03 Nisan Çarşamba akşamı #TESAK Çağdaş Felsefe Söyleşileri’nde Kurtul Gülenç’in konukları Ahu Tunçel ile Ateş Uslu’ydu. “Jakobenliğin Siyasal Düşünceleri” başlıklı söyleşide zihin açıcı konuşmalar dinledik. 📚⚡
Ahu Tunçel: “Jakobenlik kendi içerisinde sürekli evrilen, tarihin zorunlu kıldığı biçimde değişimler gösteren bir düşünce ve eylem sistematiği. Aslında Jakobenliği belirleyen de tarih içerisinde karşılaştığı durumlar. (...) Tarihin zorunluluklarla belirlenen, yani çeşitli zorunluluklar karşısında yeniden pozisyon almayı gerektiren yapısı, özellikle ‘devrim’ sözcüğüne de anlamını katan şey. Devrim yeniliktir, başlangıçtır, şiddettir, kopuştur; devrim denince bütün bu kavramlar aklımıza gelebilir. Ama devrimin kökensel anlamı astronomik bir sözcükten çıkıyor: ‘Devir’. Yıldızların devri nasıl ki karşı konulamaz bir devirdir, işte devrim de böyle tarihin içindeki karşı konulamaz şeydir. Devrime anlamını veren bu karşı konulamazlık ya da zorunluluk, Fransız Devrimi sırasında biyolojik bir zorunluluğa dönüşür. Bu biyolojik zorunluluk, yoksulluk meselesidir. Özellikle de 1792’den sonrasında tek başına yönetime geçen Jakobenler tam da bunun farkına varmışlardır ve yoksulluk Jakoben siyasetinin asıl belirleyicisi haline gelmiştir.”
Ateş Uslu: “Edmund Burke veya Lamartine tarzında ‘Fransız Devrimi aslında fikirlerin gerçekteki izdüşümlerini unutmuş olan birtakım cani, vahşi, insanlıktan çıkmış olan kişiler tarafından yapılmıştır’ gibi bir ön kabulümüz olursa Jakobenleri olmadıkları bir yere koymuş oluruz. Marat, Saint-Just, Robespierre, Danton, adı unutulmuş pek çok yazar, Jakoben olmayan ama onlara bir şekilde destek vermiş olan pek çok hareketten insan, dönemin devrimci kadınları, dönemin isyan eden Haiti’li köleleri, tüm bunların referanslarını ve düşünce dünyalarını dönemin dinamik toplumsal-siyasi gelişmeleri içinde değerlendirirsek zengin bir Jakobenizm idrakine sahip olabiliriz.”
#KurtulGülenç #AhuTunçel #AteşUslu