yapmam gerekiyor, görevlerim neler, ne kadar kalacağım?” diye sormaz mı azıcık kafası çalışan bir insan? Ama insanlar kendilerine verilen hayata dair soru sorma gereği duymadan, sürekli bir gaflet halinde yaşayabiliyorlar. Küçük işleri kendilerine hedef edinip hayatlarını o küçük hedefler peşinde koşarak harcıyorlar. Hayvandan farksız bir şekilde yiyip, içip kendilerine verilen süreyi dolduruyorlar. Bu gaflet aynı zamanda çok büyük bir nankörlüğü de barındırıyor ama yazıyı çok da uzatmak istemiyorum. İnşallah bu yazımı okuyup da bu sorulara cevap aramaya başlayanlar olursa kendilerine kaynakların en güzeli Kuran-ı Kerim’i öneriyorum. Kerem Aydınlar
Dinler tarihini okuyun.12 bin yıl önce Holosen dönem ile yerleşik yaşama geçen insanlar dinleri,tanrıları,tapınakları oluşturmuşlardır. Son 4 bin yıl öncede ibrahimi dinler ile tek tanrıya geçilmiştir.Herşey ölüm korkusu ve ölümle yokoluşu hazmedemiyen insanoğlunun dinler,tanrılar,tanrı ile kendisine bir anlam yükleyip sonsuz yaşamı kazanacağını hayal etmesinden öte bir şey değildir.Evren için bir karınca ile insan arasında hiç bir fark yoktur.insanlar 2 milyon yıl o küçümsediğiniz hayvanlar gibi avcı toplayıcı yaşamışlardır.
“Nereden geldim ben buraya, kimim ben, bunlar da kim? ” Filmlerde görürüz ya hani, hafıza kaybına uğrayan insanlar gözlerini açtıklarında peşpeşe sorular sormaya başlarlar. Peki aynı şekilde bomboş bir hafızayla bu dünyaya geliriz de neden bu soruları sormayız? Bazı insanları gerçekten hiç anlayamıyorum... Aslında bazı insanları değil de çoğu insanı desem daha doğru olacak belki de... Nasıl olur da insan, nasıl var olduğunu; neden var olduğunu düşünmeden yaşayabilir? İnsanın cevap bulması gereken ya da merak etmesi gereken bundan daha önemli hangi soru olabilir? Az biraz düşünüp de kafasını çok yormak istemeyenleri hadi yine bir kenara bırakalım. Bunun dışında bu konuyu hiç umursamayıp hayatına devam eden o kadar çok insan var ki... “Yaşıyorum ya işte, neden nasıl farketmez” dercesine… Bu hayatın sonunda ölüm olmasa, sürekli etrafında bu dünyadan göçenleri görmüyor olsalar, keyiflerine baksınlar diyeceğim ama bu hayatın bir sonu olduğu da apaçık ortada ve yine de umurlarında bile değil. Herhangi bir yerde çalışan bir görevliyi düşünelim. Şirketten bir eleman gelip de “Al bunlar biletlerin, yarın Patagonya’ya gitmen gerekiyormuş” dese, adam Patagonya’ya sorgusuz sualsiz gidip de orada kafasına göre takılıp gelir mi? “Kim beni oraya gönderdi, neden gönderdi, orada ne yapmam gerekiyor, görevlerim neler, ne kadar kalacağım?” diye sormaz mı azıcık kafası çalışan bir insan? Ama insanlar kendilerine verilen hayata dair soru sorma gereği duymadan, sürekli bir gaflet halinde yaşayabiliyorlar. Küçük işleri kendilerine hedef edinip hayatlarını o küçük hedefler peşinde koşarak harcıyorlar. Hayvandan farksız bir şekilde yiyip, içip kendilerine verilen süreyi dolduruyorlar. Bu gaflet aynı zamanda çok büyük bir nankörlüğü de barındırıyor ama yazıyı çok da uzatmak istemiyorum. İnşallah bu yazımı okuyup da bu sorulara cevap aramaya başlayanlar olursa kendilerine kaynakların en güzeli Kuran-ı Kerim’i öneriyorum. Kerem Aydınlar
Bir sosyologun felsefe yapması bu kadar oluyor
İfrat ve tefrit konusuna da benziyor. Radikal tüm önyargılarımızı ve nefretimizi ifade ediyor bir yerde.
İçeriksiz konuşmalar dinledim
De ki: “Hiç kör ile gören bir olur mu? Yahut karanlıklarla aydınlık bir olur mu? Konuşmacının hatası şu. Hangi bilginin bilgi olmadığına kim karar veriyor? Çok açık bir şekilde bilgi olmayan bir şey varsa (dünya yuvarlak değil) bunda sorun yok. Ya bu bilgi olmayan şey biraz muğlak ise? Örneğin; devletin, bireyin haklarına göre öncelikli olması gerektiği bilgisi, kamusal alanda korkunç sorunlara neden oluyor. Tolerans gösterilmemesi gereken bir bilgi ama insanlar bu bilgiyi değerli görüp, insanlar birbirlerinin hayatlarını mahvediyorlar.
Tsk saygilar
Harika görünüyor ? Ama ya bilimi yönlendirenler bazı verilerin bilgi haline gelmesini engelliyorlarsa !
Üstün olmak ne anlamda? Cevap veriyor ama soruya yer verilmemiş..
Mükemmel fikirleri ve akıl yürütme yöntemi olan bence modern çağdaş filozof gibi düşünür böyle olur 👍🏻 ne kadar gurur duysak azdır ❤💐🙏
Degerliii
Felsefe dibi moklu kuyudur...kendisi de sanki baska yerde yaşıyor 😅😅😅.. Allah'ı biliyormusun?..mesele budur
Prof Ahmet Arslan / Felsefe nedir üzerine ufuk açıcı bir sohbet (2) kzread.info/dash/bejne/k32hwaWbgsu5lco.html
Cahiller mutlu çoğu zaman lâkin sonra cahiller acı içinde yaşarlar sonra...bilen okuyan araştıran sorgulayan öğrenen bilgili ve sürekli okuyan araştıran insan birey olur ve acıda yaşasa lâkin bilinçli acılar yaşar ve yaşamın özü itibari ile daha sağlıklı bilinçli yaşarlar.evet bilgi bilgi ve genebilgi...cahilce mutlu acı çekeceğime...bilgi bilinçli mutlu huzurlu bilgili yaşarım daha huzurlu olurum acıda olsa öğrenmek çünkü insan doğrusunu öğrenirse dürüstce acı çekse de daha da mutlu huzurlu olurlar dürüstce onurluca bilgece çünkü insanın doğası gereği bilmek için yaşarlar bu tek kaynağı okumaktır okul okumaktan öte bol bol okuyup öğrenip bilinçli yaşamaktır insanca değerlerimizle insani vasiflarimizla buda okumak bilgi ile olur huzur mutluluk bilinçtir herşey❤
✌👍
Demiyorki kafirleşiyoruz, aydinlaniyoruz diyor😂
Bildiğimiz gibi 1917-1989 yılları arasında birkaç ülke felsefeyle devlet kurmuşlardı, Çin’de hala din yok, ama onu sanatla ikame ediyorlardır… bence kişisel olarak din gereklidir, çünkü her şey ihtiyaçtan doğmuştur..
Farkındalık acı getirmez Tam aksine mutluluk getirir Neyin farkına varmaya çalıştığınla ilgili İnsanı mutluluğa taşıyan farkındalığın dışındakiler, zaten farkedilmeye değer değildir Yani olumsuz olan şey farkedilmeye değer değil ise Farkedilmeye değer tek şey kalır mutluluk
"Oneitis" den bahaediyor adam kimbilir hangi senede !!
Ikincisi ne
Bravooo bay şempanze
Cehalet bilgiyi reddetmek değildir, bu çok saçma bir tanımlamadır. Cehalet bilmediğinin farkında olmamaktır. Diğer ayrı bir konudur. Maalesef hocamızda yeterince cahil.
Özkan çelik’ten duymuştum adını. Seni izledikçe özkan’a hak veriyorum. Daşşak geçtiği kadar varsın harbi 😁
Bilimsel Bilgi vs Dinsel Bilgi ?
Ahlak ile toplum kurarsınız, din kendince ahlakı korkutarak verir, dini kutsallaştırmak büyük hata! Tüm dinler eski kadim bilgilerden ibarettir, tercüme veya yorumlayanın ahlakı ve vicdanı ile halka iletilir, temelden yanlış, sapkın tercümeler ve yorumlar yozlaşmaya çok açıktır. Ahlakı eğitim ve kanunlar ile verirseniz insanlığı bu büyük yanlıştan kurtarırsınız.
T
Ya bilgi ile şımaranlara ne demeli.
Şimdi bunu topluma indirgemek mantıklı mı ?
Ülkemizin gurur duyduğu bir kaç profesörden en önde yerini almış bir hocamız... ellerinden saygıyla öpüyoruz...
Güzel analiz... İfade ve bakış açısı😊
Psikolojik bir terim adı vardı bu dediginizin
Spinoza ateist olarak tanımlanabilir mi evet fakat daha çok Panteist ya da Panenteist olarak tanımlıyor onu Spinoza uzmanları. Pan-enteist görüşleri çok sağlam duruyor. Olağanüstü bir yorum.
Daha çok konuşun lütfen
Epigenetik olarak kültürel aktarım yapılabilir ve haklısınız bugün gen 🧬 hastalıkları tedavisi sırasında insanın doğal yapısı bilimsel 🧪 yollardan da değiştirilebilir
Sevginin nedeni olmadığı ya da sevmenin karşılık bulup bulmadığının önemi olmadığını anlıyorum.Sevmek başlı başına güzel bir eylem gibi görünüyor.Sadece kendi fark ettiğimiz bir duygu ve çok önemli.
kraft kağıt bir çok ambalaj dükkanında satılmaktadır,Arka fon gerçekten çok güzel.Söyleşi de öyle.