Jungkook ile Hayal Et "Sağır Prenses ve Düşman Krallığın Veliahtı"

Пікірлер: 21

  • @bangiestorietan
    @bangiestorietan Жыл бұрын

    Arietta, uzun elbisesinin eteklerini tutarken durdu ve önündeki nedimenin büyük kapıyı iki yana iterek açması ile başını 'teşekkür etmek' adına hafifçe yana eğdi. Güzel ve minik gülümsemesine karşılık nedime de itibar ederek vücudunun üst kısmını aşağı eğdi ve hep yaptığı gibi prensesin içeri girmesini bekledi, ardından o da adımladı. Genç Arietta için piyano taburesini çekti ve oturması için biraz geriledi. Kabarık elbisesinden dolayı piyano taburesi onun adına özel olarak hazırlanmıştı; daha geniş ve yalnızca soylu ailelerin sahip olabileceği pahalı türden bir kumaş ile, yumuşak bir yüzeyi vardı. Özel olarak eğitildiği gibi oldukça dik bir şekilde tabureye oturduğunda, biraz ilerisindeki koltuğa da nedime yerleşti. Zarif, ince parmaklarını önünde duran parlak piyano tuşlarına yerleştirdi ve başlamadan önce aralık dudaklarından derin bir nefes peyda etti. Birkaç gün önce öğrendiği melodiyi piyanoya dökmeye başladı ve müziği içinde duyabilmek adına gözlerini kapadı. Dünya sessiz ve karanlıktı şimdi. Genç kız ise kör ve sağır... Önemli olan dünyayı duyabilmek mi peki? Çünkü Arietta sağır damgası yemiş ancak içindeki müziği dinlemekten asla sıkılmayacak biriydi. Söylediği her şarkı, piyano tuşlarına döktüğü her melodi duyuluyordu, kulaklarında çınlıyor ve rüyasında yer ediniyordu. Ona göre sağır olmak, bu değildi. Şarkılarına gizlediği acıyı duymayan insalardı sağır olan. _Arietta on yıl önce, henüz on bir yaşındayken, bir kaza ile duyma yetisini kaybetmişti. Doktorlara göre bir tedavisi yoktu ve ailesine göre bir kraliyet ailesinde, tahta geçecek olan prensesin sağır olması utanılacak bir şeydi. O zamandan beri Arietta'nın kendini halka göstermesi yasaktı. Bu koca saraya sıkışan prenses ise kendini müzikte bulmuştu. Her soylunun yaptığı gibi önceden sıkı piyano dersleri almıştı ve notaları duymak zorlamamıştı onu bu yüzden._ _Ancak şimdi ailesi iyice yaşlanmış ve tahta geçirecek başka bir çocukları olmadığından yönetimi ona teslim etmek zorunda kalmışlardı. Bir kraliçenin __-özellikle de sağır olanın-__ yanında bir kralın olması gerektiğini düşünmüşlerdi ancak ülkedeki soylu ailelerin hiçbirinin oğlu onu istememişti. Tek çare olarak ise düşman krallıkları ile bir barış antlaşması imzalamak olmuştu._ _Arietta ve düşman krallığın veliahtı Jeon Jungkook evlenmeleri gerektiğinin farkındalardı lakin ne adlarını duymuş ne de yüzlerini daha önce görmüşlerdi birbirlerinin. Bugün ise tanışma yemeği adına karşı krallığın yöneticileri saraya gelmişti._ Bitmek bilmeyen notalar birbirini takip ediyor, her bir şarkının melodisinden sonra bir başkası başlıyordu. Çalması gereken melodilerin sonuna gelmek üzereydi; tek bir tane kalmıştı ki onda da şarkıyı söylemesi gerekiyordu prensesin. Birkaç tuşa bastı, kapalı dudaklarından hafifçe mırıldandı ve dudaklarını aralayarak sözlere başladı. Bu sırada tanışma yemeği için gelen ve yalnız başına sarayı gezmek adına izin alan prens, duyduğu ses ile duraksadı. Aşağı kattan gelen bu büyüleyici ses ve tatlı melodinin uyumunu kulaklarında duyumsamak onu anlamsız bir meraka sürüklemişti. Bir eli hala merdivenin trabzanında iken yavaşça aşağı indi ve amaçsızca bu büyüyü takip etti. Sesin geldiği açık kapının ardında büyük bir salon ve tam ortasındaki piyanonun önünde oturmuş, arkası dönük genç bir kız vardı. Adımları şuursuzca odaya daldı ve büyüyü bozmak istemediğinden oldukça yavaş, sessiz olmaya çalıştı. Genç kızın dikkatini dağıtmak bu büyüye hakaret, kulaklarına bir işkence olurdu. Birkaç adım sonra nedime prensi fark etti ve saygısını ifade etmek üzere ayağa kalktı, hafifçe eğildi. "Madam," diyerek prens de hafifçe baş selamı verdi ve bir anlığına gözleri önündeki genç kıza kaydı. Yeniden nedimeye baktığındaysa gözleri hala büyüden parlıyordu. "Bizi biraz yalnız bırakabilir misiniz?" "Tabii, bayım." dedi ve yeniden bir baş selamı vererek odayı terk etti. O sırada genç prens önündeki kıza döndü yeniden ve onu izlemeye başladı. Bir an bile olsa dikkatini piyanodan çekmemesi gözünden kaçmadı ve giyimine, az önce yanında duran nedimeye bakılırsa kraliyetteki soylulardan biriydi. Çok kısa bir süre geçti ve en nihayetinde şarkı bitiminde Arietta gözlerini araladı. Önündeki koltukta memnun bir nedime görmeyi bekliyordu ancak hiç kimse yoktu. Titrek bir nefes kaçtı dudaklarının arasından. Neden onu bu kadar erken yalnız bırakmıştı? Her zaman bırakırdı aslında; Arietta'nın yalnız başına piyano çalmayı sevdiğini bildiğinden. Ancak haber verirdi ders bitiminde, şimdi olduğu gibi değil. Arietta bugünkü performansını sormak adına onu daha sonra yakalayacaktı ancak şu an çalmak istediği bir parça vardı; kendi başına bestelediği ve hiç bir kimseye dinletmediği, duygularını döktüğü parça, onun bir parçası. Genç adamı fark etmediğinden özel olduğunu düşünse de çalmaya başladı kendi şarkısını. Genç adam ise bölmek ve kendini fark ettirmek istemedi. [00:12] _İstediğim her şeye sahip olduğum bir rüya gördüm._ _Düşündüğün gibi değil ve dürüst olmak gerekirse bir kabus olmalıydı, umursamayacak biri için._ _Uçabileceğimi düşündüm, bu yüzden Golden'a indim._ _Kimse ağlamadı. Kimse fark etmedi bile._ _Onları orada dikilirken gördüm. Biraz bile olsa umursayabileceklerini düşündüm._ _İstediğim her şeye sahip olduğum bir rüya gördüm._ _Ama uyandığımda seni benimle gördüm. Ve dedin ki:_ _"Burada olduğum sürece kimse seni incitemez."_ _"Burada yalan istemiyorum ama bilebilirsin ki kendini görme şeklini değiştirebilseydim, neden burada olduğunu sorgulamazdın."_ _"Onlar seni hak etmiyorlar."_ Genç prens tüylerinin diken diken olduğunu hissetti. Bu şarkı kalbinde bir şeyler uyandırmıştı ve sanki karnında yatan kelebekleri dürtmüştü. Nefesini kesen bu şarkının sebebi prensesin sesindeki acı mıydı? Ve şarkı bitti. Genç kız yavaşça ayağa kalktığında arkasını dönmesi ile ona büyülenmiş gibi bakan bir genç görmeyi beklemiyordu. Bu yüzden biraz korku ile gerilediğinde elbisenin uzun eteklerine takıldı ve dengesini kaybetti. Ancak genç adam hızlı bir hareket ile prensesi belinden yakaladı ve ürkek, masum gözlerine odaklandı. Hafifçe dudaklarını kıvırmasına rağmen parlak gözleri kısıldı. "Matmazel," dediğinde Arietta'nın gözleri dudaklarına kaydı çünkü söylediği şeyi duymasa bile belki dudak okuyabilirdi. Ancak biraz gecikmişti bakışlarını indirmekte ve ne dediğini yakalayamamıştı. Titrek bakışlarını yeniden kaldırmasına kalmadan onu tutan genç doğruldu ve Arietta ellerini göğsünden çekti. Yeniden aynı şeyin yaşanmaması için elbisenin kenarlarından tutarak biraz geriledi ve karşısındaki genci süzme fırsatı buldu. Bu kraliyet elbisesini üzerinde bu kadar iyi taşıyan genç, bugün gelecek olan veliaht mıydı?

  • @bangiestorietan

    @bangiestorietan

    Жыл бұрын

    Önündeki beye saygıyla eğildi ve hafifçe, utangaç bir gülümseme sergiledi dudaklarına. İşaret dili ile teşekkür etti, prensin anlamasını umarak. Bu zarif elleri gözü ile takip eden Jungkook, kendinden biraz utanmıştı. Az önce ona 'matmazel' diye seslendiğinde onu kötü hissettirmemiş olmayı diliyordu. Bir an işaret dili bilmediği aklına gelince yutkunduğunda, Arietta buna alışık olmanın verdiği his ile sorun olmadığını belli etmek istercesine başını olumsuz anlamda salladı. Başka türlü nasıl ifade edebilirdi ki kendini? Ne dediğini ona iletmesi için birini çağırmaya gitse onu yanlış anlayabilirdi prens. Bir şey söylemek istedi ve bir süre düşündü, hem ne diyeceğini hem de kendini nasıl ifade edebileceğini ancak o henüz düşünmeye devam ederken büyük salona nedime girdi yeniden. Prensin düşünceli hali dikkatini çektiğinde yüzüne bir gülümseme yerleştirdi ve ona yardımcı olabilmek adına seslendi. "Bay Jungkook." Prensin dikkatini üzerine alabildiğinde genç kız da başını o tarafa çevirdi. "Size yardımcı olmamı istediğiniz bir konu var mı?" "Madam, bu güzel hanımefendi ile tanışmak istiyorum, izninizle." Gülümsemesi genişleyen nedime onları merakla izleyen prensese döndü ve işaret dili ile, "Jeon Jungkook, veliaht prensi. Sizinle tanışmak istediğini söylüyor." dedi. Genç kız gülümsedi ve yeniden prense dönüp hafifçe elbisesinin kenarlarını tuttu, biraz kaldırıp saygı ile eğildi. "Kim Arietta." dedi nedime onun yerine. Memnuniyetini ifade etmek adına Jungkook ise, Arietta başını kaldırdığı vakit bir elini belinin önüne, diğerini arkasına yerleştirdi ve biraz eğildi. "Bay Jungkook, anlaşma yemeği adına aileniz sizi çağırmamı arzu etti. Dilerseniz size salonun yerini göstereyim." ... "Balonun bu hafta içerisinde yapılması gerektiğini düşünüyorum." dedi Arietta'nın babası ve yemeğini yerken gelecek cevabı merakla bekledi. "Hazırlıklar biraz uzun sürecektir, ancak sıkı bir çalışma ile yetiştirebileceğimizi düşünüyorsanız bugün başlayabiliriz." Prens bunun üzerine derin bir nefes verdi ve elindeki altın çatal ile bıçağı masaya bırakıp konuya dahil oldu. "Hayır, baba. Henüz prenses ile birbirimizi tanımıyoruz bile. Bence bir süre birlikte vakit geçirmeliyiz." "Peki, bir hafta daha bekleyebiliriz, öyle değil mi?" "Prensese fikrini sormamız gerektiğini düşünüyorum." dedi ve gülümseyerek nedimeye döndü. ... Bir süre birlikte vakit geçirmeleri konusunda ortak karar almanın yanında, balo bir hafta sonraya ertelenmişti. Tek varisinin düğününü herkesin ağzını açık bırakacak derecede görkemli yapmak isteyen kral Bay Jeon ise, hazırlıklara erken başlamanın daha iyi olacağı fikrini ortaya atmıştı. Bu emir üzerine önce davetiyeler için çalışılmaya başlandı çünkü karşı krallıktaki soylu ailelere onları teslim etmek bir hayli zaman alabilirdi. Arietta biraz utanarak Jungkook'un yanında yürüyor ve dün olan yemeği düşünüyordu. İkisi de konuşamıyordu; Arietta işitme yetisi olmadığından Jungkook ise işaret dilini bilmediğinden. Ancak yine de nedimenin onların yanında olması fikri hoşuna gitmediğinden kabul etmemişti Jungkook, yalnız ikisi yürüyorlardı birlikte. Arietta'nın içinde farklı bir his vardı. Utanmasının sebebi yanındaki gence layık olmadığını ve bu gencin onu istemediği düşüncesiydi. Sonuçta o genç, yakışıklı, uzun boylu ve kraliyet ailesindendi. Evlenebileceği birçok prenses veya başka herhangi biri varken neden bunu kabul etmişti? Arietta kendini bu rahatsızlığından dolayı ezik hissetmezdi genelde ancak şu an gerçekten kötü hissediyordu. Bir an yutkundu ve başını kaldırıp yanındaki gencin harikulade yan profilini inceledi. Üzerindeki bakışları hisseden genç ise başını eğdi ve onu izleyen güzel gözlere karşı her zaman sunduğu hafif gülümsemesini gösterdi. Arietta yanaklarındaki ısıya karşı başını hızla eğdiğinde hala ona baktığını biliyordu. Bir süre daha içlerindeki gürültüye rağmen sessiz olan ortamda yürüdüler, karşılarına nedime çıkana kadar. Onları durdurdu ve prensese piyano dersi için haber verdi. Dün yaşadığı büyüden sonra içinde yeşeren tohumları yeniden hissetmek isteyen Jungkook ise bunun bir fırsat olduğunu düşünerek nedimeden izin aldı, bu ders prensesin yanında durmak için. "Prenses, Efendi dün piyano dersinizi dinlemiş ve çok etkilenmiş. Bir kez daha dinlemek istediğini söylüyor. Yüksek müsadenizle orada bulunabilir mi?" dedi nedime prensese. Ona iyi hissettirmişti bu sözler çünkü kendini bu kadar ezik hissettiği bir anda prensin onu övmesi az da olsa güvenini yerine getirmişti. Mutluluk ve heyecanla kocaman gülümsedi ve bakışlarını bir an yanında duran prense kaydırdıktan hemen sonra, "Seve seve." dedi nedimeye. Birlikte piyanonun bulunduğu büyük salona ilerlediler ve kapıyı açık bırakarak içeri girdiler. Jungkook, Arietta için piyano taburesini çekti ve oturmasını sağladı. Nedimenin oturduğu koltuğa geçti ve kafasından çıkaramadığı o melodileri bekledi. Hepsini dinledi; hiç sıkılmadan, bıkmadan. Arietta ise çaldı; hiç durmadan, yorulmadan. Ayrıca bugün dersi olan tek kişi Arietta değildi; Jungkook'un da vardı: İşaret dili dersi. Melodilerin piyanoda durduğu ancak aklında hala çaldığı vakit dersi için izin aldı prensesten, saygıyla teşekkür etti ve oradan ayrıldı. Ders bitiminde öğretmenin gitmesine izin vermedi, biraz daha çalışmalıydı. Saatlerce hiç durmadan dersini aldı, hiç sıkılmadan. Onu anlamak istiyordu, ruhunun sesine yansıdığını duyduğunda çünkü, bir şeyler hissetmişti. Onu anlamak istiyordu. ... Her iki genç ayrı odalarda hazırlanıyordu, bugün balo günüydü ve hem evlenecek hem de halka evlendiklerini duyuracaklardı. İkisini de saran amansız heyecan gözlerinden belli oluyordu.

  • @bangiestorietan

    @bangiestorietan

    Жыл бұрын

    En sonunda odalardan ayrıldılar ve kısa bir yürüyüşün ardından ortada, büyük, altın merdivenin hemen başında buluştular. Bir süre birbirlerine baktılar çünkü etkilenmişlerdi. Hem de oldukça fazla. Kalplerinde bir şey filizlenecek kadar. Midelerindeki kelebekleri uçuracak kadar. İçeride, vücutlarının her zerresinde yerini alacak şekilde bir bahçe oluşmuştu. Gözlerinde bir güneş, bu bahçeyi aydınlatmanın yanı sıra her şeyi, tüm duyguları ortaya çıkarıyordu. Heyecandan titreyen ellerini kaldırdı ve işaret dilini kullanarak karşısınaki güzel prenses ile iletişim kurmaya çalıştı. Henüz yeni öğrenmeye başladığı şeyleri bile unutacaktı sanki. "Matmazel, harikulade görünüyorsunuz. Sizden etkilenmemek elde değil." "Mösyö Jungkook, sonsuz teşekkürler. Sizin için de farklı bir durum söz konusu değil." "İzninizle." dedi ve karşısındaki güzelliğin koluna girmesi için uzandı. Arietta kolunu koluna geçirdi ve boştaki eli ile her zamankinden kabarık, süslü ve ağır elbisesini tuttu. Başları dik bir şekilde geniş merdivenlerden inerken hoş bir klasik müzik yankılandı koca salonda ve eğlenen herkesin gözü onlara takıldı. Bir alkış tufanı eşliğinde aşağı inerken salonda gözlerini gezdirdi her ikisi de, gülümseyerek. ... Bir süre davetlilerle ilgilenmekle geçen sürenin ardından dans vaktinin geldiğini belli eden bir melodi yankılandı. Prens başını kaldırıp gözlerini etrafta gezdirince tüm dikkati onda olan Arietta da aynısını yaptı ve çiftlerin birer birer dansa başladığını gördü. Müziği duymadan ne yapacaktı? Endişeli gözlerle başını ona bakan prense çevirdi ve bir cevap bulmak için gözlerini inceledi. Jungkook ise onu rahatlatmak istercesine güven veren bir gülümseme yerleştirdi dudaklarına ve elleri ile konuştu. "Endişelenecek bir şey yok, Matmazel. Bana güvenebilirsiniz." Ve elini bir kere çevirerek ona uzattı, hafifçe eğildi: Bu bir dans teklifiydi. Hiç tereddütsüz ince ve narin parmaklarını avucuna yerleştirdi. Dikleşip salonun ortasına kadar onunla yürüdükten sonra bedenlerini birbirine yaklaştırdılar. Oldukça hafif bir şekilde diğer elini beline yerleştirdi Jungkook, Arietta onun göğsüne koyarken. Oldukça yavaş bir dans başladı, prensesi bayağı zorlayan. Müziği her zaman duyardı, müzik onun için her şeydi ancak şu an yapamıyordu. Sanki her zaman müziği duymasını sağlayan kalbini başka bir şey esir almıştı. Birbirlerinin gözlerine bakarak bir süre dans ettiklerinde, Jungkook o kadar derine bakmıştı ki kendini kaybetmişti. Birden Arietta'nın belindeki elini sıkılaştırdı ve az önce neredeyse birbirlerine değmeyip zarifçe hareket eden bedenleri, şimdi tamamen birbirine yapışıktı. Hızlanan kalp ritimlerini duymak için bir yetiye sahip olmaya gerek yoktu, ikisi de en derinden hissediyorlardı. Bir süre dudakları birbirine değecek gibi yakınken, prens başını sola doğru hareket ettirdi ve Arietta'nın kulağının yanında durdu. Ona bir şeyler fısıldamak istiyordu ama hiçbir şeye yaramazdı. Bir şey demek için ondan ayrılması gerekiyordu. Prensesin elini tuttuğu elini çekti ve topuzundan dışarı kalan bir tutam saçı kulağının arkasına itti, ardından beline yerleştirdi. Başının üzerine hafif bir öpücük kondurduktan sonra ürkek bir ceylan gibi bakışlarını prense çevirdi Arietta, başını kaldırarak. Yüzleri az önceki yakınlığına kavuştuğunda Jungkook bakışlarını eğdi ve biraz daha yaklaştı. Arietta'nın yumuşak, ince dudaklarına bir baskı uygularken dünya tamamen sessizdi. Zaman durmuştu ya da etraftaki her şey yok olmuştu. Çünkü hiçbir ses, hiçbir hareket yoktu. O an sadece ikisine özeldi. Ve orada bulunan kalabalığa rağmen bu anıda sadece ikisi olacaktı. Sonsuza dek, biriktirecekleri her anıda mutlu ve yalnız olacaklardı, birlikte. *Son*

  • @EmineElci-ce2mm

    @EmineElci-ce2mm

    Жыл бұрын

    ​@@bangiestorietan0:01

  • @ntheyargimachine
    @ntheyargimachine Жыл бұрын

    Bir hikayeye nasıl âşık oluyorum izle mucizeyi.

  • @rozainn
    @rozainn Жыл бұрын

    Hayatımda okuduğum en güzel,en zarif,en mükemmel hikaye olabilir💖

  • @dilarabakr4827
    @dilarabakr4827 Жыл бұрын

    Gözyaşımı bıraktım gidiyorum çok güzel olmuş

  • @bangtanslov
    @bangtanslov Жыл бұрын

    💓 ilk

  • @Yeonsgf.
    @Yeonsgf. Жыл бұрын

    Çok güzel

  • @zehra1814
    @zehra1814 Жыл бұрын

    Bu süper olmuş ya şu aralar okuduğum kurguları hiç beğenmeyen ben buna bayıldım

  • @alinaqln
    @alinaqln Жыл бұрын

    Kanalına baktım ve çok ama çok etkileyici hayal et kurguları var helal

  • @peri4282
    @peri4282 Жыл бұрын

    CİDDEN ÇOK IYI BİR HİKAYE DEVAMINI BEKLERİZ

  • @Iyssais_hkn102
    @Iyssais_hkn102 Жыл бұрын

    Ya çok güzel çok duygulandım ya

  • @gamzehelli350
    @gamzehelli350 Жыл бұрын

    Vauv harfi harfine gözümde canlandı cidden çok hoştu bu ellerine sağlık 💜💜

  • @The_Stay_

    @The_Stay_

    Жыл бұрын

    Maaşallah her hikayenin altındasın , tebrikler😄🤩

  • @gamzehelli350

    @gamzehelli350

    Жыл бұрын

    @@The_Stay_ teşekkürler, ne yapacağım boş zamanlarımda en çok yapmaktan hoşlandığım şey olunca ister istemez buralarda olmuş oluyorum 😅🤭

  • @admyok5993
    @admyok5993 Жыл бұрын

    çok hoş olmuşş❤❤

  • @pho3nixs
    @pho3nixs Жыл бұрын

    Çok hoştu, ellerine sağlık.

  • @emlly_w.q
    @emlly_w.q7 ай бұрын

    Şarkının ismi ne? Ve çok tatlı, zarif olmuşş

  • @bangiestorietan

    @bangiestorietan

    7 ай бұрын

    Everything i wanted

  • @emlly_w.q

    @emlly_w.q

    7 ай бұрын

    @@bangiestorietan teşekkürler💜💜💜

Келесі