Modern Çağda Dini Düşüncenin Krizi I

KONFERANSIN SON BÖLÜMÜNÜN DÖKÜMÜ: İslam’ın ve İslam dini düşünce geleneğinin modern çağda ortaya çıkmış olan modern toplum, modern siyaset, modern hukuk vs. ile ilgili modern değerler, duygular, düşünceler ve kuramlardan meydana gelen modern dünyayı düşünme, anlama, kabul etme ve onunla sağlıklılık bir ilişki kurma konusunda … ciddi bir güçlük karşısında bulunduğunu ve bu güçlüklerle ilgili olarak elindeki bütün imkanlarla modernliği suçlamak ve kendini savunmaktan daha işe yarar bir tutum içine girmediğini, girmemekte büyük bir direnç gösterdiğini düşünüyorum… Bana göre temel mesele, İslam’ın veya Müslüman geleneğin Tanrı ile insan arasındaki ilişkileri düşünme biçiminden ileri gelmektedir. İslam dini düşünce geleneğinin Tanrı anlayışı, bana göre gereğinden fazla yüksek, buna karşılık insan tasavvuru gereğinden fazla zayıf, yoksul ve karamsardır. Aradaki bu nispetsizliğin şu yada bu biçimde makul dengeye getirilmesi, insana daha fazla önem ve değer veren, onun yeteneklerine daha fazla güvenen ve onun Tanrı tarafından kendisine bahşedilen özellikleriyle daha yüksek duygular, düşünceler, eylemler gerçekleştirebileceğine inanan yeni bir anlayışın benimsenmesinden başka bir çare yoktur. Bu anlayış, insanı ve onun olumlu özelliklerini, yani sağduyusu, aklı, erdemi, sezgileri, vicdanını daha fazla ön plana çıkaracak; özgürlük, bireysellik ve sorumluluğunu daha fazla tasdik edecek ve bunlar üzerine daha fazla yatırım yapmayı düşünecek bir anlayış olacaktır. Açıkçası bilmiyorum, yani bu yola girilebilirse, bu yönde bir şey yapılabilse bile içinde İslam’ın da bulunduğu modern öncesi dinlerin gelecekte ciddi bir yaşama şansları olabilir mi? Bunu bilmiyorum… Eğer böyle bir değişime niyetliysek bu konuda şimdiye kadar benimsediğimiz ve herhangi bir işe yaradığını benim görmediğim tüm eski tutum ve düşüncelerimizin bir tarafa işe başlamaktan başka bir yol göremiyorum. Teşekkür ederim.

Пікірлер