Karşılıklı Rıza İle Boşanma (Muhalaa) - Zehra Nevruz Duran | Aile İlmihali

Sözlükte “elbiseyi çıkarmak, soyunmak; ayırmak” gibi anlamlara gelen hul‘, fıkıhta kadının belli bir bedel vermesi karşılığında kocanın ayrılmaya razı olması üzerine evlilik bağından kurtulmasını ifade eder. Karşılıklı anlaşmayla gerçekleşmesi sebebiyle bu işleme muhâlea adı verilir.
Kur’ân-ı Kerîm’de bir taraftan evlilik teşvik edilmiş (en-Nûr 24/32), diğer taraftan ömür boyu birlikte yaşamaya karar veren eşler arasında karşılıklı sevgi ve saygının zamanla daha da büyüyüp artacağı vurgulanmıştır (er-Rûm 30/21). Eşlerin birbiri için elbise konumunda olduğu belirtilerek (el-Bakara 2/187) evlilik ilişkisi mecazi anlatımla ortak bir elbiseye benzetilmiş, hul‘/muhâlea terimi de bu âyetten istifade ile geliştirilmiştir. Yine Kur’an’da eşlerin karşılıklı anlayış ve fedakârlık içinde evlilik hayatını sürdürmeleri, birbirlerinin haklarına saygılı olmaları, birbirlerine güzel davranmaları ve yükümlülüklerini yerine getirmeleri, hayatın sevinçleri yanında sıkıntılarını da paylaşmaları istenmiştir (en-Nisâ 4/19, 21). Hz. Peygamber’in hadislerinde de evlilik teşvik edildiği gibi eşlerin dinî, ekonomik ve sosyal konum bakımından denk olmasının önemine dikkat çekilerek evliliğin ömür boyu sürmesinin hedeflenmesi gerektiği belirtilmiş, haklı bir sebep olmadan eşlerin evlilik birliğinin bozulmasına yönelik tasarruf ve taleplerinin hoş karşılanmadığı ifade edilmiştir (Ebû Dâvûd, “Ṭalâḳ”, 3, 18; Tirmizî, “Ṭalâḳ”, 10, 11). Bununla birlikte bazı çiftler arasında geçimsizliklerin ortaya çıkması ve geri dönülemez bir noktaya gelinmesi mümkündür. Evlilik hayatının çekilmez hale geldiği ve evlilikten beklenen amaçların gerçekleşmesinin çok zor olduğu bu gibi durumlarda eşler arasında nikâh bağının sona erdirilmesi gündeme gelir (en-Nisâ 4/130). Bu durumda koca veya kendisine talâk yetkisi verilmiş kadın tek taraflı iradesiyle evlilik ilişkisini sona erdirebilir (bk. TALÂK). Kendisine bu yetki verilmeyen kadın ise muhâlea yoluyla veya mahkeme kararıyla eşinden ayrılabilir (bk. TEFRİK).
Aynı kökten bazı kelimeler sözlük anlamıyla yer alsa da Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadislerde hul‘ ve muhâlea kelimeleri geçmemektedir. Muhâleanın naslardaki başlıca dayanağı, “...Karı ve kocanın Allah’ın sınırlarını hakkıyla muhafaza edememelerinden korkarsanız kadının evlilikten kurtulmak için erkeğe bir meblağ vermesinde taraflara vebal yoktur” meâlindeki âyetle (el-Bakara 2/229) konuya ilişkin bazı hadislerdir. Bu âyette geçen “fidye / bir meblağ verme” anlamındaki fiilin öznesi kadın olmakla birlikte ifadenin bağlamını, âyetteki diğer unsurları, Resûlullah’ın tatbikatı yanında Kur’an ve Sünnet’teki aile hukukuna ilişkin hükümlerin örgüsünü dikkate alan İslâm âlimleri, hul‘un kadının tek taraflı iradesiyle değil karşılıklı anlaşmayla gerçekleşen bir işlem olduğu sonucuna varmışlardır. Kocanın verdiği mehri ancak karısının rızasıyla geri alabileceğini bildiren (en-Nisâ 4/4), erkeğin, talâk yetkisini verdiği mehri ve hediyeleri geri almak için baskı aracı olarak kullanmasını yasaklayan (en-Nisâ 4/19-20) ve evliliğin yürümeyeceği anlaşıldığında bile eşlere öncelikle anlaşma yolunu seçmelerini öğütleyen, bütün bu yollar denendikten sonra ayrılma halinde Allah’ın onları lutfundan yararlandıracağını ifade eden (en-Nisâ 4/128-130) âyetler de karşılıklı hakları gözeterek sağlanacak mutabakata dayalı ayrılmanın meşrû bir yöntem olduğunu dolaylı biçimde destekleyen delillerdendir.
Hz. Peygamber, haklı bir sebep bulunmaksızın talâk yoluyla karısından ayrılan bir erkeğin uhrevî sorumluluğuna dikkat çektiği gibi (Ebû Dâvûd, “Ṭalâḳ”, 3) kadının da haklı bir sebep olmaksızın kocasından kendisini boşaması için talepte bulunmasını hoş karşılamamış ve böyle bir davranışın uhrevî sorumluluğunun ağır olduğunu belirtmiştir (Müsned, III, 414; Tirmizî, “Ṭalâḳ”, 10, 11; Nesâî, “Ṭalâḳ”, 34). Sahâbeden Sâbit b. Kays b. Şemmâs’ın karısı kocasının çirkinliğinden, başka bir rivayette kendisini dövdüğünden şikâyetle Hz. Peygamber’e gelir ve kocasından ayrılmayı talep eder. Resûl-i Ekrem kadına mehir olarak aldığı bahçeyi Sâbit’e geri vermesini söyler; kadın ayrıca başka mal vermeyi teklif ederse de Resûlullah, Sâbit’ten yalnız bahçeyi geri alıp karısını boşamasını ister (Şevkânî, VI, 276-282). Bu olay, Câhiliye devrinde de bilinen hul‘un İslâmî dönemdeki ilk uygulaması olarak kabul edilir (Müsned, IV, 3; Emîr es-San‘ânî, III, 1427; Cevâd Ali, V, 552). Kaynakların çoğu bu uygulamayı Hz. Peygamber’in önerisiyle Sâbit’in karısını boşaması, bir kısmı da onun, kadının bahçeyi geri vermesi şartıyla aralarını ayırması ve Sâbit’in de bu kazâî hükme uyması şeklinde aktarır (Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, VII, 312-317). Bu rivayet farklılığı, özellikle muhâleada hâkimin rolü konusundaki tartışmalara ışık tutması bakımından önemlidir.
Birbirinden fazla faydalı içerik için sayfamızı takip edebilirsiniz.
www.youtube.com/ ‪@gencyuvatv‬

Пікірлер: 3

  • @merihadalar8062
    @merihadalar80623 ай бұрын

    Karşılıklı rıza ile bosanma.icin kime başvurması? koca kabul etmiyor ise

Келесі