İdeolojilerin Sonu Geldi mi? | İdeolojiler Serisi 10

Bir zamanlar siyasetin ana gündemi olan ideolojik kavgalar artık eskide kalmış addediliyor. Sadece gençler değil toplumun büyük bir kesimi apolitik olmayı doğru bulurken kendisini herhangi bir ideolojiye yakın hissetmiyor. Sovyetler Birliği'nin yıkılmasıyla birlikte entelektüeller de ideolojiler çağının sona ermiş olabileceğine inanmışlardı. Ülkemizde de sağ sol kavgası eskisi kadar gündem olmuyor. Peki gerçekten de ideolojilerin devri bitti mi? Yoksa ideolojiler artık yeni bir şekil mi kazandı? İdeolojilerin sonu gelir mi? İbrahim Karaaslan sordu, Abdulvahit Gezer anlattı.
Ayrıcalıklardan yararlanmak için bu kanala katılın:
/ @49w
Ya da aşağıdaki bağlantı üzerinden patronumuz olun.
/ kirkdokuzw
Sosyal Medya:
/ discord
/ kirkdokuzw
/ kirkdokuzw
/ kirkdokuzw

Пікірлер: 96

  • @ezkaraview
    @ezkaraview2 жыл бұрын

    ne komünizm ne liberalizm sadece sensizim

  • @endoplazmikretikulum1378

    @endoplazmikretikulum1378

    11 ай бұрын

    o da Anarşizm oluyor işte. tek başına

  • @ecem3649
    @ecem36492 жыл бұрын

    Abdulvahit abi çok sakin çok rahat konuşuyor, onu dinlemek gerçekten çok keyifli

  • @laissezfaire5699
    @laissezfaire56992 жыл бұрын

    koca koca binalar binlerce memur satacağız kardeşim ne varsa satacağız bireylerin üzerinden vergi yükünü alacağız temel hak ve özgürlükleri güçlü bir hukuk devleti ile güvence altına alacağız girişimcinin tüccarın zanaatkarın önünü açacağız para ve akıl özgürlüğe hukuka gelir biz sorumluluk sahibi özgüveni yüksek kendi aklım var ve ona uygun şekilde hayatımı yaşıyorum kanunları aşmadığı sürece bana kimse ne yapacağımı söyleyemez diyen nesiller istiyoruz.

  • @mehmetsaki1933

    @mehmetsaki1933

    2 жыл бұрын

    Sosyalizmi araştırmanı öneririm dostum.

  • @tahaismetsevgili1801

    @tahaismetsevgili1801

    Жыл бұрын

    Herkesi fakirlikte eşitlemeye çalışan, ülkenin sınırlı kaynaklarını devletin memuruna vererek Sümerbank, Ereğli Demir Çelik gibi zararına çalıştığı halde halkın vergisinden beslendiği için batamayan, fakat yine de kendi işçisine sosyal tesis yapan, yanlış yere fabrika açan KİT leri düşleyen ideolojiydi hatırladığım kadarıyla.

  • @kitaptozu9034
    @kitaptozu90342 жыл бұрын

    Sizi niye çok beğeniyorum biliyor musunuz çünkü kavramların tanimlarini basitleştirerek anlatiyorsunuz ve konulari günümüz konularıyla bağdaştirarak mantıksal açıklamalar yapiyorsunuz.Konustuklariniz kendi içinde tutarlı ve kimseyi incitmeden konuşuyorsunuz.Sizden çok şey öğrendim.Tesekkur ederim 🙏🏼

  • @azim9959
    @azim99592 жыл бұрын

    Haftada 2 videoya geçin artık bir partilik adamsınız

  • @edwarderonald9530
    @edwarderonald95302 жыл бұрын

    Tebrikler. İdeoloji, cümle içerisinde bol kullanılan ama az konuşulan bir kavram. İçerik biraz yüzeysel gibi geldi bana. İdeolojiye dair farklı görüşleri içeren bir tartışma şeklinde de olabilirdi. Bazı isimlere ve eserlere atıf da yönlendirici olurdu. Yine de faydalı oldu. Teşekkürler.

  • @hanmkels
    @hanmkels2 жыл бұрын

    İdeoloji bitti mi bitmedi mi bilemiyorum fakat bir şeylerin değişip dönüştüğü kesin. Eskiden ideoloji dediğimiz kavramın sınırları çok keskindi ve sırf bu sebeple bir çok insanın maddi ve manevi hayatına maal oluyordu. Bir nefret söylemi yaratıyordu ideolojiler. Fakat günümüzde insanlar ideoloji konusunda o kadar keskin değil gibi geliyor bana. Yani en basiti sağ ve sol görüşlü iki insan bir birbirleriyle sağlıklı bir iletişim/ arkadaşlık kurabiliyor. Özellikle Abdulvahit’in söylediği gibi gençler arasında. Hayat görüşlerimizin farklılaşması arkadaşlık kurmamıza engel olmuyor. Kanalda en çok hoşuma giden şey arkada birisinin aklımızdaki soruları sorması sanırım :) Yine güzel bir video olmuş, emeğinize sağlık.

  • @ankarasenveben
    @ankarasenveben2 жыл бұрын

    Yine güzel kurgulanmış ve anlatılmış bir video, güzel iş

  • @busrakrbdk1627
    @busrakrbdk16272 жыл бұрын

    Vahit abinin tane tane anlatması ve İbo'nun katkılarıyla çok güzel bir video olmuş ✨ (Kendimi bir ideolojiye yakın hissetmiyorum)

  • @tanberkak6188
    @tanberkak61882 жыл бұрын

    Öncelikle konuşulması gerektiğini düşündüğüm bir konuya değinmişsiniz. Üstelik son dönemki sol siyaset içerisinde post-modern düşüncelerin etkisiyle nasıl yeni eleştirel siyasi hareketlerin evrimleştiğini de gayet güzel açıklamışsınız. Ben tartışmayı biraz daha genişletmek amacıyla öncelikle "İdeolojilerin sonu geldi" söyleminin kendisinin gayet ideolojik olduğunu söyleyerek başlayacağım. Oldukça muhafazakar bir söylem bu. Yani diğer bir deyişle, videoda da Fukuyama'nın makalesi üzerinden bahsedildiği gibi, kapitalizm artık tek geçerli sistem olduğu kanıtlandı, neoliberal ekonomik politikalar ve liberal demokrasi artık bir norm haline geldi, bütün alternatif ekonomik ve siyasi sistemler ise artık geçerliliğini yitirdi söylemi var. Bu söylem videoda bahsedildiği gibi özellikle de SSCB'nin yıkılışıyla ve Soğuk Savaş'ın bitimiyle yaygınlaşmıştı. Fakat bunun kendisi zaten insanları apolitikleştirme hedefi olan bir siyasi söylem. Siyasi ideolojiler, iyi veya kötü, belli güncel sorunlar üzerinden şekillenen şeyler. Dolayısıyla toplumsal sorunların kökenini çözmeden ideolojilerin bitebileceğini, geçerliliğini yitirebileceğini sanmıyorum. Yani örnek verecek olursam, emek sömürüsü bitinceye kadar sosyalizm geçerliliğini kaybetmeyecektir, en fazla koşullara göre ihtiyaç halinde revizyona gidecektir. Patriyarkal düzen yıkılıp toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanıncaya kadar Feminist hareketler yok olmayacaktır, sadece güncel duruma göre kendini uyarlamaya çalışacaktır. Francis Fukuyama'nın böyle bir argümanla çıkagelmesi de şaşırtıcak bir şey olmamalı. Kendisi döneminin en koyu Neo-Conservative (Yeni Muhafazakar) düşünürlerindendi. Nedir bu Neo-Conservativeler? Normalde aslında bu fikrin kurucu liderleri olan Irving Kristol veya Seymour Lipset gibi bir kısmı (tamamı değil) Trotskist uç soldan sosyalist akımdan gelen ama SSCB'nin Stalin döneminde ciddi anlamda otoriterleşmesi ile hayal kırıklığına uğrayan ve sonradan ılımlılaşıp Soğuk Savaş dönemi'nde merkez-sol bir pozisyonda sosyal liberal olan düşünürlerdi. Bu insanlar dış politikada sert bir şekilde SSCB ve benzeri totaliter rejimlerin karşıtı olan düşünürlerdi ve ABD'nin SSCB'ye karşı saldırgan olmasını savunuyorlardı. Çoğunlukla Kennedy, Johnson gibi savaş yanlısı (İngilizce'de "liberal hawk" denir) SSCB'ye karşı sert olan figürleri desteklediler, hatta birçoğu Henry Jackson gibi Demokrat parti içerisindeki sert dış politikayı savunan en koyu şekilde liberal (ABD bağlamında kullanıyorum bu terimi) siyasetçileri desteklemiş insanlardı. Fakat 1960ların sonrasında gençlerin ciddi derecede sola kayması ve Vietnam Savaşı'na karşı sert bir muhalefet oluşması, üstelik Demokrat Parti içerisinde Vietnam Savaşı karşıtı pasifist (Barışçıl) dış politikalar talep eden George McGovern (o zamanın Bernie Sanders'ı gibi düşünebilirsiniz) gibi isimlerin kuvvetli hale gelmesi üzerine bu Neo-Conservativeler yavaş yavaş Demokrat Parti'den umudu kesip, daha savaş yanlısı olduklarından Cumhuriyetçi Parti'ye doğru kaydılar ve sonradan muhafazakar olmuş bir siyasi entellektüel kesime dönüştüler. 1970lerde Neo-Conservativelerin birçoğu Nixon ve Ford'u desteklemiş, artık 1980'de Ronald Reagan'ın sert bir anti-komünist dış politika tavrıyla seçimlerde ciddi bir zafer ilan etmesi ile neredeyse bütün Neo-Conservative düşünürler koyu Cumhuriyetçi olmuş, hatta Reagan hükümetinde birçok bakanlık, danışmanlık gibi önemli pozisyonlara gelmişlerdir ve 80lerdeki hem Reagan, hem de Baba Bush hükümetlerinin dış politikasını oldukça kuvvetli bir şekilde etkilemişlerdir. 2000'de ise kendisini de gururlu bir şekilde Neo-Conservative olarak adlandıran George Walker Bush hükümetinde neredeyse bütün kabine bu Neo-Conservative düşünürler tarafından oluşacak ve zaten Bush dönemi de böyle bol bol savaşla anılan oldukça kötü bir dönem olarak tarihe geçecektir. Bu Neo-Conservativeler dünya tarihini liberal demokrasiler ile totaliter diktatörlükler arasında sürekli olan bir savaş tarihi olarak okurlar. Onlara göre ABD dünya tarihinin en iyi örnek liberal demokrasisidir. Bütün insanlara kucak açan, serbest piyasanın insanların zenginleşmesine ve temel haklarının korunmasını sağladığı büyük bir devrimci devlettir ve onlar için bütün dünyada barış ancak her devlet ABD gibi liberal demokrasi olunca gerçekleşecektir (Demokratik Barış Teorisi). Bunun için de sert bir şekilde SSCB, Çin Halk Cumhuriyeti, Kuzey Kore, Küba, İran İslam Cumhuriyeti, Afganistan'daki Taliban yönetimi, Irak'taki Saddam ve Suriye'deki Esad rejimleri, Libya'daki Kaddafi rejimleri gibi belirli bir ideoloji etrafında hayatın her alanına nüfuz eden totaliter diktatöryel rejimlere karşı çıktıkları gibi, üstelik onları gerekirse dışarıdan liberal müdahalecilik (liberal interventionism) ile, yani savaş açarak yıkmalı ve yerlerine Batılı tipte demokrasileri zorla inşa etmeliyiz derler. Bush döneminde, 11 Eylül El-Kaide saldırısının yarattığı korku ikliminin sağladığı kolaylıkla, Saddam Irak'ına ve Taliban Afganistan'ına bu bahanelerle savaş açıldı ve 2008'de Obama'ya karşı kaybeden John McCain kazansaydı benzer bir savaşın İran'a karşı da gerçekleşmesi sürekli olarak McCain'in ve bir Cumhuriyetçi Neo-Conservative dış politika danışmanı olan John Bolton'ın (sonra Trump döneminde göreceğimiz bir isim) seçimler sırasında sürekli dile getirdiği bir şeydi. Ama 2008'deki bu mağlubiyetten sonra artık Neo-Conservative düşüncenin ABD siyasetinde etkisini yitirdiğini görüyoruz, en azından şimdilik.

  • @tanberkak6188

    @tanberkak6188

    2 жыл бұрын

    Tabi Neo-Conservativeleri demokrasi havarisi falan gibi sunma niyetim de yok. Zaten bunların zerre kadar demokrat insanlar olduklarını düşünmüyorum. Bir Neo-Conservative düşünür olan ve Reagan hükümetine çok etki etmiş bir isim olan Jeanne Kirkpatrick'in Commentary dergisine yazmış olduğu ve sonra da kitap haline getirdiği "Dictatorships and Double Standards" isimli makalesinde Kirkpatrick otoriter ve totaliter rejimler arasında ayrıma gider. Kirkpatrick'e göre Totaliter rejimler, SSCB gibi, taşıdığı ideolojik perspektiften dolayı asla ABD ile uzlaşamaz rejimlerdir ve dolayısıyla ABD'nin her daim düşmanıdır. Ama otoriter yönetimler ABD ile uzlaşabilir, ideolojik bir siyasi sistemi olmadıkları için kapitalizm ve serbest piyasa ile uyumlu, dolayısyla eğer ABD'nin çıkarlarına uyuyorsa bu otoriter olan ama totaliter olmayan rejimler ABD'nin müttefiki olabilir. Bilhassa Neo-Conservative düşünürler Latin Amerika'daki anti-komünist diktatörlüklerin en büyük savunucularıydı ve Kirkpatrick de bu makalesini o sırada başkan olan Demokrat Jimmy Carter'ın Latin Amerika diktatörlüklerini eleştirmesi ve oralarda demokrasiye dönülmesini istediği için yayınlamıştır. Zaten Irak'a, Afganistan'a, Iran'a 'demokrasi' getime çağrısı yapan bu Neo-Conservative cenah asla bu eleştirilerini ABD'nin Ortadoğu'daki en büyük müttefikleri olan Mısır, Suudi Arabistan Krallığı, Bahreyn veya Birleşik Arap Emirlikleri gibi otoriter rejimlere yapmamıştır. Francis Fukuyama da bu Neo-Conservative çevrenin bir üyesiydi ve bu "ideolojilerin sonu" argümanını Neo-Conservative bakış açısını meşrulaştırmak için yapmıştı. Tıpkı videoda bulunduğun konumdan dünyaya baktığını söylediği gibi Vahit, Fukuyama da elit bir Neo-Conservative entellektüel perspektifinden bu oldukça muhafazakar "ideolojilerin sonu" argümanını kurdu. Yani diğer bir deyişle söylediği şey, alternatif falan aramayı kesin, bizim bakış açımızın doğru olduğunu kabul edin ve eleştirel sol siyaseti terk edin. Ama Neo-Conservatism hareketi de 2008'den sonra artık sadece ekonomik kriz ve anlamsız savaşlar getiren bir Neo-Emperyalist düşünce akımı olduğu ortaya çıkınca bizzat Francis Fukuyama gibi isimler bile bu görüşü terk ettiler (Bu konuda ben açıkçası Fukuyama'yı çok tebrik ediyorum. Hatalı olduğunu kabul eden ve fikirlerinin artık değiştiğini söyleyen birisi). İlginçtir, 2000lerin ilk 10 yılında her siyasi düşünür Neo-Conservativeleşiyordu. Bu akım o kadar popülerdi ki artık Hillary Clinton gibi Demokratları bile az da olsa bu görüşü benimsemek zorunda kalacak diye beklenirken, 2008'deki Büyük Durgunluk (The Great Recession) olarak bilinen küresel ekonomik kriz ve Obama'nın 2008'de hem Hillary Clinton'ı hem de John McCain'i yenerek kazanması üzerine artık Neo-Conservatism denilen hareketin ABD siyasetinde son bulduğunu görmeye başladık. Tarihçi Sean Wilentz Obama'nın zaferi üzerine (ki kendisi aslında Obama'ya karşı olan ve onun yerine Hillary Clinton'ı destekleyen merkeze yakın liberal bir Demokrat Parti destekçisiydi) U.S. News'da "Conservative Era is Over (Muhafazakar Dönem Bitti)" yazısıyla 80lerden beri süregelen bu Reagan dönemi Neo-Conservatism ve Neoliberal Muhafazakarlık ("Liberteryen Muhafazakarlık" ismiyle geçer ABD medyasında, "liberal" kelimesi halk arasında genelde Demokrat Parti seçmeni seküler orta sınıf kesim için kullanıldığından onunla karıştırılmaması için) ittifakının hakimiyetinin bittiğini duyurmuştu ve ardından da bu argümanlarını 2008'de son bulduğunu söylediği "The Age of Reagan, 1974-2008" kitabını yazdı. O zamanlar çok erken diyordum bunu söylemek için ama artık 2008 krizi sonrasında yeni bir döneme girdiğimiz bariz belli. Şu anda da yükselişte olan gerek radikal sağ popülizm, gerek ise radikal sol popülizm bunun en büyük göstergesi. Artık Neoliberal politikaları savunan mantıklı diyebileceğimiz bir insan pek kalmadı ve var olan düzenin ciddi bir kriz içerisinde olduğunu görüyoruz. Artık hayatlarının var olan düzende iyi olmayacağını düşünen ve radikal değişim talep eden devasa kitleler var ve bu kitleler zaten o radikal popülist partilerin destekçisi. Artık yavaş yavaş "Şu an var olan düzenin sorunları ne?", "Bu sorunları çözebilecek ne önerebiliriz?", "Alternatif bir sistem varsa bu ne olabilir?" ve "Bu alternatif sistemi nasıl getirebiliriz?" gibi şeyleri tartışmaya başladık bile. Kısacası oldukça karamsar ve umutsuz zamanlarda gibi gözüküyoruz, kutuplaşma da ister istemez inanılmaz boyutlara ulaştı ama bunun sonucunda daha iyi bir sistem, daha iyi bir demokrasi ve daha iyi bir dünya yaratabileceğimize inanıyorum. Son olarak eklemek istediğim bir şey var. O da "Tarihin Sonu" tezlerine artık kulak vermememiz gerektiğini düşünüyorum. Açıkçası Hegel ve Marx'a da bu konuda çok karşı çıkan birisi olmuşumdur hep bir tarihçi olarak. Tarihte teleolojik, yani bir hedefe doğru giden ve o hedefe ulaşınca son bulacak bir ilerleme olduğunu sanmıyorum. Radikal değişimlerin hızla geldiği Aydınlanma Dönemi'nde Zeitgeist'a (Zamanın Ruhuna) oldukça uygun bir anlayıştı bu ama artık bu tarz bir tarih felsefesinin eskide kalmış bir bakış açısı olduğunu düşünüyorum. Modernleşme de, teknolojik gelişme de sürekli devam eden olgular ve her yeni olumlu veya olumsuz gelişmeler yeni sorunlar yaratacaktır. Bu sorunları çözmek için de değişim talep eden sol siyasete ister istemez ihtiyacımız olacaktır. Örneğin artık robotlaşmaya doğru giden bir trend var. Bu devasa sayıda kitleleri işsiz kalmasına sebep olacaktır ve bu sorunu çözmek için de ya yurttaşlık maaşı veya robot vergisi gibi radikal bir reform ya da bir devrim gerecektir eninde sonunda. Zaten ben toplumların tarihini de sürekli olarak devam eden bir siyasi mücadele tarihi olarak yorumlamaktan yanayım. En radikal ve başarılı reform paketinden veya devrimden sonra bile o noktada duramayız, ilerlemeye devam etmek zorundayız çünkü tarihin bir son noktası yok. Her yeni dönem yeni sorunlar çıkaracak ve bunlar için de yeni çözümler bulmamız gerekecektir.

  • @abdulvahidgezer

    @abdulvahidgezer

    2 жыл бұрын

    yine şahane bir yorum. teşekkürler katkın için. bir gün bir Robert Cox videosu çekmemiz gerekiyor diye düşündürdü bu yorum bana.

  • @tanberkak6188

    @tanberkak6188

    2 жыл бұрын

    @@abdulvahidgezer Ben teşekkür ederim hocam. Ve evet, Robert Cox üzerine bir video bence de harika olur.

  • @HkSerdar

    @HkSerdar

    2 жыл бұрын

    OMG bu yorum videodan daha çok düşündürdü beni I like it👍🏻

  • @badquennx6073

    @badquennx6073

    2 жыл бұрын

    hocam siz hangi ünide politika okudunuz?

  • @parrhesia350
    @parrhesia3502 жыл бұрын

    Şu Fransız İhtilali'ni inceleseniz ne iyi olur, tabi Ömer ile olursa süper olur:)

  • @its13
    @its13 Жыл бұрын

    Teşekkürler

  • @fatihozkok12
    @fatihozkok122 жыл бұрын

    İdeoloji olarak neo-liberalizm demek isterim. Büyük buhran ile çökmüş olan liberalizmin tekrar yaratılmasını çok anlamlı buluyorum. Laissez Faire Laissez Passer piyasa anlayışı ile devletinin ekonominin doğal işleyişine müdahale etmemesi ve devletin piyasadaki tek rolünün denetleme olması görüşündeyim. Aynı şekilde özgürlük konusunda da liberalizm daha cazip. İnsanların yaptığı eylemlerin kısıtlanması bir hak ihlalidir ve son 20 yıldır buna şahit oluyoruz. Aynı şeyi ifade özgürlüğü için de düşünüyorum. Ağızdan çıkan hiçbir sözün devlet otoritesi tarafından cezalandırılmasını doğru bulmuyorum. Siyasi ve felsefi olarak değer verdiğim kişiler de Milton Friedman, Mises, Hayek, John Locke, John Stuart Mill, Adam Smith, Ayn Rand...

  • @batuhanturan4467
    @batuhanturan44672 жыл бұрын

    Senin sesin, senin nefesin o; Senin kalbin, senin ateşin.

  • @yeghor
    @yeghor2 жыл бұрын

    Her kişilik tipine uygun bir ideoloji vardır. Toplumun ortalama fıtratına uygun bir ideoloji uygulansa bile ortalamanın uçlarında/dışında kalan insanlar daima dezavantajlı ve tatminsiz konuma düşecek ve sistemi kendi fıtratlarına uygun hale getirmeyi gerekçelendirecek ideolojiler üretecektir.

  • @ercaner_buzbey
    @ercaner_buzbey Жыл бұрын

    Elhamdülillah Müslümanım, tüm bu batıl düzene karşı savaşmayı göze aldım :)

  • @newtonianus

    @newtonianus

    10 ай бұрын

    hz muhammed ekonomik açıdan liberalizme yakındı

  • @newtonianus

    @newtonianus

    10 ай бұрын

    Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- döneminde fiyatlar yükselmişti. Bunun üzerine insanlar kendisinden fiyatları tespit etmesini istediler. Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- ise «el-Musa'ir/Fiyatları koyan Allah'tır. el-Kabid/Tutan, el-Basit/Veren, er-Rezzak/Rızık veren O'dur.» diye buyurmuştur. Yani, fiyatları indirip, yükselten Allah Teâlâ’dır. Dilediği kimseye rızkı bol dilediğine de az verir. Ben hiç kimseye kan ve malda zulmetmemiş olduğum ve hiç kimsenin de benden bir şey talep etmediği bir halde Allah'a kavuşmayı dilerim.»

  • @darbeliimatkap
    @darbeliimatkap2 жыл бұрын

    abim benim üni tanıtımı çekin artık

  • @ecem3649
    @ecem36492 жыл бұрын

    belli başlı üniler hakkında gerçekçi tanıtım videoları çekmiştiniz. yksye 2 hafta kadar bi süre kaldı, yeniden üniversitelere yönelik videolar çekmeniz mümkün mü? örneğin şu an ne yapıyorsunuz, ilerleyen yıllarda ne yapacaksınız? okuduğunuz bölümün/üninin hayatınıza etkileri ne yönde oldu? -açtıysa- size ne gibi kapılar açtı? geçmişe dönseniz üni tercihi yapan küçük halinize ne demek isterdiniz? :/

  • @tahazengincom

    @tahazengincom

    2 жыл бұрын

    ÇOK DOĞRU YORUM +111111111

  • @kerem2819

    @kerem2819

    2 жыл бұрын

    Katılıyorum

  • @abdulvahidgezer

    @abdulvahidgezer

    2 жыл бұрын

    Merhaba Ecem, yeni üniversite videoları çekeceğiz bu yaz. Tercih dönemi gelince yeni videolarda buluşuruz. Video önerin için de teşekkür ederiz, konuşacağız.

  • @ecem3649

    @ecem3649

    2 жыл бұрын

    @@abdulvahidgezer ben teşekkür ederim

  • @luevin3367
    @luevin33672 жыл бұрын

    güzel video olmuş

  • @salih.yetim6
    @salih.yetim62 жыл бұрын

    Abdulvahit abi aşk ile ilgili sen de bir video çeker misin aşkın ideolojisi olur mu? Fakir insanlar aşık olabilir mi? Cevaplarsanız sevinirim

  • @abdulvahidgezer

    @abdulvahidgezer

    2 жыл бұрын

    abi senin babandır öncelikle salihcim .d aşkın ideolojisi var mı bilmiyorum ama #lovewins artık siyasi bir slogan. Fakir insanlar aşık olabilir tabi teknik olarak mümkün ama yine de sigortalı olmadan aşık olmayı tavsiye etmiyorum ben. teşekkür ederim.

  • @newtonianus
    @newtonianus10 ай бұрын

    En iyisi Radikal Merkezcilik ideolojiler insanlara zarar vermekten birşey yapmaz

  • @ahmetuzun3296

    @ahmetuzun3296

    Ай бұрын

    İdeolojiler olmasaydı hala tarlanda fasulye ekip evlendirilmeyi bekliyor olurdun

  • @Happy-ns5xf
    @Happy-ns5xf2 жыл бұрын

    Özlemişiz ibrahimle vahdeti

  • @kara9584
    @kara95842 жыл бұрын

    Ne varsa satacağız ! Bu 49w 'da satacağız. Bunu bilin.

  • @salih.yetim6
    @salih.yetim62 жыл бұрын

    Abi ideolojilerin devri bitti ama ben kendini liberfe’ye yakın hissediyorum.

  • @user-fv8kw8ed5u
    @user-fv8kw8ed5u2 жыл бұрын

    Besim tibuk fotosu cok iyi editleyen arkadasin eline saglik

  • @BatuhanKoru
    @BatuhanKoru2 жыл бұрын

    Belli bir ideolojiye bağlı kalıp hayatını o ideolojiye göre şekillendirmeyi doğru bulmuyorum. Liberalizmin de iyi yanları var otoriter düşüncenin de iyi yanları var. Sol görüşünde iyi tarafı sağ görüşünde iyi tarafı. Kapitalizmin de iyi yönü olduğu gibi Sosyalizmin de iyi yanı var. Tüm bu ideolojilerin asıl amaçlarının ne olduğunu öğrenip hatta bu ideolojiye zıt görüşte olan ideolojileri de öğrenerek bir düşünceye varılması gerektiğini düşünüyorum. Yoksa bir düşünceye bağlı kalıp ona göre yaşamak biat ve kukladan ne farkı var?

  • @gogopala
    @gogopala2 жыл бұрын

    İdeolojiler sonlanmaz şekil değiştirir.

  • @owankreys9875
    @owankreys9875 Жыл бұрын

    İdeolojiyi hayatta başarılı ve disiplinli olmak için kendin için kullanmak zararlı mıdır ve başarılı olsan bile kendinden hariç başka bir karakter oluşur mu

  • @valegalaxina
    @valegalaxina Жыл бұрын

    soslibim ben herkese sevgiler selamlar

  • @sorgul-A-slan
    @sorgul-A-slan Жыл бұрын

    Dostlar emeklerinize sağlık tüm ideolojiler serinizi izledim ve çok beğendim. Benim uzun süredir cevabını aradığım bir soru var aklımı kurcalayan, bu ideolojilerin mix i yok mu ? Hani "karışık koy gittsin ya" diyebileceğin normallikte hem kültürel kardeşliği,hem bireysel performansına bağlı kazanımlar edinebileceğin piyasayı,hem özgürlüğü hemde asgari insani ihtiyaçların eşit dağılımı konularının hepsine ağırlık veren ve tüm bunları dogmatik olmayıp yönünü sadece akıl ve bilim üzerine yürüten ideoloji varmı ? Marks ve engels in felsefeye yaptığı mix ile önerdikleri diyalektik ve tarihsel materyalizm sanki en uygunu gibi gözüküyor ama marks abide onu komünizm e dolayısıyla proleterya dikdatörlüğüne bağlıyor buda sovyetlerdeki gibi bürokrasi ayrıcalıklarını ve particilik gibi birşeyi ortaya çıkartıyor , yani proleterya dikdatörlüğü değil de işçilerin ürettiği malların sahibi işverenin de bir nevi pazarlama müdürü olarak çalıştığı yani işçinin bir meta gibi gözükmediği üretici pozisyonunda olduğu bir düzen çok mu zırva gözüküyor ? (dinleri bunların hepsinden ayrı tuttum çünkü bütün dinleri kültürel değer olarak görüyorum ki mantıklı olan da bu olmalı,yaratıcı olsam mucize gibi değil de doğal ve tarihsel bir anlamı olan bir olgu gibi yapardım inanma ritüellerini ki nefes almak gibi alışılmasın ama neredeyse her an aklında olabilsin) bilmiyorum kafam çok karışık belki bir manifesto yazar her baskıda son sayfayı boş bırakır ve kalemi alan birşeyler eklesin diye beklerim

  • @kenann721
    @kenann7212 жыл бұрын

    Videoyu izlemedim şuan, lakin hiçbir zaman ideolojilerin sonu gelmez. zira insan zihni karmaşıklığı, belirsizliği sevmez ve dengede olmak ister. İdeolojiler bu belirsizliği kısa yoldan ortadan kaldırıp bir amaç sunar. Çok şey yazılır söylenir ama neyse :)

  • @finemlucis6977
    @finemlucis69772 жыл бұрын

    dinler de birer ideoloji midir keşke biraz buna da değinseydiniz

  • @muzaffereser8059
    @muzaffereser80596 ай бұрын

    Benim en beğendiğim ideoloji (Sünnî İslam). Eşitlik, özgürlük, kardeşlik, adâlet. Herşey varken başka ideolojiye ihtiyaç duymak ahmaklıktır

  • @zeytinyagi2357

    @zeytinyagi2357

    Ай бұрын

    Esitlik?Ozgurkuk?Kanki her seyi gectim bu ikisi yok valla

  • @alicimen208
    @alicimen2082 жыл бұрын

    şu konu hakkında fikrinizi merak ediyorum liberalizm neden amerikada avrupada daha sola yakin insanları nitelendirirken türkiye de bazı kesimler liberalizmi islamcı olmak sanıyo??? bununla ilgili video çekilebilir bence... ben de kendimi liberal olarak nitelendiriyorum

  • @mehmetyasaraltundag

    @mehmetyasaraltundag

    2 жыл бұрын

    Türkiye'de liberalizmin tarihi gelecek :)

  • @alicimen208

    @alicimen208

    2 жыл бұрын

    @@aysenur6761 Türkiye de öyle bir algı bazı çevrelerce... çünkü Ali Babacan ı destekleyen çok fazla liberal var

  • @kekolusut5223

    @kekolusut5223

    2 жыл бұрын

    türkiyede liberalizmin arkasına sığınanların hepsi utangaç islamcı da ondan

  • @kekolusut5223

    @kekolusut5223

    2 жыл бұрын

    bkz deva partisi aka mavi akp

  • @tanberkak6188

    @tanberkak6188

    2 жыл бұрын

    Liberalizm ABD'de ve Kanada'da merkez-sol anlamı olurken; Avrupa'da, Yeni Zelanda'da ve Avustralya'da merkez-sağ anlamına geliyor. ABD için konuşacak olursak, bunu en iyi Richard Hodstafter'ın "The American Political Tradition" kitabı ve Arthur Schleisinger Jr.'ın "The Politics of Hope" kitabındaki "Liberalism in America: A Not for Europeans" makalesi anlatıyor. ABD tarihinde ciddi bir başarıya ulaşmış sınıf çatışması yok. Yani işçi sınıfı kendi haklarını talep edebilecek şekilde önplana çıkabileceği bir başarı sağlayamadı. Batı Avrupa ülkeleri, Yeni Zelanda ve Avustralya'da bu tarz sınıf çatışmaları yaşanırken ve bunun sonucunda ya bir devrim ya da radikal reformlar gerçekleşirken, ABD'de de bunlar yaşanmadı. Sonuç olarak Batı Avrupa, Yeni Zelanda ve Avustralya'da işçi hakları ve işçi sendikaları daha kuvvetli, ekonomi daha devletçi ve hatta "İşçi Partisi", "Sosyalist Parti", "Sosyal Demokrat Parti" gibi işçi sendikaları öncülüğünde kurulmuş sınıf partileri varken, ABD'de böyle partiler yok, bu tarz bir sınıf siyaseti de yok. Hal böyle olunca da Avrupa'da, Avustralya'da veya Yeni Zelanda'da gayet normal sayılan, hatta bir temel insan hakkı gibi görülen ücretsiz eğitim hakkı, ücretsiz sağlık hakkı gibi şeyler ABD'de oluşmadı. Orada hem Demokratlar, hem de Cumhuriyetçiler olmak üzere iki parti de Kapitalizm yanlısı ve dış politikada da sert partiler. Dolayısyla ayrıştıkları nokta genelde ekonomik tartışmalar değil, sosyal ve kültürel tartışmalar. İşte bu sosyal ve kültürel tartışmalara verdiğiniz cevaplar üzerine liberal (Demokrat Parti seçmeni) veya muhafazakar (Cumhuriyetçi Parti seçmeni) oluyorsunuz. Örneğin "ABD'nin kimliği nedir?" sorusuna verilen cevaplara bakalım. Farklı farklı kültürlerden gelen göçmenlerin ülkesi mi (liberal), yoksa Batılı Yahudi-Hristiyan medeniyeti geleneğinin kurduğu bir uygarlık mı (muhafazakar)? Özgürlük kelimesinden ne anlıyoruz? Konuşma özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, basın özgürlüğü gibi anayasa tarafından korunan ve korunması gereken temel haklar mı (liberal), yoksa insanların dini inançlarına ve yaşam tarzlarına ne kadar modernleşmeye aykırı da olsa saygı duyma zorunluluğu mu (muhafazakar)? ABD tarihine nasıl bakıyoruz? Siyahi kölelik ve Yerlilere yapılan katliamlarla yüzleşilmesi gereken bir tarihi olaylar silsilesi mi, yoksa her daim doğru olan şeyi yapmış ve bu sayede tarihteki en büyük ve en muhteşem devlet olmayı başarmış gurur duyulası muazzam bir ülkenin tarihi mi? Tabi ki yine ekonomi ve dış politikada bazı tartışmalar var ama bunlar Batı Avrupa'daki gibi radikal tartışmalar değil, Cumhuriyetçiler ne savunuyorsa Demokratlar onu birazcık daha insancıl yapmaya çalışıyorlar sadece. Türkiye'de ise liberal çoğunlukla yabancı bir kelime. Türkiye tarihinde her zaman liberal hareketler vardı ama siyasette anaakım olduklarını söylemek zor. Onun da sebebi bu devletin asker tarafından ulusçu/milliyetçi hedefler doğrultusunda kurulmuş olması ve dolayısıyla sert bir milliyetçi, militarist ve devletçi anlayışa sahip olması. Liberal kelimesinin Türkiye siyasetinde gündeme gelişi daha çok 80ler sonrasında çıkıyor. O zamana kadar Sağcı-solcu derken genelde bu ideolojik ayrım laikliğe bakış açısı üzerinden okunuyor (gerçi halen öyle ama başka parametrelerimiz de var artık). Sağcılar laikliğe daha kuşkucu bakarken, solcular laikliğin sert bir şekilde savunucusu olarak anlaşılıyor. Fakat 80 darbesinden sonra siyasette hızlı bir dönüşüm yaşanıyor. 80 sonrasında yeni bir sağ akım olarak, dış politikada ABD yanlısı olan ve Özal'ın çevresinde devletçi ekonomiyi neoliberal politikalarla ve özelleştirmelerle ortadan kaldırmaya çalışan bir kesim beliriyor. Atilla Yayla veya Taha Akyol gibi geçmişte uç sağ İslamcı veya Ülkücü hareketlerde yer almış, fakat 80 darbesinde yedikleri darbelerden sonra yumuşayıp (malum bu kesimler sokaktaki kavgalara karışan, bu kavgaları kışkırtmakla suçlanan ve darbeden sonra hapis yatan kesimlerdi) radikal anti-komünist sağı sadece ekonomide devletçiliğe karşı bir siyasete indirgeyerek ılımlaştıran "Liberal Muhafazakar" kesim bu dönemde ortaya çıkıyor. Bir de 80 darbesinden rahatsız olan eski uç sol Maocu, Trotskist, komünist, sosyalist, anarşist diyebileceğiniz ama 80 darbesinin ardından gelen baskıcı askeri cunta rejimine, işkencelere, insan hakları ihlallerine ve askeri mahkemelere tanık olduktan sonra radikal sol ideallerinden vazgeçmiş, daha çok milliyetçilik karşıtlığı ve anti-militarizmi savunan, demokrasi için sivil toplumun gelişmesini isteyen, askerinin devletteki gücünün kırılmasını talep eden ve insan haklarını vurgulayan kendine "Sol Liberal" veya "İkinci Cumhuriyetçi" diyen bir kesim vardı. Bu kesimler genel olarak Türkiye'nin kuruluşuna ve hatta Osmanlı'nın son dönemindeki olaylarda bu sorunu buluyorlardı. Yani Türkiye'nin otoriter, militarist ve aşırı milliyetçi olmasının sebebi Türk siyasi kültüründe Osmanlı'nın geç döneminde ortaya çıkan İttihatçılık geleneği ve ondan etkilenerek bu ülkeyi tek parti rejimiyle kuran bir başka Türk milliyetçisi hareket olan Kemalizm ve onun tek parti dönemi Halk Fırkasını/CHPsini suçluyorlardı. Onlara göre ancak bu İttihatçılık ve Kemalizm hareketlerin faşizme yakın militarist, otoriter ve aşırı milliyetçi hareketler olduğu anlaşılırsa ve onların yarattığı kurumlar kaldırılıp, etnik ve kültürel olarak daha çoğulcu bir ortam getirilir ve insan hakları temellendirilirse Türkiye'deki demokrasi sorunun çözüleceğini umuyorlardı. Hükümete bu tip demokratik reformları yapmaya zorlaması için de özellikle AB sürecini çok destekliyorlardı. Bu iki liberal akım 2000lerde AKP iktidara geldiğinde gönülsüz de olsa AKP yönetiminin birçok politikasını desteklemesi ve AKP'den çok diğer muhalif grupları eleştirmesinden (CHP ve MHP ile küçük ulusalcı ve komünist partiler) dolayı günümüzde "liberal" kelimesi bazı kesimler tarafından "AKP işbirlikçisi" gibi algılanıyor. Liberal Muhafazakar kesim normalde İslamcı olmamasına rağmen 2000lerde AKP'nin ekonomide Neoliberal politikalar uygulaması ve AB'ye girme talebi olduğu için desteklemişlerdi. Sol Liberal dediğimiz kesim de özellikle AKP'nin İslamcı Kürt oylarını kapmak için de olsa Kürt sorununu tartışması, darbe gelecek korkusuyla askerin gücünü devlette azaltması ve AB'ye girebilmek için bazı insan hakları reformlarını hızlıca geçirmesinden dolayı da benzer bir gönülsüz destek vermişlerdi. Hatta bu iki tane uzlaşmaz düşünülen cenah, İslamcılarla beraber Birikim dergisi veya Taraf gazetesi gibi yayın organlarında birlikte yayın yapmaya başladılar. En sonunda bu sağ ve sol liberaller 2010 referandumunda "Yetmez ama Evet" diyerek AKP hükümetinin istediği anayasayı geçirmesine yardımcı oldular. 2010 anayasası geçtikten sonra ise Türkiye'de hukukun üstünlüğünde bazı problemler olduğunu gördük ve yavaş yavaş artan bir otoriterleşme gerçekleştikçe işte bu iki liberal cenah sert bir şekilde diğer muhalifler tarafından işbirlikçi olarak suçlandılar ve "İslamcılara çanak tutan kullanışlı aptallar" muamelesi gördüler. 2013 Gezi Parkı eylemleri ve hükümetin bu eylemleri otoriter bir şekilde baskı ile ortadan kaldırmaya çalışması, artık sol liberal cenahın AKP'den tamamen ümitlerini kesmesine sebep oldu. Sonrasındaki gelişmelerde, özellikle AB ve Batı dünyasından kopuş ve yaşanan ekonomik krizler sebebiyle, yavaş yavaş sağ liberallerin de AKP'den kopuşunu göreceğiz. Şu an nerede bu liberaller derseniz, sol liberal dediğimiz kesimler daha çok HDP çevresini destekliyor, sağ liberal kesimler ise hepsi olmasa da büyük bir kısmı artık AKP ile yollarını ayırdılar, daha çok DEVA veya Gelecek Partisi'ne yakın bir tavırdalar.

  • @trotsky4955
    @trotsky49552 жыл бұрын

    ibrahimli ömerli video bekleyenler butonu

  • @tahaismetsevgili1801
    @tahaismetsevgili1801 Жыл бұрын

    Liberallerin belli bir sınıfa seslendiği tamamen yanlış. Liberal düşünceye göre her gelir grubunun refahının artması için daha serbest piyasa ekonomisi ve sınırlı hukuk devleti gereklidir.

  • @ylmazerenozcaka9275
    @ylmazerenozcaka92752 жыл бұрын

    emperyalizm ile kapitalizmi karıştırmayalım

  • @kagancakc1317
    @kagancakc13172 жыл бұрын

    haftada bir video atan kanal için yetersiz kalmış bence. ya daha fazla yapın ya da daha dolu videolar yapmalısınız .

  • @CennetMerveYalçın
    @CennetMerveYalçın2 жыл бұрын

    Makro ideoloji içinde mikro çığlıklardandı benimkiler…

  • @abdulvahidgezer

    @abdulvahidgezer

    2 жыл бұрын

    vatkalı ceket > ekoseli ceket

  • @hamzaerenalks6285
    @hamzaerenalks62852 жыл бұрын

    ideoloji sormuşsunuz şahsen kendimi liberal komünist olarak görüyorum

  • @izzettinoktay5488
    @izzettinoktay54882 жыл бұрын

    make 49w great again

  • @Moonstone103
    @Moonstone1032 жыл бұрын

    Özgürlük , sosyal devlet , hukuk karşısında her bireyin eşit olduğu bir devlet hayali bir ideoloji midir ?

  • @cernisevski5729

    @cernisevski5729

    2 жыл бұрын

    Hayaldir, ütopyadır.

  • @sekerportakal2948
    @sekerportakal29482 жыл бұрын

    Keşke her videoyu Ömer anlatsa

  • @bekirpekmez2654
    @bekirpekmez26542 жыл бұрын

    Laa iboooo geri mi geldin laaa

  • @kawaiihamza
    @kawaiihamza2 жыл бұрын

    İskandinavcı,sosyal demokrat ve neoliberalizm karışımıyım .

  • @ttyy
    @ttyy2 жыл бұрын

    İbrahim hani sigarayı bırakmıştın

  • @ikaratv

    @ikaratv

    2 жыл бұрын

    Kanka ne alakası var şimdi :D

  • @ismailozdemir1324
    @ismailozdemir13242 жыл бұрын

    Türkiyecilik( anadoluculuk)

  • @Zerdust0
    @Zerdust02 жыл бұрын

    olum ibrahim gitmemişmiydi alla alla

  • @ecem3649

    @ecem3649

    2 жыл бұрын

    3 ay önce falan döndü ama tam zamanlı değil galiba?

  • @Kurt3793
    @Kurt37939 ай бұрын

    Resamın ki

  • @omerzerenuz6184
    @omerzerenuz61842 жыл бұрын

    Benim ideolojim 49wizm

  • @salih.yetim6
    @salih.yetim62 жыл бұрын

    Abdulvahit abi konuşurken boka bulandı diyince ben -> 😳😳😳😳😳😳

  • @userr-ik3gy
    @userr-ik3gy2 жыл бұрын

    Liberteryen

  • @Mehmet_162
    @Mehmet_162 Жыл бұрын

    Sosyalizm 🤣

  • @aysenur6761
    @aysenur67612 жыл бұрын

    Ortaokullu Liberaller Birliği diye sayfa açmış küçücük sıpalar valla ideolojinin bir yere gittiği yok:p

  • @alevocak2695
    @alevocak26955 ай бұрын

    İdeolojik propagandam çocuklara bu kadar ev ödevi verilmesin anneler nefes alsın 🤣