Golden Horn Eminönü Galata 4K Walking Tour İstanbul Turkey

Equipments: Go Pro 9 5k Footage
MacBook Pro 13 inches
Final Cut Pro
00:00 Intro/Giriş
00:19 Sirkeci Tram Station / Sirkeci Tramvay İstasyonu
04:25 Eminönü New Mosque / Eminönü Yeni Cami
05:44 Eminönü Square / Eminönü Meydanı
06:09 Spice Bazaar / Mısır Çarşısı
09:46 Eminönü Subway / Eminönü Altgeçidi
10:50 Eminönü Square / Eminönü Meydanı
12:11 Galata Bridge / Galata Çarşısı
20:30 Karaköy
23:00 Tunnel Funicular / Tünel Füniküler
ENGLISH
The Golden Horn (Turkish: Altın Boynuz or Haliç; Ancient Greek: Χρυσόκερας, Chrysókeras; Latin: Sinus Ceratinus) is a major urban waterway and the primary inlet of the Bosphorus in Istanbul, Turkey. As a natural estuary that connects with the Bosphorus Strait at the point where the strait meets the Sea of Marmara, the waters of the Golden Horn help define the northern boundary of the peninsula constituting "Old Istanbul" (ancient Byzantium and Constantinople), the tip of which is the promontory of Sarayburnu, or Seraglio Point. This estuarial inlet geographically separates the historic center of Istanbul from the rest of the city, and forms a horn-shaped, sheltered harbor that in the course of history has protected Greek, Roman, Byzantine, Ottoman and other maritime trade ships for thousands[2] of years.
Throughout its history, the Golden Horn has witnessed many tumultuous historical incidents, and has been depicted in numerous works of art.
An hourly Golden Horn ferry service connects Üsküdar and Karaköy with most of the suburbs along the estuary. In 2021 the T5 tramline opened on the western shore of the Golden Horn. It runs from the Alibeyköy bus station as far as Cibali, beside the Atatürk Bridge, and an extension already in the making will continue it to Eminönü where it will intersect with the T1 tramline and several ferry services.[3]
TÜRKÇE
Haliç (Altın Boynuz olarak da bilinir), İstanbul'un Avrupa yakasını kaplayan Çatalca Yarımadası'nın güneydoğu ucunda, Boğaziçi girişinde, İstanbul (Tarihi yarımada) ve Beyoğlu platolarını birbirinden ayıran deniz girintisi. Denizin kendisine ulaşan akarsu yatağının bir bölümünü istila etmesiyle meydana gelen yapının jeomorfolojik adı olan Arapça haliç sözcüğü, İstanbul halicinin kent açısından taşıdığı önemden dolayı Osmanlılar döneminden bu yana bir özel isim haline gelmiş, birçok semti kapsayan bir kent bölgesi adı olmuştur.
Bizans döneminde kolonileşme de burada başlamıştır. Aynı zamanda Bizans İmparatorluğu'nun denizcilik merkeziydi. Sahil boyunca uzanan duvarlar, şehri bir deniz filosu saldırısından korumak için inşa edilmiştir. Haliç'in girişinde istenmeyen gemilerin girişini engellemek için, şehirden karşıya eski Galata Kulesi'nin kuzeydoğu ucuna uzanan ve kaynaklarda ilk bahsine 717'deki Konstantinopolis Kuşatması'nda rastlanılan geniş bir zincir vardı.[1] Bu kule Latin haçlılarınca Dördüncü Haçlı Seferinde 1204 yılında geniş bir şekilde tahrip edildi. Fakat Cenevizliler yanına yeni bir kule inşa ettiler. Bu kule meşhur Galata Kulesi 1348 Christea Turris (İsa'nın Kulesi) diye adlandırılır.
Haliç'i karşıdan karşıya kapayan zinciri kırabilecek veya hile ile galip gelebilecek dikkate değer üç zaman vardı. Onuncu yüzyılda Viking'ler uzun gemilerini boğaz dışına, Galata etrafına sürüklediler ve onları kızaktan tekrar Haliç'in içine indirdiler. Bizanslılar onları Yunan ateşi ile yendiler. 1204 de 4.Haçlı seferinde, Venedik gemileri zinciri koç ile kırabilecekti. 1453 de Osmanlı Sultanı II. Mehmed'in gemilerini yağlanmış kütükler üzerinde Galata içlerinden karşı yana geçerek Haliç'e indirmesi.*
Şehrin, Fatih Sultan Mehmed'e tesliminden sonra; Rumlar, Gürcüler, Yahudiler, İtalyan tüccarları ve diğer gayrimüslimler Haliç boyunca fener ve Balat bölgesinde yaşamaya başladılar. Bugün altın Boynuz her iki yakada yer alır. Sahil boylarınca parklar vardır. Güzelliği ve tarihinden dolayı turistlerin ilgisini çekmektedir.
Haliç Osmanlı döneminde yoğun Yahudi, Rum, Ermeni ve Gürcü nüfusun yaşadığı bir bölge idi. Osmanlı döneminin münevverlerinin takip ettiği Karyağdıbaba, Karaağaç ve Sütlüce, Giresunlu Tekkesi bu bölgede bulunmaktadır. Günümüzde Galata köprüsü; Galata ve Eminönü'yü Haliç üzerinden birleştirir. Haliç üzerinde diğer iki köprü de Atatürk Köprüsü ve Haliç Köprüsü'dür.
1980'li yıllara kadar; endüstriyel atıkların döküldüğü bir yer olan Haliç, dönemin Belediye Başkanı Bedrettin Dalan "Haliç'i gözlerim gibi mavi yapacağım" vaadiyle döneminde temizlenmeye başlamış ve uzun yıllarca süren çalışmalar sonucu 2000'li yıllarda daha temiz bir hale getirildi. Haliç’in temizlenmesi amacıyla İstanbul Boğazı’ndan deniz suyunun Kağıthane Deresi’ne sürekli akışının sağlanarak dere suyunun yenilenmesi ve Haliç’e sürekli temiz suyun girmesini sağlamak için başlanılan proje 2012 yılında tamamlandı.[2]

Пікірлер